GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
15 Mart 2019 Cuma 12:09

SODEV, Kocaoğlu ve Soyer’i buluşturdu: 15 yıldır kenti koruduğuma inanıyorum!

Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu ve Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Soyer, SODEV tarafından gerçekleştirilen yerel yönetim sempozyumuna katıldı. Kocaoğlu, “İlkeli duruşumla, zaman zaman her türlü şeyi göze alarak yaptığım çıkışlarla kenti koruduğuma inanıyorum. Bu tarihten sonra seçilecek hiçbir yerde olmayacağım. Ama siyaseti amatör bir şekilde hayatımın sonuna kadar sürdüreceğim. Adayımıza sonuna kadar başarılar diliyorum” dedi. Soyer ise konuşmasında sosyal demokrasi vurgusu yaptı.

Mehmet İŞLER/ EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Millet İttifakı’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve Seferihisar Belediye Başkanı Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Tunç Soyer, Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Yerel Yönetimler Sempozyumuna katıldı.

‘Başarı Öyküleri’ başlığı altında gerçekleşen programda konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu ve Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Soyer önemli açıklamalarda bulundu.  Mimarlık Merkezi’nde yapılan programa ilçe belediye başkan adayları, odaların temsilcileri ve bürokratlar katıldı.

- KOCAOĞLU’NDAN PATATES GÖNDERMESİ: ARTIK DENİZ BİTTİ!

KÜLTÜRPARK PLATFORMU KOCAOĞLU’NU BEKLEDİ
Program başlamadan önce Kültürpark Platformu’ndan bazı temsilciler Kültürpark’taki İZFAŞ binasının Tınaztepe Üniversitesi’ne tahsisi noktasında tepkilerini ortaya koydu. Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun salona gelmesini bekleyen platform temsilcileri pankart açtı. Bu noktada devreye CHP İzmir eski Milletvekili Zeynep Altıok girdi. Eski Vekil Altıok platform temsilcilerine tepki göstermemeleri için ricada bulundu.  Bina dışına çıkan platform mensupları Kocaoğlu’nun gelmesini bekledi. Daha sonra Kocaoğlu programa katılmak için binaya geldi ve içeri girdi.

BABAMIN ÇIRAĞIYIM
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu programda önemli bir konuşma yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, “15 yıl… Bornova’ya seçildim. Çiftçi bir ailenin çocuğuyum. İşçilik yaptım. 27 yaşına kadar hem çalıştım hem okudum. Üniversiteyi bitirdim. Ankara’da 3 buçuk sene devlet sektöründe çalıştım. İzmir’e geldim, özel sektörde çalıştım. Sonra kendi işimi kurdum. Aile fertlerim sanayiye devam ediyor. Küçük yaşlardan beri siyasetle uğraşıyorum. Babam belediye başkanlığı yaptı, babamın çırağıyım. 1959 seçimlerinde oy pusulası dağıttım” diyerek açıklamalarına başladı.

BORÇLARI ÖDEMESEYDİM, 15 SENE BAŞKANLIK YAPAMAZDIK
Kocaoğlu daha sonra, “Belediye başkanı olduğumda bir düşüncem vardı. Belediye başkanları yasanın verdiği görevin dışında kentin kalkınmasından, kentte yaşayan insanların refahının artmasından da sorumludur. Bu ilkeyle hareket ettim. Türkiye belediyeciliğine bu anlamda yeni bir soluk getirdiğime inanıyorum. Bugün İzmir modeli, yerelden kalkınma dediğimiz modelin alt yapısı bu felsefedir. Göreve geldiğimde belediyenin 1 milyar 840 milyon borcu vardı. Kilitlenmiş durumdaydı. 3 yıl içinde bu borcu tasfiye ettim. Hiç hayali projeler peşinde koşmadım. Hep aklı ve bilimi rehber aldım. Bilenlerle oturdum, konuştum ve yoluma böyle devam ettim. Önce para durumumu güçlendirmem gerekiyordu. O zamanki genel başkanımız Deniz Baykal, ‘Ne yapıyorsun?’ dediğinde ‘borç ödüyorum’ dedim. ‘Tüccar gibisin. Belediye başkanı borç ödemez’ dedi. ‘Efendim ben emanetçiyim böyle devam etmek istiyorum’ dedim. ‘Tamam sen bilirsin’ dedi. Borç sıkıntısını aşmasaydık, bugün yaptığımız yatırımların hiçbirini yapamazdık. Faiz sarmalında döner dururduk. 15 sene başkanlık yapamazdık. Bu bir realite” ifadelerini kullandı.

