GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
31 Mart 2017 Cuma 14:06

İzmir’de bir ilk… Yerel Tohum Buluşmaları: Emine Erdoğan’dan ‘milli tarım’ mesajları

Türkiye’de ilk defa düzenlenen ‘Yerel Tohum Buluşmaları’ etkinliği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti. Erdoğan, Milli Tarım Projesi’nin önemine vurgu yaptı.

İZMİR - Türkiye’de ilk defa düzenlenen ‘Yerel Tohum Buluşmaları’ etkinliği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar’ın katılımı ile Park Orman Kemalpaşa’da gerçekleştirildi.

Kemalpaşa ilçesi Park Orman'da düzenlenen 1. Yerel Tohum Buluşması'nda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, güzel İzmir'in bereketli topraklarının insanları mıknatıs gibi çektiğini ve milli tarım vizyonunun bir parçası olan buluşmaya ev sahipliği yaptığını söyledi.



TOPRAK EN DEĞERLİ SERMAYEMİZ
Yerel Tohum Buluşmalarının ilkini gerçekleştiren Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını öncü çalışması nedeniyle takdir ettiğini kaydeden Erdoğan, "Toprak bizim en değerli sermayemizdir. Onu iyi kullanmak, bereketinin farkına varmak milli bir sorumluluktur. Farklı özellikleriyle ülkemizin dört bir yanı bizi değişik nimetlerle buluşturuyor. Bu zengin toprağı uygun tohumlarla buluşturmak, doğru şekilde işlemek hem geçmişe vefa hem de geleceğe karşı sorumluluktur." diye konuştu.

Köyden kente göç ve hızlı sanayileşmenin tarımsal faaliyetleri olumsuz yönde etkilediğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Genç nüfusun tarımdan uzaklaşması ata tohumu kültürünün aktarılması imkanını ortadan kaldırmıştır. Tüm dünyada tarımsal faaliyetler doğallıktan uzaklaşmakta hemen her şey sunileşmektedir. Tarımsal çeşitlilik her yerde kaybolmaktadır. Doğal ve temiz gıda arayışı had safhadadır. Gıda konusu ne yazık ki küresel kapitalizmin elinde bir silaha dönüşmüştür. Emperyalist güçler insanlığın en temel kaynaklarını tekellerine alarak diğer toplumları kendilerine bağımlı hale getirmektedir. Dünyada nüfusun çoğaldığını tarımsal verimliliğin ancak kimyasallarla mümkün hale geldiğini söylüyorlar. Oysa dünyada gıda kıtlığından çok gıdaya erişimde adaletsizlikler vardır."

TOHUM KONUSUNUN ÖNEMİ
Dünyada 200 milyon hektarın üzerinde tarım alanının uluslararası şirketlerce kiralanıp satın alındığına dikkati çeken Erdoğan, büyük devletlerin Afrika'da toprak kiralayıp tarım yaptığını, elde ettikleri ürünleri ülkelerine götürürken geride kalan insanların açlıkla savaştığını anlattı: "Vicdanların buna bir 'dur' demesi lazım" ifadesini kullanan Erdoğan, "Tarım emperyalizminin önüne geçilmesi kendi kendine yeten tarım politikaları geliştirilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.

Milli Tarım Projesi'nin büyük önem taşıdığını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İthalata dayalı tarım ve hayvancılık anlayışının ortadan kaldırılması, arazi bölünmelerinin önlenmesi, havza bazlı üretim projenin ilk adımlarıdır. Çiftçimizin belini büken gübre ve mazota verilen destekler inanıyorum ki çiftçimizi rahatlatacak, tarımsal faaliyetleri daha da canlandıracaktır. Tohum konusu bu meselenin en hassas kısmıdır. Ata tohum bize birçok açıdan avantaj sağlar. Farklı iklim yapılarına dayanıklıdır, değişen iklim  şartlarına  uyum yetenekleri fazladır. Lezzeti daha da üstündür. Organik tarım üretiminde daha da avantajlıdır. Milli Tarım Hareketi bu nedenle tam da buradan başlamalıdır."

