GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
5 Ekim 2022 Çarşamba 08:50

İtibarını değil, parasını kaybetti... Ödülü ahilik oldu!

İzmir’in 2022 yılı Ahisi İbrahim Çelik, 27 yıldır lokanta işletiyor. O da pandemide çok sıkıntı çekti ama 18 personelinden tek kişiyi bile işten çıkarmadı. “Biz büyük bir aileyiz; bu ailede hiç kimse işsiz, aşsız kalmayacak” dedi ve 1 milyon liradan fazla zarara uğramayı göze aldı. İşte bu insani davranışıyla yılın Ahisi seçilen 42 yıllık aşçı ve 27 yıllık işletmeci İbrahim Çelik, “Kimseyi işten çıkarmadığım için manevi açıdan içim huzur doluydu; bu ödülle mutluluğum katlandı” dedi.

Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ - İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, tam 35 yıldır 'Yılın Ahisi'ni seçiyor. Bugüne kadar pek çok meslekten esnaf, “Yılın Ahisi” oldu, kaftan giydi, şed kuşandı ancak lokantacı esnafından hiç kimse o mertebeye ulaşamamıştı. 27 yıldır insanları doyuran İbrahim Çelik, İzmir Lokantacılar Odası mensubu bir lokantacı olarak, Ahilik mertebesine ulaşan ilk esnaf oldu.

1980 yılında, henüz 17 yaşında bir delikanlıyken çalışmak için Kars’tan İzmir’e gelen İbrahim Çelik, mesleğe bulaşıkçı olarak başlamış. Sonrasında kademe kademe ilerlemiş, usta, hatta ustaların ustası bir aşçı olmuş. Tam 27 senedir Karabağlar’daki mekanında insanları doyuruyor. 2022 yılının Ahisi İbrahim Çelik, bu ödülü hangi özelliğinden dolayı aldı, diye merak ettik. Can kulağıyla dinledik İbrahim Usta’yı…  O kadar güzel şeyler duyduk ki…


HER GÜN ORTALAMA 250 KİŞİNİN KARNINI DOYURUYOR
İbrahim Çelik, “Bizim oralarda iş güç yoktu. Hayvancılık, çiftçilik yapardık. Babam hayvan alım satımı yapardı. Yoksulluk diz boyuydu. 7 kardeşiz. Anne, baba 9 kişilik bir nüfus. Çalışmam gerekiyordu. Lise 1’deyken okulu terk ettim, geldim İzmir’e… Kemeraltı Karakolu’nun yanında Bursa Kebap Salonu vardı. Orada başladım işe. Ustam Özer Pişirici, Allah rahmet eylesin, üzerimde çok emeği vardı. Takıldığım her konuda bana destek oldu.  Özer Ustam ve sonraki ustalarım, bana hep şöyle derlerdi: Her zaman ahlaklı ol, işine sadık ol. Yaptığın her yemeği tat; senin yemeyeceğin, beğenmediğin yemeği kimseye verme. Bu sözler hep aklımda, hep beynimdeydi; hiç unutmadım” sözleriyle kısaca tanıttı kendini. Bir süre sonra kardeşleri Recai ve Atakan’la birlikte tüm aileyi getirmiş İzmir’e… Bugün İbrahim, Recai ve Atakan kardeşler, her gün ortalama 250 kişinin yemek yediği bir lokantayı işletiyor.

EN YENİ ARKADAŞIMIZ 3 YILLIK; 25 YILDIR BİZİMLE ÇALIŞAN USTAMIZ VAR
“Hangi özelliğin seni ahilik ödülüne götürdü?” diye soruyorum İbrahim Usta’ya… Derin bir nefes aldıktan sonra, başladı anlatmaya:

“Pandemi başladığında 18 personelimiz vardı. Pandemide dükkanımız kapalı kaldı, yeri geldi paket servisiyle ayakta durmaya çalıştık ama ben diğer meslektaşlarım gibi elemanlarımı çıkarma yöntemine başvurmadım. Çünkü biz bir aileyiz. Bu aileden bir kişinin bile aç kalmasına, işsiz kalmasına gönlüm razı olamazdı. Dolayısıyla hiç kimseyi işten çıkarmadım. O dönemde sadece döner yaptık. Sulu yemek üretmedik. Paket servisiyle yaşam mücadelesi verdik. Para kazanamadım, tam aksine birikimlerimi kaybettim. Yaklaşık iki yıllık süreçte en az 1 milyon lira zarar ettim ama kimseyi işten çıkarmadım. En küçük bir pişmanlık dahi duymadım. Bosch firmasının sahibi Robert Bosch, şöyle der: İnsanların itibarını kaybedeceğime paramı kaybetmeyi tercih ederim. Benim için itibar, güven çok önemlidir. İş arkadaşlarımı kaybetmeyi aklımın ucundan bile geçirmedim; giden para olsun, dedim. Empati yaptım, kendimi personelimin yerine koydum. Ben işçiyim, onlardan birisi benim patronum olsun. Beni işten çıkarsa, ben ne yapardım? Ev geçindiriyorsun, çocuklar okula gidiyor, hayat pahalı. İnsanların belli bir gelire ihtiyacı var. Kimseyi işten çıkarmama kararı aldığımda, bende bu duygular hakimdi. Bu davranışım da bana Yılın Ahisi ödülünü kazandırdı. Manevi olarak zaten çok şey kazanmıştım, kimseyi işten çıkarmamakla… Aldığım ödülle manevi kazancım, kat kat arttı. Evet; biz bir aileyiz, hem de büyük bir aileyiz. Burada bir çark işliyor. Hepimiz o çarkın birer dişlisiyiz. Aramıza en son katılan personelimiz, kardeşimiz, üç yıllıktır. İbrahim Emre ustamız var mesela, tam 25 yıldır bizimle çalışıyor. Çırak olarak başladı işe. Mazlum ustamız, Uğur ustamız 16 yıldır bizimle. Elemanlarımızla ailecek görüşürüz, onların çocukları bizim çocuklarımızdır.”

