GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
4 Ekim 2018 Perşembe 08:29

Meclis Başkanı Yıldırım İzmir'de cüppeyi giydi, mesajı verdi: Yükümü ağırlaştırdınız!

TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Ege Üniversitesi Prof. Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi'ndeki Ege Üniversitesi 2018-2019 Akademik Yılı Açılışı ve Fahri Doktora Törenine katıldı. Yıldırım'a Rektör Budak tarafından fahri doktora beratı takdim edildi.

Törenden sonra bir konuşma yapan Yıldırım, alçak bölücü terör örgütü PKK'nın bu sabah arama tarama görevi için sahaya çıkan jandarmalara tuzak kurduğunu, el yapımı patlayıcının uzaktan patlatılması sonucu kahraman Mehmetlerden bazılarının şehit olduğunu, bazılarının da yaralandığını belirtti.

Şehitlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa, şehit yakınlarına sabır dileyen Yıldırım, şöyle devam etti:

"Milletimizin başı sağolsun. Ne yaparsa yapsınlar, hangi alçaklığa başvurursa vursunlar şunu cümle alem bilmelidir ki bu topraklarda terörün 't'si kalmayacak. Devletimizin bu kararlılığı vardır. Esasen bu canilerin yapmaya çalıştıkları da son zamanlarda teröre karşı verilen mücadelede elde edilen mutlak başarılı sonuçlar karşısındaki can havliyle yaptıkları hareketlerdir."

Yıldırım, fahri doktora unvanı konusunda kendisine güvenen üniversite senatosuna teşekkür ederek, yeni öğretim yılının herkese hayırlı uğurlu olmasını istedi

"TEK TİP İNSAN YETİŞTİRME MERKEZLERİ DEĞİLDİR”
Üniversitelerin bilimsel hürriyetin merkezleri olduğunu vurgulayan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Üniversiteler tek tip insan yetiştirme merkezleri değildir. Şablon öğretim burada olmaz. İnsan burada hayatın dinamik akışına göre kendini şekillendirir. Üniversitelerde öğrenciye ezber dayatılmasında bulunulmamalıdır. Çünkü üniversiteler bilimsel hürriyetin de merkezidir. Fikirler, akademik yapının temelidir ve hiçbir zaman tehdit altında olmamalıdır. Güvenlik ve özgürlük ortamında her şey tartışılabilmelidir. Üniversitelere olabildiğince özgün araştırma imkanı ve fırsatı tanınmalıdır. Ne yazık ki kafanın içindeki fikirlere değil de kılık kıyafetlerle uğraşılan dönemleri üniversiteler yaşadı. Çok şükür bir daha bahsi açılmamak üzere bu çağ dışı dönemler geride kaldı."

ÜNİVERSİTE SAYISI 206'YA ULAŞTI
Yıldırım, Türkiye'de 1950'ye kadar sadece 3 üniversitenin olduğunu, bunlara 1955 yılında merhum Adnan Menderes döneminde 4 üniversite daha ilave edildiğini belirterek, "2002 yılında başlattığımız üniversiteleri yurdun geneli yayma hamlesiyle bugün her ilimizde üniversite olmakla beraber toplam üniversite sayımız 206'ya ulaşmıştır. Bunlardan 129'u devlet üniversitesi, diğerleri de özel ve vakıf üniversitelerdir. Bugün üniversite olmayan hiçbir ilimiz kalmamıştır." dedi.

İnsanlığın bugün ulaştığı medeni seviyede Müslüman ilim adamlarının çok büyük yeri olduğunu vurgulayan Yıldırım, Moğolların Bağdat'taki tüm kurumları ve kütüphaneleri yakıp yıktıktan sonra İslam dünyasında sönen ilim ışığını tekrar Türklerin yaktığına dikkati çekti.

YÜKÜMÜ AĞIRLAŞTIRDINIZ
Yıldırım, Osmanlı İmparatorluğu tarafından açılan ilk üniversitenin Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan Fatih Medresesi olduğunu belirterek, "Değerli dostlar, madem fahri doktora verildi, ciddi bir mevzuyu anlatmamız lazım. Aslında alışık olmadığım bir konuşma tarzıdır fakat üniversitedeyiz, bilim adamlarının karşısındayız. Bir de cübbe giydirdiniz, yükümü de ağırlaştırdınız." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin ilk nüfus sayımında 13 milyon 648 bin olan nüfusunun 81 milyona ulaştığını aktaran Yıldırım, Cumhuriyet ilan edildiğinde 130 milyon dolar olan dış ticaret hacminin bugün 400 milyar dolar seviyesine ulaştığını söyledi.

