GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
8 Mart 2023 Çarşamba 13:45

İzmir Barosu’ndan 8 Mart eylemi: Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!

İzmir Barosu tarafından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen basın açıklamasında konuşan avukatlar, “Asla bu düzene alışmayacağız! Bu düzene karşı durmaktan, şiddete uğrayan tek bir kadın kalmayana dek mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı

EGEDESONSÖZ - İzmir Barosu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla basın açıklaması düzenledi.

İlk olarak İzmir Barosu önünden yürüyüşe başlayan avukatlar, Kıbrıs Şehitleri Caddesi Üzerinden, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya geldi. Düzenlenen basın açıklamasını katılımcılar adına Av. Büşra Marangozoğlu ve Av. Gözde Önal okudu.

YAŞAMA HAKKI ELİNDEN ALINDI
Günün önemini, tarihsel süreci üzerinden anlatan avukatlar, “1857 yılında eşit işe eşit ücret sloganıyla yola çıkan kadınlar bir anda kül oldu. O andan önce ve sonra her gün, her dakika bu eşitsizlik başka kadınları yaktı. Kimimiz harladık ateşi, kimimiz kül olduk; ama her seferinde belki daha sesli gülebilmek, belki hak ettiği ücreti alabilmek, belki sadece yasayabilmek için, daha güçlü şekilde küllerimizden doğduk. Bugün 8 Mart. Bu ülkede Aslı Engin üç çocuğunu polis eşliğinde görmeye gittiğinde boşandığı eşi tarafından bıçaklanarak katledileli bir hafta bile olmadı. Yani bu ülkede bir kadının daha yaşama hakkı elinden alındı. Hem de polis eşliğinde… Bu ülkede birçok kez uzaklaştırma kararı verilmiş olmasına rağmen tazyik hapsi kararı, Hülya Şellavcı iş yerinde eşi tarafından başından vurularak katledildikten sonra verildi. Yani bu ülkede bir kadının daha yaşama hakkı elinden alındı. Hem de adli makamlar ön görebileceği halde. Bu ülkede zamanın en büyük yıkımlarından biri oldu, 11 ilde birden yaşanan deprem… Depremden sağ çıkabilen kadınlar, canlarının sağ olduğuna sevinemedi. Çünkü çadırda bile, depremzede olan kadınlara karşı bile, deprem bölgesinde bile erkek şiddeti devam ediyor. Tehditten cinsel saldırıya, ısrarlı takipten kasten yaralamaya, kadına karşı fiziksel, psikolojik, cinsel şiddet devam ediyor. Bu ülkede depremzede Alev Altun, barınma ihtiyacı devlet tarafından karşılanmadığı için şiddet gördüğü eşinin evine yerleşmek zorunda kaldı, üzerine kaynar su döküldü.  Bu ülkede Pınar Gültekin vahşice katledileli 3 yıl oldu. Yakıldığında henüz yaşıyor olduğuna dair raporlar dosyasında yer almasına rağmen ilk derece mahkemesi sanık hakkında haksız tahrik indirimi uyguladı ve katiline sadece 23 yıl hapis cezası verdi” ifadeleri kullanıldı” denildi.

Metnin devamında ise şu ifadelere yer verildi;
“Savaş çıksa kadınlara cinsel saldırı, doğal afet olsa kadınlara karşı şiddetin her türü, hiçbir şey olmasa giydiğinden, gezdiğinden, güldüğünden suçlanan kadın… Bu ülkede hiçbir şeye ses çıkmadı da kadınların yaşamına, haklarına gelince herkes hep bir ağızdan konuştu.  Bu ülkede kadınlara nafaka verilmesine karar verildiğinde gösterilen tepki, kadınlar katledildiğinde gösterilmedi. Erkeklerin bitmeyen istekleri konuşuldu da sıra kadına gelince, erkeklerin yorumlarından kadınlara söz sırası gelmedi. Biz, İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak, kadınlara yönelik her türlü şiddete karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Pınar Gültekin, Ceyda Yüksel,   Hülya Şellavcı ve daha adını sayamadığımız tüm kadınların davalarının da takipçisi olacağız. 10 Mart tarihinde, Pınar Gültekin davasının duruşmasına müdahale talebimizin reddine karar verilmiş olmasına rağmen katılmaya, sözümüz var demeye devam edeceğiz. Failin gözaltına alınmasıyla yetinmeyeceğiz. Aslı Engin’in katledilmesine ilişkin yargılama sürecinin takipçisi olacağız. Şu an deprem bölgesinde bulunan, temel ihtiyaçları dahi karşılanmayan, şiddet gören kadınlarla dayanışmamızı yükseltmeye devam edeceğiz.

Asla bu düzene alışmayacağız! Bu düzene karşı durmaktan, şiddete uğrayan tek bir kadın kalmayana dek mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.  Aileyi dağıtan şey kadınlara yönelik şiddet olmasına rağmen, kadının eğitimini, kadının çalışmasını, kadının adil muamele görme isteğini aile birliğinin sonlanmasının nedeni olarak gören, İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alan zihniyet var oldukça “İstanbul Sözleşmesi yaşatır.” demekten vazgeçmeyeceğiz.  Bugün 8 Mart, dünya kadınlar günü. Coşkuyla, dirençle, umutla kutlamamız gereken bir gün. Ancak biz kadınlar, sadece şiddetsiz yaşayabilmek, çalışabilmek, barınabilmek, gülebilmek için bile mücadele vermek zorunda bırakılıyoruz. Bir kez daha tekrar ediyoruz ki bu zihniyete teslim olmayacağız, biat etmeyeceğiz, bu zihniyetle mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.  Hep birlikte bir kez daha “Bizi susturamayacaksınız.” demek için 8 Mart gece yürüyüşünde elele kol kola omuz omuza olalım. Tüm kadınları bu akşam gerçekleşecek 8 Mart Dünya Kadınlar Günü gece yürüyüşüne katılmaya davet ediyoruz.”