GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Yerel Yönetimler
22 Mart 2016 Salı 08:47

Kocaoğlu ile A'den Z'ye gündem: 30 başkana sitem!

Büyükşehir Belediye Başkanı gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulunurken katı atık bedeli konusunda 30 ilçe belediye başkanına sitem geldi.

EGEDESONSÖZ - Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 3 radyonun ortak yayınına katılarak gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Stat krizinden dönüşüme, çöp ve Körfez için ÇED sorunundan bakanlıkla yaşanan Kuş Cenneti tartışmasına kadar birçok konuda önemli mesajlar veren Başkan Aziz Kocaoğlu, katı atık bedeli konusunda 30 ilçe belediye başkanına sitem geldi.

BAŞKAN'IN ÖNE ÇIKAN MESAJLARI 

Artan terör olayları ve ülkeyi sarsan saldırılar
Terör çok arttı. Bunun çaresi tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının terörü şiddetle lanetlemesi, birlik ve beraberlik içerisinde olmasıdır, başka çaresi yoktur. Bütün hemşerilerimize, vatandaşlarımıza beraberlik içerisinde dik durmayı, korkmamayı, günlük yaşantımıza devam edebilmeyi diliyorum. Bu da geçecek… Bu topraklarda büyük mücadeleler verildi. Dünyaya örnek mücadeleler… Bunu mutlaka bu toplum sağduyu ve vatanseverliği, millet bilinci ile hep birlikte aşacaktır.

Siyasi baskı var mı?
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2002-2007 sürecine baktığımızda şu anki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya kamuoyunda başarılı devlet adamı profili çiziyordu. Sonra 2009 seçimlerinde sonra bir değişim oldu. Bu değişim 2011'den sonra doruk noktasına çıktı. Daha sonra referandum oldu ve halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu. Giderek lider yönetimi söz konusu oldu. Yaşanan olayları hepimiz biliyoruz. 2002-2007 yılları ile bugün arasında fark var. Gücün verdiği bir değişim, dış politikada yapılan hatalar, içeride yaşananlar olabilir. Ben fanatiklik şeklinde siyaset yapan biri değilim. Zaten siyasetçi de değilim, yerel yöneticiyim. Ama son dönemde terörü ayrı bir yerde tutarsak, demokratikleşme, basın ve medya üzerine yapılan baskıların İzmir'de de bir çok örneği var. Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşların suçlamalarına baktığımıza bir yerden bir düğmeye basılmış gibi geliyor bana. İtibarsızlaştırma politikaları devam ediyor. 3 dönemdir İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı yaptığım bana ve CHP'ye siyasi eleştiri noktasında çok yanlış işlerle karşı karşıyayız. Bugünlerde bu biraz arttı. Bu yapılmaması gerekir. Benim anladığım siyaset bu değil. Böyle bir siyaset hiç zaman yapılmadı.

Kentsel dönüşüm
Kentsel dönüşüm 2004 seçimlerinde dillendirilen bir konu. Kentsel dönüşüm tek başına binaların yenilenmesi değil, çarpık yapıların, depreme dayanıksız yapıların yenilenmesidir. Bir bölgede sosyal donatı alanlarının, parkların, bulvarların, kent ormanlarının, otoparkların, inanç tesislerinin ve okulların ön görüldüğü şekilde planlanarak yapılmasıdır. Bir binayı yıkıp yerine yapma ayrı bir iştir. Bugün kentsel dönüşümde küçük illerimiz hariç, uzlaşı ile yapılan bir örnek yoktur. Biz bu konuda bugün 6 bölgede çalışıyoruz. Orada yaşayanlarla mutabakat sağlayarak gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu yüzden biraz uzun sürüyor. Uzundere'de 2 adada anlaşma sağladık. Nisan ayı içerisinde yapım ihalesine çıkıyoruz. Vatandaşlarımızla kaynaşıyoruz. Bu örnekler arttıkça birden bire çığ gibi büyüyeceğini düşünüyorum. Belki planlama bile yetişmeyecek. Bizim bir avantajımız, arsamız yok. O yüzden çarpık yapıların olduğu bölegede kentsel dönüşüm yapılacak. Biz bu konuda hakem görevi görüyoruz. Ne müteahhiti ev sahibine, ne de ev sahibini müteahhite teslim ediyoruz. 