Yıldırım, Türkiye'nin 2002'de dünyada 39. sırada olduğu altyapıda 2017'nin sonunda 8. sıraya kadar yükseldiğini, bunun 10 yılda gerçekleştirildiğini aktardı.

Türkiye'nin bulunduğu noktanın henüz arzu ettikleri seviyede olmadığını belirten Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Parmakla gösterilen 10 ülkeden bir tanesi haline geleceğiz. Bazı alanlarda geldik, altyapıyı söyledim. Havacılıkta 7'ncisiyiz dünyanın, Avrupa'nın 2'ncisiyiz. Bütün alanlarda gelmemiz lazım. Refah seviyesi olarak, ticaret olarak, eğitim olarak. Türkiye'nin üniversiteleri ilk 500 üniversiteden birkaç üniversite olmamalı, çok daha fazla üniversitemiz büyük üniversiteler arasında yer almadılar. Demek ki yapacak işimiz daha çok. Cumhuriyetimizin 100. yılına sayılı yıllar kaldı. Ne diyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 'muasır medeniyeler seviyesinin ötesine geçmek.' Hedef Cumhuriyet kurulurken zaten konmuş, bize düşen bu hedefi gerçekleştirecek adımlar atmak. Cumhuriyetin 100. yılı için koyduğumuz hedeflere ulaşıp millet ve devlet olarak çok daha ileriye gitmeliyiz."

Yıldırım, terörü bitirip, refahı ülkenin her tarafına yayılması gerektiğine dikkati çekerek şunları kaydetti:

"Maddiyatı maneviyatla buluşturmazsak, daha yüksek seviyelere çıkamayız. Huzuru ve güvenliği mutlak sağlamazsak, güvenliği, özgürlüğün alternatifi olarak sunmazsak hem özgürlük hem güvenliği bir arada olması gerektiğini ve bunun şartlarını oluşturamazsak, bu hedeflere ulaşamayız. Terörü bitirip refahı ülkenin her tarafına yaymamız gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk günlerinde karşı karşıya kaldığımız büyük oranda küresel operasyonlar sonucunda bu durum elbette ki alınan tedbirlerle bertaraf edilecek ve ülkemiz hız kaybetmeden hedeflerine emin adımlarla ilerleyecektir. Biz bugün sıkıntılarına değil, geleceğin hedeflerine odaklanmalıyız.

'GENÇLER İNANDIĞINIZ GİBİ YAŞAYIN'
Teknolojik gelişmelere de değinen TBMM Başkanı Binali Yıldırım, "Gelecek e'leşecek. O zamana eleştirmeyi bırakalım ve e'leştirelim. Zaman e'leştirme zamanı. Gençler inandığınız gibi yaşayın, yaşadıklarınıza asla inanmayın. Önünüzden gidenlerin tecrübelerini asla gözardı etmeyin. Akıllı insan başkalarının tecrübesinden yararlanan insandır. Hayata mutlaka tebessüm ederek bakın. Değerli gençler bazı hususlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Hayat bir mücadele ve siz mezun olduktan sonra hayat mücadelesine devam edeceksiniz. Gençler, işsizlik dünyanın ortak sorunudur. Yani bizde de genç işsizlikte artma eğilimi var. Üniversite mezunlarında biraz daha artma eğilimi var. Afrika'da genç işsizlik yüzde 43, Ortadoğu'da 42, Avrupa'da yüzde 24 ile 34 arasında değişiyor. Bu şartlar altında kendimizi daha iyi yetiştirmek zorundayız. Heyecanınızı kaybetmeden geleceğe bakın. Geleceğe hazırlanmayanlar geçmişte kalmaya mecburdurlar" dedi. (DHA, AA)
BU CİNAYETLERİN HESABI HUKUK ÖNÜNDE SORULACAK!
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, doktorların görevinin sağlık, sıhhat dağıtarak insanların canlarını kurtarmak olduğunu belirterek, "Doktorlarımıza yönelen bu alçakça saldırıları lanetliyorum, kınıyorum. Şunu herkes bilmelidir ki bu cinayetlerin hesabı hukuk önünde mutlaka sorulacaktır." dedi.

Yıldırım, Ege Üniversitesi'nin Karşıyaka ilçesindeki Suat Cemile Balcıoğlu Sağlık Yerleşkesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de 2002 yılında 76 üniversite bulunurken bu rakamın şu anda 206'ya ulaştığını, bu üniversitelerden 9'unun İzmir'de yer aldığını bildirdi. 

