GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
29 Mayıs 2017 Pazartesi 13:02

İzmir'in Çernobili'nde kritik rapora çevrecilerden kontra: Nelere itiraz ettiler?

Avukat Cangı, Gaziemir’deki kurşun fabrikasının temizlenmesi için hazırlanan ÇED dosyasının geçtiğimiz günlerde nihai olarak kabul edilmesinin ardından, bakanlığa verdiği dilekçede kendisi ve EGEÇEP adına görüş ve önerilerini sıraladı.

Mehmet İŞLER /EGEDESONSÖZ - İzmir’in Çernobil’i olarak nitelenen ve radyoaktif tehlikenin bulunduğu Gaziemir’deki eski kurşun fabrikasında gömülü maddelerin temizlenmesi sürecinde bir gelişme yaşandı.

Turanlar Atık Yönetimi Geri Dönüşüm A.Ş. tarafından yapılması planlanan radyoaktivite bulaşmış atıkların fiziksel yöntemlerle ayıklanması, sahanın temizlenmesi ve elde edilen kurşunun geri kazanımı projesi ile ilgili hazırlanan İDK tarafından uygun bulunup nihai kabul edilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporuna ilişkin görüş ve önerilerin sunulması için hazırlanan dilekçe bakanlığa iletildi. 

İzmir’in çevreci avukatı Arif Ali Cangı kendi adına asaleten, EGEÇEP (Ege Çevre ve Kültür Platformu) Derneği adına da vekaleten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’ne verdiği dilekçede doğrultusunda ek çalışmalar yapılması, eksikliklerin tamamlanmasını istedi.

İŞTE O ÖNERİLER:
Cangı’nın dilekçesinde yer alan ifadeler şu şekilde;

"Nihai raporu incelediğimizde itirazlarımızın önemli bir kısmının dikkate alınmadığını görüyoruz. Radyoaktif kirliliğin alandan uzaklaştırılması konusu; malzemenin başka bir yere taşınıp meskun olmayan bir mahalde kurulacak tesiste ayrıştırma yapılması önerimize ‘malzemenin taşınmasının daha fazla çevre kirliliği riski yaratacağı’ ileri sürülmüştür. Malzemenin taşınması sırasında yaratacağı risk, alanda kırma, öğütme, ayrıştırma işlemlerinde oluşacak risklerden daha mı fazladır? Bu tespit neye göre yapılmıştır bilinmemektedir. Raporun içindeki bazı uyumsuzluklar yapılacak işlem konusunda tereddüt uyandırmaktadır.

RADYOAKTİFLİ KAYAÇLAR KIRMA İŞLEMİNE TABİ TUTULMADAN ÇNAEM’E GÖNDERİLSİN
Radyoaktif kirliliğin yüksek olduğu kurşun atıklı kayaçlar bu şekilde mi yoksa kırma işlemi sonrasında mı ÇNAEM'e (Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi) gönderilecek? Halkın katılımı toplantısında radyoaktif bulaşıklı kayaçların radyoaktif kirlilik olan kütlenin yüzde 90’ını oluşturduğu ifade edilmişti. İtirazlarımızdan birisi de kırma ufalama ve sonra radyoaktivite ölçme yöntemi idi. Serbestleştirmeydi şimdi arındırma diye ifade ediliyor. Europium izotopları ile kurşundan oluşan kayaçları kırmanın yanlışlığını anlatmıştık. Adeta bir kaya tuzu parçasının bir o kadar toprakla birlikte kırılıp ufalanması ufalanması, radyoaktivitenin pik yaptığı kayaçları gözden saklama gibi. Europium radyoaktif izotopları zaten sadece kayaçlarda bulunduğu olduğu için, kayaçlar arazide iken kolayca toplanır ÇNAEM’e gider demiştik. Bu itirazlarımız dikkate alınmamıştır. İnsanların yoğun şekilde yaşadığı bir yerde bu işlemlerin yapılması halk sağlığını yok saymak anlamına gelir. O yüzden biz önerimizi tekrar ediyoruz; kurşun geri kazanımını düşünmeden, radyoaktif bulaşıklı kayaçların kırma işlemine tabi tutulmadan ÇNAEM’e gönderilsin. Bu sayede radyoaktif bulaşıklı atıkların yüzde 90’ının alandan uzaklaştırılması ve ÇNAEM kontrolünde saklanması sağlanmış olacaktır.

EU 152-154 İZOTOPLARI ÖNEMSİZ Mİ?
Projeye konu atık nükleer bir atık olmayıp, sahada EU 152-154 radyoaktif izotoplarının mevcut olduğu belirtilmiş. Bu kendi içinde çelişen bir tespit değil mi? Uzman görüşünde de belirtildiği gibi ‘Europium 152 (Eu-152) izotopların doğada bulunmayan, sadece nükleer reaktörlerde zincirleme fizyon yani çekirdek bölünmesi reaksiyonları sırasında nükleer yakıt demetlerinde ve kontrol çubuklarından yaratılan insan yapısı izotoplardır. Bu izotopun radyoaktif yarılanma ömrü 13 yıldır, beta partiküleri ve yüksek enerjide gama ışınları yayarak yaklaşık yüzyıl radyasyon yaymaya devam eder’. Bu bilimsel bilgi karşısında projeye konu atığın nükleer bir atık olmadığının söylenmesi, bilimsellikten uzak, alınması gereken önlemleri hafifletmeye yönelik bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın kabul edilmesi mümkün değildir.