HELE HELE AK PARTİ DÖNEMİNDE BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAPMAK ÇOK SIKINTILIDIR
“Belediye başkanlığı sıkıntılı ve meşakkatli bir iştir” diyerek sözlerini sürdüren Kocaoğlu, “Hele hele AK Parti iktidarında belediye başkanlığı yapmak son derece sıkıntılı, özgüven, mücadele isteyen, dik durmayı gerektiren bir iştir. Bugün İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kredi notu AAA’dır. Türkiye hazinesinin kredi notundan 15 basamaktan daha fazla yukarıdadır. Bu ‘Büyükşehir Belediyesi’nde para var’ gibi bir düşünce oluşturur. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde para yoktur. Finans yönetimi vardır. O ayrı bir konudur. Bugüne kadar hiç ödeme sıkıntısı çekmedik. Yatırımları yaptık, itibarımızı arttırarak sürdürdük. AAA notunu koruyarak belediye başkanlığını Tunç Soyer’e devredecek olmam benim için önemli bir kriterdir” dedi.  

HÜKÜMETTEN BİR KÖR KURUŞ DESTEK ALINMAMIŞTIR
Merkezi hükümetin İzmir’e hak etiği payı vermediğini aktaran Kocaoğlu, AK Parti’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci’ye yüklendi. Kocaoğlu, “İzmir’e kanunen verilmesi gereken bedelin dışında merkezi hükümetten bir kör kuruş destek alınmamıştır. Bırakın desteği bürokrasideki birçok planımız, projemiz sürekli ertelenmektedir. Hala şu anda bile bekleyen birçok konu vardır. İzmir 2004-2017 yılları arasında merkezi hükümete 429 milyar vergi göndermiştir, karşılığında 105 milyar almıştır. Bunun 15 milyarı yatırımdır. 90 milyarı herkese ödenen, harcanan pradır. İzmir kemiksiz merkezi hükümete 324 milyar TL destekte bulunmuştur. İzmir insanın vergi ödeme ahlakı bizim işimizi en çok kolaylaştıran noktadır. Zeybekci ile 2004 yılından bir yana belediye başkanlığı yaptık. O sonra bakan oldu. Hep geldiğinde İzmir geri kaldı, Denizli gelişti diye konuşur. Onun döneminde 16 milyar merkezi hükümete gönderilmiştir, aldığı 20 milyar TL’dir. 4 milyar fazla kaynak almıştır. Ülkenin kalkınmasına destek olan bir kent değil, tam tersi kalkındığını söyleyerek genel bütçeden para alan bir kenttir. İzmir gibi büyük kentler tabii ki genel katkı sağlar, geri kalmış bölgelerin kalkınması gerekir. Bunda bir şey yok. Ama denizli gibi bir kentin İzmir gibi bir kentle kalkınma yarışına girmesi son derece abesle iştigaldir” diye konuştu.