Bakanlıkla yaşanan ‘Kuş Cenneti’ krizi
10 gün önce, ‘İzmir Kuş Cenneti’nde ada yaptık, gözlem kuleleri yaptık’ diye bir açıklamada bulunuldu. Büyükşehir Belediyesi’nin ve İZKUŞ’un adı geçmiyor. Biz de bunun üzerine Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde konuşma yaptık. Sonra 600 bin lira para harcadıklarını söylediler, ne kadar zamanda harcamış onu bilemiyoruz. Orada zorunlu görevli memurlara mı, neye harcadı bilmiyorum. Sonra ‘Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yapmadı,  Aziz Kocaoğlu olarak yapmadı, Kuş Birliği Başkanı olarak yaptı” diye bir açıklama oldu. Kuş Birliği protokolle bu bölgede çalışıyor, o zaman biz izin verdik, biz izin verdiğimize göre biz yaptık savunması söz konusu… İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kuş Birliği’ne her yıl belli bir para yatırıyor. Bugüne kadar 10 milyon 474 bin lira nakit olmak üzere 25 milyon 389 bin lira harcadık. Bunun içinde Homa Dalyanı’nın yeniden balık üretmesi için İZSU’nun harcadığı para yok. Bilgi kirliliği yaratmak, algı yönetimi için başta ‘biz izin verdik” demiyor ‘biz yaptık’ diyor. ‘Siz yapmadınız’ dediğimizde ‘biz izin verdik’ diyor. Kuş Cenneti çok önemli bir varlığımız; tanıtımını yapalım diye encümende fuarlara katılma kararı aldık. Berlin Fuarı’na katıldık tanıtımını yaptık. Doğamızı koruyoruz, çevremizi koruyoruz, milli parkımız hem de bunun tanıtımını yapacağız, insanlar gelecek, İzmir’e turist çekeceğiz. Bir yazı geldi,  son derece rencide edici, ‘siz bizden izin almadan tanıtım yapamazsınız’ diye. Zaten protokolü yapmışız,  Kuş Cenneti’ni tanıtmak için Kuş Birliği olarak gittik, İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak da gitmedik. Buna benzer birçok  konu var hep örneğini yaşıyoruz.”

Stat tartışmalı
Stat konusu şemsiye hikayesine döndü. Gerçekten insanın kanının akmadığı bir konudur. Anlayabilmiş değilim. Bizim spor komplekslerine ihtiyacımız var. Altyapıya ihtiyacımız var. Buralar spor okulları görmeli… Örnekköy hikayesini kaç defa anlattım. Bununla ilgili verilen karardan dönüldü. ‘Yalı'ya yapmayın’ dedik. Yalı'da Göztepe'de oturan vatandaşlara sorduğumuzda buraya yapılmasını istemiyorlar. Ama bağıran haklı konumuna geliyor. Sonra gayrimenkul işine geldi. Biz Yalı, Göztepe ve Alsancak'ta bulunan arazilerin yerlerini stat yapmak şartıyla verdik. Şimdi iş yapmaya niyetleri yok ya tapusunu verin diyorlar. Ben Milli Emlak'tan yer tahsisi alıyorum. Bana yer yapıyorum diye tapu vermiyorlar. Ben meclisten karar çıkartmışım. Yerleri stat yapın diye vermişim. İpe un sermek… Göztepe Stadı’nı yapamıyorlar zaten orada farklı bir şey var. Bunları dillendirmek bile benim işime gelmiyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'na dikta edecekler ya! Ne yapsın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, ekip kuracak, İZELMAN'da terörist avına çıkacak! Öyle bir ekibimiz de yok ya… Ben ne diyeceğim yani buradaki teröristleri çıkartın mı diyeceğim. Bu şekilde statlar yapılmadı yapılmaz da… İnadına yapacaklar. 20-25 bin kişilik stattan bahsediyorlar yer yok, sığmıyor. Menderes'te 130 dönümlük bir yer var. 80 dönümüne yeşil alanlar yapılır. 44 dönümüne de stat yapılması için teşebbüste bulunduk. Göztepe Başkanı görüşüyor. Olursa Göztepe Kulübü’ne de kirayla burayı veririz. Uzak dediler. Burası iki İZBAN istasyonu arasında kalan bir yer. İzmir'in koşulları bu… Yer yok. Samimi olmak sorunu çözmek gerekiyor.

