GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
14 Mayıs 2019 Salı 11:17

İzmir’de mimarların başkanından çağrı: Basmane Çukuru tekrar kamuya dönmeli

Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Alpaslan, “Basmane Çukuru İzmir’in hem güncel hem tarihi merkezi, çok hassasiyetle davranılması gerekiyor. Biz bu alanın ilkesel olarak tekrar kamuya dönmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

EGEDESONSÖZ-Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Alpaslan, SonsözTV’ye konuk olarak Aslı Eren’in sorularını yanıtladı. Alpaslan kent gündeminde olan ‘Basmane Çukuru’, Kültürpark ve İnciraltı konularında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Basmane çukuru olarak adlandırılan parselin gerçekten kente imar konusunda damgasını vurmuş bir alan olduğunu belirten Halil İbrahim Alpaslan,“Belediye kamuya ait bir alanı çok yüksek yapılaşma koşulları tanımlayarak herhangi bir imar planı ile özelleştiriyor. Dolayısıyla bununla başlayan bir süreç var. 20 yıl boyunca yaşanan bu durumun, başta yaşanan bu hata ile başladığını bilmemiz gerekiyor. Kamuya ait alanlara yüksek emsallerle kamulaştırılması böyle sonuçlar doğurabiliyor. Bugün hala özelleştirme idaresi hala kamu arazilerini yüksek emsal ile kamulaştırıyor ve bu hata devam ediyor. Bu bölge konusunda muhtemelen özelleştirme idaresi şartları yeniden gözden geçirerek yeniden bir ihale açar diye tahmin ediyorum” diye konuştu.

“ALANIN KAMUYA DÖNMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”
‘Basmane Çukuru’ olarak adlandırılan alanın ilkesel olaraktekrar kamuya dönmesi gerektiğini düşündüklerini ifade eden Alpaslan,“Tabi bu nasıl gerçekleşir, o kadar kolay olmaz çünkü çok ciddi miktarlar söz konusu ve mevzuat olarak da kolay değil. Bu satın alarak mı olur yoksa kamu kurumları arasında uzlaşı ile mi olur tartışılması gerekir. Kurumlar arası başka türlü bir anlaşma ile gerçekleşmesi zorlanması gerekir diye düşünüyorum. Net bir hukuksuzluk ile yola çıkıldığı için, çok ciddi bir emsal artışı yapılması çok ciddi bir hukuksuzluk. İş baştan yanlış başladığı için böyle devam ediyor ve bir yerde tıkanıyor. Olay artık hukuki bir kör düğüme dönüşüyor. Burayı almaya niyetli bir gruplar varsa onlara da buradan mesaj olsun, burası basit bir yer değil. Burası İzmir’in hem güncel hem tarihi merkezi, çok hassasiyetle davranılması gerekiyor. Orayı satın alıp etrafını görsellerle çevrelemekle olmuyor” dedi.

“YEŞİL ALAN AĞIRLIKLI KÜLTÜR ALANI OLARAK DEĞERLENDİRİLEBİLİR”
CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel’in ‘Basmane çukuru Milli Park yapılsın’ önerisini desteklediklerini belirten Alpaslan, “Biz Atilla Sertel’i destekliyoruz, oranın yeşil olarak gerçekleşmesi hepimizin isteğidir ancak şu anki durumuyla yeşil alan yapmak için maliyetli olabilir. Ancak İzmir’in kültür alanı olarak değerlendirilebilir, yeşil alan ağırlıklı kültür ve sanat merkezi gibi değerlendirilebilir diye düşünüyoruz. Tabii öncelikli olarak yüksek yapı olmamalıdır diye düşünüyoruz, sadece orada değil kent merkezinin hiçbir yerinde yüksek yapı yapılmamasını istiyoruz. Bütün büyükşehir hizmetlerinin orada toplanması yine devasa bir yapı yapılmasını gerektirecektir ve biz buna da karşıyız ancak belediyenin bazı bölümlerinin buraya taşınabileceği yeşil ağırlıklı kültürel bir alan yapılabileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