GERİ KAZANIM PROJEDEN TAMAMEN ÇIKARTILMALIDIR
Alandan çıkan atıkların geri kazanımı çok mu önemli? ÇED raporunda proje kapsamında ‘tehlikesiz atıkların geri kazanımı’ da yapılacağı yazılıdır. Raporda, ‘28 Haziran 2016 tarihinde İzmir’de gerçekleştirilen Halkın katılımı toplantı sonrasında ÇED Başvuru Dosyasında daha önce geri kazanılması düşünülen alüminyum, çinko, bakır curüfu, talaşı, parçası, tozu, çapaklarını kapsayan tehlikeli ve tehlikesiz atıkların geri kazanımı projenin kapsamından çıkarılmış sadece toprakla kontamine olan kurşunun mümkün ise geri kazanımı şeklinde kapsam daraltılmıştır’ yazılıdır. Kurşun eldesi için yapılan ayrıştırma işlemlerinde radyoaktif kirliliğin kurşun atıklardan ayrıştırılmasının denetimi nasıl yapılacaktır? Bu soruya ÇED raporunda tatmin edici yanıt verilmemiştir. Geri kazanım projeden tamamen çıkartılmalıdır.

RİSK ANALİZİ NEDİR?
Toz sorunu çözümlenememiştir; Raporda; ‘Faaliyet sırasında malzemenin sahadan çıkarılması, kamyona yüklenmesi, alan içerisinde nakliyesi, kırma eleme tesisine boşaltılması ve kırma eleme işlemi sırasında toz oluşumu söz konusu olacaktır’ denmektedir. Ayrıca; tesiste yılda 12 ay, ayda 25 gün ve günde 8 saat çalışma yapılarak 50 ton/gün (6,25 ton/saat) malzeme çıkarılmasının planlandığı, faaliyet sırasında yapılacak çalışmalar nedeniyle oluşacak toz emisyonu 0,865 kg/saat olup, bu değer Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği, baca dışı yerlerden kaynaklanan toz oluşumu sınır değeri olan 1 kg/saat değerinden küçük olduğundan bahsedilmektedir. ÇED raporunun diğer bölümlerinde olduğu gibi “Toz Modeli Sonuçlarının Değerlendirilmesi” bölümünde de değerler, ölçümler, sınır değerlerin altında gösterilmeye çalışılmış. Kırma-Eleme Tesisi kapalı ortamda olduğu söyleniyor, ancak; toz indirgeme detayları gösterilmemiştir. Toz emici fanlar, su bastırma noktaları vs., akım şemasında yer almamaktadır… Toz filtrelerinden bahsediliyor, ancak; nerde yer aldığı, kapalı tesis içerisinde nerelerden toz emildiği, tozlar nerde çöktürüyor, nasıl torbalanıyor detaylı anlatılmamıştır. Çıkan tozların tane büyüklüğünün 5-6 mikrondan az olan kısmının yüzdesi nedir? Nasıl bir önlem alınıyor? Bu tozlar ne olacak? İyi irdelenmemiştir. Mevcut açıklanan ölçüm değerleri, tahmin edilen miktarlar pek gerçekçi gözükmüyor. Yaşam birimlerine çok yakın bir merkezde, laboratuvar gibi çalışması planlanan tesislerin, arıza durumunda, etrafa aşırı değerlerde toz salındığında, olası riskler karşısında, acil eylem planı, risk analizi nedir?

GAZ EMİSYONLARI SORUNUNA İLİŞKİN İTİRAZ…
Bu itirazlarımız, nihai raporda tesisin nükleer atık olarak değerlendirilmemesi gerektiği belirtilmekle yetinilmiştir. ÇED raporunda tesiste çalışacak makine ve araçlardan kaynaklanacak emisyon oluşumu hesaba katılmıştır. Rapora göre; tesiste, sinir değerin üzerinde radyoaktivite içerdiği belirlenen malzeme metal kutulara, ardından konteynırlara konulacaktır. Sahada ayıklamaya tabi tutulacak toplam atık miktarı yaklaşık 10.125 metreküp olarak tespit edilmiştir. Ancak, günlük olarak oluşacak radyoaktif atik miktarı öngörülememektedir. Bu işlevler sırasında çevreye ne kadar radyoaktif partikül yayılabileceği analizi yapılmamıştır.

KOMİSYONUN YENİDEN TOPLANMASINI VE TARAFIMIZA DAVET GÖNDERİLMESİNİ İSTİYORUZ
ÇED Yönetmeliği’nin 14.maddesi gereğince Bakanlığınız tarafından proje ile ilgili karar alma sürecinde görüş ve önerilerimizin de değerlendirilmesini, rapor içeriğinde gerekli eksikliklerin tamamlanması için ek çalışmalar yapılmasına, çalışmalar sonunda komisyonun yeniden toplanmasına karar verilmesini, toplantıya katılmamız için tarafımıza davet gönderilmesini diliyoruz"