GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
26 Ağustos 2020 Çarşamba 09:14

Mimarların başkanı Kahraman’dan 'mega proje' çıkışı: Çeşme Projesi olmamalı demiyoruz ama...

Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı İlker Kahraman Çeşme Projesi hakkında, “Denizden arıtma ile su örneği kaç tane var? Kıbrıs’ta aynı durum var Türkiye’den boru hattı gidiyor. Kıbrıs’a boru hattı giderken Çeşme’de arıtma gerçekçi mi? Çok ucuza çözdüğünü söyledi Bakan Bey, biz fizibilitesini görmek istiyoruz. Ben fiyatları karşılaştırdığım zaman çok büyük bir hata yapılıyor gibi görünüyor. Biz asla yapılmasın demiyoruz, ne yapılsın diye öneriyoruz. Bakanlık’tan bununla ilgili çalışmalar istedik” dedi.

EGEDESONSÖZ- Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı İlker Kahraman, SonsözTV yayınına konuk olarak Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı. Başkan Kahraman, Çeşme Projesi, İnciraltı planları ve kent gündemi hakkında önemli açıklamalar yaptı.

Oda çalışmaları hakkında açıklamalarda bulunan Başkan Kahraman, “Gündem yoğun geçiyor. Genel Kurullar ertelenmişti pandemi sebebiyle şimdi Genel Kurullar yapılıyor. Bizim Genel Kurulumuz 17-18 Eylül’de Ankara’da. Ondan sonra TMMOB değişecek (MYK’lar değiştikten sonra) TMMOB yasası ile ilgili milletvekillerimizle konuşuyoruz. TMOOB’da 24 farklı odayız ve farklı bakış açıları yansıtılıyor. Böyle bir yasanın olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Şu anda barolarda olduğu gibi alternatif TMMOB kurma gibi bir durum yok. Barolara olduğu için TMMOB’a da gelebilir diye bir endişemiz var ama TMMOB’da çok seslilik her zaman mevcut. Odamızın bir geliri yok ama kamu yararına çalışan kurumlar olduğu için gönüllük esası ile çalışıyor tüm odalar. Herkes elindeki bilgi birikimini kamu yararı için kullanmaya çalışıyor. Bunun arkasında durmak lazım” dedi.

İZMİR OLARAK ŞANSLIYIZ!
Oda faaliyetleri ve diğer kurumlarla çalışmalar konusunda İzmir’in farklı olduğunu ifade eden Kahraman, “Diğer illerle konuşuyoruz, İzmir olarak biraz daha şanslıyız. İyi bir iletişim var. Bilimsel değerlerden uzaklaştıkça birtakım sıkıntıların olması çok doğal ve normal olmaya başlıyor. 21. Yüzyılda yaşanmaması gereken durumlarla karşılaşıyoruz. Elbette bilimin ışığında ilerlemek lazım ve TMMOB’a çok görev düşüyor. Buradaki bilgi birikimlerini dinlemek büyük bir önem taşıyor. Bu toplumsal ve kamusal bir fayda” diye konuştu.

ÇEŞME PROJESİ OLMAMALI DEMİYORUZ AMA…
Çeşme Projesi ile ilgili de açıklamalarda bulunan Kahraman, “Belli dayanaklarla bir şey üretip öyle ortaya koymanız gerekiyor. Dayanağınız bilimse bunun karşısında duracak kimse yok. Projeksiyonları iyi çizmek ve oluşturmak lazım. Bugünden yarına 4 yıllık periyotlarla düşünmemek lazım, daha uzun periyotlarda düşünmek lazım. Böyle bakınca söylemlerin hepsinin uzun vadede yararlı olduğunu göreceksiniz. Körfezden geçiş projesini TMMOB durdurdu. ‘Burada yol istenmiyor’ gibi bir algı oluşuyor. Dünyadaki diğer örneklere bakın. Londra’da arabanızı park edecek yer bulamazsınız, bulsanız bile çok yüksektir fiyatı, merkeze araba girişini istemezler. Biz aksini yapıyoruz ve bunun bir gelişmişlik göstergesi olduğunu düşünüyoruz. Bu böyle değil ama bunu anlatmak için biz bildiğimizden geri duracak değiliz. Bildiğimizi söylemek durumundayız, kamu yararı bunu gerektiriyor. Şu anda körfezde o yeşillikte oturmak, Alsancak’ın tüm İzmirliye ait olması nasıl bir kazanç ise bu da TMMOB sayesinde oldu. Bunlar vizyon. Biz pro-aktif olmaya çalışıyoruz. Yani yatırım elbette yapılsın ama şimdi bir Çeşme projesi konuşuluyor ve biz asla yapılmasın demiyoruz, ne yapılsın diye öneriyoruz. Bakanlık’tan bununla ilgili çalışmalar istedik. Çalışmalar bize gelmedi. TMMOB gönüllük esası ile çok iyi bir rapor hazırladı. O rapora bir göz atarsanız zaten ne yapılmaya çalışıldığı çok net gösteriliyor. Orada yapılması gereken ilkeler de belli. Yapılmasın denmiyor aksine ne yapılması gerektiği söyleniyor. Bizi dinleyen kurumlarla bunu çok rahatlıkla konuşuyoruz. Önerilerimizin dinlenmesi lazım çünkü biz bilimsel esasta konuşuyoruz. Projeksiyonumuz aldığımız eğitim kapsamında. Bu herkes için iyi bir şey” ifadelerini kullandı.

