GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Yerel Yönetimler
11 Mart 2024 Pazartesi 15:10

Soyer’den dirençli kent vurgusu: Tecrübelerimi aktaracağım!

Deprem ve Dirençli Kentler Konferansı’nda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Doğayla uyumlu ve dirençli kentler inşa etmek için ülkemizin her bir köşesine, belediye başkanı olarak geçirdiğim sürede edindiğim tecrübeleri aktarmak için çaba göstereceğim. İzmir’de başlattığımız hikâyenin de takipçisi olacağım. Çünkü benim için İzmirlilerin ve bu ülkede yaşayan her bir yurttaşımızın güvenliği, her türlü makamdan daha kıymetlidir” dedi.

Oktay GÜÇTEKİN /EGEDESONSÖZ - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ev sahipliğinde Deprem ve Dirençli Kentler Konferansını düzenledi. 

Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in ev sahipliğinde düzenlenen konferansın konuğu ise Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür oldu. Konferansta konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

SOYER: DEPREMDE ÖLMEK, ASLA KADER DEĞİLDİR
Kentlerin en önemli meselesinin dirençli kentler olması gerektiğini vurgulayan Başkan Soyer, “Sadece İzmir’in değil tüm kentlerin en temel meselesi dirençli kentler yaratmak. Bunun dışındaki her şey sonradan gelir. En önemli şey dirençli kentler yaratmak olmalı. Sizlerin vereceği konferans bizler için oldukça önemli. Katılımınızdan dolayı tüm İzmirliler adına teşekkür ederim. 30 Ekim 2020'de İzmir'de yaşadığımız deprem, hepimizin hayatında derin izler bıraktı. Kaybettiğimiz 117 canımızın acısı, hala ilk günkü gibi taze. Yaşadığımız felaketler, yuvamız olan şehirlerin afetlere karşı dirençli olmasının ne kadar zaruri olduğunu gösteriyor. Çünkü depremde ölmek, asla kader değildir. Yaşadığımız kayıpların gerçek ve yegâne sebebi, zamanında alınmayan önlemlerdir” diye konuştu.

TOPLAMDA 94 BİN 773 YAPININ ENVANTERİNİ ÇIKARDIK
İzmir’de bulunan 94 bin 773 yapının envanterini çıkardıklarını söyleyen Soyer, “İzmir'de 30 Ekim Depremi'nin hemen ardından, bir daha kimsenin yüreğine sevdiğinin acısı düşmesin, hiç kimsenin ocağı sönmesin diye İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması'nı gerçekleştirdik. Tıpkı bugün olduğu gibi omuz omuza vererek, içinde yaşadığımız kenti dirençli hale getirmenin yollarını aradık. 14 üniversite, 25 kamu kurumu, 38 STK, meslek odası ve 29 belediyeden oluşan katılımcılarımızla aldığımız kararlar neticesinde Deprem Eylem Planımız şekillendi. Büyük bir kararlılıkla uyguladığımız Deprem Eylem Planımız şu başlıklar üzerinde yükseliyor: Yapı stoku envanteri çalışmalarımız, depremsellik ve mikro bölgeleme araştırmalarımız ve elbette kentsel dönüşüm. İnşaat Mühendisleri Odası ile birlikte hayata geçirdiğimiz yapı envanteri ve bina kimlik belgesi çalışmalarımız sayesinde İzmirlilerin yaşadıkları binalar hakkında kapsamlı bilgilere erişimini sağladık. Projemize depremden en çok etkilenen, Bayraklı ve Bornova'da başladık. Ve toplamda 94 bin 773 yapının envanterini çıkardık. İzmirliler artık bizizmir.com adresi üzerinden bir tıkla, oturdukları binaların deprem mevzuatına uygunluğu, ruhsat ve proje bilgileri gibi önemli verilere ulaşabiliyor” dedi.

PROJEYİ 2024 İÇİNDE TAMAMLIYORUZ
Mikro bölgeleme çalışmalarından da bahseden Soyer, “Diğer yandan mikro bölgeleme yöntemiyle Bayraklı, Bornova ve Konak ilçelerimizde zemin etüdü çalışmalarına başladık. Kentimizdeki yapıların güvenliğini sağlayacak bu projeyi 2024 içinde tamamlıyoruz. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü birlikteliğiyle yürüttüğümüz İzmir Depremsellik ve Tsunami Araştırma Projesi ile yalnızca şehrimizin değil, komşu illerin de deprem risklerini en ince ayrıntısına kadar incelediğimiz bir süreci başlattık. İzmir'le birlikte, Aydın ve Manisa'nın bir bölümünü de içine alan büyük bir alanın deprem riskini modelliyoruz. Elde edilen veriler, kentimizin afetlere karşı dirençli yapısını güçlendirmek için temel oluşturacak. İzmir’in gelecekte nereye, nasıl yapılaşması gerektiğini tespit ediyor, bu doğrultuda gerekli olan bilimsel verileri büyük bir titizlikle topluyoruz. Bu çalışmalarımızın bir çıktısı olarak, İzmir’in dirençli kimliğini güçlendiren örnek bir yapı doğdu: Ege Şehir Laboratuvarı. Bu laboratuvar, zemin ve yapı malzemelerinin fiziksel özelliklerini belirleyerek, kentsel dönüşüm projelerimizde en üst düzey güvenliği sağlıyor” dedi..