GELECEK NESİLLERE MİRAS
Tohumu kontrol eden ülkelerin gıdayı da kontrol edeceğine dikkati çeken Erdoğan, "Yerel tohum geleceğimizin teminatıdır. Türkiye'nin büyük potansiyelini doğru planlarsak tarım konusunda kendi kendine yeten bir ülke haline gelebiliriz. Gelecek nesillere ambarları dolu, tohumu bozulmamış bir Türkiye bırakabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, tüm dünyada GDO'lu ürünlerin ve tarım ilaçlarının nesilleri zehirlediğine değinerek, Türkiye'nin zengin gen kaynaklarının korunmasının ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasının temel sorumluluk olduğunu ifade etti.

Ata tohumlarının gen bankalarında saklanmasının da çok önemli fakat yeterli olmadığına işaret eden Erdoğan, "Bir tohumun değişen iklim şartlarına, toprak florasına ve ekolojiye uyum sağlayabilmesi için belli dönemlerde toprakla buluşması gerekir. Bu nedenle tohumların doğal ortamında, kendi mevsiminde düzenli olarak her yıl canlı ekimler yapılarak yaşatılması en iyi yöntemdir." diye konuştu.

İzmir'in de gen kaynakları bakımından zengin bir tabiat harikası olduğunu dile getiren Erdoğan, "İnşallah buradan yayılan dalga zaman içinde Türkiye'nin bütün bölgelerine ulaşacaktır." dedi.

Çiftçilere de seslenen Erdoğan, "Toprağa attığınız her tohumda nice ağaçlar, meyveler gizli. Nasırlı elleriniz, alın teriniz bu ülke için kutsal bir değerdir. Eğer toprağı bilinçle eker sürersek geleceğimizi sağlam temellere oturtmuş oluruz." ifadelerini kullandı.

Yerel tohum buluşmalarının yüz yıllar sonra büyük meyveler vereceğini vurgulayan Erdoğan, "Bugün tarihe Milli Tarım Dirilişi olarak geçecektir." şeklinde konuştu.

Aşık Veysel'in "benim sadık yarim kara topraktır" sözlerini hatırlatan ve toprağın şifasına işaret eden Erdoğan, Yerel Tohum Projesi'nin başarılı olmasını diledi.



“TOPRAĞIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ”

Buluşmada konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ise , "Türkiye'de ne kadar yerel tohumumuz varsa tümünü alacağız, toplayacağız bunları kimliklendireceğiz ve ticarete konu olmasını sağlayacağız." dedi.

Çelik, tarımın, insanları doyurmanın ötesinde aktif dış politika enstrümanı olarak stratejik öneme sahip sektör olduğunu söyledi.

Dünyada 800 milyon aç insanın bulunduğunu, 39 ülkede gıdaya ve 80 ülkede ise suya erişim sorununun olduğunu aktaran Çelik, diğer taraftan ise 1,3 milyar ton gıdanın israf edildiğine dikkati çekti. Çelik, dünyanın en zengin yüzde 20'lik kesiminin üretilen gıdaların yüzde 76'sını tükettiğini vurguladı.

Bir tarafta sefaletin diğer tarafta sefahatin olduğu çelişkili bir dünyada yaşadıklarını dile getiren Çelik, şöyle konuştu: "Kuraklık nedeniyle 2030 yılında 700 milyon insanın, yaşadığı yeri terk edeceği ifade ediliyor. Bugün 3 milyon mülteci Türkiye'de, bir o kadarı da civar devletlerde. 3 milyon mülteciyi sorun haline getirenler acaba bu 20 yıl içerisinde 700 milyon yerlerini terk edecek insanlara nasıl bir çözüm ve ne gibi bir çıkış yolu bulabilecekler. Şu anda Somali'de 5 milyon kişi önüne koyacak ekmek bulamıyor. Afrika coğrafyasında 14 milyon aç insan var. Bu acı tablonun sorumlusu olmalı. Gerek Afrika'yı gerek insanlığı kemirenler, sömürenler ve sonunda da semirenler bunun sorumlusudur."

Bereket dolu coğrafyanın insanları doyurmak için yeterli olduğunu ifade eden Çelik, alın terini sömürenleri doyurmanın mümkün olmadığını belirtti.

