GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
9 Haziran 2021 Çarşamba 08:53

Maden kurbanı mı oluyor? Aşıklar Şelalesi'nin gözyaşları!

Dikili de yer alan Çukuralan Altın Madeninin 3'ncü kapasite artırımı talebine verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu'na itiraz eden çevreci Avukat Arif Ali Cangı, "Çukuralan'da şimdiye kadar yer seçimi yönünden iptal kararları verilmişti. Orada hayata geçirilecek olan altın madenciliği kapasite artırımı talebi Nebiler Şelalesi'ni (Aşıklar Şelalesi) etkileyebileceği, bölgedeki barajlara su kaynaklarını etkileyebileceği ve bölgenin topografyası yer altı ve yer altı su kaynaklarını etkileyeceği yönünde ciddi bilimsel veriler mevcut" diye konuştu.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - İzmir'in Dikili ilçesi sınırlarında içerisinde yer alan Çukuralan’da, Koza Altın İşletmeleri A.Ş tarafından yapılması planlanan “Çukuralan Altın Madeni İşletmesi 3. Kapasite Artırımı” projesi için verilen ‘ÇED olumlu’ kararı daha önce köylülerin ve çevrecilerin verdiği hukuki mücadele sonucu iki kez iptal edilmişti.

Mahkemenin iptal kararı sonrası yaklaşık 129 milyon 721 bin 500 TL sermaye yatırım bedeli olan projesi için firma tarafından yeniden ÇED süreci başlatılmıştı. Projeyi inceleyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise firmanın ÇED raporuna 'onay' verdiğini duyurmuştu

Bakanlığın onay vermesi sonrası, 3. Kapasite Artırımı projesi ile Çukuralan Altın Madeni İşletmesi’nin192 ha’lık mevcut ÇED alanına yaklaşık 132 ha’lık yeni bir alan ilave edilmesi ve proje ÇED alanının toplam 324 ha’ya çıkarılmasının planlandığı detaylarına yer verilmişti.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ÇED Olumlu Raporu verilmesinin ardından kararı gazetemize değerlendiren çevreci Avukat Arif Ali Cangı, 'ÇED olumlu' raporlarını sert bir dille eleştirdi.

MADDE ANAYASA'NIN ÜZERİNDE BİR UYGULAMAYA SAHİP
Çevre ve Orman eski Bakanı Veysel Eroğlu döneminde yayımlanan yazı sonrası ÇED kararlarında yaşanan sorunlara dikkat çeken çevreci Avukat Arif Ali Cangı, "2009/7 sayılı genelge ile ikinci kez ÇED olumlu kararı verilmiş. Yani üçüncü kapasite artırımı ÇED olumlu kararı iptal edilmişti, iptal kararını etkisiz Hale getirilmesi için 2009/7 sayılı genelge 2009 yılında Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun imzasını taşıyan 2 sayfalık bir yazı. Ancak bu haliyle mahkemenin vermiş olduğu iptal ve yürütme durma kararlarını etkisiz hale getiren, ÇED sürecini etkisiz hale getiren bir yazı. Çünkü bu yazı ile birlikte Halkın Katılım Toplantıları olmadan doğrudan doğruya değerlendirme komisyonu tarafından kapalı kapılar arkasında Bakanlık salonlarında değerlendirip ÇED Olumlu Raporu veriliyor. Bu sayede hukuki kazanımlar, toplumsal kazanımların hepsi ortadan kaldırılıp başa döndürülüyor. Yani bu tam anlamıyla ucube bir genelge. Çünkü Anayasa'nın  kurallarının üstüne çıkan bir genelge. Anayasa, kanun , yönetmelik, genelge gibi hiyerarşide en son sırada yer alan, hukuki mevzuatı içermesi gereken genelge Anayasa'nın üzerinde bir uygulama içeriyor" dedi.

AŞIKLAR ŞELALESİ RİSK ALTINDA
Altın madeninin kapasite artırımının gerçekleşmesi halinde hem barajları besleyen sularda sorunların yaşanabileceğini hem de bölge için önemli bir yere sahip olan ve hikayesi ile bir çok yerli ve yabancı turisti çeken Aşıklar Şelalesi'nin de etkileyebileceğini belirten Cangı, Aşıklar Şelalesi için ise korkutan uyarıda bulundu. Cangı, "Çukuralan da şimdiye kadar yer seçimi yönünden iptal kararları verilmişti. Orada hayata geçirilecek olan altın madenciliği kapasite artırımı talebi Nebiler Şelalesi'ni (Aşıklar Şelalesi) etkileyebileceği, bölgedeki barajlara su kaynaklarını etkileyebileceği ve bölgenin topografyası yer altı ve yeraltı su kaynaklarını etkileyeceği yönünde  ciddi bilimsel veriler mevcut. Coğrafya değişmediği sürece, aynı yerde yeniden raporla bunun yapılması mümkün değil. Yani raporlar değiştirilecek bir şey değil. Ancak buna rağmen bu süreci işlettiler ve şu anda 2009/7 sayılı genelgenin uygulanması sırasında bizlerin ' bu genelge burada uygulanamaz' yönündeki itirazımızın reddi davasını yürüttük. AYM'de bu dosya mevcut ve bu konuyu tartışıyoruz" diye konuştu.

ÇED RAPORLARINDA PARAYI VEREN ŞİRKET LEHİNE KARAR VERİLİYOR
ÇED olumlu raporlarının verildiği kurumlara dikkat çeken Cangı, "Bu aslında ÇED süreçlerinin ne kadar aşındırıldığının somut göstergesi. Artık ÇED raporları düzenlemiş olan kurumların talep eden kuruma ÇED olumsuz rapor verme ihtimali neredeyse yok gibi. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi siyasi iktidarın çevreyi olumsuz etkileyecek yatırımlarda tercihini yatırımlar üzerinden kullanması. Diğer yandan ÇED raporlarını düzenleyen şirketlerin ücretleri proje sahibi şirketleri tarafından ödeniyor. Hiçbir şirket ÇED olumsuz raporu alacağı bir yere para vermek istemez. Dolayısıyla parasını aldığı proje sahibi şirketin, lehine bir rapor sunacaktır. Bu da çoğunlukla kopyala yapıştır ve gerekli inceleme yapılmadan, olumsuz etkiler dikkate alınmadan raporlar düzenleniyor. Bu raporların  en önemli denetimi halkın katılım toplantılarıdır, ancak bu da önemsenmiyor ve toplantı yapılmasa bile ÇED Olumlu kararı veriliyor" ifadelerini kullandı.

YARGI ÇEVREYİ KİRLETEN KARARLARI DESTEKLİYOR
ÇED süreçlerinde yargının verdiği kararın da doğaya zarar verilmesi konusunda etkili olduğuna dikkat çeken Cangı, "Yargılamalarda da ne yazık ki çevreyi koruyan kararlar çıkmıyor, aksin çevreyi kirleten kararları destekleyen kararlar çıkıyor. Bu şekilde adalete erişim imkanı da ortadan kalkıyor. Bu gidişat vahim bir gidişat. Kapasite artırımında örneğin kapasitesi 2 kat artıyorsa, kirlilik kapasitesi 5 kat 10 kat artıyor. Var olan işletmenin zaten oluşturduğu kirlilik var, kapasite artırımı ile bu kirlilik çok daha fazla artıyor. Bu nedenle bu işler kağıt üzerinde yapılan işler değil" dedi.