GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
15 Kasım 2021 Pazartesi 09:06

Korkutan iddia: İzmir'in suyu tehlikede!

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Zorlu Holding’in Gördes’teki sülfürik asitle nikel madeni arama projesinden sonra alanda sülfürik asit üretim tesisinin kurulmasına da izin verdi. Üretim tesisi, İzmir'in içme suyu kaynaklarının üzerine kurulacak. İşletmelerin bulunduğu alanın İzmir ve çevresi açısından hayati öneme sahip olduğunu ifade eden Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay ise “Çevresel Riski çok yüksek olan bu tesislerin planlama, işletilmesi ve denetim süreçlerinde yaşanan aksaklıklar geri dönülemez sonuçlar doğuracaktır” dedi.

Metehan UD/EGEDESONSÖZ - Zorlu Grubu’na ait Meta Nikel Kobalt Madencilik Şirketi’nin Manisa'nın Akhisar ilçesinde Dağdere ve Yeğenoba Mahalleleri’nde hayata geçirmeyi planladığı sülfürik asit üretim tesisi projesi ile ilgili başlatmış olduğu çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreci tamamlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şirketin başvurusu sonucunda ‘ÇED olumlu’ kararını verdiğini duyurdu.  
 
Proje dosyasına göre tesiste yılda 1 milyon ton sülfürik asit üretilecek ve burada üretilecek sülfürik asit iki buçuk kilometre ötedeki Gördes Nikel Kobalt Maden Ocağı’nda kullanılacak.  Ocak alanındaki zehirli atık depolama havuzlarında ise sülfürik asitle ayrıştırma yapıldığı biliniyor. Proje alanı, İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda  “Çayır-Mera” olarak belirlenmiş alanda bulunuyor. Kurulması planlanan tesisin etrafı tarlalarla çevrili durumda. Ayrıca proje alanında endemik bitki türleri de yer alıyor.


 
SUSURLUK HAVZASININ İÇİNDE
561 milyon TL değerindeki projenin 6 hektarlık alana kurulacağı biliniyor. Dosyanın en dikkat çeken noktası ise kurulacak tesisin İzmir kentine içme ve kullanma suyu temin edilmesi planlanan Başlamış Barajı-Sinandede Regülatörü uzun mesafeli koruma alanı içerisinde yer alıyor olması. Susurluk Havzası içerisindeki proje alanı Gediz Havzası’nın sınırlarına oldukça yakın durumda.

OCAK DA BARAJ ALANINDA
2013 yılında üretime başlayan nikel maden ocağı işletmesine bölge halkı yaptığı pek çok eylemle karşı çıkmıştı. İtirazlara rağmen tesise, 2018 yılında da kapasite artış izni verildi. Nikel madeni ise İzmir kentine içme ve kullanma suyu sağlaması amacıyla kullanılan Gördes Barajının uzun mesafeli koruma alanında yer alıyor. Hem maden ocağının hem de sülfürik üretim tesisinin halkın katılım toplantısı bölge halkının tepkilerinden dolayı gerçekleşememişti.

KAZA İLE GÜNDEME GELMİŞTİ
2017’de Gördes Nikel Madeni işletmesine sülfürik asit taşıyan tankerlerin Akhisar Gördes Karayolu’nda devrilmesiyle meydana gelen kazalar sonucunda yaklaşık 30 ton sülfürik asit toprağa dökülmüştü. Sülfrik asitin döküldüğü, Gürdük ve Başlamış barajları koruma alanı içerisinde idi. Binlerce ton sülfürik asit kaza alanının yakınındaki-dere yatağına ulaşarak dere yatağında yaklaşık 1 kilometre ilerledikten sonra Başlamış Çayı yan kolu olan Asmalı Dere’ye ulaşamadan durdurulabilmişti. Bölgede yaşayanlar; tarım ürünlerinin zarar gördüğü, hayvan ölümlerinin arttığı ve sularının kesildiği yönündeki şikâyetlerini dile getirdi.

‘BÖLGE İÇİN HAYATİ ÖNEME SAHİP’
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay maden ocağı ve sülfürik üretim tesinin kurulacağı alanın önemini belirterek “ Başlamış Çayı, üzerinde Manisa kentine içme-kullanma suyu sağlanmak üzere inşaatı devam eden Gürdük Barajı ve İzmir kentine içme-kullanma suyu sağlanması planlanan Başlamış Barajı olmak üzere, halk ve çevre sağlığı açısından büyük öneme sahip bir yerüstü suyudur. Bölgenin toplamda 4 milyon üzerinde nüfusa sahip en büyük iki kentine hizmet verecek olan bu akarsuyun korunması, bölgede yaşamın sürdürülebilirliği açısından hayati öneme sahiptir.” dedi.

‘ÇEVRESEL RİSKLER İLE KARŞI KARŞIYA’
İşletmelerin bulunduğu alan ile İzmir ve çok daha geniş bir alanın çevresel riskleri ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Kınay “İşletme için hazırlanan mevcut ÇED Raporunun ve ÇED Olumlu Belgesinin yetersizliği, söz konusu maden sahasına taşınan sülfirik asit taşınması sürecinde, ÇED Raporunda ifade edilen ilgili tanker trafiği, mevcut trafik ve yol durumu değerlendirildiğinde ve gerçekleşen tanker kazaları göz önünde bulundurulduğunda, maden işletmelerinin yalnız maddelerinin taşınması sırasında bile ne kadar büyük çevresel risk oluşturduğu ortadadır. Bu riskler ve yaşanan süreçler ortadayken bölgeye 1 milyon kapasiteli bir sülfirik asit fabrikası kurulmasının yaratacağı çevresel riskler çok daha hayati önem taşımaktadır. Çevresel Riski çok yüksek olan bu tesislerin planlama, işletilmesi ve denetim süreçlerinde yaşanan aksaklıklar geri dönülemez sonuçlar doğuracaktır.” İfadelerini kullandı.

‘ÇED RAPORLARININ YETERSİZLİĞİ ORTADADIR’
İşletmelere karşı bölge halkının ve çevrecilerin verdiği mücadeleye de değinen Kınay şunları söyledi “Tüm bu süreçlerde Gördes ve Gediz Ovasında; Gördes ve Gediz  Havzası içerisinde son derece verimli tarım arazilerinin ve su kaynaklarının olduğu bir bölgede Gördes Nikel Madeni ve Çaldağ Nİkel Madeni gibi çevresel riski son derece yüksek olan bu tesisler ile ilgili hazırlanan ÇED raporlarının yetersizliği ortadadır. Ülkemizin çevre politikaları ve tüm hukuki ve çevresel müdahalelere rağmen işletilmeye devam eden Bergama, Efemçukuru, Gördes Madencilik projelerinin yarattığı çevresel risklerin yönetilmediği ve yaşam alanlarımızın hızla kirletildiği yok edildiği ülkemizde; Gördes ve Turgutlu'da yürütülen mücadele çok daha büyük önem kazanmaktadır.”