ÇEŞME’DE SÜRDÜRÜLEBİLİR PROJE PEŞİNDEYİZ
Çeşme Projesi hakkında bir rapor oluşturduklarını ifade eden Kahraman, “Biz orada ne istediğimizi, eksik ve yanlışları, olması gerekenleri yazdık. Sürdürülebilir proje peşindeyiz, turizmi kim istemez. Hangi ölçütlerde olması gerektiğini ve gerçekçi projeksiyonlara ihtiyacımız var. Alaçatı artık gözden düşüyor, fiyatlar aşağı doğru çekiliyor çünkü modası geçiyor. Bunun aynısından tekrar yapmaya gerek var mı? Çok değerli altyapı ve kültürel birikimimiz var. Bu kültürel birikimleri arayan ekipler var. Bu insanları buraya çekip aynı düzeyde sohbet etmemiz lazım. Çeşme şu anda turizm bölgesi olarak ilan edildiği için her şey Turizm Bakanlığı’nda. Onlar var olan 1/100 bin ile çelişen yerler vardı biz ona da itiraz etmiştik. Şimdi 1/100 binlik plan yeniden devreye girdi ve yeni projeksiyonlar var. Emsal artırımlar… Aynı alan içinde ve var olan alan dışında da yeni projeksiyonlar var. Bakanlığın turizm bölgesinde kendi planlarını yapma hakkı var. Orada birinci doğal sit alanı var. ‘Biz onu üçe düşürürüz’ diye öngörüyorlar. Bu kadar kolay olmalı mı? Neye dayanarak düşürecekler bunları tartışmak istiyoruz” dedi.

BAKAN ERSOY’UN YAKLAŞIMI ÇOK HOŞ
Çeşme Projesi hakkında Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un iyi bir yaklaşım gösterdiğini belirten Kahraman, “Bakan Bey’i takdir etmek gerekir. Yaklaşımı çok hoş. Çok sık gelip gidiyor. İlk defa bir bakanla bu seviyede toplantılara katıldım. Özen gösteriyor bizi dinleyeceğini öne sürüyor. Biz söylüyoruz ve bir şey değişmiyor. ‘Biz bunu yapacağız ve bize destek verin’ durumuna geliyor. Biz destek verelim ama söylediğimizin yanlış veya doğruluğunu tartışalım. Biz eğer yanlış söylüyorsak atalım ama daha hiç tartışmadık. Biz bize göre doğru söylüyoruz. Yanlışın peşinden gitmek gerçekçi değil. Doğru olduğunu düşündüğümüz şeyi söylüyoruz o zaman da gelme diyorlar” diye konuştu.

KIBRIS’A BORU HATTI GİDERKEN ÇEŞME’DE ARITMA GERÇEKÇİ Mİ?
Çeşme’deki su probleminin projenin önünde önemli bir engel olduğunu ifade eden Kahraman, “Denizden arıtma ile su örneği kaç tane var? Kıbrıs’ta aynı durum var Türkiye’den boru hattı gidiyor. Kıbrıs’a boru hattı giderken Çeşme’de arıtma gerçekçi mi? Çok ucuza çözdüğünü söyledi Bakan Bey, biz fizibilitesini görmek istiyoruz. Ben fiyatları karşılaştırdığım zaman çok büyük bir hata yapılıyor gibi görünüyor” açıklamasını yaptı.

