EGEDESONSÖZ- İntegral Araştırma Genel Koordinatörü Ümit Yaldız, SonSöz TV’de yayınlanan “Günaydın Ege” programında Aslı Eren’in sorularını yanıtladı.
Yaldız, 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimleri ve İzmir’deki son durumu değerlendirdi. 2014’e göre İzmir’de AK Parti-CHP arasındaki makasın kısmen daraldığını belirten Yaldız, “İzmir’de 2014 seçimlerinde Binali Yıldırım’ın getirdiği bir çıta var. Bu yabana atılacak bir rakam değil. 17-25 Aralık sonrası AK Parti açısından İzmir’de yürümek zordu. Buna rağmen alınmış %36 oy var. Nihat Zeybekci bu çıtanın üzerine geldi. Şimdi bir de MHP var. Onlarında hanesine yazdığı 200 bin oy var. Siyaseti matematiksel olarak okuduğumuzda AK Parti ve CHP arasında İzmir’de 350 bin oy farkı vardı. MHP’nin 200 bin oyu var zaten. MHP’nin İzmir seçmeni karakteristik olarak farklıdır. Önemli oranda CHP’de birleşebilir. Tüm bunları aday, zaman ve konjektür farklılaştırabiliyor. Aradaki makasın kısmen daraldığı düşünülebilir. Burada CHP’nin adayı önemli bir noktaya geldi. Nihat Zeybekci doğru aday mı? Bu tartışılır. Bunu zaman gösterecek. İlk defa ittifaklar zemine oturursa Türkiye iki partili bir sistemde seçime gidilecek. İki partili seçimde bir çok sürprize gebedir. İzmir’de sürprizin olup, olmayacağı CHP’nin çıkaracağı adaylara bağlı. Bizim ölçümlerimize göre gözükmüyor ama bu olmayacağı anlamına gelmez” dedi.
İTHAL BELEDİYE BAŞKAN ADAYINI HER ŞEHİR KABUL ETMEZ
Nihat Zeybekci’nin İzmir adaylığını değerlendiren Yaldız, “belediye başkanın ithalinin olmaması gerektiğine inanıyorum. Çünkü İzmir’in kendini temsil edecek kadrosu vardır. İzmir bu kadar fakir bir kent değil. Belediye başkanının o kentle çok derin aidiyetinin olması gerekiyor. O kente çocuklarını torunlarını emanet edecek birisinin olması gerekir. Belediye başkanın kentlerle ilgili aldığı kararla hayatidir. Bir bölgede kentin kaderini tayin edecek kararlar alınacaksa o kentin sakini değil, o kentin sahibi olacak birinin yapması gerekir. Görevden alındıktan sonra yaptıklarıyla ilgili hem teşekkür hem tenkit yapılabilir. Binali Yıldırım ve Nihat Zeybekci’yi değerlendirdiğimizde, Yıldırım 2011 yılında bu kentte milletvekilliği yapmaya başladı resmi olarak, 2014 yılında ise Belediye Başkanlığı’na gösterildi. İzmir’de partisi adına en yüksek oyu alacak kişi Binali Yıldırım’dı. Ondan bunu kabul etti. İzmir milletvekili olarak ithal olup olmadığını tartıştığımız ama 4 sene milletvekili olarak temsil etmiş, İzmir’le bütünleşmiş bir yapının bir parça daha içe sinen kabul gören durumken, Zeybekci’nin bu kentle nasıl bir ilgisinin kurulduğunu Aydın Şengül kadar anlayabilmiş değilim.
Ben Aydın Şengül’ün gönlündeki adayın Nihat Zeybekci olduğuna inanmıyorum. Bugün parti görevi olarak İzmirli’ye Nihat Zeybekci’yi kabul ettirebilmek için, ‘Aziz Kocaoğlu’ndan daha İzmirli’ söylemini dile getiriyor. Siyaseten bazen meçburiyetleriniz ve mahkumiyetleriniz vardır ben onu yaşadığını düşünüyorum” dedi.
"ZEYBEKCİ, İZMİR'İN DIŞ İLÇELERİNDE ETKİN OLABİLİR..."