Kentteki üniversitelerde 200 bin öğrencinin eğitim gördüğünü aktaran Yıldırım, 2018-2019 eğitim öğretim yılında tüm öğrencilere ve hocalara başarılı diledi. 

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra ilk kez üniversite isminin 14 Haziran 1935'de Dil Tarih Coğrafya fakültelerinin kurulmasıyla başladığını anımsatan Yıldırım, Osmanlı döneminde eğitim önemli seferberliğinin 2. Abdülhamit döneminde başlatıldığını ifade etti. 

Yıldırım, dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinin bilgiye sahip olduğunu aktararak, "Millet olarak daha çok çalışacağız, bilgiye sahip olacağız, bilgiyi üreteceğiz, bir adım öne geçeceğiz. İnsanın olduğu yerde mutlaka farklılık vardır, farklılığın olduğu yerde rekabet vardır. Rekabet başarılı olmak için, öne geçmek için şarttır. Fikri olmayanın fikri yetmeyenin bildiği tek şey şiddettir. Oysa planı, programı, düşünceleri yarıştırmak esastır ülkemize ve insanımıza ancak bu şekilde hizmet edebiliriz. Siyaset eğer insana hizmet ediyorsa, insanlarımızın yüzünü güldürüyorsa o zaman bir anlam ifade eder. O halde gün hedeflere odaklanma zamanıdır, büyük hedeflerden uzaklaştığımızda birbirimizle uğraşır enerjimizi boşa harcamış oluruz." dedi. 

TARİHİN EN VAHŞİ, EN ALÇAK DARBE GİRİŞİMİ
Türkiye'nin zor bir coğrafyada bulunduğunu ve ayakta kalabilmek için daha çok çalışılması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Bu işgalci güçler doğrudan işgal yapmaz 5'inci kol faaliyetleriyle, kuklalarıyla, satılmış hainler marifetiyle görevlerini ifa eder, hedeflerini gerçekleştirirler. Hatırlayın 15 Temmuz tarihimizin en vahşi, en alçak darbe girişiminde bulunan bu hainlerin hedefi ülkemizi kaosa sürüklemek, demokrasiyi yok etmek ve kardeşi kardeşe düşürmek. O gece Cumhurbaşkanının dik duruşu, hükümetimizin kararlılığı ve yüce milletin meydanlara inmesi neticesinde ay yıldızlı al bayrağımız inmemiş, ezanlar dinmemiştir. Ve alçaklar emellerine ulaşamamıştır. O gece mensubu olduğum Türkiye Büyük Millet Meclisimiz, Gazi Meclisimiz de bombalar altında 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' nidalarını yükselmiştir. Onlar (FETÖ) milletimize, Cumhurbaşkanımıza ve seçilmiş hükümete karşı giriştikleri bu alçak kalkışmanın bedelini ağır bir şekilde ödüyorlar, ödeyeceklerdir. Herkes emin olsun 15 Temmuz gecesi her biri bir kahraman olan 251 şehidimiz 2 bin 191 gazimizin hesabı onların burunlarından fitil fitil gelecek şekilde soruluyor." 

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA SALDIRILARI KINIYORUM
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, konuşmasında sağlık çalışanlarına yönelik saldırılara da değindi, 2 gün önce bir doktorun cinayete kurban gittiğini anımsattı.

Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Doktorların görevi sağlık, sıhhat dağıtarak insanların canlarını kurtarmak, onların hayata tutunmasını sağlamak. Doktorlarımıza yönelen bu alçakça saldırıları lanetliyorum, kınıyorum. Şunu herkes bilmelidir ki bu cinayetlerin hesabı hukuk önünde mutlaka sorulacaktır. Ama sormamız gereken bir başka soru da nasıl böyle çok kolayca, gözünü kırpmadan cana kıyan bir nesil yetişiyor. Bunu da sorgulamamız lazım. Ve dönüp eğitim sistemimizi maneviyat odaklı, insan odaklı, sevgi odaklı, kardeşlik odaklı tekrar gözden geçirmemiz lazım. İnsan yaratılış gayesinden uzaklaşmadan hayatı boyunca fikirlerinin, inançlarının ideallerinin peşinde olmalıdır. Zorluklar karşısında yılmayacağız. Bir insan ile aynı fikirde olmamak kavga gerekçesi olamaz. Gayrimeşru şiddet yöntemleriyle bugüne kadar elde edilmiş hiçbir hedef yoktur."

