GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
20 Kasım 2022 Pazar 10:11

Saadet Öğretmen detayları ile anlattı... Pandemi çocukları nasıl etkiledi?

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü öncesi pandeminin çocuklar üzerindeki etkileri ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Başkanı Saadet Özkan pandemide çocukların maruz kaldığı istismar ve şiddet vakalarının izlenemediğini “. Çocukların birçok alanda hak ihlaline maruz kaldığı pandemi sürecinin yansımalarını sonuçlarını yeni yeni görmeye ve onarmaya çalışıyoruz” dedi.

Metehan UD / EGEDESONSÖZ - Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacıyla 20 Kasım “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak kabul edildi. Özellikle savaş ve yoksulluğun hüküm sürdüğü ülkelerde yaşam mücadelesi veren çocukları korumak ve koşullarını iyileştirmek için 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda “Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’’ imzalandı. Bildirge esas olarak yoksulluk, çocuk işçiliği, eğitim gibi dünya çocuklarının refahını ilgilendiren konulara odaklanıyor.

Toplam 193 ülke tarafından imzalanan sözleşme en fazla sayıda ülke tarafından imzalanan ve en kısa zamanda yürürlüğe giren uluslararası belge olma özelliğine sahip. Cinsiyet, din, dil, ırk ve sosyal statüye bakılmaksızın çocukların güvenli ve sağlıklı koşullarda barınması ilkeleri üzerine kurulan sözleşme, uluslararası platformda mutabakata varılmış, değiştirilmesi mümkün olmayan standartları ve yükümlülükleri içermekte. 

Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM)  Başkanı Saadet Özkan’a 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne çocukların hangi koşullarda girdiğini ve pandeminin çocuklar haklarına yönelik etkilerini sorduk.

‘PANDEMİNİN ETKİLERİ ONARILMAYA ÇALIŞILIYOR’
Pandemi sürecinin çocukları yetişkinlerden daha fazla etkileyen bir dönem olduğunu ifade eden Başkan Özkan “Pandemi sürecinde çocuklar okullarından uzak kaldı, ekrana maruziyeti katlanarak arttı. Tam kapanma süreçleriyle beraber günün büyük bir kısmını ekran karşısında geçirmek durumunda kaldılar. Pandemi bittikten sonra öğretmenleri ve ebeveynleri ile iletişim kurulduğunda bu durumun etkilerini daha net görebildik. Özellikle okul öncesi ve ilkokul döneminin başlarında olan çocuklar online derslere adapte olmakta zorluk çektiler. Çektikleri zorluk neticesinde öğrenme problemleri, dikkat problemleri ve duygu kontrolü ile alakalı zorlanmalar çektiler. Bu süreç eğitim hayatının başında olduğu için pandemi sonrası adaptasyon çok kolay olmadı haliyle. Yine bir diğer grupta ortaokul ve lise grubunda sınava hazırlanması gereken çocuklarda online derslere ulaşım zorluğu, her evde internetin olmaması gibi problemlerden derslere ulaşamadığı görülmüştür. Sınav grubundaki çocukların odaklanma problemi yaşadığı görülmüştür. Şimdiki döneme baktığımızda aslında pandemi döneminin yarattığı etkilerin yeniden inşaa edilme ve onarılma sürecinde olduğunu görmekteyiz.” dedi. 

