GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
10 Eylül 2021 Cuma 15:43

Rıza Bey'in sanıklarından şaşırtan savunma: İmzalayın dediler imzaladık!

İzmir'deki depremde yıkılan binalardan Rıza Bey Apartmanı'ndaki ölüm ve yaralanmalara ilişkin davada savunma yapan tutuklu sanıklar binanın betonarme statik proje müellifi ile sürveyanı, inşaata hiç gitmediklerini ifade etti.

Haklarında "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan dava açılan 4'ü tutuklu 9 sanığın yargılanmasına, 5. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi.

Tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile müştekiler ve taraf avukatlarının katıldığı duruşmada savunma yapan tutuklu sanık, statik betonarme proje müellifi ve inşaat mühendisi T.P, hakkındaki suçlamaları reddetti.

Bina için 1993 yılında kanunlara uygun şekilde inşaat ruhsatı alındığını ve sorumluluğun müteahhit, sürveyan ve fenni mesulde olduğunu savunan T.P, inşaatı kontrol etmek gibi bir sorumluluğu olmadığını iddia etti.

T.P, şunları söyledi:

"Yıkıldığını izlediğimde zemin kattan yıkılmaya başladığını gördüm. Binanın üzerinde, projesine uygun olmadan yapılan ve ek yükler getiren balkon kapatmaların olduğunu gördüm. Bunlar tehlikeli olabilir. Ciddi inşaat hataları var. Yıkılmasındaki sebep, binanın 1999 ve 2005 depreminde hasar almasına rağmen gereği yapılmaması. Suçlu olmadığımı düşünüyorum."

"İnşaatı nasıl yaptılar bilmiyorum"
Binanın 27 yıl önce yapıldığını, o dönemde fay hattı ile ilgili bilgilerinin olmadığını, deprem yönetmeliğinin de çok farklı olduğunu anlatan T.P, savunmasını şöyle sürdürdü:

"Yaptığım projenin uygulamasıyla ilgili bir kontrol yapmadım, böyle bir talep de gelmedi. Fenni mesul diye sorumlu bir arkadaş vardı. İmzaladık projeyi verdik, inşaatı nasıl yaptılar bilmiyorum. O dönemdeki kanunlara göre fenni mesul sorumludur. İnşaata hiç gitmedim, müteahhidi tanımam. İnşaat ruhsatı alındığını bile bilmiyordum. İnşaat Mühendisleri Odasının da mesul olduğunu düşünüyorum."

Bir müşteki avukatının "İnşaatın projeye uygun yapılmadığını görüp uyarsaydınız sonuç farklı olur muydu ?" sorusuna sanık T.P, "3 bin proje hazırlamışımdır. Hepsini kontrol etme imkanım yoktur. O inşaatın fenni mesulü, müteahhidi vardır. Telefonum hep açıktır. Sorsalardı." yanıtını verdi.

Bu sırada bir müşteki avukatı, "Proje çizilmiş, atılmış ortaya. Herkes sorumluluğu birbirine atıyor. Sorumluluk kimde ? O tarihte yapı denetim firmaları yoksa kimler denetliyordu?" ifadelerini kullandı.

Tutuklu sanık sürveyan D.K. ise internetten baktığında "sürveyan" kelimesinin anlamının "en alt düzeydeki teknik eleman olduğunu, inşaatın yalnız iş güvenliği ve düzenini sağlayan kişi olduğunu" gördüğünü söyledi.

Çalıştığı inşaat şirketinde zaman zaman mimari proje çizimine de yardım ettiğini ifade eden D.K. "Ofis içi çalışıyordum. Hangi kanun ve yetkiyle gözetmenim ben. Hiç inşaat alanına gitmedim. İnşaat ruhsatı için müracaat ediliyordu. Belediye zorunlu tutuyordu. Sürveyan kısmını imzalamak durumunda kaldım. Birinin isminin yazılması gerekiyordu. Şantiyeye hiç gitmedim. İmzayı prosedür gereği attım." dedi.

