GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mutfak
10 Mart 2017 Cuma 13:51

Kemeraltı klasiği: Gül Kebap

Kemeraltı’nda, bugün dördüncü kuşağa teslim edilen Gül Kebap farklı lezzeti ve sunumuyla tam bir lezzet klasiği.Çanakkale Savaşı Gazisi göç eden Yüzbaşı Hacı Mehmet Ali Gülgeze’nin 1949 yılında kurduğu Gül Kebap ilk günkü gibi kalaylı bakır tabaklarda döner ve köfte servisi yapıyor...

Kemeraltı’rnda Şadırvan Camii bölgesinde yer alan iki katlı mütevazi mekanında Gül Kebap farklı sunumu, özel sosları ile döner ve köfteye yepyeni bir kimlik yaratarak 1949 yılından bu yana sunuyor.

Gül Kebap, Çanakkale Savaşı Gazisi, Girit Resmo’dan İzmir’e göç eden Yüzbaşı Hacı Mehmet  Ali Gülgeze tarıafından kurulmuş. İkinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze uzun yıllar bayrağı ileriye taşımış. Muhsin Gülgeze’nin oğlu Hüsnü Gülgeze ve son olarak da Muhsin beyin torunu Burak Muhsin Gülgeze Gül Kebap markasını sürdürüyor.

Burak Muhsin Gülgeze, mekanın klasik özelliklerini ve başta ahilik ilkeleri olmak üzere tüm niteliklerini korumaya büyük bir özen gösterirken, bilgi çağı teknolojilerinden de yararlanarak tüm sosyal medyada tanıtımını yapıyor. Akıllı telefonlarla adresi kolayca bulmanın mümkün olduğu mekanın başka şubesi yok. “İleride belki şubeleşebiliriz” diyen Burak M. Gülgeze, mekanın müşterilerinin Kemeraltı esnafı ve İzmirliler yanında tüm Ege Bölgesi’nden çarşıya gelenler ve özellikle düğün alışverişine çıkanlar olduğunu vurguluyor.

KATKI MADDESİ YOK
Köfte ve dönerin kuzu ve dana eti karışımıyla hazırlandığını anlatan Burak bey, “Köftelerimizde ve dönerimizde katkı maddesi kullanmıyoruz. Et kendi lezzeti ile hazırlanıyor” diyor.

“Bandır” denilen köfte çok özel etlerden hazırlanıp iyice yoğurularak kendi yağında bakır tavalarda pişiriliyor. Halden özenle seçilerek alınan organik domateslerin rendelenmesi ve içine kemik ve et suyu ilave edilerek hazırlanan üzerine tereyağ gezdirilmiş mis kokulu bir sosun içine boca edilerek kalaylı bakır tabaklarda servis edilen köfte yanında tazecik kara fırın ekmeği ile tam bir lezzet şölenine dönüşüyor.

Döner ise İskender adıyla anılsa da İskender’den çok daha farklı, özel ve özgün bir tada sahip. Dönerin altına döşenen pideler kepekaltı undan özel olarak hazırlanıyor. İskender pidesi gibi kalın değil incecik ve çok lezzetli. Sos ise her yerde karşımıza çıkan salçalı sos değil. Salça mekana uğramıyor. Her mevsim taze domates rendesi ile hazırlanan döner sosu da tıpkı köfte sosu gibi et ve kemik suyu ile ağır ateşte uzun saatler pişirilerek elde ediliyor.

Dönerin et döner olması yanı sıra en önemli özelliği ağır ağır ve tam kıvamında pişirilmesi. Mekanın işinin ehli ustası döneri ne çiğ bırakıyor ne de kömürleştiriyor. En kalabalık saatlerde bile döner gerçek kıvamında pişiyor. Döner tabağında ise incecik kıyılmış maydonoz, mis kokulu domatesler arzuya göre ince kıyılmış soğan ve acı yeşil biber ile servis ediliyor.

Benim gibi iki lezzet arasında kararsız kalırsanız köfte ile döneri aynı tabakta karışık olarak da isteyebilirsiniz.

KEMALPAŞA TATLISI

Mekanının olmazsa olmaz tatlısı Kemalpaşa bildiğiniz klasik esnaf lokantalarından çok daha farklı. Mustafa Kemalpaşa ilçesinden özel olarak getirilen ve taze tüketilen tatlı damla sakızlı ve taze lorlu. O yüzden de öyle uzun süre raflarda bekletilemiyor. Zaten mekanın sirkülasyonu o kadar fazla ki günlük olarak tüketiliyor.

AHİLİK GELENEĞİ

Sabahları Domates, mercimek ve tavuk suyu çorbaları ise özellikle güne erken başlayan esnaf için paha biçilmez bir enerji kaynağı.

Dükkanın açılışı dualarla yapılıyor. Ahilik geleneğinin tüm güzelliğini yaşayan ve yaşatan Hüsnü Gülgeze İzmir Lokantacılar Odası yönetiminde uzun yıllardır hizmet veriyor.

Eğer şanslıysanız ve sabah erken saatte mekana giden ilk kişi siz olursanız ahilik geleneğinin en güzelini yaşama şansına erişebilirsiniz. İlk müşteriden alınan para önce pere konuyor sonra alna sürülüyor. “Siftahı senden bereketi Allah’tan” denilerek’te dualarla siftah yapılıyor.

Kemeraltı’nın simge mekanlarından biri olan Gül Kebap dördüncü kuşağa erişmeyi başaran ve genç kuşağın ilgisi ve sevgisi ile daha da uzun yıllar kuşaktan kuşağa bayrağı ileriye taşıyacağına inandığım bir İzmir klasiği. Daha çok kazanalım, fabrikasyona dönelim zihniyeti yerine, butik kalmayı tercih eden mekan marka tescilini, patentini almayı bilen çağdaş ve modern bir anlayışla yönetiliyor.

Küçük ama sevimli, insanı boğmayan mekanda eşsiz lezzetleri tadarken Kemeraltı’nda olduğunuzu buram buram hissediyorsunuz.(Nurhayat Talay)