KİMSENİN AHINI ALMADAN…
İzmir’de kimsenin ahını almadan kentsel dönüşüm çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan Soyer, “Bizim kentsel dönüşümden anladığımız, yalnızca eski binaların yıkılarak yenilenmesi değil. Bizim amacımız İzmir’in herkesin güvenle nefes alıp verdiği bir yuvaya dönüşmesi. Bu amacımıza ulaşmak için, 6 bölgede toplam 248 hektarlık alanda, vatandaşla yüzde yüz uzlaşma sağlayarak, yerinde dönüşüm ilkesi ile çalışmalarımızı sürdürdük. Uzundere’de 817, Örnekköy’de 333 olmak üzere toplam 1150 bağımsız birimin anahtar teslimlerini yaptık. Kimsenin ahını almadan gerçekleştirdiğimiz kentsel dönüşüm hamlemizle, yaklaşık 820 bin metrekare inşaat alanında, toplamda 5 bin 600 bağımsız bölümün inşaatını yapıyoruz” ifadelerini kulandı.

RANT ODAKLI POLİTİKALARLA, HALKIMIZIN CANINI HİÇE SAYDILAR
Rant için değil, halk için bir kentsel dönüşüm seferberliği başlatıldığının altını çizen Soyer, “Geçtiğimiz yıl, 6 Şubat'ta tarifi kelimelerle mümkün olmayan bir felaket yaşadık. On binlerce canımızı yitirdik. Yüz binlerce vatandaşımız depremde evlerini, yakınlarını kaybetti. Depremin etkilendiği bazı bölgeler adeta haritadan silindi. Bu felaket, dirençli kentler inşa etmenin, ülke gündemini meşgul eden tüm politikalardan çok daha öncelikli ve yaşamsal olduğunu, bir kez daha gösterdi. Yazık ki 22 yıldır bu ülkeyi yönetenlerin tek derdi koltuklarında oturmaya devam etmek. 22 yıl boyunca teşvik ettikleri rant odaklı politikalarla, halkımızın canını hiçe saydılar. On binlerce canımızın altında kaldığı yapıları inşa edenleri, bırakın en ağır cezaları vermeyi, yargılamadılar bile! İnsanlar hala çadırlarda yaşarken, bütün ailesini, yuvasını, yurdunu kaybeden insanların karşısına çıkıp, utanmadan diyorlar ki... "Bize oy vermezseniz, böyle olur." Acının siyaseti olur mu? Çocuklarını yitiren ana babaların, yetim kalan çocukların üzerinden siyaset yapılır mı? Biz İzmir'de bu yönetim anlayışının tam tersini yapmaya söz verdik. Bu güzel şehri afetlere karşı dirençli hale getirmeye, İzmirlileri güvenli ve sağlıklı yaşam alanlarına kavuşturmaya odaklandık. Kimsenin yüreğine bir daha sevdiğinin acısı düşmesin diye, olanca gücümüzle çalıştık. Yürüttüğümüz tüm çalışmalar, afet risklerini azaltmayı, can ve mal kaybını en aza indirmeyi amaçlıyor. Rant için değil, halk için başlattığımız kentsel dönüşüm seferberliğimiz ile İzmirlilerin güvenli konutlara sahip olması en büyük önceliğimiz” dedi.

PARTİ, DİN, İNANÇ GÖZETMEDİK
Deprem sonrası belediyenin tüm imkanlarını seferber ettiklerini ifade eden Soyer, 6 Şubat sonrasında Belediyemizin kurumsal gücüyle yıkılan kentlerin ayağa kalkmasına yardımcı olmak için canla başla çalıştık. Başlattığımız Bir Kira Bir Yuva hareketiyle, İzmir dayanışmasını büyüttük. Evsiz kalan yurttaşlarımızı, sıcak yuvalarla buluşturduk. 85 milyon bütün Türkiye'nin yüreğini dağlayan bu yarayı sarmak için birbirimize sımsıkı kenetlendik. İlk andan itibaren, arama kurtarma ve tıbbi yardım ekiplerimizi, insani yardım malzemelerimizi bölgeye sevk ettik. Tüm gücümüzle afetzede kardeşlerimizin yanında olduk. Kardeş şehrimiz olan Osmaniye'ye, Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş’a destek olduk. Belediyemizin tüm imkanlarını seferber ederek depremzedeler için barınma, beslenme, sağlık ve psikolojik destek hizmetleri sunduk. Parti, din, inanç gözetmedik. Bir elin verdiğini öbür el duyurmadan gece gündüz çalıştık. Yaşanan bu tarifsiz acıyı bir nebze olsun hafifletebildiysek ne mutlu bize” ifadelerini kullandı.

HEPİMİZİN EN TEMEL ÖDEVİ BUDUR
Soyer son olarak ise, “Afetlere dirençli kentler inşa etmek, başta merkezi yönetim olmak üzere yerel yönetimlerin, meslek odalarının, akademinin, STK’ların, yani bir bütün olarak tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Hepimizin en temel ödevi budur. Yıllardır her platformda hükümeti, yerel yönetimleri ve toplumumuzu afetlere karşı uyaran saygıdeğer hocalarımızın, değerli bilim insanlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum. Sizlerin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz bu buluşma, geleceğin dirençli kentlerine ışık tutacak. Sizlerin rehberliği, bu yolda bizim için paha biçilemez bir kaynaktır. Biliyoruz ki afet risklerine karşı koymak için bilimin ışığında ilerlememiz, İzmir'in ve ülkemizin güvenliği için en sağlam temeldir. İzmir'in gücü, birlikteliğimizde ve dayanışmamızdadır. Doğayla uyumlu ve dirençli kentler inşa etmek için ülkemizin her bir köşesine, belediye başkanı olarak geçirdiğim sürede edindiğim tecrübeleri aktarmak için çaba göstereceğim. İzmir’de başlattığımız hikâyenin de takipçisi olacağım. Çünkü benim için İzmirlilerin ve bu ülkede yaşayan her bir yurttaşımızın güvenliği, her türlü makamdan daha kıymetlidir” diye konuştu.