HİÇBİR YATIRIMCI ORAYA YATIRIM YAPMAZ!
Çeşme Projesi için düzgün bir fizibilite çalışması yapılması gerektiğinin altını çizen Kahraman, “Ben 22 senedir bu işi yapıyorum ve 10 senedir kendi ofisim var, 10 sene akademisyen olarak çalıştım. Söylemlerin ne olabileceğini görüyorum. Bunlar söylem olarak kalır. Gerçekler bu ihtiyacı karşılamıyorsa ‘tamam o zaman yapıverin’ denebilir. Bunların kağıt üzerindeki hesaplamalara bakmak lazım. Hiçbir yatırımcı doğru dürüst bir fizibilite yapılmadan oraya yatırım yapmaz. Yatırımcı açısından orada bir rant olması lazım ki gelsin. İzmir oradan ne kazanacak? 100 bin kişi istihdam olacak diyorlar. İstihdam olan 100 bin kişi İzmirli olursa şanslıyız. Bugün işsiz kalmış arkadaşlarımız ‘bi’ stres atayım’ deyip golf mü oynayacak orada. Buradaki amaç yüksek gelir grubunu burada ağırlamak. Bunun İzmir’e faydası; Bakan Bey’in öngörüsü olarak ‘orada bir havaalanı ve hub yapacağız’ diyor ve buradan bir gelir elde edileceğini söylüyorlar” ifadelerini kullandı.

EZBER BOZMAK GEREKİYOR
Çeşme’ye çekilmesi planlanan yabancı turistlerin kültürlerini de barındıracak bir proje olması gerektiğini söyleyen Kahraman, “Şu anda geldiğimiz durumda yeni normal diye bir durum var. Yeni normal nedir ve bu işle ne kadar mücadele edeceğiz kimse bilmiyor. Yeni normalde turizmden nasıl gelir elde edeceğiz? Balçova Termal ile Norveçliler’in anlaşması vardı, iptal oldu. Hangi koşullarda kimi getireceğiz? Açık alanları kullanıp yeni döneme uygun bir şekilde yapmamız lazım. Bunu yaparsanız buna kimse hayır demiyor. ‘Biz buraya bildiğimiz sistemde her şey dahil otel yapalım, eğlence yerleri yapalım, turistler gelsin’ Bunlardan ziyade ezber bozmak lazım.Yüksek gelir grubu olarak basından takip edebildiğimiz kadarıyla hep Arap sermayesi. Bu Arap sermayesi dışında başka bir şey getirmeyi planlıyor olabilirler. Her ne olursa olsun buraya gelecek kişinin o kültürü de işin içine alacak bir yapıda olması bizim işimize yarar.Bildiğimiz yoldan gidelim işi bitirelim diye bakıyorlar. İktidar sahipleri için doğru olabilir ama şehir sahipleri için doğru değildir. O bir giderse bir daha geri alamıyorsunuz. Bunun nasıl olacağını tartmak lazım. Bize ait olan bir şeyi hızlı bir şekilde yapalım oldu ama… Antalya’daki otellerin sürekli sözleşmeleri uzatılıyor, gitti mi gider. Biz derinlemesine tartışmak istiyoruz ama elimiz kolumuz bağlı. En değerli yerimiz, yarımadanın % 55’i” dedi.

İMAR AFFI OLMAMASI GEREKİYOR!
Doğal afetlerle nasıl başa çıkılacağına ilişkin çalışmalar yapılması gerektiğini söyleyen Kahraman, “İmar affı olmaması gerek ama oluyor. Deprem ile baş edemiyoruz. Marmara Depremi’ni yaşadık imar affı geldi, şimdi Giresun’da sel felaketi oluyor doğal afet diyoruz. Doğal afet olabilir ama önemli olan bununla nasıl başa çıkmak gerekir. Bizde uygulama sıkıntı. Kağıt üzerinde her şey tam ama uygulamaya döndüğünüzde bunu yapacak irade çok bulunamıyor. Çeşitli sebepleri var kabul ediyoruz ama bu sebepleri bilimsellik üzerine dayandırarak daha geniş vizyonlar çizmek gerekir. Eğitimli insanların dünyayı okuma biçimi var. Bu okuduğumuz dünya içinde bizim için doğru olması gerekeni yapmak istiyoruz.  Günü kurtarmak değil aslında geleceği kurtarmak üzerine kurgu yapmak lazım. Bunun üzerine temellenmek ve kenetlenmek gerekir. Bunun olmamasını hayretlerle izliyorum. Politik söylem başka bir şey ama o politik söylemin de bilimsellik üzerine oturması lazım. Çok iyi bürokratlarımız var Bakanlıklar’da. Onlar da bizim üyelerimiz. Onlardaki donanımın iyi olduğunu biliyoruz. Onların ortaya koyduğu politika çeşitli sebeplerle hasır altı edilebiliyor. Bu çeşitli sebepleri de ortaya koyalım. Asıl dert bence bu. Birlik ve beraberlik içinde olmak lazım çünkü vaktimiz çok az. Bizim bir hatamız varsa bize o hatalı söylemin bizimki gibi çalışılarak bize iletilmesini istiyoruz. Biz nasıl çalışıyorsak lütfen onlar da bizim söylediklerimiz üzerine çalışsın ve neden olmayacağının ortasına varalım. Arka planda hissedebiliyor ve okuyabiliyorsunuz neler yapılmak istenmesine dair” açıklamasını yaptı.

