Mehmet İŞLER /EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 2 günlük İzmir programı kapsamında gerçekleştirilen Yerel Yönetimler Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu.
- KILIÇDAROĞLU’NUN İZMİR PROGRAMINDA FLAŞ DEĞİŞİKLİK: AÇILIŞLAR İPTAL!
Halkların Demokrasi Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları ile milletvekilleri ve Cumhuriyet Gazetesi’nde görev yapan gazetecilerin tutuklanmaları ve Diyarbakır’daki hain saldırı üzerine İzmir programını erken kesme kararı alan Kılıçdaroğlu, Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında Başbakan Binali Yıldırım’a seslendi.
ÖNCE MYK SONRA PM TOPLANACAK
CHP Lideri, “Belediye başkanlarımızla yaptığımız toplantıyı sonlandırdık. Yarın Bandırma’ya gidecektim ama Türkiye’nin olağanüstü durumundan dolayı iptal ettik. Yarın Merkez Yönetim Kurulu (MYK) sonraki gün de Parti Meclisini (PM) toplayacağız. PM durumu değerlendirecek sonrasında da kamuoyuna bilgilendirme sunacağız” dedi.
KABUL EDECEĞİMİZ BİR UYGULAMA DEĞİLDİR
Tutuklanmalar üzerinden hükümeti sert bir dille eleştiren Kılıçdaroğlu, “9 gazeteci arkadaşın tutuklanması asla kabul edilecek bir eylem değildir. Hiç kimse başka bir gerekçe aramasın. ‘Yargı bağımsızlığıymış’, ‘Yargıya müdahale edemiyoruz’ gibi gerekçelerin arkasına sığınmaya kimsenin hakkı yoktur. Çünkü bilinmektedir ki yargı siyasi otoriteden talimat alarak karar vermektedir. Daha önce incelenmiş, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün görüşü ortaya çıkmışken olayı yeniden kaşıyarak 9 kişiyi önce gözaltına almak, sonra hapse atmak bizim kabul edeceğimiz bir uygulama değildir” diye konuştu.
ÇEKİN ELİNİZİ VATANDAŞIN YAKASINDAN!
Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım’a seslendiği konuşmasında, “Türkiye’nin itibarı büyük ölçüde zedelenmiştir. Şu anda dünya ayaktadır. ‘Ne oluyor Türkiye’de?’ diye… Milletvekilini, gazeteciyi, öğretmeni, üniversite hocasını hapse atarsın. Ne olacak peki bu Türkiye’nin hali? Herkesin hapiste olduğu bir Türkiye mi daha saygındır, herkesin özgür olduğu bir Türkiye mi daha saygındır? Sayın Binali Yıldırım’a çok açık bir çağrı yapıyorum; demokrasiye sahip çıkınız. İnsan hak ve özgürlüklerine, medya özgürlüğüne sahip çıkınız. Cumhuriyet Gazetesi ne yaptı? Cumhuriyet Gazetesi bir yerlere bomba mı yerleştirdi? Vakıf yöneticileri FETÖ ile işbirliği mi yaptılar? Yıllarını bu alanda mücadeleyle geçiren yazarları, gazetecileri hapse atmak ne zamandan beri yargı bağımsızlığının arkasına sığınılarak anlatılmaya çalışıyor? Yargının ayak bağı olarak telaffuz edildiği bir ülkede yargı bağımsızlığı yoktur. Medyası özgür olmayan bir toplumun kendisinin özgür olması mümkün değildir. Son derece rahatsızız. Görüşü ne okursa olsun tüm gazetecilerin özgür olması lazım. Herkes düşüncesini özgürce dile getirmek zorundadır. Böyle olmazsa demokrasi olmaz. ‘Benim dediğimi yazacaksın, benim düşündüğüm gibi düşüneceksin, benim gibi konuşacaksın, benim istediğim gibi davranacaksın’… Böyle bir anlayış demokrasilerde yoktur. Diktalarda vardır. Darbeden sonra dedim ki; ne darbe ne dikta, tam demokrasiyi istiyoruz. Darbeyi de diktayı da diktatörü de istemiyoruz. Kendi ülkemizde barış içinde kardeşçe bir arada huzurla yaşamak istiyoruz. Çekin elinizi vatandaşın yakasından. Gazetecilerin, öğretmenlerin, sanatçının yakasından çekin. Bu ülkenin huzura ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.