Yıldırım, gençlerden bilim ve teknolojiyi yakından takip etmelerini, bu alanlardaki yeni meslek kollarıyla yakından ilgilenmelerini isteyerek Türkiye'nin bilgisiyle kendi teknolojisini üretmesi gerektiğini kaydetti. 

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak ise 9'uncu yerleşkelerini Karşıyaka'da açtıklarını, burada 1 poliklinik, 1 eğitim binası ve çok amaçlı salon ile diş hekimliği, kulak burun boğaz, ebelik, fizik tedavi merkezi gibi alanlarda hizmet vereceklerini ifade etti.

Açılışa AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, AK Parti İzmir milletvekilleri Ceyda Bölünmez Çankırı, Necip Nasır, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, AK Parti İzmir İl Başkanı Aydın Şengül, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, öğrenciler ve ilgililer katıldı. 

'DÖRT DÖNEM MİLLETVEKİLLİĞİ, MESLEK HASTALIĞINA GİRİR Mİ?'
İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ve İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği tarafından Sabancı Kültür Merkezi’nde Meslek Hastalıkları Kongresi düzenlendi. Kongreye, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Binali Yıldırım, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, CHP ve Ak Parti İzmir Milletvekilleri, iş dünyası ve sendika temsilcileri yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Kongrede konuşan Meclis Başkanı Binali Yıldırım, sözlerine espri yaparak başladı. İsim vermeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na göndermede bulunan Yıldırım, "Doktorlarımıza sormak lazım; biz dört dönem milletvekiliyiz. Bu meslek hastalığına girer mi, girmez mi? Sürekli sendika başkanı olanlar meslek hastalığına yakalanmış mı, yakalanmamış mı? Oda başkanları, kooperatif başkanları, sürekli muhtarlık yapanlar meslek hastalığı grubunda mıdır değil midir? Seçim kaybettiği halde koltuk kaybetmeyen parti başkanları bu hastalığın içinde midir, değil midir programa dahil etmek lazım” diye konuştu.

İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİNE DİKKATİ ÇEKTİ
Daha sonra iş sağlığı ve güvenliğinin son derece önemli bir konu olduğunu kaydeden Binali Yıldırım, toplantıda bulunanların önemli bir bölümünün hekim olduğunu düşündüğünü söyledi. Yıldırım, “Bizi bu topraklarda var eden, Söğüt’te başlayan yolculuğumuz ve orada Osmanlı’nın bütün dünyaya ilan ettiği bir prensibimiz var. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.’ Bu nedenle hekimlerimiz çok önemli. Hekimlik kutsal bir meslek. Yapılan işlerin doğurduğu farklı sıkıntıların ortak adı olan meslek hastalıkları sıradan hekimlik ile tedavi edilecek bir iş değil, uzmanlık gerektiriyor. Bu nedenle meslek hasatlıkları bölümünün DEÜ’de kurulması bu bakımdan heyecan verici bir fikir. Bu şehrin milletvekili olarak bu projeye gönülden destek veriyorum" dedi.

YILDIRIM’DAN ÖZELEŞTİRİ
Yalnızca tıbbi tedbirler ile meslek hastalıklarıyla mücadele edilemeyeceğini vurgulayan Binali Yıldırım, çalışma hayatında 3 ayağın bulunduğunu, bunun; çalışan, çalıştıran ve iş yeri olduğunu dile getirdi. Yıldırım, “Bunlardan hangisi daha önemli, hangisi daha önemsiz? Patron olabilirsiniz ama çalışan olmayınca üretim olmaz. Çalışan işin merkezindedir” diye konuştu. Türkiye’de her hangi bir konuda sorun yaşanmadan yasal düzenlemelerin yapılmadığını ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:

“Maalesef ülkemizde herhangi bir konuda yasal düzenleme hayatın doğal akışı devam ederken yapılmıyor. Nerede bir kaza var, nerede olağanüstü gelişme oldu; telaşla, panikle bir düzenleme yapıyoruz. Sonra o düzenlemeyi ya çok abartıyoruz ya da ihmal ediyoruz ve uygulama kabiliyeti sınırlı oluyor. Her kazadan sonra bir düzenleme yapmak yerine hiçbir kaza olmadan oturup uzmanlarıyla, çalışanlarla, çalıştıranlarla, akademisyenlerle, hekimlerle enine boyuna görüşüp konuşup yapmak bizi daha doğru sonuca götürecektir. 2012’de çıkardığımız kanunla kamu ve özel sektör ayrımı gözetmeksizin bütün çalışanlar kapsama dahil edildi. Kanun ile bütün işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma ortama hedeflendi. Kanun kapsamına stajyerler ve çıraklar da dahil edildi. Her çalışanın iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili uygulamalardan faydalanması öngörüldü. Alınması gereken tedbir, yapılması gereken düzenleme ihtiyacı varsa Meclisimiz bunu yapacaktır. Ben bu noktada Meclisin meslek hastalıklarına, çalışan hayatının her kesimin beklentisini sağlayacak şekilde düzenlenmesi bakımından çok ciddi çalışmalar yapabileceğini düşünüyorum.”



