GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
16 Şubat 2021 Salı 14:25

Sendikadan 'yüz yüze eğitim' tepkisi: 'Aşılanma olmadan okullar açılmamalıydı’

Köy okullarının eğitime başlamasını değerlendiren İzmir Eğitim-Sen 2 Nolu Sendika Başkanı Veysel Beyazadam, "Bakanlık bize ne bir bilgilendirme yapıyor ne de yol haritası ile ilgili bir bilgi paylaşıyor. Aşılanma olmadan okullar açılmamalıydı. Bu bir yılı bulan salgın sürecinin uzamasına neden olan önemli bir argümandır. Salgın krizi olarak başlayan bu durum eğitim krizine dönüşmüş durumda" dedi.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - İzmir'de, birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılan okulların tamamı ile köy ve seyrek nüfuslu yerleşim yerlerinde hıfzıssıhha kurullarının onayı doğrultusunda belirlenen yaklaşık 300 okuldaki 16 binden fazla öğrenci için yüz yüze eğitim başladı.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın talimatı sonrası köy okullarında bugün itibaren yüz yüze eğitime başlanması sonrası, gözler koronavirüs pandemisinde okullarda alınan tedbirlere çevrildi.

Yaşanan gelişmeleri gazetemize değerlendiren İzmir Eğitim-Sen 2 Nolu Sendika Başkanı Veysel Beyazadam, öğretmenlerin aşılanmadan köy okullarının açılmasının yanlış olduğunu belirtti. Beyazadam ayrıca, Mart ayı itibari ile okulların yüz yüze eğitime açılması ile birlikte öğretmen ve öğrencileri sınav maratonunu beklediğini söyledi.

YÜZ YÜZE OLMADIĞI SÜRECE, FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞİYOR
Yüz yüze eğitimin başlama kararının tedbirlerin alınması halinde doğru olduğunu ifade eden İzmir Eğitim-Sen 2 Nolu Sendika Başkanı Veysel Beyazadam, "Eğitim-Sen olarak, yüz yüze eğitimin mümkün olduğunda sağlanması gerektiğini söylemiştik. Ancak bizim burada vurguladığımız bir diğer konuda, yüz yüze eğitim için gerekli şartların bakanlık tarafından yerine getirilmesiydi. Çünkü eğitim yüz yüze olmadığı sürece, fırsat eşitsizliği derinleşiyordu. Aslında ilk olarak köy okullarını açılmasının temel nedeni, internet erişiminin köylere kadar götürülememesi oldu. Bu konudan bakanlığı bu eksikliğinin giderilmesi için yüz yüze eğitime dönülmesini olumlu buluyoruz. Ancak bu bir eksikliktir. Bakanlık ve ülkeyi yönetenler kırsala köylere kadar interneti sağlıklı bir şekilde götürememesinden kaynaklı eleştiri alıyorlardır. Burada umarız eğitim sağlıklı bir şekilde işler ve pandeminin tekrar olumsuz etkileri gözükmez" dedi.

AŞILANMA OLMADAN OKULLAR AÇILMAMALIYDI
Koronavirüs pandemisinden korunmak için uygulanan aşılama sürecinin iki ayağına dikkat çeken Beyazadam gerekli olan 40 günlük sürenin öğretmenlere tanınması gerektiğini söyledi. Beyazadam, "Biz köy okullarının açılmasını olumlu bulsak da her zaman söylediğimiz bir husus vardı.  Bu da bakanlığın üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesiydi. Burada baktığımızda bakanlığı üzerine düşen en önemli konu, pandemi ile mücadele de bilimsel çevrelerin ısrarla söylediği aşılanma sürecidir.  Aşılanma konusunda toplumun öncelikleri içerisinde eğitimcilerin yer almaması, aslında eğitim ve öğretime olan ilgisizliğin de göstergesidir.  Burada unutulmamalıdır ki iki doz arasında 28 günlük bir süreç var ve ikinci aşıdan sonra da etkinliğinin tam anlamıyla artması için geçmesi gereken 10 günlük bir süreç olduğu belirtiliyor. Bunların söylenmesine rağmen eğitimcilere henüz bir aşılanma gerçekleşmiş değil. Burada yönetenlerin kamu kaynaklarını kamunun lehine kullanması beklemek bizim en doğal hakkımız. Biz sendika yöneticileri olarak burada sadece öğretmenlerimizin değil, okullarda çalışan tüm personellerimizin de aşılanması konusunda ısrarımız vardı. Ancak duruma baktığımızda öğretmenlerimiz dahil aşılanmadı. Aşılanma sonrası aşının tam bir etki etmesi için ortalama olarak 40 günlük bir sürecin olduğunu göz önüne alırsak, bugün aşılanmaya başlansa dahil Nisan ayına kadar okulların açılmaması gerektiği gerçeği var önümüzde. Ancak bu konuda bakanlık bize ne bir bilgilendirme yapıyor nede yol haritası ile ilgili bir bilgi paylaşıyor. Aşılanma olmadan okullar açmamalıydı. Bu bir yılı bulan salgın sürecinin uzamasına neden olan önemli bir argümandır. Salgın krizi olarak başlayan bu durum eğitim krizine dönüşmüş durumda" diye konuştu.

