GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
11 Ağustos 2021 Çarşamba 14:48

OMO Başkanı Bilge’den söndürme aracı yorumu: Kiralık değil kamunun elinde olmalı

THK’nın elindeki kullanılmayan yangın söndürme araçları ve kiralık uçaklar konusunda görüş bildiren Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Sabahattin Bilge, “Ben o tartışmalara çok girmek istemiyorum ancak bizim savunduğumuz, kiralama yerine araç filosunun, kamunun elinde bulundurulması yönündedir. Küresel iklim krizi nedeniyle orman yangınlarının sayısının artacağını öngörerek daha keskin kararlar almalıyız” dedi.

EGEDESONSÖZ - Orman Mühendisleri İzmir Şube Başkanı Sabahattin Bilge, Sonsöz TV'nin konuğu oldu. Gazeteci yazar Muhittin Akbel'in sorularını yanıtlayan Bilge, orman yangınlarından siyasi söylemlere kadar bir çok konuda gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

HENÜZ NET BİR DURUM YOK
Yaşanan orman yangınları ile ilgili sabotaj ve terör saldırısı yorumları hakkında değerlendirmelerde bulunan Bilge,"Yangınlar baştan tesadüf olarak gözüküyor ancak bunların eşzamanlı çıkması, sıcaklık faktörünün etkili olduğunu düşündürüyor. Havalar çok sıcak. Zamanla ormanlık alandaki otlar, bazı yerler, tutuşma derecesine yaklaşıyor. Yangınların büyük kısmı, insan kaynaklı. Bir şekilde insan faaliyetiyle ortaya çıktığı kesin. Kamuoyunda söylenen bunlar, sabotaj mı, terör olayı mı, gibi. Benim bu konuda kesin bir şey söylemem mümkün değil ancak geçmiş kayıtlara baktığımızda ister ihmal, ister terör olsun, bunlar elbette olasılıklar içinde. Bizim görevimiz, yangınlara müdahale etmek. Sabotaj mı, terör mü, bunu emniyet güçleri araştırır, kamuoyuna açıklar” dedi.

ANAYASA'NIN 169'NCU MADDESİ AÇIK
Yanan alanlara farklı ağaçların dikilebileceği yönündeki yorumları da değerlendiren Bilge, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Farklı türler dikilebilir mi, dikilebilir. Bir gençleştirme sonucunda yöredeki ağaçlar, o yanan bölgenin eski görüntüsünü alma konusunda hızlı büyüyen ağaçlar. Kızılçamdan söz ediyoruz. 10 sene sonra o yanan alanlarda orman görüntüsü görebilirsiniz ancak fonksiyonel olarak aynı etkiyi almak için 25-30 yıl lazım. Dikim konusunda biz ormancıların asli görevi, doğayı taklit etmektir. Eskiden hangi tür varsa, yani hangi ağaçlar yandıysa, aynısını getiririz. Doğayı taklit etmezsek, farklı türleri oraya getirirsek, o tür orayı kendiliğinden terk eder.  Yani meyve ağacı, zeytin ağacı dikerim derseniz, Anayasanın 169'ncu maddesi karşınıza çıkar. O madde der ki, yangından sonra ormanlarda yanan alanlar derhal ağaçlandırılır. Bu ağaçlandırılır ifadesi, aslında ormanlaştırılır şeklindedir. Kızılçamın çok önemli bir özelliği var, bunu herkes bilmez. Yangından sonra, yangına adapte olmasından kaynaklı bir özellikten bahsediyorum. Kızılçam, 20 yıldan sonra kozalak tutmaya başlar ve rezerv olur. Olası bir yangından sonra küllerin içine attığı tohumlar sayesinde, ilk yağmurdan sonra çimlenme ortamı sağlandığında tohum, çimlenir. O tohumlara hiç dokunmazsanız, yine orası, yanmadan önceki gibi orman olur. Siyasiler, atanmışlar, kamuda söz sahibi kişiler, yanan yerlere badem gibi meyve ağacı dikelim, yanmayan ağaç dikelim, gibi laflar ediyorlar. Lütfen bırakın bu ileri geri konuşmaları. Bu ülkede 150 yıllık ormancılık eğitimi var. Bırakın, onlar versin oraya ne dikileceğini… Bu görev size düşmüyor. Biz başkalarının işlerine karışmıyoruz, şöyle olsun, demiyorum. Orman mühendisleri var akademisyenler var onlar karar versin. Madem oraya ne dikilmesi gerektiğini bilmiyorsunuz, onlara sorun. Şöyle söyleyeyim, yanmayan ağaç var. Yanmayan ağaç dikilebilir! Bunlar, kestane, kayın, gürgen gibi. Bunları dikerseniz, oradaki iklimi de değiştirmek lazım. Sürekli yağmur yağdırmanız lazım. Böyle bir şey mümkün mü? O ağaçları dikerseniz ve altı kurursa, onlar da yanar. Demek ki yanmayan ağaç yokmuş! Tekrar söylüyorum, o yanmayan ağaçları dikerseniz, orada rutubetli bir ortam yaratmanız lazım."