Sözde çağdaş dünyaya seslenmek istediğini belirten Çelik, "Teröristlere ve darbecilere kucak açıyorsunuz. Hiç olmazsa aç olan ve bombaların altında inleyen insanlara da kucak açın." dedi.

Faruk Çelik, dünya nüfusunun 2050'de 10 milyara ulaşacağını bu nedenle tarımdaki hasılanın yüzde 60 daha artırılması gerektiğini aksi takdirde yoksul sayısının 4 milyarı bulacağını belirtti.

"TOPRAĞIN NİTELİĞİ ÖNEMLİ"
Milli Tarım Projesi hakkında bilgi veren Çelik, şöyle konuştu: "Toprakta 2 sorun var. Toprak betonlaşıyor ve bunun önüne geçmeye çalışıyoruz, 141 ovamızı tarımsal sit alanı ilan ettik, oraya bir çivi bile çakmak mümkün değil. Şimdi 141'de kalmayacağız ilk etapta 300 ovayı tarımsal sit alanı ilan edeceğiz, oraya tek çivi çaktırmayacağız. Nerede tarım alanı görsek oraya sahip çıkacağız ve orayı tarımsal sit alanı ilan edeceğimizi söyledik, bunları da gerçekleştirmeye başladık. Topraklarımız kimyasallarla zehirleniyor, onlardan da arındırmak için gübreyle ilgiliyle de yoğun çalışmamız var. Çünkü toprağın niteliği önemli. Toprak kaliteli olursa ürün kaliteli, ürün kaliteli olursa soframız bereketli, sağlığımız güçlü olur."

Babadan, atadan kalma yöntemlerle tarımcılık yönteminin bittiğini söyleyen Çelik, bilim ve teknolojinin mutlaka kullanılması gerektiğini anlattı.

Çelik, Türkiye'deki 4 bin endemik bitki türünün korunması için gen bankalarının devreye girdiğini ifade etti.

Türkiye'nin hububat tohumu üretiminde önemli bir düzeyde olduğunu, meyve ve sebzede ise bazı sıkıntıların bulunduğunu aktaran Çelik, TİGEM'in bu açığın kapatılması noktasında devreye girdiğini aktardı.

"TOPRAĞI ELE, SELE VE YELE VERMEYECEĞİZ"
Sertifikalı tohum kullanımı noktasındaki desteğin yanlış anlaşıldığını anlatan Çelik, şunları kaydetti: "Sertifikalı tohuma sahip çıkılıyor da yerel tohum çeşitleri dikkate alınmıyor deniliyor. İşte onun için birincisini Kemalpaşa'dan başlatıyoruz. Yerel Tohumlar Buluşması devam edecek. Türkiye'de ne kadar yerel tohumumuz varsa bunların tümünü alacağız, toplayacağız bunları kimliklendireceğiz ve ticarete konu olmasını sağlayacağız. Toplandı, TİGEM'in bünyesine aldık bunları gözden geçirildi kimliklendirildi, yerel tohum olarak talep eden vatandaşlara güven içerisinde verilecek. O güzel lezzette, tatta, kokudaki salatalıklar, domatesler, meyveler, sebzeler tekrar gün yüzüne gelecek. İşimiz çok ama bunun üstesinden hep beraber geleceğiz. Toprağımıza sahip çıkacağız, çiftçimize, üretimimize sahip çıkacağız. İşin özü toprak... Toprağı yele vermeyeceğiz, sele vermeyeceğiz doğru sulayacağız. Türkiye'ye göz dikenlere karşı da toprağı ele vermeyeceğiz, bunu herkesin  bilmesini istiyorum."




STANTLARI GEZDİ
Konuşmanın ardından Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Emine Erdoğan'a  tohumlarla bezeli bir sandık hediye etti. Emine Erdoğan ve Bakan Çelik konuşmaların ardından alanda yer alan İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, Manisa, Kütahya, Afyon ve Uşak kentlerinin yöresel ürünlerinin bulunduğu standları gezip buradaki görevlilerle sohbet etti. (AA)