GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İş Dünyası
25 Ağustos 2023 Cuma 18:10

Meclis Başkanı Tuncer'den Yeşil Mutabakat vurgusu: Türkiye için fırsat!

İzmir Ticaret Borsası Ağustos ayı meclis toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer, “Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat programının da baskısıyla özellikle büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin Avrupa’da azalması ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde artması olasıdır. Bu durumu fırsata çevirerek hayvancılık sektörümüzü büyütmeli ve ihracat potansiyelini kullanmalıyız” dedi.

Diren ÇELİK/ EGEDESONSÖZ- İzmir Ticaret Borsası (İTB) Ağustos Ayı Olağan meclis toplantısı İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Salonu’nda, Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer yönetiminde gerçekleştirildi. Toplantıda ekonomik gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.

Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat programının Türkiye için fırsat olduğunu kaydeden Başkan Tuncer, “Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat programının  da baskısıyla özellikle büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin Avrupa’da azalması ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde artması olasıdır. Bu durumu fırsata çevirerek hayvancılık sektörümüzü büyütmeli ve ihracat potansiyelini kullanmalıyız. Tabi bu süreci sürdürülebilir üretim ilkelerini gözeterek yapmalı ve uluslararası anlaşmaları dikkate almalıyız.Sürdürülebilir üretim için, sürdürülebilir Dünya şarttır” dedi.

Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer açıklamalarının devamında, “Son dönemde, hem Dünyada hem de ülkemizde bir takım sosyal, çevresel ve ekonomik faktörler üretimi kısıtlıyor veya üretime yeni bir rota çiziyor. Değişimin en çok hissedildiği sektörlerin başında tarım geliyor. Üstü açık bir fabrika olarak tanımladığımız tarımsal üretim; toprak, su, iklim, emek, ücret, fiyat ve daha birçok değişkenin etkisi altında. Üretimimizi planlarken bu değişkenleri iyi hesap etmek gerek. Gelişmiş ülkelerin bu hesaplamaları iyi yaptığını görüyoruz. Arz-talep dengesini iyi analiz eden ülkeler küresel ticarette söz sahibi oluyor ve piyasalara yön veriyor. Ülkemizde birçok tarım ürününde kendine yeter üretimimiz var. Meyve-sebze sektöründe ise arz fazlasıyla üretimimize devam ediyoruz. Üretim gücümüz iyi olmasına rağmen özellikle yurtdışı pazarında rekabet gücümüz maalesef zayıf kalıyor. Sadece üretimin olduğu bir planlama modeli yeterli değildir. Planlama tarımın çok boyutlu olması nedeniyle bütünsel yapılmalıdır. Arz talep dengesi makro ölçekte ayarlanmalı, yurtdışı pazar araştırmaları düzenli olarak yapılmalı, ithalat ihracat dengesi yakalanmalıdır” dedi.

Tuncer konuşmalarını şöyle sürdürdü:

Küresel gıda güvenliğine ilişkin endişeler her geçen gün artmaktadır. Bu endişede, tarımsal girdi fiyatlarında özellikle son iki yılda yaşanan artış, sera gazı emisyonlarının artması ve tüketici tercihlerindeki değişiklikler önemli rol oynamaktadır. 

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün 2023-2032 yıllarını kapsayan Tarımsal Görünüm çalışmasına göre, Gübre fiyatlarındaki her yüzde 1’lik artış için tarımsal emtia fiyatlarının yüzde 0,2 artacağı tahmin edilmektedir. Küresel çapta canlı hayvan üretiminde sadece  yüzde 1,3’lük yıllık büyüme tahmin edilmektedir. Tarımsal sera gazı emisyonlarının önümüzdeki on yılda yüzde 7,6 oranında artması öngörülüyor. 

Halihazırda, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 20 ila yüzde 25'i tarım sektöründen kaynaklanmaktadır. Bu oranlar, tarımın iklim değişikliği üzerinde önemli etkiye sahip olduğunu göstermektedir. 

Diğer taraftan, küresel et ticaretinin son on yılda olduğundan çok daha yavaş bir şekilde, yılda yalnızca yüzde 0,7 büyüyeceği tahmin edilmektedir. 2032 yılına gelindiğinde tüm et kaynaklarından tüketilen proteinin yüzde 41’inin kümes hayvanı eti kaynaklı olacağı öngörülmektedir. Hâlihazırda yüksek olan ve artmaya devam eden üretim maliyetleri ve yetersiz gelir artışları nedeniyle et talebinin büyümesi beklenenin altında kalacaktır. 

Global ölçekte satın alma gücünün düşmesi tüketicileri daha ucuz etlere yöneltmekte, restoran ve benzeri ev dışı gıda harcamalarının azalmasına neden olmaktadır. Yüksek gelirli ülkelerde harcanabilir gelir artışı artık et tüketimindeki değişikliklerin ana belirleyicisi değil. Bunun yerine, insan sağlığı, çevresel etkiler ve hayvan refahı ile ilgili endişeler, bu ülkelerdeki tüketici taleplerini et çeşitleri arasında kaydıran (örneğin kırmızı et yerine beyaz et) veya genel et talebini azaltan bir diyete geçmeye itmektedir.Ekonomik büyümenin, kentleşmenin ve fast-food endüstrisinin büyümesinin ilerlediği orta gelirli ülkelerde, tüketicilerin et tercihlerinde daha önemli değişiklikler bekleniyor. Düşük gelirli ülkelerde, yüksek nüfus artışının, daha yüksek et tüketiminin ana itici gücü olmaya devam etmesi bekleniyor.