‘PANDEMİNİN ÇOCUKLARA ETKİSİ İZLENEMEDİ’
Pandemi döneminde çocukların birçok alanda hak ihlaline maruz kaldığını ifade eden Özkan şunları söyledi “Özellikle eve kapanmalar; çocukların dışarı ile etkileşimini azalttığı için hak ihlallerini izleme ve raporlama da yapılamadı. Örneğin eğitim hakkı bağlamında çocukların online eğitime erişimi var mıydı ya da eğitime erişemeyen çocuklar zorla işte çalıştırıldı mı bu bu soruların cevaplarını pandemi sonrası görme fırsatımız oldu. Özellikle eğitim hakkından mahrum kalan kız çocuklar ev içi işlerde, erkek çocuklar ise dışarıda para kazanması için çalıştırıldı.  Derneğimizin çalışma alanı ihmal ve istismar için de altını çizmemiz gereken birkaç husus da var tabi ki; çocukların istismara maruz kaldığını, şiddete maruz kaldığını öğretmenleri, diğer veliler, kurs yetkilileri, sağlık personelleri vs görüp ihbar edebilirken bu süreçte bundan da uzak kaldık. Çocuklar evlere kapandığı için ekranların ardından bu tespitleri yapabilecek kimse olmadı. Özellikle bakıldığında zaten Baroların çocuklar için yaptığı atamalarda bir azalış, aile içi şiddette adli mercilere yansımada bir azalış söz konusu; bu vakaların azlığından mı azalış yoksa ihbar-bildirim mekanizmalarının hareketsizliğinden mi azalış pandemi sonrası bunu sorgulattı bizlere. Çocukların birçok alanda hak ihlaline maruz kaldığı pandemi sürecinin yansımalarını sonuçlarını yeni yeni görmeye ve onarmaya çalışıyoruz tabi ki.”.

‘PANDEMİ İZOLASYON SÜRECİNE SOKTU’
Pandemi, hayatın her alanını, bireyi ve toplumu birçok düzeyde etkilediğini dile getiren Özkan “Bazı bozulmalara sebep oldu. Karşılaştığımız salgın hastalık karşısında hepimizin korku hissederek korunmaya ve kaçınmaya çalışması çok doğaldı.  Tüm dünyayı etkisi altına alan pandeminin köklü siyasi, ekonomik ve toplumsal sonuçları oldu ve olmaya da devam etmektedir. Pandemi, hepimizi hiç alışık olmadığımız bir izolasyon sürecine soktu. Bu süreç içerisinde kendi inisiyatiflerimizi kullanamaz olduk. Dijitalleşmede çığır açtık, sevdiklerimizle aramıza mesafe koyduk, evlerde ebeveynler eş zamanlı eğitimci rolünü üstlendiler ve daha bir çok şey… Salgın, öncesi ile sonrası arasında derin farklar oluşturdu. Şimdi ise toplumsal yaşamda "yeni normal"ler belirlenerek yeni bir inşa sürecine başladık. “Normalleşme” sürecinin başlamasıyla birlikte eski toplumsal alışkanlıklarımıza hızla geri dönüldü. Pandemi sürecinin olumsuz etkilerini gidermek için toplumsal değerlerin ve dayanışmanın, ortak sorumluluklarımızın önemini hiçbir zaman unutmamak gerekir.” ifadelerini kullandı.

‘BİR TAKIM İHLALLERİN ÖNÜNE GEÇİLEMEDİ’
Kamu kurumlarının pandemi sürecindeki politikalarını nasıl değerlendiren Özkan “Kamu kurumları elbette ki süreçte elinden geleni yapmaya çalıştı ancak bir takım hak ihlallerinin de önüne geçilemedi. Az önce bahsettiğim eğitim hakkı kapsamında; yüzlerce soru sorulabilir. Çocuğun tableti, bilgisayarı var mı? İnterneti var mı? Derslere girdi mi? Girmediyse eğitim alması gereken saatlerde ne yaptı? Okula devam edecek mi? Etmeyecek ise evlendirildi mi, çalıştırıldı mı? Birçok soru var. Bu soruların cevaplarını verebilmek de izlemek ve raporlamaktan geçiyor. Tüm kurumların izleme, veri toplama, raporlama ve bildirim kültürünü oturtması gerektiğini görüyoruz.  Çocuk alanında çalışan ilgili tüm kurumların ve yerel yönetimlerin takip sistemi ile çocukları takip etmeleri ve gerekli prosedürleri işletmeleri yürütmeleri gerekiyor. Çocuk takip sistemi ile birlikte tüm hak ihlallerinin önüne geçebilir, çocukları koruyabiliriz.” dedi.