Yeşim YAVUZER/EGEDESONSÖZ – Ege Denizi ve Akdeniz’de yaşanan mülteci ölümlerinin ve Avrupa’da mültecilere yönelik ırkçı saldırıların artması üzerine başta Yunanistan olmak üzere Avrupa’nın birçok kentinde eş zamanlı bir eylem yapılacak.
Denizlerdeki mülteci ölümlerinin son bulması için hükümetlerden ve Avrupa Birliği'nden güvenli geçişin sağlanmasının isteneceği dayanışma çağrısı 23-24 Ocak tarihlerinde Avrupa’nın birçok kenti ile eş zamanlı olarak Türkiye’de de yapılacak.
İzmir’de aralarında Halkların Köprüsü Derneği, Mülteci-Der, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi, Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği, Mazlum-Der, Özgür Hukukçular, Barış İçin Kadın Girişimi, Toplumcu Psikologlar gibi mülteciler ve insan hakları üzerine çalışma yapan sivil toplum örgütleri, Cumartesi (yarın) 16.00’da Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerindeki Yakın Kitabevi önünde toplanacak.
Yapılacak basın açıklamasında ‘sınırları açın’, ‘ırkçılığa hayır’ ve ‘mültecilerle dayanışma’ çağrısında bulunacak olan dernekler, tüm İzmirlileri dayanışmaya davet etti.
MÜLTECİLER UCUZ İŞ GÜCÜ OLARAK KULLANILIYOR
Suriyeli mültecilerin çeşitli sebeplerden dolayı kısıtlı olan haklarına da sağlıklı bir şekilde ulaşamadığını ifade eden Halkların Köprüsü Derneği'nin üyesi Gazeteci Metehan Ud, “Kentlerde patronlar, kırsalda ise dayıbaşları tarafından ucuz iş gücü olarak kullanılan mülteciler, kölece şartlarda Türkiyeli işçilere göre daha uzun ve daha ucuza çalışıyor. Bir insanın yaşamayacağı evlere yüksek kiralar vermek zorunda kalıyorlar. Okul yaşındaki mülteci çocuklar ağır işlerde yok pahasına çalışıyor ve kız çocukları erken yaşlarda evliliklere zorlanıyor. Suriyeli mültecilere verilecek olan çalışma izni ise Avrupa Birliği yapılan anlaşmadan sonra ancak gündeme gelebildi” dedi.
BU SORUNU DAYANIŞMA ÇÖZER
Ölümlerin durmasının Avrupa Birliği'nin elinde olduğunu söyleyen Ud, mültecilere yönelik ırkçı saldırıların ve nefret söylemlerinin devletlerin savaş politikalarını güçlendirdiğine dikkat çekerek şu şekilde konuştu: “Avrupa Birliği bu ölümlerin durmasını sağlamak yerine sınır güvenliğini arttırmak için milyar dolarlar harcıyor. Türkiye'yi açık hava mülteci hapishanesine çevirmek için bir anlaşma imzalamaya çalışıyorlar. Avrupa'da mültecilere yönelik ırkçı saldırılar ve nefret söylemleri de artmış durumda. Avrupa'da yaşanan bombalı saldırıların sebebi mülteciler değil, devletlerin dış politikalarının bir sonucudur. Mültecilere yönelik ırkçı saldırılar ve nefret söylemleri devletlerin savaş politikalarını güçlendiriyor. Aynı şekilde Türkiye'de de insanlar artan işsizliğin, düşen maaşların ve yükselen ev kiralarının sebebini mültecilere bağlıyor ve beraberinde nefret söylemi üretiyorlar. Saldırılar ve nefret söylemi bu sorunu çözmez. Bu sorunu ancak dayanışma çözer.”