Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Türkiye'de son dönemlerde ekonomide yaşanan dalgalanma ile birlikte muhalefet partileri 'erken seçim' çağrısını daha gür bir sesle dile getirmeye devam ederken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulunmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması sonrası bu kez dövizde ciddi bir düşüş yaşanırken, geçtiğimiz günlerde asgari ücretin 4 bin 253 TL olması ile birlikte siyaset kulislerin 'erken seçim' havası oluştuğu ve iktidarın 2022 yılı içerisinde böyle bir kararı alabileceği iddialarını Siyaset Bilimci Tanju Tosun Ege'de Sonsöz'e değerlendirdi.
İKTİDAR BUNDAN GÜÇ ALMAK İSTEYEBİLİR
Döviz kurunda yaşanan ani düşüşten sonra iktidarın 'erken seçim' kararı alacağı yönündeki iddiaları hakkında konuşan Tosun, "Şimdi bu düşüş ters yöne doğru evirilmez ise ki çok keskin bir düşüş oldu… Çok hafif hızı kesildi gibi... Siyasi iktidar bundan güç almak isteyebilir. Çünkü bu tablo kendileri açısından olumlu duruyor. Bu konuda bir karar verebilmeli için önümüzdeki süreçte enflasyonu izlemek durumundalar. Bu fiyatlar geri gelmediği takdirde insanlar için kısa vadeli dövizin inmesi pek bir anlam ifade etmeyecek. Ancak enflasyona etki etmesi netleşirse erken seçime gitme konusunda Cumhurbaşkanını biraz cesaretlendirebilir. Şu anlık durumu izleyecekler ve enflasyona kısa vadede yansırsa, alıcı ve satıcı davranışları ile ilgili olan bir durum gibi; piyasadaki mekanik davranışlar ile ilgili değil, davranış ile ilgili bir şey. Yansırsa bu bundan cesaret alıp erken seçime gitmek isteyebilirler. İktisatçılar bu politikanın orta vadede farklı sonuçlar yaratabileceğini düşünüyorlar. Kısa vadede izleyip erken seçim kararı almak daha rasyonel gibi gözüküyor" diye konuştu.
BİR ARAYA GELEREK ÇÖZÜM ÜRETEMİYORLAR
Muhalefetin son dönemlerdeki eleştirilerinin odağına getirdiği 'ekonomi' konusunun yaşanan gelişmeler sonrası muhalefetin elini zayıflatıp zayıflatmayacağı konusunda da Tosun,şu sözleri söyledi:
"Muhalefet daha proaktif olabilirdi, alternatif olabilirdi. İtiraz üzerinden bir siyaset geliştirmek yerine çözüm üzerinden bir siyaset geliştirmek, politika üretmek gerekirdi. Bu konuda üstünlüğü iktidara bıraktılar. Seçmen kısa vadeli bakıyor. İktidarın bugünden itibaren söyleyecekleri, bu politikayı eleştirmeleri doğru ya da yanlış olurdan ziyade çok etkin bir biçimde sürecin yönetimi kendi elinizde olması gerekiyor. Muhalefet bunu sadece eleştirmek ile kaldı. Bir araya gelerek bir çözüm üretemiyorlar. Sorun da bu zaten muhalefet açısından" dedi.
HALK SATIN ALMA GÜCÜNE YANSIMASINA BAKACAK
Vatandaşların ekonomik dalgalanma sonrası oy düşüncelerinin değişip değişmeyeceği konusunda da 'pozitif' yönde bir değişim olabileceğine dikkat çeken Tosun, "Çok anlık bakmamak lazım. Halk izleyecek... Bunun günlük ekonomik yaşamına satın alma gücüne yansımasına bakacak. Fiyat genel düzeyi nereye doğru gidecek? Sonra kararını verecek... Eğer yansırsa o zaman pozitif yönde bir tutum sergileyecektir. Seçmen için orta ve uzun vadede bakmak söz konusu değil. Daha fazla kısa vadeli bakıyor. Kısa vadede kendi için pozitif görürse, bu politikayı üreten partiye yönelik pozitif tutumu sergiler" ifadelerini kullandı.
KENTTE SİYASAL REKABET DAHA YUMUŞAK OLMALI
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde son dönemlerde sık sık yaşanan tartışmalar için ise İzmir kentine uygun olmadığına dikkat çeken Tosun, "Buna yerel dinamikler üzerinden değil de ulusal dinamikler üzerinden bakmak lazım. Ülke genelindeki kutuplaşmanın kentte yansıması ile ilgili olan bir şey. Çünkü yerelde iktidar olan partinin kamuoyu araştırmalarında yükselen bir grafiği var, Adalet ve Kalkınma Partisi de yerelde olmasa bile bir iktidar... Var olan bir iktidar ve yerelde güçlü olan bir iktidar… Dolayısıyla siyasal rekabet sert oluyor. Zaman zaman Fair-Play kurallarına uygun olmayan bir söylem üzerinden yürüyor ancak bu yöntem siyasetin yerelde bu kadar sertleşmesi belki kendi tabanlarını bir arada tutar ancak mesele bu değil. İzmir gibi bir kentte siyasal rekabetin daha yumuşak olması tercih edilmeli" dedi.