15 YILDIR CUMARTESİ-PAZAR ORTALAMA 16 SAAT ÇALIŞTIM
Kocaoğlu, “Kalkınmamız için neler yapacağız? Önce 5 yıllık bir stratejik plan yaptık. Bu plan İçişleri Bakanlığı’nın planlarında birinci olmuştur. Her yıl revize edilmiştir. Sonra ‘Yarımada nasıl kalkınır?’ diye bir soru sordum kendime. Yarışmayla belirledik. Yarımada kalkınma stratejik planını, arkasından Gediz ve Küçük Menderes planlarını yaptık. Hep bilime dayalı, ayakları yere basan, gerçeklere oturan projeler yaptık. Birçok konuda eleştirildik, yarın da eleştirileceğiz. Ama stratejik planda, ilerlediğimiz yol haritasında bir Allah’ın kulu kalkıp da bu projen gereksizdir diye bir eleştiride bulunmadı, bulunamadı.  Bugüne kadar ithal çiçek, fidan, süt almadım. İzmir tarımı Türkiye tarımından 2 buçuk kat fazla büyüdü. Bütün projelerimizi paylaşarak gerçekleştirdik. Gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Stratejik planlar ve 6 ciltten oluşan İzmir modeli ve yaptığımız işler değerlendirildi. Bu bir teori çalışma değil. Bu pratik ile teorinin birleştirildiği, İzmir büyükşehir Belediyesi’nin uygulamalarından çıkan bir çalışmadır. Sahada denenmiştir, gerçektir. 3 milyon 450 bin kişinin dokunmasıyla elde edilen projelerdir. Bana herkes siyaseten bir şey söyledi. Ama kalkıp da şunu şuna yaptın demedi. Belediye başkanı kentini, kentlisini düşünmek ve kendisini vakfetmek durumundadır. 15 yıldır cumartesi-Pazar ortalama 16 saat çalıştım. Kentle yattım, kentle kalktım. Başka türlü büyükşehir belediye başkanlığının yapılması mümkün değildir” ifadelerini kullandı.  

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DEV BİR İŞLETMEDİR
Kocaoğlu, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hep yatırımları konuşulur ama belediye dev bir işletmedir. Bunları işletmek ayrı bir iştir. Tüm borcumuzu topladığımızda sadece ve sadece raylı sistem yapmak için yurt dışından kredi aldık. Neden? Lastik tekerleklide her binen yolcuyu 3 ile 3 buçuk TL maliyetle taşıyoruz. Ama 145 kuruş topluyoruz. Ama raylı sitemde 90 kuruş ile 1 TL arasında maliyetimiz var. Orada da 145 kuruş topluyoruz. Raylı sitemi arttırdıkça tramvay, metro, İZBAN yapmak için aldığımız kredilerin ana parasını, borcunu, faizini ödüyoruz hem de artıya geçiyoruz. Bunun için borçlanabileceğim kadar borçlanmam doğru bir finans yapılanmasıdır. Bu nedenden dolayı borçlarımız da artsa kredi notumuz azalmamıştır” dedi.

EMSAL KARAR YARATIRSANIZ ÇORAP SÖKÜĞÜ GİBİ GİDERSİNİZ
İktidarı hedef alan Kocaoğlu, “Ak belediyecilik diye dolaşıyorlar. Ben bakıyorum bakıyorum bir ak belediyecilik, belediye başkanı göremiyorum. 15 yıl Kadir Bey İstanbul’u, 25 sen Melih Bey Ankara’yı yönetti, Recep Bey Bursa’yı, Edip Bey Balıkesir’i yönetti, bir telefonla gittiler. Ak belediyecilik diye bir şey yok. Belediyecilik bizim işimiz. İnsana değer veren, insanının standardını yönetmek, insanı sevmek bizim felsefemiz. Çıkar, rant ilişkilerine girmemek bizim felsefemizdir. 15 sene içinde şuna çıkar sağladı, rant sağladı, emsal karar yarattı diyemezler. Emsal karar… Bir belediye başkanının en çok dikkat etmesi gereken şeydir. Emsal karar yaratırsanız çorap söküğü gibi gidersiniz nereye savrulduğunuzu bilemezsiniz. Bazen öyle işler gelir yapmakla yapmamak arasında kalırsınız. Uykularınız kaçar. Ama onu yapmamanız gerekebilir. İzmir altyapısıyla, arıtmasıyla, çevre yatırımlarıyla bugün Türkiye’nin en önde olan kentidir. Bakmayın siz söylentilere… Raylı sitemi eleştirirler 1 metre raylı sistem yapmazlar, arıtmayı eleştirirler arıtmanın ne olduğunu bilmezler. Soğanı doğrayan metroyu da yapan bilir. Üçkuyular metroyu geçerken her gün 9 doğurduk ama sonunda geçtik. Bugün AKP iktidarında belediye başkanlığı yapmak çok zor!” açıklamasında bulundu.