LOKANTACILIK SEKTÖRÜNÜN İLK AHİSİ OLMAK, GURUR VERİCİ
Ahilik kaftanını ilk ve tek giyen İzmirli lokantacı olma unvanına sahip İbrahim Çelik, yılın ahisi seçildiğinde yaşadığı duyguları anlatırken, gözleri dolu doluydu:

“İzmir Lokantacılar Odası Başkanımız Doğan Kılıç, lokantacılık sektöründen üç adayın ismini yazmış, Yılın Ahisi yarışmasına göndermiş. Onlardan biri benmişim. Sonradan öğrendim. Doğan Bey, yılın ahisi seçildiğim bana bildirdiğinde şaka yapıyor sandım. Gerçekten seçildiğimi duyduğumda çok gururlandım, çok mutlu oldum. Herkese nasip olmaz böyle bir mutluluk. Lokantacılık sektörünün ilk ahisi olmak, benim için ayrı bir gurur vesilesi. 35 yıldır yapılan bu yarışmada bir lokantacı olarak ilk kez ben giymişim ahilik kaftanını… Ne mutlu bana. Ahlaklı, dürüst bir esnaf olmanın en güzel ödülünü aldım. O kadar çok duygulanmışım ki, gözlerimden yaşlar süzüldü. 25 yaşında kızım, 22 yaşında oğlum var; onlar da çok sevindiler yılın ahisi seçilmeme. Keşke rahmetli eşim de görebilseydi kazandığım bu ödülü.”

YEMEKLERİ, HATTA DÖNERİ BİLE ODUN ATEŞİNDE, SOBADA PİŞİRİYOR
İzmir’in her köşesinden insanı lokantasında misafir ettiğini, her hafta yemeklerinden yemek için gelen müdavimler olduğunu anlatan İbrahim Usta, “Bu lokantadan mutsuz ayrılan tek müşteri dahi görmedim. Onlar mutlu olunca, biz daha çok mutlu oluyoruz. Bizim yemeklerimiz, bağımlılık yapıyor! Çünkü yemeklerin hepsini odun ateşinde pişiriyoruz” diyor ve ekliyor:

“Hafta içinde günde 30 yemek çıkarıyoruz. Günde ortalama 250 kişiyi doyuruyoruz. Zaman geliyor, 350 kişi oluyor, bazen 200 oluyor. Yemeklerimiz odun ateşinde piştiğinden çok ama çok lezzetli. Et ve tavuk dönerimizi dahi odun ateşinde yapıyoruz. Bursa’da bir firmaya, mutfağımıza uygun boyutlarda devasa bir kuzine soba yaptırdık. Yemeklerimiz o sobanın fırınında, ocaklarında pişiriliyor. En küçük kardeşimiz Atakan’ın adını verdik lokantamıza. Atakan Lokantası, İzmir’de marka olduysa, bu başarı, sadece benim ve kardeşlerimin değil tüm ekibimizin, tüm çalışan kardeşlerimizle birlikte elde edildi.”

ESNAFLIK YAPMAK İSTEYENLERE TAVSİYELERDE BULUNDU
İbrahim Çelik, ister lokantacılık ister başka bir iş olsun, esnaflık yapmak isteyen gençlere çok önemli tavsiyelerde bulundu. “En başta ahlaklı olmalı, dürüst olmalı. Bir liralık ürünü, tabii ki bir liraya satmayacaksın” diyen Ahi baba İbrahim Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Günümüz öyle değil maalesef. 1 liraya mal edilen ürünü, 50 liraya, hatta 100 liraya satmaya kalkışıyorlar. Bu dayatmadır. Böyle bir şey esnaflığa sığmaz, ahlakla örtüşmez. Bu nedenle öncelikle ahlaklı olsunlar. Güler yüzlü olmalılar. Esnaf arkadaşlar, ahlaklı, dürüst olur, güzel yüzle müşteriyi karşılarlarsa, hiçbir şey kaybetmezler; tam aksine çok şey kazanırlar. Para da kazanırlar, insan da… Gençler, işin ehli olmak için çok çalışmalılar. A’dan Z’ye ustalardan her şeyi öğrenmeliler ve sonra tek başlarına iş yapmaya kalkışmalılar. Cin olmadan çarpmayı düşünmesinler, akıllarından hep iyilikler, güzellikler geçsin. İlkeleri olsun, asla taviz vermeyeceği. Mesela ben bu mekanı açtığımızda kardeşlerime dedim ki; Atatürk’ün altı ilkesi var; Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik ve Devrimcilik. Bizim de üç ilkemiz olacak; kalite, hizmet ve hijyen. Bu üç ilkeden asla ödün vermedik.”