ELDEKİ İMKANLAR, SÖNDÜRMEDE YETERSİZ KALDI
Yanan orman alanı hakkında yapılan açıklamalarda verilen rakamların doğru olup olmadığı konusunda da değerlendirmelerde bulunan Bilge, "Verilen rakamlar çepeçevre verilen rakamlar. Örneğin Muğla’da 62 bin hektar alanın yandığı söyleniyor. Bunun tamamı orman değil. Tarım alanları da var. Biz de değerlendirmemizi yapıyoruz. Bir süre sonra ne kadar ormanlık alanın yandığını hesaplayıp net olarak ifade edeceğiz, kamuoyuyla paylaşacağız” dedi. Yangın söndürmede imkanların yetersiz kaldığına vurgu yapan Başkan Bilge, şöyle konuştu:

"Yangın çok büyüyünce, eldeki imkanlar yetersiz kaldı. Ben desem de böyle demesem de gerçek budur. Hava araçlarında bir şekilde yetersiziz. Sayısal eksikliğimiz var demek ki. Tabii ki hava şartları da çok önemli. İnanılmaz bir sıcaklık oldu, bunun büyümesindeki nedenlerden biri de bu. Keşke hava araçları yeterli olsaydı da sadece onlarla yapsaydık yangın söndürme çalışmasını. Dünyada böyle zaten. İnsan gücünü en aza indirmek için hava araçlarına daha çok önem veriyorlar. Ancak bana göre bu doğru bir yöntem değil. Evet, havadan müdahale şart, hava araçlarına ihtiyaç var, ama asıl olan, yer ekiplerinin sayısal olarak yeterliliği. Maalesef bu konuda da eksiğiniz, yani yer ekipleri noktasında.”

NASIL ÖLÇÜLMÜŞ BU RAKAMLAR?
Ağaçların yanması sonrası oksijen kaybı oluştuğu yönündeki açıklamalara da tepki gösteren Başkan Bilge, şunları söyledi:

“Yapılan bunla ilgili çalışmalara itibar etmiyorum. Nasıl ölçmüşler ki, böyle rakamlar söyleniyor. Bir ağaç, şöyle bir oksijen üretiyor falan. Asıl olan, oksijen değildir. Atmosferde karbon birikmesi ve sera gazlarının oluşması ve sıcaklığın artmasıdır. Bunu önlemek lazım. Bu da ormanlarla oluyor. Dünyada yeteri kadar oksijen var. Denizlere, okyanuslar, oksijen kaynağıdır. Bu sorunu önleminin yöntemi ormanları korumak ve çoğaltmaktan geçer. Kızılçam, çok büyük oksijen üretiyor ve karbon tutumu yapıyor. Oksijen tabiatta azalmaz. Karbon türevlerine giriyor. Atmosferdeki karbon gazlarının miktarı artıyor. Sera gazlarını etkilerini daha fazla hissetmeye başlıyoruz. Kızılçam, karbon tutma özelliğiyle de öne çıkan bir ağaçtır."

KİRALIK DEĞİL KAMU ELİNDE OLMALI
'Kiralık uçak' tartışmaları hakkında da değerlendirmelerde bulunan Bilge, "Ben o tartışmalara çok girmek istemiyorum. Bizim savunduğumuz, kiralama yerine araç filosunun, kamunun elinde bulundurulması yönündedir. Küresel iklim krizi nedeniyle orman yangınlarının sayısının artacağını öngörerek daha keskin kararlar almalıyız. Böyle bir tehlike BM tarafından açıklanmıştı zaten. Gerek yer ekiplerinde eksikler varsa tamamlanması, gerek hava araçlarının sayılarının yeniden tespit edilmesi lazım. Bu filo, kiralık değil kamu elinde olmalı. Hatta bu hava araçlarının da büyüklük çeşitliliği olmalı. Çünkü bazı bölgelerde büyük uçakları kullanmak mümkün olamaz. Üniversitelerde ilgili kurumlardan meslek kuruluşlarından bir çalışma yaparak durumu çek etmek lazım" dedi.