15-20 KONUDA DAVA AÇMAK İÇİN KARAR ALDIK
Kenti korumak için bazı konularda dava açtıklarını aktaran Kocaoğlu, “2011 yılına kadar açtığımız davaların yüzde 90’ınını kazandık. 2011’den sonra yüzde 10’ununu bile kazanamıyoruz. Neden? Çünkü hukuk sistemi çöktü. Hukuk yürütmenin emrine girdi. Bugün bir toplantımız vardı. Birçok konuda 15-20 konuda dava açmak için karar aldık. Tarihe not düşmek için dava açıyoruz. Yarın, ‘ben buna karşıydım’ demek için açıyorum. Kazanma umudum çok sınırlı. İnşallah kazanırız” dedi.

KÜLTÜRPARK TAHSİSİ İÇİN NET AÇIKLAMA: KİME, NE ZARARI OLUR?
“Belediye başkan adayı arkadaşlarımıza yollarının açık olmasını diliyorum” diyen Kocaoğlu, “Sosyal demokrasinin sürekli uygulanması gerektiğine inanıyorum. Aklı ve bilimi rehber alıp insan sevgisiyle hareket ettiğinizde zaten sosyal demokrasiyi harfiyen uyguluyorsunuz. Kimse bir şey vermedim, kimseye bir çıkar sağlamadım. 2 milyar TL üzerinde kamulaştırma yaptım. Bu bizim ölçeğimizde de büyük rakamdır. Bornova’dan annesini, babasını tanıdığım, çocuğu da çok tanımam, Tınaztepe Üniversitesi için geldi, ‘Üniversite kuruyorum, bir yer verirsen bana tıp fakültesini 3 sene önce eğitime başlatmak istiyorum’ dedi. Biz de meslek fabrikasının olduğu yerden bir yer verelim dedik. Orasını İZSU’ bize tahsis ettiği için tahsisin tahsisi olmayacağı için fuarı taşıdığımız için burada boş yer var. 3 seneliğine öğrenciler eğitim görecek. Mesele bu. Kıyamet koptu, hala daha kopartıyorlar. Bir tıp fakültesinin eğitimine 3 sene önce başlaması, 50 öğrenicinin ilk sene sonra 50, 3 senede 150 öğrencinin eğitim görmesinin ne zararı olur?” açıklamasında bulundu.

İLKELİ DURUŞUMLAR KENTİ KORUDUĞUMA İNANIYORUM
Kocaoğlu ayrıca, “Aziz Kültürpark’ı sattı noktasına nasıl gelinir? Bunu herkesin değerlendirmesine sunuyorum. Bu düşünce, bu zihniyet korurken öldürmek, boğazını sıkmak. Bunun kime ne zararı var? Zaten 3 sene… 3 sene sonra bitecek. Bunu konu yapmak bile kime ne yarar sağlar, kim ne düşünür? Bilmiyorum. İlkeli duruşumla, zaman zaman her türlü şeyi göze alarak yaptığım çıkışlarla kenti koruduğuma, kentlilik bilimci arttırdığıma, İzmir’in diğer metropol kentlerden daha iyi bir yaşam sürdüğüne canı yürekten inanıyorum” dedi.

SEÇİLECEK HİÇBİR YERDE OLMAYACAĞIM AMA AMATÖR OLARAK SİYASETİ HAYATIMIN SONUNA KADAR SÜRDÜRECEĞİM
Kocaoğlu son olarak, “Bu tarihten sonra seçilecek hiçbir yerde olmayacağım. Ama siyaseti amatör bir şekilde hayatımın sonuna kadar sürdüreceğim. Adayımıza sonuna kadar başarılar diliyorum” mesajını verdi.  