Müşteki avukatları, D.K'nin savunmasından sonra inşaatı yapan şirket hakkında tüm avukatların katılımıyla suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

Tutuklu sanık yapı müteahhidi H.H.Ö, yıllardır bu işi yaptığını ve yıkılan başka binası olmadığını, diğer konutlarında çizik bile bulunmadığını savundu.

Sanık H.H.Ö. hakkındaki suçlamaları reddederek, "Bu bina içerisinde çok oynama olmuş. 36 kişiye Allah'tan rahmet diliyorum. Çok üzgünüm. Binada oynamalar olduğunu iddianameden öğrendim. 28 yıl önce atılmış beton 28 yıl sonra aynı dirayeti gösteremez. Yaralı binaya epoksi ve mantolama yapılmış, bina bundan yıkılmış. Binayı sonradan yapılan müdahaleler bu hale getirmiş. İnşaat bittikten sonra binanın depremlerde hasar gördüğü hakkında bana bilgi verilmedi." dedi.

Sanık bir soru üzerine, "İnşaatla ilgili bir eğitimim yok. İlkokul mezunuyum ama bu işlere çok emek verdim." ifadesini kullandı.

Bir müşteki avukatının, "Teknik okumaları yapmayı biliyor musunuz? Bir müteahhit olarak insan hayatı ile ilgili işin alaylı bir kişiye yaptırılması hakkında ne diyorsunuz?" sorusu üzerine sanık, "Teknik işleri biliyorum. Teknik ifadeleri okumayı bilsem ne olur bilmesem ne olur?" diye yanıtladı.

Bunun üzerine avukat, “Anlamayınca işte böyle sonuçlar ortaya çıkıyor, o yüzden soruyoruz." dedi.

Sanığın savunması sırasında izleyicilerden birinin "Yalan söylüyor" diye bağırması üzerine bu kişi salondan çıkartıldı.

Müşteki Leyla Dilan Tezcan depremde anne ve babasını kaybettiğini belirterek, "2018'de bu apartmana taşındık. Evde yürürken bile ev sallanıyordu. Babam depremden 10 gün önce, 'Ev başımıza yıkılacak, buradan çıkalım.' demişti. Hiç kimse hasarlı olduğunu söylemedi. Herkes birbirine atıyor suçu. Depreme kadar epoksi, tadilat haberimiz yoktu. Kiracıydık, hiçbir toplantıya çağrılmadık. Şikayetçiyim." dedi.

Müşteki Sercan Turgut, depremde ofisinde yalnız başına olduğunu anlatarak, "Sağlam bir masa sayesinde hayatta kaldım. 10 gün hastanede yattım. 2018'de geldiğim için binaya tadilatı bilmiyordum. 4-5 saat enkaz altında kalan biri olarak toplum vicdanını rahatlatan bir karar istiyorum." diye konuştu.

"Ağır bir araç geçtiğinde sallantı oluyordu"

Müşteki Sema Okay, deprem günü kızı ile evde olduğunu belirterek, "Ölümle burun buruna geldik. Travmamız geçmiş değil. Kimin suçu varsa şikayetçiyim. Diş hekimliğindeki tadilattan sonra ağır bir araç geçtiğinde sallantı oluyordu." dedi.

Müşteki Emine Yücel, sanıkların, "Görmedim, duymadım" şeklinde savunma yapmasına tepki göstererek, "Kimde o zaman sorumluluk? 3-5 kuruş uğruna çocuklarımız toprak altında yatıyor. İhmaller silsilesi var. Tüm sanıklardan şikayetçiyim. Bizi para hırsı öldürdü." ifadelerini kullandı.

Diğer müştekiler de sanıklardan şikayetçi oldu. Bazı müştekiler ifadeleri sırasında ağladı.

Mahkeme heyeti tutuklu sanıklardan sürveyan D.K'nin tahliyesine, diğer sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

İzmir'de 30 Ekim 2020'de meydana gelen depremde yıkılan ve en fazla can kaybının yaşandığı Rıza Bey Apartmanı'nda 36 kişi hayatını kaybetmiş, 17 kişi yaralanmıştı.