‘DÜNYADA 2,5 MİLYON İNSAN HAYATINI KAYBEDİYOR’
Bugün 7,5 milyar dünya nüfusunun 3 milyardan fazlasının emeği ile geçindiğini, yani çalıştığını söyleyen Yıldırım, şöyle devam etti:

"Alın teri ve akıl teri döküyor. Bu insanlar çalışma şartlarının kötü olması sebebiyle ya canlarını ya da sağlıklarını riske atarak üretim yapmak zorunda. Dünyada 1 milyona yakın iş kazası meydana geliyor. İş kazası ve meslek hastalıkları sonucu her yıl dünyada 2,5 milyon insan hayatını kaybediyor. Ayrıca çok sayıda insan da artık engelli hale geliyor, iş göremez hale geliyor. Türkiye’de 1 milyon 800’ü aşan işyerinde 20 milyondan fazla çalışan var. İşyerlerinde her şey mükemmel desek, doğru demiş olmayız. Zaman zaman kazalar olmuyor değil. Haslıklar oluyor. Kazalar ve meslek hastalıkları dikkate alındığında dünyada durum neyse Türkiye’de de aynı. Bu durumdan en fazla zararı yine kendimiz görüyoruz. Sosyal barışımız yara alıyor. Maddi kayıpları biraz daha çalışarak, yorularak telafi edebiliriz ama kaybettiğimiz canları, kaybolan sağlığı geri getiremiyoruz mevcut tablonun resmini doğru çekip gelecekte neler yapmamız lazım geldiği üzerinde daha çok düşünmeliyiz. Bu toplantılardan ortaya çıkacak sonuçların yasal düzenleme gerektiren kısımlarını TBMM ile paylaşacağınızı ve milletvekilleri vasıtasıyla takip edeceğinizi düşünüyorum. Yasal tedbir gereken konularda üzerimize düşen sorumluluğunu yerine getireceğimizden emin olabilirsiniz. Türkiye’nnin petrolü, doğalgazı yok, yani mutlak üstünlüğümüz yok. Her kuruşumuzu alın teri ile kazanıyoruz. Çalışanın güvenliği ve ortamın huzuru çok önemli. Bazı zorluklar yaşadığımız gerçek. Ancak yaşadığımız sıkıntılar işçileri de, işverenleri de yakından ilgilendiriyor ve etkiliyor. Ama şunu bilmenizi istiyorum, bu durum geçicidir.”

‘MİLLİ PARALARINI SİLAH OLARAK KULLANIYORLAR’
Ekonomideki gelişmeler üzerinden konuşmasını sürdüren Binali Yıldırım, “Dünyadaki mevcut statükonun bozulmasını istemeyen kimi ülkeler milli paralarını silah olarak kullanmaktan geri durmuyor. Türkiye’deki iş ortamını da tehdit eden bu operasyonlar işçilerimizin çalışma güvencesine de zarar veriyor. Geçmişte de benzer sıkıntılarla karşı karşıya kaldığımızı hatırlayın. Türkiye güçlendikçe bu sıkıntıların üstesinden geleceğimizden şüpheniz olmasın. İstenen açık ve nettir. Başına ve ensesine vurularak ekmeyi alınacak bir Türkiye istiyorlar. Bu eskiden böyleydi. ‘Benim de söyleyecek sözüm var’ diyen ve ‘bölgemdeki olan bitenden ben de sorumluyum, binlerce kilometre uzaktan gelip burada proje yürütenlere karşı dimdik duralım, sınırlarımızı tehdit eden terörü sadece sınır içinde değil sınır dışında da kaçtıkları yere kadar kovalayarak yok edelim’ diyen, şimdi Fırat’ın doğusunda teröre kaşı amansız mücadele eden Türkiye var” dedi.

