Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ - Yunan diva Despina Vandi'nin, Türk Eğitim Vakfı'nın organize ettiği gecede arkada Atatürk resmi var diye sahne almaması, Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli'nin bu olay üzerine "Hemen Çeşme'yi terk et" sözleriyle yaşanan krizin yankıları devam ediyor. İzmir Ticaret Odası'nın önceki Başkanı Ekrem Demirtaş, "Bugünlere kolay gelinmedi. Hamaset uğruna Türk - Yunan dostluğu feda edilemez" çıkışında bulundu.
DEMİRTAŞ: O DÖNEMDE PEK ÇOK ZORLUĞA GÖĞÜS GERDİK
1997 yılından 2016 yılına kadar yapılan Ege Kıyıları ve Yunan Adaları Ekonomik zirvelerinde iki ülke arasındaki buzları eritip sıcak bir ortam yaratıldığını, iki ülke arasındaki ticaret hacminin de 200 milyon dolardan 4 milyon dolara çıkarılmasında katkıları olduğunu anlatan Ekrem Demirtaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Pek çok zorluğa göğüs gerdik o zamanlar. Gümrüklerde saatlerce bekletildik, kapıların arkasında, arabalarımızın peşinde Yunan polisleri oluyordu. Türk- Yunan düşmanlığının bitirilmesi, dostluğun kazanılması için o dönemde biz de dahil herkesin çok büyük emekleri vardı. 1990'lı yıllarda, en çok ticaret, komşuyla yapılır, prensibiyle tüm sivil toplum örgütleri ve İzmir Ticaret Odası bir çaba içine girdik. Çok önemli dostluklar elde ettik. Dikili'nin o dönemdeki Belediye Başkanı Osman Özgüven başta olmak üzere kıyı kentlerimizin belediye başkanları bu ilişkiyi başlattı. Sonra biz diğer oda başkanlarıyla bir araya geldik. Bugünlere kolay gelmedik."
İSMAİL CEM İLE PAPANDREU AİLELERİYLE BİRLİKTE YEMEK YEDİ
Sisam Adası'nda rahmetli Dışişleri Bakanımız İsmail Cem ile Yorgo Papandreu'nun aileleriyle birlikte yemek yediğini, Papandreu'nun o gece Zeybekiko çaldırıp oynadığını hatırlatan Ekrem Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Adalarda kapıda vize ve yeşil pasaportla vizesiz giriş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Karamanlis'in Atina Ekonomik zirvesinde sağlandı. Dostluğu geliştirdikten sonra bizi pasaport kuyruğuna bile sokmadılar, çiçeklerle karşıladılar. Elbette bu güzel ortamı korumak da kolay değil. Yunan sanatçı Despina Vandi'nin Çeşme'de vereceği konserde yaşananları duyunca tüylerim diken diken oldu. Çok üzüldüm. Türk - Yunan dostluğunu korumak, hassasiyetini herkes göstermeli. Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, o sırada, Çeşme'yi terk et, demek yerine tansiyonu düşürmeliydi. Biz bugünkü dostluk ortamını kolay kurmadık, hamaset uğruna bu ilişki feda edilemez. Biz Türkler, Yunan halkı ile aynı kaderi paylaşıyoruz, aynı coğrafyada yaşıyoruz. Orada deprem olursa, biz de sarsılıyoruz; orada yangın varsa dumanı bize geliyor. Onun için biz birlikte olmak zorundayız. Lal Hanım'ın yaptığı çok yanlıştı. Siyasetçinin görevi düşmanlıktan prim yapmak mıdır? Türk - Yunan düşmanlığından artık kimse prim yapmıyor, tam aksine dostluktan prim yapıyor. Her gün yüzlerce, binlerce insan Çeşme'den Sakız'a, Kuşadası'ndan Sisam'a gidiyor. Lal Denizli, bu ilişkilerin hassasiyetinin henüz farkında olmayabilir, etrafındakilerin de onu yanılttığını düşünüyorum. Çünkü Lal Denizli, barıştan yana birisi. Umuyorum ki bu yanlış, zaman içerisinde düzeltilir. Mesela Sakız Belediye başkanı ile buluşmalı, onu Çeşme'ye davet etmeli. Ne demek, hemen Çeşme'yi terk et, demek! Biz aynı coğrafyada yaşamak zorundayız, bunu hiç kimse unutmasın."