GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
28 Mart 2022 Pazartesi 12:43

Mimarlar'dan Büyükşehir'e Necatibey çağrısı: Aynı kaderi yaşamasın!

Bilirkişinin ‘korunması gereken kültür varlığı’ raporuna rağmen yıkılan Necatibey Ortaokulu ile ilgili açıklama yapan Mimarlar Odası İzmir Şubesi aynı tehlikeyi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni de beklediğini dile getirdi. Açıklamada “Maalesef kent bellediğinde yeri olan bir bina içindeki demirlerin hurda değer üzerinden pazarlanacak. Umarım Necatibey, alınan her kararın doğru olmadığın gösteren bir karar olur.” ifadeleri kullanıldı.

EGEDESONSÖZ - 1927 yılında dönemin İzmir Valisi Kazım Dirik tarafından temeli atılan Necatibey Ortaokulu’nun yıkılarak yeniden yapılmak istenmesi Mimarlar Odası İzmir Şubesi tarafından ilk olarak İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na taşınmış ancak kurul odanın kararını geri çevirmişti. Süreci yargıya götüren Mimarlar Odası yürütmenin iptali için dava açtı. Mahkeme tarafından atanan bilirkişi raporunda okulla ilgili ‘Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı’ değerlendirilmesinde bulunuldu. Ancak bu sürede binanın yıkım işlerini tamamlandı.

Mimarlar Odası İzmir Şubesi okulun yıkılması ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya, Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı İlker Kahraman’ın yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediyesi meclis üyesi ve önceki donem imar komisyonu başkanı Erhan Uzunoğlu, Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Yıldırım ve odanın avukatı Olgun Soydan katıldı. Basın açıklamasında mahkeme kararının beklenmemesine eleştirildi.

‘KARARIN BİR DİĞERİ KALMADI’
Bilirkişi raporu hakkında bilgi veren Avukat Olgun Soydan “Davanın başlamasıyla 13 sayfalık bir rapor hazırlandı. Bu raporda, yapıldığı dönemi yansıtan bir yapı olduğunu, özgünlük karakterinin bulunduğu ve ayrıca bir anı değerinin bulunduğunu bu rapor ortaya koydu. Yapının cumhuriyet tarihi açısından önemli bir eser olduğunu rapor tespit etti. Tabii hızlı gelişen süreçte dikkat çekilmesi gereken bir ara dönem var. O da şu: Biz başvuru yaptığımızda bakanlık, İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na incelemesi yapılması için 5 Ağustos’ta bir talepte bulunuyor. 16 Ağustos’ta kurul 2 uzmanı görevlendiriyor. Bu uzmanlar, 24 Ağustos’ta istemin reddedilmesi üzerine tek cümlelik bir gerekçe hazırlıyor. Kararın herhangi bir gerekçesi ya da bir değerlendirme yok. Ayrıca bu mahkeme kararı beklenmeden okul, Avrupa Birliği destekli bir proje. Biz bu projeden kimlerin nasıl yararlandığını bilmiyoruz. Bunun da mutlaka araştırılması ve sorgulanması gerekir. Bilirkişi raporunun ardından mahkeme tescil yönünde bir karar verecek büyük ihtimalle. Ama mahkeme kararı beklenmeden yapı yıkılmış oldu ve kararın bir değeri kalmadı” dedi.

GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMAKTIR’
Yıkımla ilgili suç duyurusunda bulunup bulunulmayacağı ile ilgili gazetecilerin sorusunu cevaplayan Soyan şunları söyledi “Biz bu seçeneği tartışmaya devam ediyoruz davanın sonucunu mu bekleyelim yoksa şimdi mi açalım diye. Korunması gereken varlıkları tespit eden kurumlarda çalışan insanların uzman olması gerekiyor. Ama bu kişiler tek bir cümleyle kimseyi ikna etmeden tek cümleyle bir karar veriyor ve kurul kabul ediyor. Bu, görevi kötüye kullanmaktır. Biz, bu konuyu etraflıca değerlendirip harekete geçeceğiz.”

BÜYÜKŞEHİR BİNASINI DA AYNI TEHLİKE İLE KARŞI KARŞIYA’
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de Necatibey Ortaokulu ile ilgili aynı tehlike ile karşı karşıya olduğunu dile getiren Mimarlar Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu üyesi Uğur Yıldırım şunları söyledi “Kentimizde aynı tehlikeyle karşı karşıya olan ve tartışmalara konu olan bir diğer yapı da Büyükşehir Hizmet binası. 7 Nisan’da yıkım ihalesine çıkılacak. Maalesef kent bellediğinde yeri olan bir bina içindeki demirlerin hurda değer üzerinden pazarlanacak. Umarım Necatibey, alınan her kararın doğru olmadığın gösteren bir karar olur. Belki kendisi başka yapılara can suyu olabilir” diye konuştu.

‘DEPREM BAHANE GÖSTERİLEREK YIKILIYOR’
Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı İlker Kahraman da gazetecilerin büyükşehir binası ile ilgili sorusuna “Biz epey bir süredir bu yapının kıymetini, neden korunması ve neden yıkılmaması gerektiğini anlatıyoruz. Cılız bir sesle bunu söylemeye çalışıyoruz. Bu cılız sesin toplumda yankılanmasıyla başarıya ulaşabileceğimizi düşünüyoruz. Bu konuyu doğru değerlendirmek lazım. Yanlı da bakmamak gerekiyor. Cumhuriyet değerlerinin el sütünde tutulması lazım ama değerlerini görmüyorlar. Cumhuriyet eserleri cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan ve kent içinde olan yapılar. Ancak deprem gerçeği var ve bu yapılar deprem gerçeği bahane gösterilerek yıkılıyor.” diye yanıt verdi.

