GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
28 Mart 2022 Pazartesi 14:30

Kimya Mühendisleri'nden cezaevi için 'yaptırım' çağrısı

Kamuoyunda ‘asbest’ tartışmaları ile gündeme gelen Buca Cezaevi’nin yıkım süreci ile ilgili açıklama yapan Kimya Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, yıkımın mevzuatlara aykırı bir şekilde yapılarak halk sağlığı ve işçi sağlığının tehlikeye atıldığını dile getirdi. Odanın açıklamasında hukuka aykırı bir şekilde yapılan yıkımlar için idari ve hukuki işlemler yapılması çağrısında da bulunuldu.

EGEDESONSÖZ - 1959 yılında inşa edilen Buca Cezaevi, 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir’de gerçekleşen 6,9 büyüklüğündeki deprem sonrası depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle önce boşaltıldı ve ardından da Adalet Bakanlığı tarafından yıkım kararı alındı.

16 bloktan oluşan Buca Cezaevi, 4 Mart 2022 günü gerçekleşen ikinci ihalenin ardından sosyal medyaya yıkım çalışmalarının başladığına dair görüntüler düştü. Sosyal medyaya düşen ve ajanslar tarafından servis edilen fotoğraflarda, şantiye alanına giren ve üzerinde ihaleyi alan şirketin isminin yazılı olduğu iş makineleri cezaevine ilk kepçeyi vurdu. Yıkımı yapan şirket geçtiğimiz günlerde açıklama yaparak yıkımın güvenlik amacıyla yapıldığının belirtti ve gerekli sürecin işletileceğini açıkladı. İzmir Barosu da geçtiğimiz hafta yıkım sürecini yargıya taşıyarak yürütmenin iptalini istedi.

Odanın açıklamasında, cezaevinde yapılan ön inceleme tutuklu binaları ve idari binada çatı izolasyon malzemeleri, elektrik tesisatı ve sosyal tesiste, kazan dairesinde asbest varlığı şüphesi belirtildi. Açıklamada yıkım süresince ve yıkım atıklarının yüklenmesi ve taşınması sırasında asbest ve toz güvenliğinin sağlanmasına yönelik mevzuat hükümlerine uyulmadığı ifade edildi.

Odanın açıklaması şu şekilde:

2004 yılında yayınlanan “Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” uyarınca bina içindeki “asbest, boya, florasan, civa, asit ve benzeri tehlikeli atıkların diğer atıklardan ayrı olarak toplanması ve bertaraf edilmesi”; “Yıkım işlemleri sırasında gürültü, toz ve görüntü kirliliği ile ilgili olarak tedbirlerin alınması” gereklidir. Diğer yandan Asbestle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik uyarınca da bir “asbest söküm uzmanı” gözetiminde binada asbest içerebilecek malzeme ve yerlerini belirlemek için inceleme yapılması ve asbest maruziyetini engelleyecek , gereken tedbirleri içerecek “iş planı” yapılarak yıkılacak binanın bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne bildirilmesi gereklidir. Güncel mevzuat gereğince ,yapılarda kullanılmış olan asbestin sökümü ve bertaraf edilmesi yasal bir zorunluluktur. Yıkım süresince ve yıkım atıklarının yüklenmesi ve taşınması sırasında asbest ve toz güvenliğinin sağlanmasına yönelik mevzuat hükümlerine ve TS 13633 Yapıların Tam Ve Kısmi Yıkımı İçin Uygulama Kuralları Standardı, TS 13895 Asbest İçeren Malzemelerin Sökümü Ve Asbest Bertaraf Yöntemleri Kılavuzu ve TS13883 Toz Bastırma Sistemleri Standardı gibi teknik standartlarına uyulmadığı görülmektedir.

İşi üstlenen firma Nermanoğlu Hafriyat firması 45 gün gibi kısa sürede yıkımı tamamlayacağını açıklamıştır. İşin büyüklüğü/hacmi göz önünde bulundurulunca böylesi kısa bir sürede asbest ve diğer tehlikeli atık yönetiminin yapılamayacağı açıkça görülmektedir ve işin yapılış biçimi,yıkımın seyri endişelerin haklı olduğunu da göstermiştir. Devam eden süreçte İzmir Barosu, mevzuata aykırı bir şekilde süren yıkımın ve bu yıkıma dayanak teşkil eden ihalenin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açtı. Buca Belediyesi’nden yapılan açıklamada ise ilgili yıkım için ruhsat başvurusu yapılmadığı açıklanmıştı. Mülk sahibi Adalet Bakanlığı, ihaleyi yapan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ruhsatsız yıkıma göz yuman Buca Belediyesi, kamu kurumları ve yıkımı üstlenen firma rant uğruna bir araya gelip halk ve işçi sağlığını tehdit eden iş ve işlemlere imza atmaktadır.

60 yıldan fazla hizmet veren ,bu süre boyunca da kentin değişimine tanıklık eden dahası 80’li yıllarda idamlar ve 90’lı yıllarda tutsak direnişleriyle gündem olan, kentin ortak hafızasında yer alan Buca Cezaevi’nin müzeleştirilmesinin tartıştırılmadan ,yıkılıp yapılaşmaya açılması toplumsal hafıza/bilince zarar vermektedir dahası yıkımın mevzuatlara aykırı tozu dumana katarak, adeta kaçırırcasına ,apar topar yapılması tehlikeli atık maruziyetinden dolayı halk sağlığı ve işçi sağlığını tehdit etmektedir.

Belediyeler hukuka aykırı,ruhsatsız yıkıma müdahale etme ve “Yıkım Ruhsatı” nı vermeden önce de yetki alanında mevzuatın uygulanmasını sağlamak ve denetlemekle yükümlüdür. İl Çevre ve Şehircilik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Sağlık Müdürlükleri ve Belediyece yıkım ve atık yönetimi mevzuatlarının gerektirdiği koordinasyon sağlanmalı, mevzuata uygun olmayan yıkımların ruhsatları iptal edilerek gerekli idari ve hukuki işlemler yapılmalıdır.