İNCİRALTI’NDA BİR YOĞUNLUĞA İHTİYACIMIZ YOK, ORASI KAÇIŞ ALANI!
İnciraltı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Kahraman, “İnciraltı kanayan bir yaradır. Mal sahipleri haklı olarak en iyisini almak istiyor. Herkes yaşanabilir bir şehir istiyor. İzmir’in nüfusunun 6 milyon olacağının öngörüsü herkeste var. Buraya insanlar geldiğinde farklı seviyelerde gelen kişilere farklı hizmetler yapılması bekleniyor. Planlama bu yüzden önemli. Şehre vizyon katılması lazım. Trafik oluyor ama kendiliğinden olmuyor planlıyoruz biz onu. Trafik olacağını biz planlıyoruz. Alsancak’ta Zorlu’nun gökdeleni oraya geldiğinde, orada bu binalar olduğunda trafik olacaktır. Planı onayladığımız anda bu trafik nereden çıktı, bu şehir çekilmez gibi fikirler olacak. İnciraltı’na biz onay verdiğimizde oranın doğal güzelliği bozulacak. Oradaki orman alanı ne kadar kullanılıyor? İzmir oraya akıyor. Rekreasyon diye bir alan var. İnsanın kendisini yenilemesi anlamına geliyor. Gün sadece 8 saat çalışmak değildir. Bu alanlar nerede? Elimizde bir Kültürpark ve Kordon yolu var, başka çok yok. Kişi başına düşen yeşil alanda da iyi durumda değiliz. Tüm bunlara rağmen İnciraltı’nı yapalım.İnciraltı’nda Özdilek’in oteli yavaş yavaş başladı sonra bir anda öyle bir otel oldu. Burada bir yoğunluğa ihtiyacımız yok. Burası insanlar için bir kaçış alanı. Bunu kimseyi elinden almadan bunun üzerine bir kurgu yapmak lazım. Bu bölgeyi beraber tartışalım. Yoğunluğu çoğaltmadan nasıl bir çözüm yapabiliriz, bunu tartışalım.‘Orada otel yaparsak kimse gelmez, konut yaparsak insanlar gelir’ derseniz para kazanmaya yönelik bu durum. Şehir böyle planlanmaz. Şehir bir sene sonrasında orada ne olacak ona göre planlanır. Nasrettin Hoca fıkrası gibi ‘onlar da haklı’. Beklenti arsa üzerinden hayatını kurtarmak ise ve kentin beklentisiyle çakışıyorsa kent kazanır. Kentten rant peşinden olmak her zaman hatalı. Yeşil İzmir beklemeyen yok ama herkes kendi alanını en yüksek emsalde istiyor.  Orada arkadaşların hayali ‘ben de bir Özdilek dikeceğim’ diyorlarsa bu gerçekçi değil. İnsanlar oraya gittiği için kaçak yapılaşma oluyor” dedi.

ALSANCAK İÇİN KAT SINIRLAMASI GETİRECEĞİZ!
Alsancak’ta yapılacak binalar için bir kat sınırlaması getirileceğini açıklayan Kahraman, “Estetik Kurul’un içinde değiliz ve ben de bilgi alamadım. Oradaki yüksek katlı binanın yatırımcı için karlı bir iş olduğunu düşünmüyorum. Biz bunun yapılmaması için var olan 1/5 bin yatırım planında buna izin veriliyordu. Biz buna dava açtık ve kazandık. Onlar bir önceki plan üzerinden aldıkları için ruhsat alabildiler. Şu anda yeni plan yapılıyor ve yükseklik sınırlandırılacak. Biz Plancılar Odası ile Büyükşehir tarafından masaya çağırıldık. Alsancak için kat sınırlaması getireceğiz. Zorlu’nun seviyesinin altında olacak.Bizim fizibiliteden anladığımız her şey aynı şeyi yapıyor. Sadece gelirimiz yüksek bina yapıp bunu satarak rant kazanmak üzerine mi? Yatırımcı bundan vazgeçsin. Kenti yaşanmaz hale getiriliyor. 8500 yıllık bir kentte yaşıyoruz, yenisini bulamayız ve saygı göstermeliyiz. Alsancak’ı olabildiğince yayalaştırmalıyız” diye konuştu.

