Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü Araştırma Geliştirme Projeler Daire Başkanı İsmail Yıldız, Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Teknik Destek Projesi'ne ilk olarak Trabzon'da başladıklarını, İzmir'in ardından Şanlıurfa ile devam ederek projeyi dokuz ilde uygulayacaklarını söyledi. İzmir'de 15-19 Şubat'ta Bornova Anadolu İmam Hatip Lisesi, Batıçim İlkokulu, Güzelyalı Ortaokulu ve İzmir Amerikan Koleji'nde gönüllü öğretmenlerle masallarda toplumsal cinsiyet, atasözleri ve deyimlerdeki cinsiyetçi söylemler gibi konuların tartışıldığını belirtti.
'Mesleğin cinsiyeti olur mu', 'Dilimizin cinsiyeti var mı' gibi oyunlar ve etkinlikler yapıldığını anlattı. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda farkındalığın artırılması için öğrencilerin yanı sıra öğretmenler, idarecilerin de bilgilendirildiğini aktardı. Yıldız, İzmir'de ilk ve orta öğretimde kız ve erkek sayılarının eşit olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Bakanlığımızın genel idari hizmetleri kadrosuna bakıldığında gözetilmeyen bir durum var. İdareci yönüyle kadınlara fırsat tanınsın istiyoruz. Tanınmakla yetmiyor motive edilmesi lazım. Öğretmen istihdamında kadın oranı yüksek ama idareci yönüyle talip olmak gerekiyor. Kadın oranını artırmamız lazım. Eğitime anaokullarından başlayarak bunu 12 yıla yayarak, ders kitaplarında da bu bilinci aşılamamız lazım. Hangi iş kolunda olursa olsun kadına fırsat verilmesi lazım. Pilot okulu seçerken sosyo kültürel olarak incendim ve kendim seçtim. Seçilen okullarla ilgili sorun yaşamadık. Özel-devlet gözetmedik İzmir'in tüm okullarını inceleyerek karar verdik" dedi.
'EVİN İÇİNDEKİ ANNEYİ VE SINIFTAKİ ÖĞRETMENİ GÜÇLÜ TUTACAĞIZ'
Projenin Eylül ayında tamamlanacağını, sonucun rapor haline getirilerek açıklanacağını anlatan Yıldız, amaçlarının kız çocuklarının okullaşma oranını artırmak ve cinsiyet eşitliğini getirmek olduğunu söyledi. Yıldız, "Biz iki şeyi güçlü tutacağız. Evin içini anne sayesinde sınıfın içini de öğretmen sayesinde güçlü tutacağız. Bu ikisini güçlü tutarsak yapılamayacak iş yok. Anneyi güçlü tutmanın yolunu bulmalıyız. Sorunsuz çocuk için annenin sorunsuz olması lazım. İyi öğrenci yetiştirmenin yolu öğretmene yatırım yaparsak çocuk da başarılı bir şekilde dünyaya entegre olur" dedi.
ETCEP Ekip Lideri Fatma Özdemir Uluç, proje kapsamında ders kitabı ve öğretim programlarının taranacak cinsiyet eşitliğine aykırı ifadelerin çıkarılacağını, üstü örtülü eşitsizliklerin tespit edileceğini belirterek şöyle konuştu: "Çocuklar üstü örtülü mesajları alabiliyorlar ve belki tüm yaşamları boyunca etkili oluyor. Bunun için öğretmenler eğitilecek. Proje çalışmaları sırasında okul içi ve sınıf içi temsilde kız çocukları dezavantajlı olduğunu, mesleklere dair kalıp yargıların kuvvetli olduğunu gördük. Örneğin beden eğitimi derslerinde bahçenin büyük alanını erkekler kullanıyor, kızlar daha dar alanlara sıkıştırılıyor. Soyunma odalarının kullanımında kızlara az yer ayrılıyor. Kızlar sanatsal aktivite erkekler sportif aktivite yapar gibi yargılar var. Kız çocukları sakin oynarlar, erkekler daha hareketli olurlar gibi algılar var. Biz bunları yeniden yazmak istiyoruz. Bir okulumuz soyunma odasını eşit kullandırmak için belediyeden konteyner talep etti. Kız çocukları kendilerini mühendis, bilim insanı olarak görmüyor. Erkekler yaramazlık yaptığında hayta oluyor, kızlar yaptığında hoş görülmüyor. Ders kitaplarında kadın ve erkeklerin temsiliyet derecesine baktık. Kadınlar genelde ev ortamında aile içinde olduğunu gördük. Öğretmenler, erkeklere 'kız gibi sakız çiğneme' diyebiliyor. Bu algıyı değiştirmeyi hedefliyoruz."
CİNSİYET EŞİTLİĞİ İÇİN İLGİNÇ SÖZLER
Ortaöğretimden sorumlu İzmir İl Milli Eğitim Şube Müdürü Bahattin Yılmaz'ın cinsiyet eşitliğini amaçlayan bir projede kadınlar için sarf ettiği sözler dikkat çekti. Yılmaz, yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Kadın erkek eşitliğinden bahsediyoruz. Genel olarak ben eşitlik olarak bakmıyorum. Kadınların bunun daha önünde olduğunu varsayım olarak değerlendiriyorum, Allah-u Teala ana rahmine çocuğu düşürdüğü andan itibaren çocuk gelişiyor. Uzun bir süre sekiz ay gibi orada kalacak. Son bir aya geldiği zaman yalvarıyor, yakarıyor. 'Yarabbi beni dünyaya göndereceksin ama ben orada ne yapacağım. Ben acz içindeyim hiçbir şey yapamam beceriksizim, elim tutmaz, ayağım yürümez ben ne yapayım?' Diyor ki Yaradan, 'siz müsterih olun ben dünyaya geldikten itibaren size bir melek göndereceğim. Ama siz farkında olmadan bu meleğe 'anne' diyeceksiniz.' Bu misyonu yüklüyor burada bir kadına. O da kalkıyor farkında olmadan yediriyor, içeriyor, doyuruyor. İkinci bir misyon yüklüyor kadınlara öğretmen unvanını yüklüyor. İlk öğretmen burada ister istemez anne oluyor. Yine çevremize baktığımız zaman yuvayı dişi kuş yapar diyoruz. Burada yine bir misyon yüklüyoruz kadınımızı göklerde uçan kuş olarak görüyoruz. Yine çevremize baktığımızda Allah-u Teala hazretlerinin ahrette vereceği cennet diyoruz. Cenneti yine annelerinin ayağının altına sermiştir. Burada da yine onlara büyük görev düşüyor. Başarılı her erkeğin arkasında demiyorum ben yanında bir kadın vardır. Yine burada kadın erkeğiyle birlikte omuz omuza mücadelesinde erkeğini başarıya taşır. Anadolu diyoruz kara parçasına. O nadide varlıklara güzel insanlara, erkeklerle beraber daha çok görev düşüyor. Onlara saygıyla sevgiyle yad ediyorum." (dha)