GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
4 Ekim 2022 Salı 14:06

Kılıçdaroğlu: Benimle birlikte olmaya var mısınız?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuşuyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuşuyor. Kılıçdaroğlu 7,5 milyon gencin tarihsel bir sorumluğu olduğuna dikkat çekerek, "Sevgili gençler Türkiye'yi barıştırmak istiyoruz. Türkiye'de huzur olsun istiyoruz. Türkiye'de her genç istediği müziği dinlesin istiyoruz. Siyasetçileri rahatlıkla eleştirebilsinler. Bu ülkede hangi görüşten hangi inançtan hangi kimlikten olursa olsun hep beraber huzur içinde yaşamak istiyoruz" dedi. Kılıçdaroğlu "Ya bir dikta yönetimi devam edecek ya da bir dikta yönetimi sonlandıracağız. Benimle birlikte olmaya var mısınız" diye sordu.

Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tarihi sorumluluğu ben ve siz beraber yerine getireceğiz. Önünüze engeller çıkarılacak bunun da farkındayım. Sizler Mustafa Kemal Atatürk'ün emanet ettiği Türk gençliği hedefe ulaşma konusunda kararlı ve azimli olmak zorundasınız."

SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ
"Sesinizi kısmak isteyebilirler, onun hazırlıklarını yapıyorlar" diyen CHP lideri, "Dezenformasyon yasası getirdiler. Şimdi parlamento açılıyor, ilk önce bu yasa teklifini getiriyorlar. İki tür medya var Türkiye'de; bir gazeteciliğin hakkını veren, gerçekleri topluma aktaran medya. Kalemini ve iradesini satan gazetecilere de gazeteci denmez, onlara da havuz medyası diyoruz. Yalanın her türlüsünü yazabiliyorlar, söyleyebiliyorlar. Hiçbir AK Partili milletvekili tartışma programlarına katılamaz. Vicdanı olan AK Partili milletvekilleri doğruyu söylerse diye kaygı içindeler" dedi.

CHP lideri, "Ellerinde büyük silahlar var; Basın İlan Kurumu, basın infaz kurumun dönüştü. Gazeteci kimliğini özgürce kullanacaktır, yazacaktır. Her düşünceye saygı göstermek her CHP'linin görevidir. Üç, bütçe konuşmasında tirajların bağımsız kuruluşlarca belirlenmesi ve ilanların buna göre verilmesini söyledim; yapmıyorlar. Havuz medyası her kanaldan besleniyor. En büyük kaynağı beşli çete. Beşli çetenin varlık nedeni havuz medyası. Geliyor gelmekte olan. Beşli çeteyi bulacağı ve yakalayacağız onları" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "Bir kanun teklifi getirmişler, bunlar yetmiyormuş gibi özgür medyayı susturmak için başka arayışlara giriyorlar. Bu ülkenin gençleri doğruları görecektir. Ben bu ülkenin gençlerine katıksız güveniyor ve inanıyorum" dedi.

SIEMENS İDDİASI
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sadece bir örnek; hızlı tren yapılacaktı, ihalesi açıldı. Siemens gelecekti, 10 milyon Euro rüşvet dağıttılar. Almanya'da da mahkeme var, onların hazırladığı rapor var. 'Siemens'in verdiği 10 milyon Euro'nun yüzde 30'unun devlet görevlilerine, yüzde 20 Kolin'e, yüzde 20 TCDD yetkililerine, yüzde 20 aracılara, yüzde 10'u Siemens Türkiye yöneticilerine verdik' diyor."

'KİMİN FAİZİNİ İNDİRDİLER'
"Türkiye'yi dış güçler bu hale getirdiyse siz neredeydiniz?" diye soran CHP lideri, "Son mermiyi de ekonomiye sıkmışlar. Devleti yönetemediklerini itiraf ediyorlar. Eğer siz dış güçler edebiyatı yapıyorsanız oradan ayrılacaksınız. Dış güçlere direnen, onuruyla varlığını hissettiren CHP'ye kapı aralayacaksınız. Şu anda ülkeyi yönetenler halka yalan söylüyor. 'Biz faize karşıyız' diyorlar. Hangi faizi indirdiler, kimin faizini indirdiler? Merkez Bankası'nın bankalara açtığı faizi indirdiler. Halkın faizini, işçinin, çiftçinin, esnafın faizini değil" dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Birileri, 'Sırf daha iyi arabaya binmek, daha iyi telefon alabilmek için sufli heveslerle başka ülkelere gidenlere acıyorum' diyor. Bu dili sakın kullanmayın, bu dil zehirli bir dil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin böyle bir dil kullanması hepimizin vicdanında derin sorgulamalar yapmasını gerektiriyor. Sen ülkede iş verdin de çalışmadı mı, imkan sağladın da olmadı mı? Sen gençlerin umudunu kırarsan, onları işsiz bırakırsan, hala babanın eline bakıyorsa bu tablo bizim kaldıracağımız bir tablo değil. Bunu birlikte değiştireceğiz. Bu gençler, Sarayın ya da havuz medyasının beslemesi olmak istemedi. Bu gençler çalışarak, üreterek kendilerine daha iyi yaşam kurmak istedi. İşsizlik varken birilerinin dört, beş, altı yerde maaş almalarını istemedi. Bu gençler rüşvet alan büyükelçileri tayin eden değil.