GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
23 Nisan 2020 Perşembe 18:09

Kılıçdaroğlu'ndan 26 maddelik çağrı!

Açılışının 100. yıl dönümü törenleri kapsamında TBMM, 23 Nisan Özel Oturumu'yla toplandı.CHP lideri Kılıçdaroğlu, Meclis'e 16 maddelik bir çağrıda bulundu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, TBMM’nin açılışının 100. yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplandı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un, açılış konuşmasını yaptığı özel oturuma, bakanlar, siyasi parti liderleri ve milletvekilleri katıldı.

İLK GELEN BAHÇELİ OLDU
TBMM Genel Kurulu’nun 23 Nisan özel oturumuna ilk gelen lider MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oldu. Bahçeli’nin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oturuma katıldı.

Oturumu millet vekili olmadığı için locadan izleyen Meral Akşener, locaya girişi sırasında İYİ Partili ve CHP’li vekiller tarafından alkışlandı.

TBMM’DE BİR İLK 
Meclis'te özel oturum olması nedeniyle TBMM Başkanı Şentop Meclis’te milletvekili olan tüm partilere söz hakkı verdi. Buna göre grubu olan partilerin temsilcilerine 10 dakika grubu olmayan partilere ise 3 dakika söz hakkı verildi.  AKP’den istifa ederek Ali Babacan'ın kurduğu Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) patisine katılan Mustafa Yeneroğlu da ilk kez Meclis'te konuşacak.

GENEL KURUL’DA CORONA TEDBİRLERİ
TBMM Genel Kurulu’na katılan hemen herkes corona virüsü tedbirleri kapsamında belirlenen tedbirlere uymaya gayret etti. Tedbirler kapsamında salonda bulunan herkes maske takarken, salonda bulunanlara el dezenfektanı da dağıtıldı. Kürsüye çıkanların maskesiz konuştuğu Genel Kurul’da, görevliler her konuşma sonrasında kürsü ve çevresini silerek dezenfekte etti.

KILIÇDAROĞLU’NDAN 16 MADDELİK ÇAĞRI
Partisi adına konuşma yapmak için kürsüye çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Meclis’e 16 maddeli bir çağrıda bulundu:

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır  başları:

* Atatürk’ün milli vicdanını büyük iradesine bağlı olarak İstanbul’dan ayrılarak başlattığı yolculuğun ilk aşaması TBMM’nin açılışı ile tamamlanır.

* Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. TBMM, Kurtuluş Savaşı’nı yöneten Meclis’tir. TBMM demokrasiyi bu topraklara getirmemize karar veren Meclis’tir.

* 15 Temmuz’da bombalar yağarken milli iradeye sahip çıkan Meclis’tir. TBMM, Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti’nin eylemlerine sahip çıkan Meclis’tir.

* Bugün sorunlarımız var. İvedilikle çözmemiz gerekiyor. TBMM’ye 100. yılında bize önemli görevler düşüyor.

* Sorunlarımızın kaynağı TBMM’yi etkisizleştiren darbeciler ve darbe yasaları ile ortaya çıkan darbe hukukudur. Yargı kurumunun bağımsızlığı kesin olarak sağlanmalıdır.

DEMOKRATİK BİR ANAYASA YAPMALIYIZ

1- Tüm toplumsal, siyasal ve kültürel kesimlerin katılımıyla, yeni bir demokratik anayasa yapmalıyız. Bu anayasanın temeli, kuvvetler ayrılığı” ilkesine dayanmalı, demokrasilerde olması gereken denge/ denetim esası sağlanmalıdır.

2- Yeni anayasanın omurgası “Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması” olarak nitelendirdiğimiz yeni ve güçlü bir demokratik parlamenter sistem olmalıdır. Unutulmamalıdır ki demokrasiyle taçlandırılmış cumhuriyetimizde, fikir, düşünce ve inanç özgürlüğü ile medya ve sendikalaşma dahil örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engeller de kaldırılmış olacaktır.

3- Kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve hukuk devletinin en önemli ayaklarından biri olan yargı kurumunun bağımsızlığı, kesin olarak sağlanmalıdır. Adalete erişim hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

4- Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yasamadır. TBMM'de milli iradenin en geniş haliyle temsil edilmesini sağlayacak yeni bir seçim sistemi yaşama geçirilmelidir. Ayrıca, siyasetçi ile vatandaş arasındaki güveni güçlendirmek için bir “Siyasi Ahlak Kanunu” çıkarılmalıdır.

5- Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yürütmedir. Yürütme, tüm icraatıyla mutlak denetime ve hesap verebilirliğe açık olmalıdır. TBMM adına görev yapan Sayıştay, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını denetlemelidir. TBMM'de kurulacak Kesin Hesap Komisyonu'nun başkanlığı da muhalefet partilerine verilmelidir.

6- Yerel yönetimler, rant ilişkilerini düzenleyici kurumlar olmaktan çıkarılmalı, refah devletinin asli unsurları haline getirilmelidir. İyi tanımlanmış bir iş birliği ve iş bölümü çerçevesinde yerel yönetimlerin işlevleri arttırılmalıdır.

7- Kamu istihdamında nepotizmden uzak, liyakate dayalı, bir personel politikasına ivedilikle geçilmelidir.

8- Liyakate dayalı istihdam politikaları kapsamında özellikle eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve güvenlikte “sıfır” istihdam açığı hedeflenmelidir. Çocuklarımızın geleceği, vatandaşlarımızın sağlığı, engellilerimizin ve yaşlılarımızın bakımı, ülkemizin iç ve dış güvenliği tartışmasız milli bir anlayışla oluşturulmadır.

9- Vatandaşlarımıza asgari bir gelir güvencesi sağlanmalı, bu bağlamda “Aile Yardımları Sigortası Kanunu” ivedilikle çıkarılmalıdır.

10- Demokratik standartlarda, adaletli ve denetime açık bir Kamu İhale Sistemi'ne geçilmelidir.

11- Vergi politikası, üretimi ve istihdamı özendirecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Ücretliler üzerindeki vergi yükü makul düzeylere çekilmelidir.

12- TÜİK verilerine göre her üç çalışandan biri kayıt dışıdır. Kayıt dışı istihdamla toplumsal destek sağlanarak mücadele edilmelidir. Bu mücadelede en etkili yolun sendikalaşma olduğu artık öğrenilmelidir.

13- Türkiye, yeni bir planlama anlayışı çerçevesinde, katma değeri yüksek ürün üretme hedefine kilitlenmelidir. Bu ilke bağlamında tüm üretim politikaları, diğer üretim biçimleriyle birlikte tümüyle ekolojik olmalıdır.

14- Sağlık hizmetlerine ön koşulsuz erişim bir haktır ve ücretsiz olmalıdır. Koruyucu ve temel sağlık hizmetleri bu doğrultuda planlanmalıdır.

15- Planlamada tarım, temel stratejik sektörlerden biri olarak ele alınmalıdır. Bu bağlamda, gıdaya sağlıklı koşullarla erişim hakkına ilişkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

16- Eğitim, Türkiye'nin kalkınma stratejisinin en önemli, en temel parçası olarak yeniden ve paydaşlarıyla birlikte planlanmalıdır. Eğitim politikalarının tek hedefi “fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür” nesiller yetiştirmek olmalıdır. Üniversitelerimizde, her türlü fikir, düşünce özgürce tartışılmalı, her türlü bilimsel çalışma özgürce yürütülmelidir.