31 MART’TAN SONRA ÇOK DAHA FAZLA YOL ALABİLECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUM
Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve Seferihisar Belediye Başkanı Soyer sosyal demokrasi vurgusu yaptığı konuşmasında, “Bugün sosyal demokrasiye hiç olmadığı kadar ihtiyaç var. Sosyal demokrasi bugün belki de insanlığın en sıkıntılı döneminde arayış haline geldi. İnsanoğlunun refahını arttıran sosyal haklar, sendikal haklar gibi çok çeşitli alanlarda elde edilen kazanımlar eşitlik, adalet, özgürlük anlayışıyla şekillenen mücadeleyle sonuçlanmıştır. Tamamı sosyal demokrasinin elde ettiği kazanımlardır. Toplumdaki eşitlik her daim mücadele alanı yaratıyor. Bu eşitsizliğin en yayın şekilde ortaya çıktığı alan ise yoksulluktur. Barınma, gıda ve giyinme gibi minimum ihtiyaçlar. İkincisi, toplumsal hizmetlere erişim, üçüncüsü; yönetime katılım, düşünce ve temel hak özgürlükler ve istihdam edilme hakkı. Yoksulluk sadece gelir azlığından ibaret bir şey değil. Yoksulluk bu 5 kriterde kendini ortaya çıkaran bir kavram. Bu aynı zamanda dışlanmayı, güvenlik meselesini de içine alıyor. Eşitlik arayışı, haksızlık ve hak arayışı, adalet arayışı görüldüğü gibi yüz yıllardır devam eden ve hep sosyal demokrasiyle buluşuyor. Kapitalist yönetim ilişkileri, üretimin araçları ve modelleriyle tanımlanan ilişkiler belki de tamamen tarihsel misyonunun sonuna gelmiş gözüküyor. Dünyadaki 8 kişi insanlığın ürettiği refahının yüzde 50’sinden fazlasına sahip. Ne doğayla ne ekonomik ilişkiler bakımından kapitalist sistem sürdürülebilir olmaktan çıktı. Bu noktada sosyal demokrasiye çok ihtiyaç var. Fakat demokrasi taşıdığı erdemler, birikimlerle insanlığın hayatında çözüm üretme noktasında sıkıntılar yaşıyor. Bu erdemlerin, değerlerin yetmediğini görüyoruz. Demokrasinin dijitalleşmesi gibi bir duruma ihtiyaç var. Demokrasi 4.0 arayışına ihtiyaç noktasındayız. Bu noktada belediyelerin çok önemli roller üstlenebileceğini düşünüyorum. Çok daha fazla umut olmak mümkün görünüyor. 31 Mart’tan sonra bu duygu ve düşüncelerle çok daha fazla yol alabileceğimizi düşünüyorum” açıklamasında bulundu.

SOSYAL DEMOKRASİDE HEP AYNI ŞEHİRLERİ ÖRNEK VERİYORUZ
SODEV Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Aksoy da, “Vakfımız bu yıl 25. yılını tamamlıyor. Toplumda her türlü adaletsizliğe karşı toplumsal muhalefeti güçlendirmeyi amaçladık. Sosyal demokrasinin tanınması için çaba harcadık. Bugün düzenlediğimiz etkinliğin ana hedefimiz budur. Sosyal demokrat belediyeciliğin başarılı örneklerini yerel seçim öncesinde konuşmak istedik. Hep aynı kentleri örnek veriyoruz bu sempozyumu tasarlarken tüm kentlere ve ilçelere yer vermek istedik. Sosyal demokrat bir belediyenin kaybedilmesi demek kentteki ağaçların kesilip yerine beton dökülmesi demektir. Bir kadının çocuğunu bırakacağı kreş bulamadığı için evine hapsolması demek. Bu örnekleri çoğaltabiliriz ama bize düşen bu olumsuzları ortadan kaldırmaktır” ifadelerini kullandı.