ORMAN KÖYLERİNE DÖNÜLMESİ LAZIM
Yangınlara mücadele konusunda saha ekipmanlarının yeterli olduğunu belirten Bilge, "Yer araçları bakımından ben eksiklik görmüyorum. Gün geçtikte bunlar yenileniyor. Hava araçlarında eksiklik olduğunu herkes gördü. Bu tür işler sürekli yapılmaz. Yaşlı elemanlarla olmaz. Risk durumu fazla olan yerlere müdahale, refleksleri kuvvetli personel tarafından yapılır. Eskiden nasıl olurdu; Büyükşehir yasası ile orman köylüleri kaldırıldı. Bunlar orman yangınlarından alınırdı. Buna dönülmesi lazım. Orman- halk ilişkilerinin geliştirilmesi açısından, bunun orman köylerinden gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.

DIŞ BASKILARDAN UZAK DURULMASI LAZIM
Orman ile ilgili müdürlüklerden siyasetin uzak durması gerektiğini belirten Bilge, rotasyon yapıldığı iddialarının doğru olduğunu anlattı ve bu konuda önemli açıklamalarda bulundu:

"Orman genel müdürlüğü ve milli parklar genel müdürlüğü, böyle teknik genel müdürlükler siyasi iktidarlardan uzak olmalı ve siyasi baskılardan uzak olmalı.  Burada doğa ile canlı varlıklar ile uğraşıyorsunuz. Yarışma usulü doğa ile uğraşmazsınız. Uzman personel, o yöreye adepte olmuş, bölgesel mesleki bilgileri edinmiş birini oradan oraya geçirmeyeceksiniz. Rotasyon tabii ki olabilir ancak kırıp dökerseniz olmaz. 20 yıldır burada çalışan birini alıp başka yere koyarsanız olmaz. Bunlar teknik müdürlüklerdir ve dış baskılardan uzak tutulması gerekiyor."

FAYDALI OLUP OLMADIĞINI GÖREMEDİK
Buca'da kapatılan yangın ile mücadelede eğitim verecek kurum hakkında kritik bir soruya yanıt veren Bilge, "Gerçekten çok ilginç bir şey. 2012 yılında Buca’da modern bir tesis yapıldı. Orman yangınları ile uğraşan meslektaşlarımızın eğitimi amacı ile 80 yatak kapasiteli bir tesis! Faydalı olup olmadığını göremedik ki. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra 2019 yılında Dokuz Eylül'e devredildi. Böyle bir ihtiyaç varsa neden üniversiteye devredildi, ihtiyaç yoksa neden yapıldı? İşin aslı, böyle bir tesise, merkeze ihtiyaç duyulduğudur" dedi. Manisa'da organize sanayi bölgesine verilen 100 hektarlık alan hakkında da konuşan Bilge, "Manisa Muradiye'de bizim 100 hektar fidanlığımız vardı. 300 çeşit fidan yetiştirebiliyorduk ve serbest piyasaya, fidan üretimine örnek olabilecek bir fidanlıktı. Bunu kalktık otomobil fabrikası kurulacak diye organize sanayi bölgesine verdik! Bu son derece yanlıştı. Şimdi yangınlarda kullanılacak fidanlar belki orada üretilecekti."

DURUMUMUZ İYİ DEĞİL
Artan Orman Mühendisleri Fakülteleri hakkında da  konuşan Bilge, "Bu kadar fakülteye gerek yoktu diye düşünüyorum. 2 fakülteden 12 fakülteye çıktı. Eğitim kalitesi konusunda bir şey diyemem çünkü tam sistem oturmuş değil. Bu konuda bir gözden geçirilmeli. Orman mühendisi sayı oldukça fazla, işsiz sayısı da her geçen gün artacak. Durumumuzun iyi olduğunu söyleyemem” dedi. Sık sık değişikliğe uğrayan Orman kanunu hakkında şunları söyledi:

“Orman kanunu ile gerçekten çok fazla oynandı. 1954’te yürürlüğe giren 6831 sayılı Orman Kanunu, 2020 sonuna kadar, yani 66 yılda 42 kez değişikliğe uğradı. Bu değişikliklerin 27’si, 2003-2020 yılları arasında. Ormanlık alanlardan tahsisler çok fazlalaştı. Maalesef dışarıya çıkarılan alanların geri kazandırılması çok çok zor. Yer, orman olarak kalıyor ama içinde işletme var!. Buna bir son vermek lazım. Bunlara karşı mücadele ediyoruz ancak bir yere kadar.”

Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Sabahattin Bilge, tüm vatandaşları orman yangınlarına karşı daha duyarlı olmaya çağırırken, güvenli mesire alanlarının açılmasıyla insanların ormanlık alanlarda piknik yapmasının önüne geçilebileceğini sözlerine ekledi.