Yatırım konusu/Yerel idare-Merkezi hükümet tartışması
Ben ‘Merkezi hükümet İzmir'e yardım yapmadı’ demedim. Böyle bir tabirim olmadı. ‘İzmir merkezi hükümete verdiğinden daha az yatırım alıyor’ dedim. Merkezi hükümetin yaptığı yatırım ‘yap-işlet-devret’le havaalanıdır, Kuzey Çevreyolu’dur, bölünmüş yoldur, Konak Tüneli’dir. Manisa Tüneli yapılmakta, Körfez Tüp Geçidi konuşuluyor. Bir kaç tane de hastane yapılıyor. Onlar da yap-kiraya ver şeklinde yapılıyor. Tüp geçit de aynı olur. ‘Yap-işlet-devret’in anlamı rantabıl ise yap-işlet-devret ile yaparsanız kendi kendini öder. Kendi kendini ödüyorsa hiç bir problem yoktur. Eğer bu finansmanı devletten taahhütle sağlanacaksa o zaman bunun rantabiltesine bakmanız gerekmektedir. ‘Devlet borçlanmıyor, özel sektör borçlanıyor’ demektir. Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nin özel şahıslardan çok daha ucuz finans piyasasından kredi bulabilecek gücü vardır. Hazine ile özel sektör arasındaki fark ikisini birden düşündüğünüzde devletin yapması gereken borçlanabilir. Ben de kredi kullanıyorum. Nerede kullanıyorum? Kısa vadeli kredilerimin hepsini bitiyorum. Otobüsün yerine raylı sistem koyuyorsam kredi alıyorum. Eskilerin yerine yeni vapurlar alıyorsam kredi alıyorum. Faizini karşılıyorsa benim için uygun oluyor. Ben cari harcamalar için kredi almıyorum. Devletin de bu mantıkla çalışması gerekir. Tüp geçit konuşuluyor. Geçmiş dönemlerde ilk defa Bayındırlık Bakanı ile bir sohbet esnasında dile gelmişti. ‘Sahil Yolu’na nasıl bir şeyler yapılır?’ diye konuşuluyordu. Alttan yapalım falan diye konuşuldu. Olabilir fakat Pasaport ile Konak Pier'in orayı nasıl geçeceksiniz anlatın, ona göre izin verelim dedim. ‘Bizsiz bir şey yapmak istiyorsanız niye iki yakayı birleştirmiyorsunuz tünelle’ dedim. Sonra Binali Bey 45 gün sonra ulaşım konuşması yaparken bunu dile getirdi. Tüp geçidi destekliyorum. Yapılmasında fayda var. Onu destekleyecek ilave yolların yapılması gerekir. İkinci çevre yoluna ihtiyaç var. İzmir'in Yüzbaşı İbrahim Hakkı Bulvarı, Homeros Bulvarı gibi yollara ihtiyaç var. Bizim de alt geçitleri yaparak trafiği hızlandırmaya çalışacağız. İzmir gibi, İstanbul gibi eski kentlerde trafiği rahatlatmanın yolu toplu taşımadır. ağırlık verilmesidir.

‘Torbalı’da 90 dakika’ tepkileri…
Bunu sınıflandırmamız gerekiyor. Bizim sınırımız Kavaklıdere, Belkahve, Güzelbahçe, Menemen, Menderes... Ulaşımın büyük çoğunluğu burada gerçekleşiyor. İkinci sınıfta da dışında kalan ilçelerimiz yer alıyor. Kilometre hesabına göre yapılan bir çalışma... Bir yerde kesmen gerekiyor. Bizim de sınırımız o... ‘9.60’ diyerek, 2 katını söyleyerek algı yönetimi yapılıyor. Vatandaşımız haklı... Keşke bedavaya götürebilsek… Ulaşımın yeniden düzenlenmesi gerekir. Ulaşım politikalarımızın yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Toplu ulaşımı meslek edinmiş vatandaşlarımız var. Bütün toplu ulaşımın kent kart sistemine dahil edelim. Parayı da biz toplayalım. Kaçak olmasın. Kayıt altına girsinler. Haftada ya da ayda paralarını verelim. Denetlenebilsinler. Yolcu da rahat etsin. Bizde oralardan çekilelim.   Merkezde çalışalım. Bu sistemi kuralım. Bugün şakır şakır zarar ediyoruz. Hem zararımız hafifler ve 5 bin tane esnafımızın işsiz kalmasını engelleriz. Yapılmayacak bir iş değil... Önümüzdeki günlerde tüm birlikleri toplayacağım. Herkesin memnun olacağı bir proje...

