GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
23 Şubat 2023 Perşembe 16:21

Naci Görür’den siyasilere deprem uyarısı ve öncülük çağrısı: İzmir başını kaldırmalı!

‘İzmir Afet Planı Deprem Hazırlık ve Dirençlilik Çalışmaları Bilgilendirme Toplantısı’nda konuşan Jeolog, Deniz Jeolojisi Uzmanı ve Bilim Akademisi Üyesi Naci Görür, “İzmir, depreme dirençli kentleri ilk oluşturan kent olmak ve Türkiye'ye örnek teşkil etmek zorunda. Bunu İzmir yapabilir. Yönetim anlayışı halka ve bilime inancıyla Türkiye'de depreme dirençli kent olma özelliğini bütün Türk toplumuna gösterebilir. On binlerce canımızın enkaz altında olduğu dönemde, gözlerimizi İzmir’e çevirdiğimiz bu dönemde İzmir başını kaldırmalı ve dikta olacak davranışlar sergilemeli” dedi.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ – Türkiye'yi derinden sarsan ve Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük yıkımlara neden olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki deprem için enkaz kaldırma ve yaraları sarılma çalışmaları hız kesmeden devam ediyor.

Afet bölgesindeki çalışmalarını hız kesmeden sürdüren ve ‘paralel belediye’ anlayışı ile birimleri bölgeye sevk eden İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir yandan da olası İzmir depremi ile ilgili çalışmalarına da hız verdi.

Bu kapsamda İzmir Büyükşehir Belediyesi, kenti afetlere hazırlama kapsamında nelerin yapıldığı ve afet sırasında nelerin yapılacağı hakkında ‘İzmir Afet Planı Deprem Hazırlık ve Dirençlilik Çalışmaları Bilgilendirme Toplantısı’ düzenledi. Düzenlenen toplantıda konuşan Jeolog, Deniz Jeolojisi Uzmanı ve Bilim Akademisi  Üyesi Naci Görür, İzmir için uyarılarda bulundu.

BU SADECE ZEMİN DEĞİL…
Afet planı çalışmalarında İzmir’in ikinci olduğunu belirten Görür, “İzmir bu çalışmasıyla Türkiye’de 2’nci  örnek... Umarım ki büyük Maraş depreminden sonra bütün kentlerimiz İzmir’in yaptığı gibi benzer nitelikteki çalışmaları yapsın. Bu çalışmalar şu anda Türkiye’de bildiğim kadarıyla İstanbul’da yapılıyor. Burada yapılan çalışma genel anlamda mikro bölgeleme dediğimiz... Ben bunu sadece zemin olarak görmüyorum. Bütün jeolojik çalışmaların tümünü kapsayan bir paket olarak görüyorum. Deprem kentlerinde kentin yönetiminde mikro bölgeleme çalışmalarından toplanan veriler olmadan o kentin geleceğini, gelişmesini mekan kullanımını doğru ve bilimsel olarak yapamaz. Nitekim ülkede mikro bölgeleme bazlı yönetim olmadığı için kentler şuursuz, anlamsız bazen fay hatlarıyla iç içe bazen de hiç inşaatın yapılmaması gereken arazilerin inşaat yoğunluğunun artırılmasıyla sonuçlanıyor. Deprem geldiğinde de bugünkü acıları yaşıyoruz” dedi.

