Metehan UD/ EGEDESONSÖZ – İzmir’in Çiğli ilçesindeki Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu bulunan Dostcam Fabrikası’nda çalışan işçiler çalışma koşullarının iyileştirilmesi için DİSK’e bağlı Cam Keramik-İş Sendikası’na üye olmuş ancak sendikaya üye olan onlarca işçi işveren tarafından tazminatsız bir şekilde işten çıkarılmıştı.
İşten çıkarılan işçiler konuyu yargıya taşıyarak işe iadelerini ve tazminatlarının ödenmesini istedi. İşçiler işyerinde yasal sendikal faaliyetlerde bulunduklarını buna karşın işverenin sendikal faaliyetleri engellemek amacıyla tazminatsız bir şekilde iş akitlerini sonlandırdığını ileri sürdü.
ŞİRKETTEN KANUNSUZ GREV SAVUNMASI
Dostcam Şirketi ise işçilerin kanunsuz grev yaparak haksız bir biçimde iş bırakma eyleminde bulunduklarını, eylemin gerçek nedeninin mensubu oldukları Sendika ile TİS imzalanması yönünde baskı kurmak olduğunu ve eylemin işyeri işgaline dönüştüğünü iddia etti.
Yerel mahkeme, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay işçilerin aleyhine karar verirken işçiler son çare olarak taleplerini Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Dosyayı inceleyen Anayasa Mahkemesi sendikal örgütlenme özgürlüğüne dikkat çekerek işyerinde Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine dair karar verdi.
YARGILAMA SİL BAŞTAN
Yargılamanın yeniden yapılması için Karşıyaka 1. İş Mahkemesi’ne gönderilmesine de hükmeden Anayasa Mahkemesi ayrıca işçilere net 10 bin TL manevi tazminat ödenmesine de karar verdi.
'OLDUKÇA AĞIR BİR SONUÇ'
Kararda şu ifadeler yer aldı:
- Başvurucular sendika hakkı çerçevesinde gerçekleştirdikleri eylem nedeniyle oldukça ağır bir sonuçla karşılaşmış ve işlerini kaybetmiştir. Karşılaşılan ağır sonuç nedeniyle Yargıtayın geliştirdiği ölçütlere göre feshin son çare olması prensibinin bu tür davalarda uygulanmasının temel hak ve özgürlüklerin korunması için hayati önemde olduğu açıktır. Zira son çare olduğu gösterilmeden temel hak ve özgürlüklerini kullanan işçilerin iş sözleşmelerinin feshedilmesi söz konusu işçiler ve diğerleri üzerinde caydırıcı bir etkiye neden olacaktır. O hâlde bir iş sözleşmesinin feshinin temel hak ve özgürlüklerin ihlaline neden olmaması için iş ilişkisinin devam ettirilmesini imkânsız kıldığı değerlendirilen ve doğrudan en ağır yaptırıma bağlanmış olan bu sebeplerin işverence ve daha sonra denetleme yapan derece mahkemelerince hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konulmuş olması gerekir.
- Buna karşın başvurucuların iş akdinin sonlandırılmasında feshin son çare olması prensibinin değerlendirilmediği görülmektedir. Anayasa Mahkemesi -başvurucuların neden oldukları zararı ücretsiz çalışarak telafi etmeyi talep ettikleri de gözönüne alındığında- başvurucuların ücretsiz yahut ek mesai yaptırılması, ücretlerinde kesintiye gidilmesi gibi daha hafif giderim yolları izlenmeksizin doğrudan iş akitlerinin feshedilmesinin kaçınılmaz olduğunun gösterilemediğini değerlendirmiştir
- Tüm anlatılanlar kapsamında eldeki başvuruda işveren tarafından başvurucuların sendika hakkına yapılan müdahalenin onların ve başkalarının sendika haklarını kullanmaları üzerinde caydırıcı bir etkiye neden olacağı, buna karşın derece mahkemelerince yeterli bir yargısal inceleme yapılmaması nedeniyle devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getiremediği kanaatine ulaşılmıştır. Açıklanan gerekçeyle Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.