Diren ÇELİK/ EGEDESONSÖZ- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2022 yılı için yayınladığı İl Bazında Gayrisafi Yurt İçi Hasıla GSYH) raporuna göre milli gelirden en yüksek payı alan iller arasında İzmir 972 milyar 238 milyon TL ile üçüncü sırada yer aldı. İzmir'de kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla 7 bin 570 dolar (218 bin 779 TL) oldu.
Egedesonsöz’e değerlendirmelerde bulunan Prof.Dr. Hüsnü Erkan, İzmir’in Gayrisafi Yurt İçi Hasıla yarışında geri kaldığını kaydetti.
İZMİR HAKETTİĞİ YERDE DEĞİL
Erkan, İzmir’in bilişim sektöründe yeterince paya sahip olmadığını ifade ederek, “İstanbul ekonomik faaliyetlerin en çok yoğunlaştığı il Kocaeli’dir ve kişi başına düşen gelirde en başta çıkıyor. Kocaeli’nden sonra İstanbul ve Tekirdağ geliyor. Bölgesel olarak değerlendirdiğimizde İstanbul en yüksek payı alan il. Bunun sebebi faaliyet dallarındaki gelişmelere bağlıdır. Hangi alanlarda faaliyet gösterdiğine baktığımızda özellikle İstanbul’un bilişim ve iletişim, finans ve sigortada yüksek paya sahip olması gelişen sektörlerdir. İzmir’de ise bu alanlarda bir gelişme yok. Bilgi ve iletişim sektörü çok düşük bir paya sahip. Hak ettiği yere gelmiş değil. Çok geride kaldı” dedi.
İZMİR İÇİN SONUÇ PARLAK DEĞİL
Erkan, İzmir’in il bazında büyüme oranın geride kaldığını vurgulayarak, “İzmir’de her faaliyet var ancak bilgi iletişim ve finans sektörlerinin azlığı nedeniyle İzmir gerileme gösteriyor. İzmir il bazında büyüme oranlarında da Türkiye ortalamasının altında kalıyor. En hızlı büyüyen il ise turizm hizmetlerinin gelişmesi dolayısıyla Antalya oldu. İzmir için çok parlak bir sonuç yok. Kişi başına düşen gelir açısından Marmara Bölgesi’nin gerisinde kaldı. İzmir’in ekonomideki payı yüzde 10’lardan 6,5’lara kadar düştü. İzmir’in kendisini bilgi ve iletişim alanında yenilemesi gerekiyor. Bilgi teknolojileri girişimleri dağınık durumda. Kentteki kurumların yeni bir strateji ile İzmir’i öne çıkarması gerekiyor” şeklinde konuştu.
EKONOMİDE DENGESİZ BİR GELİŞME OLUYOR
İzmir’in geçmiş yıllarda bilişim ve teknoloji alanında daha gelişmiş olduğunu ifade eden Erkan “İzmir aslında bilgi teknolojileri alanında merkez olmaya adaydı ve Türkiye’yi sürükleyebilirdi ancak bu İstanbul’da ağırlık kazandı. İstanbul’un koşulları bu sektörde çalışanları için hiç de uygun alan değil. Büyük kentlerin getirdiği negatiflikler nedeniyle bazı şirketler oradan kaçıyor ancak yine de en büyük payı alıyor. Bu noktada hükümetin uyguladığı politikalar da önemli. Hükümet de İstanbul’a bütün finansı yoğunlaştırdı. Bana göre yanlış bir tercih çünkü ülke ekonomisinde dengesiz bir gelişime neden oluyor. Daha dengeli bir gelişim için Anadolu’ya yaygınlaşan bir yapılanma gösterilmesi gerekir. Bunu sadece İstanbul’a yapınca bölgeler arası dengesizlikler artıyor. Bu da yanlış bir politikadır. Ekonomik krizlerde belli hizmetlerde yetersiz kalan iller gerilemek durumunda kalıyor.
Prof. Erkan son olarak şu ifadelere yer verdi:
“İl ve bölgeler bazında dengeli gelir dağılımı yaratabilmek için daha farklı politika ve stratejilere ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Yeni teknolojilere, hizmet sektörüne yönelmek gerekiyor. Bu açıdan İzmir ortalamanın gerisinde kalıyor”