ÖRNEK TEŞKİL ETMEK ZORUNDA
Hükümetin görevinin vatandaşların canını korumak olduğunu belirten Görür, “İzmir’in mikro bölgeleme çalışmalarını yapmakla örnek olduğu gibi İzmir’e ikinci bir örnek olma yükünü yüklemek istiyorum. İzmir, deprem dirençli kentleri ilk oluşturan kent olmak ve Türkiye'ye örnek teşkil etmek zorunda. Bunu İzmir yapabilir. Yönetim anlayışı halka ve bilime inancıyla Türkiye'de deprem dirençli kent olma özelliğini bütün Türk toplumuna gösterebilir. On binlerce canımızın enkaz altında olduğu dönemde, gözlerimizi İzmir’e çevirdiğimiz bu dönemde İzmir başını kaldırmalı ve dikta olacak davranışlar sergilemeli. Toplumun buna ihtiyacı var. Ben kişisel olarak bir karar aldım. Artık bu ülkede fay tartışmayacağım. Bunu tartışmayalım. Deprem mekanizması bu ülkede 13 milyon sene önce başladı ve milyonlarca sene devam edecek. Halkı jeolog yapmaya gerek yok. Depremleri kurma lüksümüz de yok. Depremleri gerçek olarak algılayıp siyasetçisi, yöneticisi ve halkıyla zaman kaybı olan fay tartışmalarını bırakmalıyız. Binalarımız depremde yıkılmamak ve canlarımızı kaybetmemek için deprem dirençli kentler nasıl oluştururuz onu tartışalım. Bütün gücümüzü ona verelim. Nitelim bunu başaran ülkeler var. Amerika, Japonya, Meksika ve İtalya gibi ülkeler. Onlarda benzer depremler oluyor 10-15 kişi ölüyor. Bizim gibi on binlerce canını toprağa vermiyor. O halde siyasetçiler deprem dirençli kentler nasıl olur onu tartışsınlar. Deprem bu ülkenin gerçeği ve problemi. Siyasetten ve işsizlikte önemli. Depreme kadar saatlerce günlerce memlekette sorun sayan siyasilerin gündeme getirdikleri maddelerden daha mı az önemli canlarımız. Bizim şu anda günlük faaliyetlerimizi sürdürmemiz bile bizim için ağır olmuyor mu? Nasıl bu konuda hiçbir şey olmamış gibi davranılabilir? Türk hükümetlerinin birinci görevi vatandaşlarının o an güvenliğin sağlamak. Bu memlekete az yol, az havaalanı yapsınlar ama kentlerimizi depreme dirençli yapsınlar. Biz gelecek nesillerimizi depreme kurban etmek istemiyoruz. Deprem kader değildir, bizim kaderimiz asla olamaz” ifadelerini kullandı.

İZMİR ANADOLU'NUN EKONOMİSİNİ ELİNDE TUTAN BİR KENT
İzmir'in stratejik öneminin altını çizen Görür, “Benim geliştirdiğim çok basit bir kentin deprem dirençli olması modeli var. O da şu: kent dediğimiz zaman kenti oluşturan bileşenler var. Onlar da yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekosistem bir de ekonomi. Yani kent dediğimizde bu yedi bileşenden meydana gelen bir yapı. İşte kenti deprem dirençli yapmak istiyorsak bu bileşenleri deprem dayanıklı yapmalıyız. Bunların yöntemi belli ve basit. Türkiye Cumhuriyeti bunu yapabilir. Paramız var. Yeter ki irademiz bunu yapmak istesin. Yönetim… Vali tayin ediyoruz. Ama belediye başkanımız başkan seçilmeden önce bir işi var. O belediye başkanı afet ya da afet azaltmayı bilmez ki. Ama biz onu seçip tek yetkili kabul ediyoruz. O nedenle bir kenti yöneten yönetim depremle ilgili gerekli eğitimden geçirilmek mecburiyetinde. Bunu yapmazsanız depremde neyin önemli olduğunu bilip tayin edemez. Halk… Deprem idraki olmayan bir kent halkıyla siz kenti depreme hazırlayamazsınız. Kenti depreme hazırlamak için eğitim alanlar inşaatta kaçakçılık yapmaz, ranta bakamaz, gecekondu mantığıyla çalışmaz. Bunların hepsine yarından itibaren başlanır bu işler yapılmaya. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Altyapı… Yol, köprü, viyadük, tünel, su şebekesi… Sorsanız hepsi ‘Her şeyimiz hazır’ diyorlar. Bu doğru değil. Deprem dirençli kent için şimdiden başlayarak altyapımızın deprem dirençli olup olmadığı ya da deprem geldiğinde ne kadar hasar alacağı tespit edilebilir. Yapı stoku… Yapı stokunu tespit edip zayıf olanı ya yıkacaksınız ya da güçlendireceksiniz. Kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm olmayacak. Çevre ve ekosistem… Deprem en büyük çevre felaketi. Kanalizasyon içme suyuna karışıyor. Ekonomi… İzmir, batı Anadolu’nun ekonomisini elinde tutan bir kent. İzmir'de bir deprem düşünün. İstanbul’u düşünün. Eğer düşündüğümüz deprem gelirse bütün Marmara bölgesinde ekonomi çarkları duru. Eğer ekonominin çarkları durursa Türkiye ekonomik açıdan diz üstü çöker. Türkiye sadece ekonomik değil, siyasi bağımsızlığını da kaybeder. Ekonomi de depreme hazır olmalı ve ekonominin çarı çökmemeli. İzmir’in ekiplerini önemli ölçüde kaybettiğini, ekipmanların gittiğini düşünebiliyor musunuz? Ben İzmir’e bir görev gösteriyorum. Yalvarıyorum. Bütün Türkiye’ye örnek olun. Herkesin konuşup bir şeyler beklediğinde çıkın ortaya. Siz bunu yaparsanız bütün Anadolu peşinden gelecektir” diye konuştu.