GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
19 Mart 2023 Pazar 20:49

Saadet’in Lideri'nden özeleştiri: İçimize dönüp didişmekten problemleri çözemedik

İzmir İktisat Kongresi'nde konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Kardeşlerimiz, genel başkanlarımız güzel ufuklar çizdi ancak biz bugüne kadar bir şey yapmışız. Kendi içimize kapanıp çekişmeler ile uğraşmışız ancak problemlerimizi çözecek adımlar atamamışız. Ülkemizin ayağa kalkması, yaşanabilir ülke haline gelmesi için iktisaden kalkınması şart”dedi.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ -İzmir İktisat Kongresi’nin 5’nci günü dev zirve ile tamamlandı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu kongrede değerlendirmelerde bulundu.

Temel Karamollaoğlu yaptığı konuşmada "Tam 100 yıl olmuş, istiklal harbini tamamlamışız. Savaş bitmiş, yaralarını sarmak gibi işlerle uğraşırken bir anda iktisat  kongresi yapılmış İzmir'de. İzmir 1'nci İktisat Kongresi icra edilmiş.  1'nci İktisat Kongresi'nin maddelerini mutlaka bulup okuyun. Bunları okumakta fayda var.  Osmanlı'nın son dönemlerinde bir takım iktisadi faaliyetler başladı ancak bunlar ülkemizi ayağa kaldıracak seviyeye gelmedi. Giyim kuşağımız ile ilgili ne varsa maalesef dışarıdan temin eder hale geldik. İzmir iktisat Kongresi'nden sonrası bunları yayacak radyo, TV de yoktu. Ancak İktisat Kongresi'nden sonra bunlar biraz daha şekillenme yoluna gitti. Hangi fabrikalar kurulacak, bunları kurmak için hangi finanslar hayata geçirilecek... Benim şahsi görüşüme göre Türkiye'de yapılması gereken işlerden en önemlisi uçak sanayilerinden biridir. Bu o dönemin en önemli konularından biridir. Ne zaman 1920'de...Biz neredeyiz şimdi? Havanda su dövüyoruz. O kadar uçmayın deniliyor... Ne uçması, millet aya marsa gidiyor. Biz kendi ülkemizde bir yerden  başka yere giderken başka ülkelerin imal ettiği uçakları alarak gidebiliyoruz. Maalesef çok kısa bir zaman içinde bu teşebbüsler  atıl kalmış" dedi.

DEVLETİN TEMELİ ADALETE DAYANIR
Özeleştiride  de bulunan Karamollıoğlu, "O dönemdeki hayal ve ufuk bizde maalesef yok. Kardeşlerimiz, genel başkanlarımız güzel ufuklar çizdi ancak biz bugüne kadar bir şey yapmışız. Kendi içimize kapanıp çekişmeler ile uğraşmışız ancak problemlerimizi çözecek adımlar atamamışız. Ülkemizin ayağa kalkması, yaşanabilir ülke haline gelmesi için iktisaden kalkınması şart. Ancak nereden başlayacağız denildiğinde herkes ortak olarak adalet dedi. Bir ülkede adalet olmadan siz hiçbir şey yapamazsınız.Devletin temeli adalete dayanır. Şu an ülkemizin sıkıştığı en büyük kıskaç, adalete olan güvenin kalkması… Ne dürüstlüğe ne de liyakate önem veriliyor... Geçmişten de ders almamız icap eder.  Türkiye'de 1920'lerde başlamış olan bir kaç teşebbüs ile ele alınan uçak sanayi başarıya ulaşamadı. Biz bunu anlamak zorundayız.Dünyaya açılırken bir takım ciddi hatalar da yapıldı. Ekonomimizi bütünü ile dışa bağımlı hale getirdik. Erbakan Hocamız Almanya'da gitti doktorasını aldı. Orada kalmasını istediler ancak buraya gelmeyi tercih etti. Motor mühendisiydi kendisi, imkanlar kolay sağlanmadı, 3 senede motor imalathanesi kurdu. 30 bin TL'den satılan motor 6 bin TL'ye indi. Ordu mensuplarına,' bu teşebbüsü biraz destekleyin, ihtiyacınızı yerliden karşılayın' denildiğinde askeriyenin içinde başında olan kişi ‘biz ABD'lileri küstüremeyiz, senin para ile verdiğini bedavaya veriyorlar’ dedi" ifadelerini kullandı. 

SÖZLEŞMELER HEP AÇLIK SINIRINDA YAPILIYOR
Bağımsızlığın önemine vurgu yapan Karamollaoğlu, “Birileri ayağımıza çelme takmaktan vazgeçmez. Dünyanın merkezi neresi deseniz Türkiye çıkar karşınıza. Birileri bu bölgede bizim hakim olmamızı istemiyor. Bu nedenle bizim farklı bir politika izlememiz gerekiyor. Kavga edelim demiyorum ancak onların oynayacağı oyunlar karşısında dik durmak mecburiyetindeyiz. Biz dışarıya bağımlı kaldığımız sürece hayatta kalmamıza müsaade etmezler.  Türkiye bir şantiye havasına bürünecek ve bütün olacak. Ülkemizde bütün olarak kalkınmayı temel almalıyız. Devlet de her yere gücü yettiği kadar destek olacak. Bunlar olduğunda işsizlik problemi çözülür. Ülkemiz güçlenir zenginleşir. Bu zenginleştirmesini yeni imkanları gelir dağılımında adaleti sağlayarak yapar. Yıllardır Türkiye'de toplu sözleşmeler hep açlık sınırında yapılır. Peki insanın çocuğunun ayakkabısını, kendi giyimini, elektriğini, doğalgazını, arabasının gazını nasıl karşılayacak? Aç karnını doyurdu mu yeter deniliyor. Bundan daha büyük insafsızlık olur mu? Hedefimiz açlık sınırı değil yoksulluk sınırı denilen bir sınır daha var. Bu da açlığın 2,5 katı genelde.Bu olduğunda ne olur? Cebinde parayı gören vatandaş talep oluşturur ve bir bakmışsınız ülkemiz zenginleşir. Bu mümkün. Avrupalılar yapıyor da biz niye yapamayalım. Biz gelir dağılımını adil şekilde sağlayacağız" dedi.