“ORASI İZMİR’İN KALBİ, HERKESİN SÖZ HAKKI VAR!”
Söz konusu alan için izlenmesi gereken yolun, buranın ne kadar önemli bir yer olduğunu vurgulamakla başlayacağını belirten Alpaslan,“Burası herhangi bir yer değildir, İzmir’in kalbi. Çok değerli bir alan ve herkesin söz hakkı vardır. Hukuksuzca kamulaştırılan bir yerdir zaten. Alan konusunda bir bilinçlenme sağlanırsa, burayı almak isteyen kurumlar karşılarında çok ciddi bir İzmir halkı ile karşı karşıya olduklarını bilecektir ve yüksek yapı hakkında ona göre davranacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca Kültürpark da çok önemli, orayı da hep birlikte koruyalım” dedi.

“KÜLTÜRPARK İZMİR’DE BİR VAHA”
Kültürpark’ın kentin en önemli zenginliklerinden biri olduğunu ifade eden Alpaslan, “Kültürpark hiç tahmin etmediğimiz kadar hem flora hem fauna anlamında ciddi bir zenginlik barındırıyor. Mimari açıdan da ciddi değerlere de sahip. Tüm bu analizler yapıldıktan sonra korunmaya değer olanlar ve kaldırılması gerekenler tespit edilmesi gerekiyor. Yeşil alanlar artık İzmir’in olmazsa olmazı durumundadır. İzmir yeşil alan konusunda Türkiye’nin bile gerisinde olduğumuzu düşünüyorum. Kültürpark bu anlamda İzmir’de adeta bir vaha, buraya çok iyi bakmamız gerekiyor. Bu alanda yapılacaklar konusunda birçok uzman ile plan yapılması gerekiyor. Bu iş belediyenin kendi içinde veya bir yere ihale edilerek yapılacak bir iş değil, daha kapsamlı çalışma yapılması gereken bir yer. Kültürpark’ta bir şey yapmak için koruma amaçlı imar planı yapılması gerekiyor. Biz bunu daha önce hep birlikte yapalım demiştik ancak geçen yönetim hiç kimseyle paylaşmadan kendi içerisinde bir sır gibi koruma amaçlı imar planı hazırlayıp sundu ve o plan şu an gündeme gelmeyi bekliyor. Ancak biz burası konusunda herkesin söz hakkı olduğunu düşünüyoruz. Biz yakın zamanda Tunç Soyer ile de görüştük, ona da bu şekilde durumu anlattık. Mevcut koruma amaçlı imar planı teklifinin geri çekilmesinin ve hep birlikte yeniden yapılmasını tekli ettik ve Tunç başkanımız da buna sıcak baktı ancak bekleme durumundayız şu an” diye konuştu.

“BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ VAADLERİNİN ARKASINDA”
Belediye başkanlarını ziyaret ederek görüşlerini ilettiklerini söyleyen Alpaslan, “Şimdiye kadar ziyaret ettiğimiz Tunç Soyer ve Abdül Batur başkanlarımıza ilettiklerimiz konusunda olumlu tepkiler aldık. Başkanlarımızın seçim öncesinde verdikleri vaatlerin arkasında durduklarını gördük. Tunç Soyer başkanımızın da göreve gelir gelmez yaptıkları takdir topladı, mesela elektrik fabrikası girişimi gibi. Ayrıca ortak karar alma noktasında yeni başkanlarımızın daha duyarlı olduklarını gördük” ifadelerini kullandı.