Zeybekci’nin kırsalda etkili olabaileceğini söyleyen Ümit Yaldız, “Egelilik üzerinden bir damar yakalanabilir ve artısı bu olabilir. “Diz kırarak zeybek oynayacağız”, “özgürlükler” vs söylemleri tartışılır ama… İzmir’in yerel anlamda AK Parti’yi neden reddettiğini anlamış gözüküyor. Sadece onu İzmir’in diline çeviremiyor. Her ne kadar Egelide olsa Denizli Ege’nin taşrası sayılır. İzmir başkentidir. Dış ilçelerde daha AK Parti’nin yerel anlamda iktidar olduğu bölgelerde Nihat Zeybekci’nin Egeli kimliği bir pozitif etki yaratabilir.
AK Parti İzmir’i gerçekten istiyor mu? Yoksa geçen seçimlerde aldığı oyu muhafaza mı etmek istiyor? İzmir’e Egeli biri olarak geleceksiniz. İzmir’i adeta fethedecek anlamına gelen, ‘Kordon’da diz kıra kıra zeybek oynacağız’ diyeceksiniz. Oynatmazlar. İkincisi bu kenti sadece rakıya indirgerseniz üslup olarak tartışılırsınız. Bunu daha sağlıklı Egeli kimliliğiyle yapabilirlerdi. İzmir’de rakının başka sorunu yokmuş gibi. Bir de kutuplaştırmamak lazım. İyi niyetli söylenmiş olabilir ama yerelden gelmiş bir siyasetçi olarak dikkat etmeniz gerekiyor. İzmir zaten bunları kendine bir ayar olarak algılayıp kabul etmiyor” dedi.
KOCAOĞLU ANKETLERDE HALA ÖNDE
Yaptıkları araştırmalarda Kocaoğlu’nun hala önde çıktığını belirten Yaldız, “Kocaoğlu ‘ben aday değilim’ dese de önde çıkıyor. En yakın rakibinin 3-4 misli önde çıkıyor. CHP tüm araştırmaları yapar Kocaoğlu noktasında, Kemal Kılıçdaroğlu da bir karar verirse, Aziz Kocaoğlu da bir değerlendirmeye tabi tutulabilir diye düşünüyorum. Ya da ben olmasam da şu olsun diyebilir. CHP Genel Merkezi’nin toplumun mesajını almadığını görüyorum. Aziz Kocaoğlu nasıl önde çıkıyor. Dürüst ve çalışkan olsun sonuçları çıkıyor. 24 Haziran’dan sonra ortaya çıkan en güçlü mesaj değişimdi. Toplum artık siyaseten yeni lider adayları bekliyor. Bunu milletvekili seçimlerine yeterince yansıtamadı. Yerel seçimlerde bunu yapabilirdi. Her ne kadar saygı duysak da 82 yaşından başka Eskişehir’i yönetecek birini bulabilmeliydi. Muğla’da ve Çanakkale’de de böyle. Nasıl Balıkkesir’de Ahmet Akın gibi herkesin kabul edeceği birini görevlendirdiyse, diğer illerde de bunu yapabilirdi. Kurultay süreciyle ilgili teşekkür mü ediliyor. Buradan baktığımızda Kocaoğlu’nun değişim talebi sadece onun değil İzmir’de sokağa çıktığınızda CHP’ye oy verdiğini söyleyen tüm yurttaşların talepleri değişimdir” dedi.
AK PARTİ SEÇMENİNDE EROZYON YOK!
Son yaptıkları araştırmalara değinen Yaldız, “Yaptığımız araştırmalarda AK Parti seçmenin çok ciddi bir erozyon yaşamadığını görüyoruz. AK Parti’nin oy seviyesinin en azından Cumhur İttifakı’nın 24 Haziran’da aldığı oy seviyelerine yakın bir yerde başlayacağını söyleyebiliriz. CHP’nin yüzde 45’ler seviyesinde olduğunu adayla birlikte yüzde 55-65’leri bulması zor değil. İlçelerde durumlar biraz daha farklı, CHP için merkez sorun olmayabilir. Ama dış 15 ilçede adaylarının ince eleyip sık dokuyarak yapması gerekiyor. CHP 30’da 30 hedefine de koşabilir 11 ilçeyi de kaybedebilir. Sırat köprüsünde giden bir süreç var. Aziz Kocaoğlu’nun yerel kalkınma planları ile dış ilçelerde karşılığı farklı olacağını söyleyebilirim” dedi.