Odanın basın açıklaması şu şekilde:

Sayın gazeteci arkadaşlarımız, burada toplanmış olmamızın sebebi bilirkişilerce korunması gereken taşınmaz kültür varlığı olarak değerlendirilen bir yapının yıkılıp yok edilmesidir.

TDK da Kültür “Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü” olarak;

Miras “ Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey”;

Koruma ise “Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek” olarak belirtilmiştir.

Modern mimarlık mirası genel bir tanımla 20.yüzyılın başından itibaren üretilmiş gerek uluslararası, gerekse ulusal yönelimleri ve/veya yenilikçi teknik ve teknolojileri örnekleyen yapı, yapı grupları ve yerleşmeler olarak ele alınır.1

Önceki katmanlardan farklı olarak tasarlandığı ve inşa edildiği dönemin teknik estetik sosyal ve kültürel ekonomik yansımalarının bir belgesi olarak barındırdığı değerler, toplumsam bellekteki yeri ve tasarımcısının kimliği “modern” katmanın koruma değerlerini oluşturmaktadır. 1

Bu tanımlardan yola çıkarak. 20. Yüzyıl başlarında Cumhuriyetin genç kadroları tarafından yapılan pek çok eser modern mimarlık mirası olarak korunmalı iken bizdeki yeni dönem anlayışı ile ne yazık ki korumamak, taklit inşa etmek veya Selçuklu-Osmanlı cephe kaplamalarına özenme anlayışı benimsenmektedir..

Tüm dünyada kültürün devamı olarak ele alınan yaklaşımlar ülkemizde özellikle son yıllarda eski ve değersiz olarak görülmekte, hızlı, özensiz ve kullanışsız yaklaşımlar övülüp değerli kılınmaktadır.

Toplumsal bellekte yer etmiş, bizlerin kentle, mekânla ilişki kurduğu yapılar; köklerimiz tek tek elimizden alınarak korumamız gereken tarihimiz ne yazık ki yok edilmektedir.

Bunun son örneğini konuşmak için bir aradayız.

1927 yılında dönemin İzmir valisi Kazım Dirik’in çabalarıyla temeli atılan Necatibey Ortaokulu’nun inşaatı 1928 yılında tamamlanmış, 1929 yılında da eğitime başlamıştır. Necatibey Ortaokulu’nun inşaat yılları, İzmir’de Kazım Dirik ve halkın çabalarıyla büyük bir okullaşma hareketinin başladığı ve birçok okul binasının inşa edildiği bir döneme karşılık gelmektedir. Bu okul binaları, inşa edileceği yerleşimin nüfusuna göre büyüklükleri değişen 20 farklı tip projeye göre inşa edilmiştir. Dönemin Milli Eğitim Bakanının ismini alan Necatibey Ortaokulu, bu tipler içerisinde ölçek olarak en büyük olan tipe göre inşa edilmiştir.

İzmirde Cumhuriyet’in kuruluşu ile benimsenen eğitim seferberliği başarıyla uygulanmış, ve kalabalık nüfuslu yerleşimlerde inşa edilen çok sınıflı şehir ve kasaba okullarından az nüfuslu yerleşimlerde inşa edilen tek sınıflı köy okullarına kadar geniş bir yelpazede farklılaşan birçok farklı ölçek ve nitelikte okul binası inşa edilmiştir. Ancak, cumhuriyetin ideolojisini topluma anlatmak ve benimsemek ideali çerçevesinde inşa edilen bu okulların korunmasında aynı başarının gösterilebildiğini söylemek zordur. Toplam 20 tip projeye göre inşa edilen yaklaşık 500 okul binasından tescillenen yapı sayısı oldukça azdır

Necatibey Ortaokulu, dönemin yapı üretim tarihine ışık tutması, tip proje anlayışını yansıtması ve çoğu Türkiye’nin önemli mimarları arasında yer alan bir ekip tarafından üretilmiş olması sebebi ile mimari değere sahiptir.

Eğitime başladığı 1929 yılından günümüze geçen 92 yıl boyunca Necatibey Okulu’nda pek çok öğrenci yetişmiş ve yapı İzmir’in ve bulunduğu çevrenin kent belleğinde yer etmiştir. Bu özelliğiyle yapı anı değerine sahiptir.

Bu sebepler ile Mimarlar Odası İzmir Şubesi Necatibey Ortaokulu sahip olduğu tarihi belge, mimari, özgünlük ve anı değeri ile korunması gerekli bir kültür varlığı olduğunu göstermek için koruma kuruluna başvurmuştur. Ancak, ne yazık ki koruma kurulu, şubemiz ile benzer bir şekilde düşünmemiştir. Bunun üzerine şubemiz kurul kararını dava etmiştir ve geldiğimiz noktada mahkemenin atadığı bilirkişilerinde bizler gibi düşünerek Necatibey ortaokulunu “Korunması gereken taşınmaz kültür varlığı” olarak tanımlamışlardır.

Süreç bu şekilde işlerken, karar verici hepimizin kültürüne ait bu yapıyı mahkeme süreçlerini beklemeden yıkmıştır. Geldiğimiz noktada yapının değeri anlaşılmış ancak yapı yıkılıp yok edilmiştir.

Mimarlar odası sürecin takipçisi olacak, korunması gereken kültür varlıklarımızın gelecek nesillere aktarılması ve kültün devamlılığının sağlanması için elinden geleni yapmaya devam edecektir. Yapılan yanlışların tekrarlanmaması ve korunması, övünülmesi gereken kültürümüzün iyi örneklerinin devamlılığının sağlanması yönünde her türlü adımın atılacağının bilinmesini isteriz.

Mimarlar Odası İzmir Şubesi 46. Dönem Yönetim Kurulu