‘ÖZGÜRLÜK VE GÜVENİK BİR ARADA OLMALI’
Daha sonra terör saldırılarına dair konuşan Yıldırım, şunları söyledi:

"Batman’da yine bir hain tuzak sonucu şehitlerimiz var yaralılarımız var. Terör bu ülkenin kaderi değil. Terör bu ülke topraklarından mutlaka sökülüp atılacaktır. Terörün kaynağının dışarıda olduğunu biliyoruz. Terörü Türkiye’nin enerjisinin tüketmek, azaltmak, hedeflerini geçirtmek için manevra olduğunu biliyoruz ama yapmamız gereken terörle mücadelede kararlılığın devam etmesi. Özgürlüğü de güvenliği de bir arada sürdürebiliriz. Zor olur ama başarırız. Gelişmiş demokrasilerin yapması gereken de budur. Geçmişte, 90’lı yıllarda yaptığımız hatalar, bugün bize bedel olarak geliyor. Bir yandan güvenlik esaslı mücadeleye devam edip bir yandan da insanlarımızı kucaklamaya devam edeceğiz.”

'BÖLÜCÜLÜK YOK, EYALET GİBİ DÜŞÜNCELER YOK’
Teröre, hiç ama hiç müsamaha etmeyeceklerinin altını çizen Yıldırım, terör konusunun kırmızı çizgileri olduğunu ifade ederek, “Siyaset, ticaret yapabilirsiniz, akademik çalışma yapabilirsiniz. Hangi kesimden olursanız olun, üzerinde tartışılmayacak gerçeklerimiz ortadadır; ülkenin milleti ve devleti ile bağımsız bütünlüğü. Bölücülük yok, eyalet gibi düşünceler yok. Bayrağımız, toprağımız devletimiz ve milletimiz asla tartışma konusu olamaz. Bunları masaya getirirseniz orada özgürlük filan dinlemeyiz. Bu ülkeyi emanet edenler, bu bayrağa renk verenler ecdadımız, şehitlerimizdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarıdır” dedi.

'İSLAM DÜNYASINDA TÜRKİYE YILDIZ GİBİ PARLIYOR'
800 milyon nüfuslu İslam dünyasında Türkiye’nin kutup yıldızı gibi parladığını açıklayan Binali Yıldırım, “İnşallah sadece Türkiye’de değil gönül dünyamızda terör altında, iç savaş altında inim inim inleyen tüm kardeşlerimizin sesi olmaya devam edeceğiz. Değişim sürecinin meydana getirdiği sıkıntılar da geçidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uygulamaları oturdukça belirsizlikler ortadan kalkacaktır. Tüm bunların olması için hepimizin yeni sisteme, değişime alışması gerekir. Meclis ile hükümetin yetki ve sorumluluklarını birbirinden net şekilde ayırıp bürokrasiyi kolaylaştıran bu sistem doğru uygulamalarıyla yerleştiğinde ülkemizi hiç kimse tutamaz. O zaman çalışanımız, işverenimiz de çok daha mutlu olacaktır” ifadesiyle sözlerini tamamladı.

İZMİR’E MESLEK HASTALIKLARI HASTANESİ GELİYOR
İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği Başkanı Arif Hikmet Çımrın, çalışma hayatında iş sağlığı ve ş güvenliğinin önemine dikkat çekti. Çalışma hayatında mevcut durumun iyi olmadığını söyleyen Çımrın, ölümle sonuçlanmasa da iş kazalarının yüksek olduğunu söyledi.  Yine meslek hastalıkların da yüksek olduğuna dikkat çeken Çımrın, bu tablonun değişmesi gerektiğini vurguladı.

Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay da her gün ortalama 5 işçinin hayatını kaybettiğini dile getirdi. Yapılan toplantının iş hayatı için önemli olduğunu kaydeden Atalay, özellikle madenlerde çalışan işçilerin meslek hastalıklarına yakalandığını ve can verdiğini ifade ederek, bu hastalığa erkenden tanı konulmasının mümkün olduğunu dile getirdi.

DEÜ Rektörü Nükhet Hotar ise İzmir’de meslek hastalıkları hastanesinin bulunmadığına dikkati çekerek, "Bu durum hepimizin ortak problemi. Meclis Başkanımızın öncülüğünde bir meslek hastalıkları hastanesi isteyelim mi? Sizin öncülüğünüzde bir hastane çalışması başlatmış oluyoruz. Onay aldım, kendisine teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Hotar ayrıca, iş ve meslek hastalıkları bilim dalı kurulması konusunda çalışmalarının olduğunu da belirtti.