‘Çöpte’ ÇED sorunu
Yamanlar Çöp Tesisi için 14 kurumdan olumlu görüş aldık. Sonra ÇED ihalesine çıktık. Bir firma aldı çalışmaya başladı. 14 kurumda onay aldık. Orman Bölge Müdürlüğü ‘ağaçlandıracağım’ diyerek onay vermedi. İş kokmaya başlıyor. Sonra Karşıyaka'da dernekler, avukatlar, platformlar çıkıyor. İş çıkmaza giriyor. Şimdi çeşitli öneriler var. İzmir'de yer sıkıntısı var. Ben bu çöpü ne yapacağım. Gitmediğim yer, çalmadığım kapı kalmadı. Torbalı'ya da Menderes'e de gittim. Bütün belediye başkanlarımıza başlayarak, bütün sivil toplum kuruluşlarına, bakanlığa ‘Nasıl istiyorsanız, hani teknoloji ile istiyorsanız onu uygulayacağım’ dedim. Parasını, kaynağını bulup yapacağım. Kaç paraya çıkarsa çıksın, yeter ki yer olsun! 4 bin ton çöp var. Menderes'e baktık. Yerde ot bitmiyor. Yapılabilir. Menemen, Karşıyaka istemiyor. Ne yapacağım? Biz olmayacak yerde iş yapacak zihniyette insanlar değiliz... Olabilecek en iyi yerde yapmaya çalışıyoruz izin verilmiyor. Ne olacak. Sorun nereye gidecek. 

AK Parti’ye yaptığı çağrıya cevap geldi mi?
Cevap gelmedi. Büyükşehir Belediyesi aleyhine bir milletvekilinin açıklaması var. Kim ne söylerse söylesin. Kim ne yaparsa yapsın. İsterse ağzıyla kuş tutsun. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ve Başkanı’na kent aleyhine, insanlık aleyhine, ülke aleyhine hiç bir iş yaptıramaz. İzmirli hemşerilerim bu karalamalara prim vermez. Benim yaptığım iş, duruşum, verdiğim vergi belli. Bana kara sürerek ne elde edebilirsin. Gelir kafana yapışır. Uzlaşma isteyen insan problem çözer. Biz çöpten bahsediyoruz. Çevre İl Müdürü Yardımcısı Körfez konusunda ‘Evraklar gelmedi’ diye demeç veriyor. Ya bu kadar ucuz değil bu iş! Üç defa seçilmiş bir belediye başkanıyım ben. İl müdür yardımcısı, bölge müdür yardımcısı dikkat edecek. Bu şekilde giderse devlet hiyerarşisi kalmaz. Devlet adamlığı kalmaz. Zaten kalmadı, yokuş aşağı gidiyor. Kaos olur. İlla elini sürüp kirletecek. Körfez bekletiliyor. Ne amaçla bekletiliyor? Tahminlerim var. Onun orasında kurt varmış, bunun burasında kurt varmış. 3 senedir eksik bitmez mi? Adamdan evrak istiyorlar. Onu yapıyor. Bu da eksikmiş diyorlar. Birisi geldiği zaman 10 evrak lazımsa 10 tanesini de isteyeceksin. Adamla oynamayacaksın. Adam diyor ki; Ya oğlum vermeyeceğim uğraşma!

İZBAN’daki mali tablo
Bugüne kadar 160 milyon lira hat bedeli söz konusudur. Altına imza attığım protokolden dolayıdır. Başından beri konuşuyoruz. Çoğu yıllarda ciromuzdan fazladır bu bedel... ‘İZBAN hat kirasını halledin’ diye konuştuk. Dediler ki: İstanbul'da da yapıyoruz. ‘Hepsini kilometreye bağlayacağız’ dediler. Nereden bakarsak bak yanlış bu sözleşmeye ben imza attım. İlk başta üstlendiğim şeyler ile devlet demiryolları arasında korkunç fark var. Ben 80 milyon harcadım, Devlet Demiryolları cüzi miktar ödedi. Helali hoş olsun, yapıldı. Bu sözleşmede Büyükşehir binasını Devlet Demiryolları’na bağışlarsam, herhangi bir suç gelir mi diye 5 tane avukata sordum. Ondan sonra gittim imzaladım. O proje ondan sonra böyle doğdu. İyi ki doğdu.

Katı atık bedelinde 30 başkana sitem!
İlçe belediyelerinin toplaması gereken katı atık bedellerini,  İZSU faturalarında topluyoruz. Faturalar şişiyor. Bu toplanan bedellerden bir kuruş almıyoruz. Olduğu gibi ilçe belediyelerine veriyoruz. Diğer Büyükşehir Belediyeleri bu tahsilatı yapmıyor, ilçe belediyeleri yapıyor. Biz de böyle yapabiliriz ancak biz etle tırnak gibiyiz. Hizmet olarak bu paraları su faturaları ile toplamak doğru. Siyaseten eleştirilebilirim. Şuna üzülüyorum bu konu konuşulurken 30 ilçe belediyesi toplanıp ‘toplanan paralar bize geliyor. Büyükşehir kuruş almıyor, bize hizmet ediyor’  diyebilirdi. Hepsi hasır altı oldu. Hiçbiri ortaya çıkmadı, buradan sitemimi belirtiyorum”