‘GÖKDELEN’ KAT SINIRLAMASINA TABİ DEĞİL
Alsancak’ta yapılması planlanan gökdelenin ‘kat sınırlaması’na tabi olmayacağını ifade eden Kahraman, “Ne yazık ki ellerinde ruhsat olduğu için kat sınırlaması onlar için geçerli olmuyor. Ruhsata da dava açtık ama mahkeme ne yazık ki ‘ruhsata dahil olamazsınız’ dedi. Zorlu’nun ve Konak Belediyesi’nin insiyatifinde. Estetik Kurulu’nun yasa bağlayıcılığı yok alacağı kararla ilgili.Alsancak aslında İzmirlilerin. Buradaki sosyal doku, yeşil alan İzmirli’nin kullanacağı alan. Var olan alanları tartışıyoruz. 26 Ağustos Kapısı’ndan sonrası hastanenin olduğu bölgenin çöküntü alanı olma ihtimali yüksek bir alan. Orada bir anda şekil değiştiriyor. Arkasında Gazi Mahallesi var. Şehrin bölgeleri var. Eski Hürriyet Gazetesi’nin olduğu aks mobilyacılar ve sanat aksı olarak gelişmeye başladı. Onun arkasında çeşitli sanatçılar bir araya geldi. Kendiliğinden oluşmanın izlerine bakmak lazım... Eski izler ile bunlar örtüşüyor. Şu anda Alsancak’ın eski haritalamasını yapıyoruz. Eski yaşam ile şimdikini çakıştırdığımızda göreceğiz ki aslında bizim istediğimiz eski yaşamdaki izlerin takibi. Bunun üzerine bir kurgu yapıp Gazi Mahallesi’ni eğlence merkezi ne haline çevirmek lazım” ifadelerini kullandı.

SOSYAL DENGEYİ SAĞLAMAK LAZIM
İzmir’de yeşil alan ve çeşitli yaya aksları ile sosyal dengenin sağlanması gerektiğini vurgulayan Kahraman, “Tren istasyonunun hemen yanı yeni kent merkezi ve orada yüksek gökdelenler planlanıyor. Orada kat oldukça yüksek. Alsancak Kemeraltı’na değiyor. Kemeraltı’ndaki yüksekliği değiştirecek miyiz, asla. Kemeraltı’nın üstünü gölgeleyecek yüksek binalar ile oranın üzerine baskı gelir. Yeni kent merkezindeki yüksek binalar Alsancak’ın üstüne baskı yapıyor ve hep beraber yükselelim istiyoruz. Alsancak’ı bize bırakın. Eski olanlar burada kalmak istiyor. Tren yolundan sonrası zaten yüksek katlı ve planlı… Her yer mi yüksek olsun? Hong Kong’ta böyle ama rüzgarı kesiyor. Japonya’da gökdelenlerden gölge vergisi alınır. Sizin güneşlenmek için çıktığınız terasa gökdelenler ile birlikte gölge vurmaya başlıyor. Çok uzakta bir bina yapığı için sırf. Yeşil alanı ancak kamulaştırma ile yapabiliriz. Burada da paramız yok. Büyükşehir’in böyle bir bütçesi yok ama çeşitli öneriler ile gidiyoruz. Yaya aksı önerdik ve keyifli bir iş. Tren hattı boyunca. Sosyal dengeyi sağlamak lazım.Silüeti bozmayacak bir kat yüksekliği vereceğiz.Tam söylemek istemesem de 15 katın üzerindekiler tehlikeli” dedi.

