Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- Türkiye son dönemde hayatın her alanında hızla artan şiddet sarmalını konuşuyor.
Şiddet sarmalının adreslerinden bir tanesi de iş kolları… TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Divan Kurulu Başkanı Engin Kurt, son dönemlerde denetimler esnasında meslektaşlarına yönelik olarak gerçekleştirilen saldırılar hakkında açıklama geldi.
Açıklamada, “Gıda, su ürünleri ve tütün mamulleri satışı yapan işyerlerinin denetiminde görev alan meslektaşlarımızın denetledikleri işletmeler ve pazaryeri sahipleri tarafından şiddete maruz kalmaları neredeyse görevlerinin bir parçası haline gelmiştir” denildi.
Açıklamada şunlara yer verildi:
“Tüm ülkenin gözü önünde bir spor kulübü başkanı öncülüğünde Hakem Halil Umut Meler'e saldırı ve linç girişimi gerçekleştirilmiştir. Pandemi döneminde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, kadına yönelik artan şiddet için ‘tolere edilebilir’ ifadesi kullanırken, geçen sürede şiddet toplumsal yaşamı hızla teslim almaya devam etmektedir.
ZMO ve TMMOB’ye bağlı diğer odalar ile toplumsal yaşamın farklı birçok alanında kamusal görevlerini yapan meslek gruplarının sıklıkla maruz kaldıkları söz konusu şiddet ortamı toplumsal huzuru tehdit eder aşamaya gelmiş ve bu sorun kamusal bir hal almıştır. Dolayısıyla böyle kamusal bir sorun karşısında, olay özelinde şiddete uğrayan kişi veya meslek grubundan bağımsız olarak meslek odası olarak tepki vermenin, ses yükseltmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Zira gıda, su ürünleri ve tütün mamulleri satışı yapan işyerlerinin denetiminde görev alan meslektaşlarımızın denetledikleri işletmeler ve pazaryeri sahipleri tarafından şiddete maruz kalmaları neredeyse görevlerinin bir parçası haline gelmiştir. Bizler halk sağlığı açısından büyük önem taşıyan bu kamusal görevi yerine getirirken şiddet riskine karşı hiçbir önlem alınmamasından bahsederken, Pazartesi akşamı Hakem Halil Umut Meler'e yapılan saldırının kolluk kuvvetlerine rağmen meydana gelmesi, ülkemizde şiddetin geldiği boyut açısından kaygı vericidir.
ŞİDDETİN HER TÜRLÜSÜNÜ RED EDİYORUZ
Bilinen bir gerçeği, bir kez daha yineliyoruz:
Şiddetin mazereti olmaz, olamaz. Şiddette cezasızlık politikaları bir an önce son bulmalı, şiddete yönelik cezaların arttırılması, “Hükmün Geri Bırakılması” ile geçiştirilmemelidir. İçlerinde önemli oranda odamıza bağlı meslek gruplarını da içeren ve toplumsal fayda için çalışan tüm kamu görevlilerinin iş ve can güvenliği önemsenmelidir. Kamu emekçilerine yapılan ve her geçen gün daha da artan her türlü zorbalığa ve şiddete karşı mücadele etmekten vazgeçmiyoruz. Şiddetin her türlüsünü reddediyoruz”