“ATİNA’NIN AKROPOLİS’İ NEYSE İZMİR’İN KADİFEKALE’Sİ O’DUR”
Kadifekale’nin tarihi ve turistik açıdan kentin en önemli bölgelerinden olduğunu belirten Alpaslan, “Atina’nın Akropolis’i neyse İzmir’in de Kadifekalesi budur. Gerçek anlamda Aziz Kocaoğlu’nun da çok değerli hamleleri vardı hem Kadifekale hem Agora bölgesinde. Biz bu çalışmaları Tunç Soyer’in de geliştireceğini biliyoruz. Hem kentliler hem de İzmir’ gelen turistler için önemli gelişmeler yaşanacağını öngörüyoruz. Biz Kadifekale, Agora ve Kemeraltı bölgelerinin birbirine bağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Kadifekale’nin eteklerindeki dönüşümü çok iyi programlamak gerekiyor. Hem oradaki insanları mağdur etmemek hem de yüksek yapılaşmanın önüne geçilmesi gerekiyor. Bölgedeki mimari ve kentsel nitelik bozulmaması gerekiyor” dedi.

“BUCA TOPLU TAŞIMADAN EN MEHRUM İLÇELERDEN”
İzmir’de trafik sorununun çözümü için toplu taşımanın şart olduğunu vurgulayan Alpaslan, “Kentler çok karmaşık organizmalar. Şunu yaparsak bu kent çok iyi olur diyemeyiz, kentin bir çok tarafı var. Bizim meslek adamlarımız, Avrupa’daki meslek adamları kadar yetkin. Ancak Sosyo-kültürel ve maddi anlamda ne durumda olduğumuzun konuşulması gerektiğini düşünüyoruz. Mesela trafik konusunda en önemli tavsiye, kent merkezine otomobil sokulmamasıdır. Biz mesela artık otopark yapılmamasını istiyoruz, çünkü otopark özel otomobili çeken bir unsurdur. Eğer yol tıkanıyorsa oraya ek bir şerit değil de, bir şerit daha azaltarak özel otomobil ile gelinmesini azaltmak gerekiyor. Ancak bunun da öncelikle bir alternatif üreterek yapılabileceği düşüncesindeyiz. Örneğin Buca toplu taşıma konusunda en mahrum ilçelerden birisi konumunda” diye konuştu.

“İZMİR’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM KONUSUNDA VATANDAŞ MAĞDUR EDİLMİYOR AMA…”
Kentsel dönüşüm konusunda 2 tane temel ilke olduğunu ifade eden Alpaslan,“Birincisi orada yaşayanları mağdur etmemek ikincisi nitelikli mekanlar elde etmek. Bunları başarırsak iyi bir kentsel dönüşümden bahsedebiliriz. Şimdiye kadar belediyenin yaptığı dönüşümlerde ilk koşulun iyi karşılandığını görüyoruz ancak ikinci kısımda biraz sıkıntı görüyoruz. Diyelim 4 katlı çok da nitelikli olmayan bir mahalleyi dönüştürecekseniz yine en azından 4 katlı bir mahalle oluşturmak gerekiyor. Böyle olunca bakanlık veya belediyenin cebinden para çıkması için oradaki imar kat sayısını 4’ten 8’e çıkararak işi müteahhitlere yaptırılıyor. Dolayısıyla kentsel dönüşümün masrafı ek yapı ile sağlanmaya çalışıyor. Bu şekilde yapılaşmalar da kentsel dönüşümün amacına ters kalıyor” dedi.

“İNCİRALTI TARIMSAL ALAN OLARAK KALMALI”
Uzun süreden beri kent gündeminde olan İnciraltı’ndaki imar problemi konusunda da görüşlerini belirten Alpaslan, “Biz en başından beri İnciraltı’nın tarımsal alan olarak kalması gerektiğini düşünüyoruz. İnciraltı imara açılmamalı diye düşünüyoruz. Biz hatayı en başta tarımı önemsizleştirerek yaptık. Bu sebeple bugün soğanı bile ithal eder hale geldik. İnciraltı’nda tabii yüklü bir üretim yok ancak biz tüm tarımsal bölgeleri  imara açılma beklentisi oluşturduk. Biz tarımsal bölgelerde yaşayan insanlarımızın hayatını refaha kavuşturursak ve tarımsal üretime devam etmelerini sağlarsak onların da böyle bir beklentileri olmamasını sağlarız” ifadelerini kullandı.