KÜLTÜRPARK’TA VİZYONER BİR YAPI İSTİYORUZ
İzmir’de daha çok yayalaştırma istediklerini söyleyen Kahraman, “Alsancak’ta yaya dolaşıma girdiği zaman Kültürpark beslenecek, oradan da Kemeraltı beslenecek. Hepimizin istediği bir şey… Büyükşehir sağolsun sürekli toplantılarına katılıyoruz. Beraber ortak akılla yapıyoruz. Hazırlanan bazı projeleri bizimle paylaşıyorlar. Alsancak için odamızın hayali; Alsancak kültürel zenginliğini korumalıdır, Alsancak İzmirliye aittir, bir tarafı yeni kent merkezine bir tarafı Kemeraltı’na dokunmaktadır. Buranın daha ayak altına alınan, ezilen, daha yayalaştırılmış alanlarla Kültürpark’daki o zenginliği yaşatıp oradan da Kemeraltı’na bağlanacak vizyoner bir yapıyı istiyoruz. Büyükşehir’in bisiklet yoluyla yaptıklarını destekliyoruz. Daha çok yayalaştırma istiyoruz. Kültürpark’ta bir takım kazanılmış emsal haklar var. Koruma Kurulu’ndan gelen, Büyükşehir’den gelen. O emsal hakları tartışmaya açmak istiyoruz. Orada var olan holler için geçici mi kalıcı mı diye tartışılıyor. Kültürpark Platformu ile de konuşuyoruz. Bu hollerin geçici yapılmasına ilişkin hiçbir yerde bir şey yazmıyor. Sadece bir yerde geçici olduğuna dair sözler var Priştina’nın. Hollere ihtiyaç var mı bunları tartışalım. Var olan binayı değerlendirdiler ve pandemi döneminde iyi bir şekilde kullandılar ama İzmir’de yer mi yok? Ulaşılabilir olan tek yer Kültürpark’sa demek ki bir hata var. Elimizdekinin değerini koruyarak elde etmemiz lazım. Etrafı 7 katlı binalarla kapanmış bir yapıdan bahsediyoruz. Çizilmiş bir plan var ve Büyükşehir bunu direk uygulayabilir. Böyle bir hakkı var. Kamuoyuna olan saygısından bunun yapmıyor. Bu çok hoş bir hareket. Nasıl olması gerektiğini halen tartışıyoruz? Orada İsmet İnönü Kültür Merkezi’ni yıkmayı planlıyorlar, yıkılsın. Binanın tasarım olarak zorlayıcıkları var. ‘yıkıldığında kazanılmış emsalden ve inşaat hakkından veriyoruz’ diyorlar, doğru. Ne kadar geniş alan açarsak o kadar iyidir. Duvarların yıkılmasına gerek yok. Kapılar çok şık ve kenti bileştiriyor. 9 Eylül kapısı çok şık bir kapıdır ama tek yön aşağıya gittiği için göremiyorsunuz. Bu kapıların hepsinde şehirsel bir bellek var. İçeride keyif alınan bir vaha var ve bu alanı genişletmek için daha ne yapılabilir buna bakmak lazım” diye konuştu.

2050’YE KADAR NASIL BİR GELİŞME YAŞANACAK?
İzmir’de imar planlarının neyin vizyonu ile çalışıldığının önemli olduğunu vurgulayan Kahraman, “Burada plana bakmak lazım ve burada detaya inemiyorsunuz. Bu büyük planın altında 1/25 binlik alt ölçekli bir plan daha oluyor ve bunu Büyükşehir Belediyesi yapıyor. Bu plan neyin vizyonunu çiziyor? 2025’e kadar, 2050’ye kadar nasıl bir gelişme yapacağız bunun projeksiyonunu çiziyoruz ve bu çizimde şehrin nereye gideceğine dair bir kurgumuz olması lazım. Planın burada imara açtığı yerler Keklitepe, Doğanbey, Gaziemir, Aliağa, Kemalpaşa, Yukarı Kızılca, burada bir takım lekeler yapmış bu plan. Burada öneriler getirmiş. Burada yazılmış olması yapılıyor anlamına gelmez ama bu kadar ufak yerleri tartışacak bir plan değildir 1/100 bin. Burada şu alanı biraz daha büyüttük demek için bunun elzem bir sebebi olması lazım. Kamu yararı, stratejik önem gibi bir temeli olması lazım… Bu temel şuysa; Kekliktepe’de biraz daha emsal artışı yapacak şekilde bir alan daha verelim demek kuşku uyandırıyor. Bu yaptığımız yerler metrekare bağlamında en değerli yerler. Buradaki toplumsal fayda ve kamu yararı nedir? Plancılar Odası bu duruma dava açacak ve ona müdahil olmayı planlıyoruz. Kamu yararına dahil olmayan her şeyin arkasında TMMOB unsuru bulunur” açıklamasını yaptı.