GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Enerji
29 Mayıs 2017 Pazartesi 10:21

İzmir'in o ilçesindeki RES projesi için 2. raund: Yeniden yargı yolu!

Karaburun’da Lodos Üretim A.Ş. tarafından faaliyet gösteren RES’in kapasite artışı projesinin ikinci kez aldığı ÇED Olumlu Kararı yargıya taşındı. Karaburun Kent Konseyi’nin açıklamasında mahkemeye başvurunun gerekçeleri açıklanırken, “Bunun adı temiz enerji değil talandır” denildi.  

Mehmet İŞLER / EGEDESONSÖZ - Lodos Elektrik Üretim A.Ş.’ne ait Karaburun Rüzgar Enerji Santralinin, kurulu 50 türbine 47 türbin ilavesini öngören kapasite artışı projesi için ikinci kez verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu’ kararına dava açıldı.

Geçtiğimiz yıl İzmir 6’ıncı İdare Mahkemesinin oy birliğiyle verdiği kararla iptal edilen projenin davası sürerken, Lodos firması 47 türbinin yerlerini değiştirmek istemiş ve talebi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca uygun görülmüştü. Böylelikle mahkeme türbin koordinatlarının tümüyle değiştirilmiş olması, ÇED olumlu kararı verilen RES sahası etki alanın değişmesi nedeniyle bilirkişi raporunu karara esas almayarak, ÇED olumlu kararını iptal etmişti.

Mahkeme, ÇED sürecinin yeniden başlatılması gerektiği sonucuna varmıştı. Karaburun’daki çevreciler projeye ilişkin ikinci kez verilen, ‘ÇED olumlu kararı’ hakkında yargıya başvurdu.

Karaburun Kent Konseyi adına yapılan açıklamada ise, firmasının mahkemece iptal edilen ÇED kararında 38 kilometrekare olan proje sahasını 104 kilometrekareye çıkardığını gizlediği belirtildi.  

Konseyin bilgilendirmesinde şu ifadeler yer verildi:

Lodos Elektrik Üretim A.Ş. türbinleri kilometrelerce uzağa taşıyarak, doğa, sosyal ve ekonomik yaşam üzerindeki vahim etkilerin katlanarak artmasına neden olacak bu değişiklik hakkında mahkemeye bilgi vermemiştir. Bu durum, avukatımız tarafından mahkemeye sunulana kadar geçen 6 ayı aşkın sürede, mahkeme heyeti, bilirkişi heyeti ve Karaburun halkından saklanmak istenmiştir.

TEKRAR YARGIYA TAŞINDI
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, proje alanı 3 kat artmasına rağmen mahkeme iptal kararını, 2009/7 genelgesiyle aşmayı uygun görmüş ve Karaburun Yarımadasında, tarım ve mera alanlarıyla, orman arazileriyle ve çok değerli doğasıyla 104 kilometrekareyi Lodos firmasına tahsis edecek bu projeye ikinci kez ‘ÇED Olumlu Kararı’ vermiştir. Bu ikinci ‘ÇED Olumlu Kararı’ da, Karaburun yurttaş davacılarınca 17/05/2017 tarihinde yürütmesinin durdurularak iptali istemiyle tekrar yargıya taşınmıştır.

BAKANLIĞIN KARARINI ANLAMAKTA GÜÇLÜK ÇEKİYORUZ!
2009/7 sayılı genelgeye göre işlem yapılabilmesi için; iptal gerekçesinin, ÇED dosyasındaki bir ya da birkaç bölümle sınırlı olması ve iptal kararının, ÇED dosyasında diğer bölümleri olumsuz etkilemiyor olması gerekmekteyken, mahkemenin, etki alanın değişmesi nedeniyle ÇED Kararını tümden iptal eden ve yeni duruma göre ÇED sürecinin yeniden başlatılmasına hükmeden kararı ne yazık ki yok sayılmıştır. ÇED Raporu yangından mal kaçırırcasına öyle büyük bir hızla hazırlanmıştır ki, kervan yolda düzülür mantığıyla, ÇED Kararına esas olması gereken ek raporlar ile kurum görüşleri ve izinlerinin yenilenmesi için başvuru dahi yapılmamış, mahkemece iptal edilen ÇED Raporu ekleri yeni Rapora konuvermiştir. Karaburun Yarımadasını nadir ekosistemi, yaban hayatı ve kırsal kalkınma potansiyeli ile uluslararası öneme sahip bir yarımada olarak tanımlayarak Özel Çevre Koruma Alanı İlanı edilmesi için teklif raporu hazırlayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının;  Yok edilecek orman alanları ile ilgili gerekli ön izin başvurusu bile olmayan, devasa türbinlerin dikileceği alanlarda erozyon, toprak kayması, arazi kaybı gibi hayati öneme sahip unsurları değerlendirecek gerçek bir Jeolojik Etüdü dahi bulunmayan bu projeye, gerçek raporlar istenmeden, 1 aylık bir süre içinde ÇED Olumlu Kararı vermiş olmasını, her bir türbinin yerleşimlerini 2 ila 7  kilometre arasında değiştiren, proje sahasını 3 kat arttıran bu iki projenin, aynı uzunlukta bağlantı, servis yollarına sahip olacağını, aynı miktarda hafriyata neden olacağını kabul etmiş olmasını, her bir türbinin tek tek Karaburun RES şalt merkezine yüzlerce kilometreye ulaşacak yer altı iletim hatlarıyla bağlanarak, 104 kilometrelik alanın nasıl yok edilebileceğini hiç sorgulamamış olmasını anlamakta güçlük çekiyoruz.

BUNUN ADI TEMİZ ENERJİ DEĞİL TALANDIR!
Karaburun’da ve Ege’de pek çok RES projesi için Ekosistem Değerlendirme Raporu hazırlayan bilim insanlarının, bu raporda da, 104 kilometrelik alanda flora ve fauna, ekosistem değerlendirilmesini bir aydan az bir sürede kopyala-yapıştır yöntemiyle hazırlayabildiklerini, bu ülkenin zengin biyolojik çeşitliliğin bu tür ‘bilim insanı’ raporlarıyla nasıl yok edilebileceğini görmekten çok büyük kaygı duyuyoruz. Bu bilim insanlarını, kendi uzmanlık alanlarını aşarak, kümülatif etki adı altında, Karaburun RES Projesini Akdeniz fokları açısından değerlendirmelerini ve Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü’nün Akdeniz Foklarının kalan son üreme yaşama alanlarından biri olarak belirttiği Karaburun Yarımadasında konunun gerçek uzmanı bilim insanları tarafından yapılan bilimsel araştırmaları yok sayarak ‘Karaburun yarımadası civarında bu türe ait mağaraların ve habitatların olmadığını’ iddia etme cesaretini göstermiş olmasını şiddetle kınıyoruz. Böylesi, doğaya, insana hoyrat bir uygulamayla ‘yenilebilir temiz enerji’ adı altında bu nadir doğanın, yaban hayatının, tarım, mera ve turizm alanlarımızın kısacası Karaburun’da yaşamın yok edilmesine rıza göstermeyeceğiz. Bunun adı temiz enerji değil talandır.