NE YETERLİ MİKTARDA SINIF VAR NE DE ÖĞRETMEN VAR
1 Mart tarihinde 12'nci sınıflarında yüz yüze eğitime başlayacağını belirten Beyazadam, "liselerde ortaöğretim genel müdürlüğü tarafından hazırlanan resmi yazıda bir problem var. Ortaöğretim genel müdürlüğü, 1 Mart tarihi itibari ile okulların 12'nci sınıflarda yüz yüze açılmasından kaynaklı olarak öğrencilerin isteğe bağlı olarak okula gelebileceğine yer vermiş. Aslında isteğe bağlı ifadesi aslında yeterli önlemlerin alınmadığı konusunda kuşku barındırıyor. Bugün bakıldığında ne yeterli miktarda sınıf var nede öğretmen var. En baştan beri söylüyoruz. Göreve başlaması gereken arkadaşlarımızın atama yapılması gerekiyor ve bu dönemdeki öğretmen açığı giderilmesi lazımdı ancak bu yapılmadı.  Ancak baktığımızda eksiklerin giderilmemesinin yanı sıra 1 Mart tarihinde 12'nci sınıfların yüz yüze eğitime açılması bekleniyor" dedi.

‘YOĞUN SINAV TAKVİMİ VE KATMERLEŞMİŞ BİR CEZALANDIRMA’
Yüz yüze eğitimin başlaması ile birlikte öğrencileri yoğun bir sınav takviminin beklediğin ifade eden  İzmir Eğitim-Sen 2 Nolu Sendika Başkanı Veysel Beyazadam, İzmir'de yaşanan sel ve deprem felaketlerini hatırlattı. Beyazadam, "12'ncı sınıfların eğitime başlaması zaten okullarda bir hareketliliği başlatacak. Bunun yanında ayrıca bakanlığın gönderdiği yazıda 2020-2021 döneminde, ilk dönem yapılmayan sınavların Mart ayının başından itibaren yapılması tümünün yapılması gerektiğini belirtmiş. Mart ayı içerisinde bizler geçen dönemin sınavlarını planlayıp onları yapmamız gerekiyor. Yani 9-10-11 ve 12'nci sınıflarının ilk dönem yapılamayan bütün sınavlarının yapılmasını istiyor.  Bir sınıfta 14-15 ders varsa,  tüm bu sınavlar için o sınıf öğrencisinin okula gelmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Yani bu durumda büyü bir sınav yükü olarak öğrenciyi okula getirecek. Bunun yanında ayrıca alttan sorumlu dersi olanlar varsa, o borçlu derslerin sınavlarını da Mart ayı içerisinde yapılması gerektiği belirtildi. Bunların yanında bir de gelen yazıda Nisan ayı içerisinde de ikinci dönem sınavlarının yapılması isteniyor. Bu sınav talimatını anlamak mümkün değil. Özellikle pandeminin dışında sel ve deprem felaketi geçirmiş olan İzmir'in profilini düşündüğümüzde bu katmerleşmiş bir cezalandırma olmuş oluyor. Ülke geneli içinde aynı sorun söz konusu. Geçen sene bakanlık birinci dönem sınavlarını yapmış ancak ikinci dönemde pandemi nedeniyle sınavları yapmamıştı. Bir dönem notu yönetmelik gereği yeterli olabiliyorken bu sene ne değişti? Bizim çözüm önerimi şu, ilk dönem sınavlar yapılamadı onlar kalsın. İkinci dönemde aşılama ile sayıların aşağıya düşeceğini varsayarsak Mayıs ya da Haziran da öğrenciler okula davet edilir ve o yüz yüze eğitim sürecinde görülen konular ile sınav yapılması ve geçer not alıp almamasının ona bağlı olmasını istiyoruz. Bizim çözüm önerimiz mevzuata uygundur" diye konuştu.