GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
27 Temmuz 2017 Perşembe 15:40

İş adamlarından 'yerel kalkınma' zirvesi: İzmir için çarpıcı rakamlar

BASİFED Yönetim Kurulu Akgerman ve TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Kadooğlu, ‘Yerel Kalkınmada Yeni Dinamikler-Türkiye’nin Kentlerinden Kentlerin Türkiyesi’ne’ başlıklı panelde İzmir için önemli rakamlar verdi.

EGEDESONSÖZ - Batı Anadolu Sanayici ve İş adamları Dernekleri Federasyonu (BASİFED), Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) iş birliğiyle hazırlanan yerel yönetimler raporu açıklandı.

“Kent-Bölge: Yerel Kalkınmada Yeni Dinamikler-Türkiye’nin Kentlerinden Kentlerin Türkiyesi’ne” başlıklı raporun tanıtım toplantısı Key Otel’de gerçekleşti.

İlki İzmir’de yapılan yerel tanıtım organizasyonuna İzmir Vali Yardımcısı Erol Türkmen, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu ve BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Levent Akgerman’ın yanı sıra TÜRKONFED Danışmanı Dr. Haluk Tükel, İPM Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman ile kentteki iş dünyasının temsilcileri katıldı.

Açılış konuşmalarını gerçekleştiren BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Levent Akgerman ve TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu önemli mesajlar verdi.

TÜRKİYE’DE ACIMASIZ BİR RANT EKONOMİSİ POLİTİKASI GÜDÜLÜYOR!
Kentlerdeki yeşil alanların önemine dikkat çeken ve çok sayıda ülkeden örnekler veren BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Levent Akgermen çarpıcı rakamlar verdi. Akgerman, “Yerel avantajların büyük bir bölümü, bizlere doğa tarafından hediye edilen ve bölgemizi eşsiz kılan özelliklerdir. Örneğin İzmir’in doğal bir liman kenti olması, tarih boyunca kentteki ticaret hayatının gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Bu da bir başka gerçeği gözler önüne sermektedir; ekonomik yatırımlarımızı sürdürürken doğanın bize hediye ettiklerini korumak zorundayız. Bugün Türkiye’de kişi başına düşen yeşil alan ortalaması 6.2 metrekare seviyesine gerilemiş durumdadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu konuda kabul ettiği en alt sınır 15 metrekare olmasına rağmen ülke ortalamasının bu seviyede olması, Türkiye’de acımasız bir rant ekonomisi politikası güdüldüğünü gözler önüne seriyor. Avrupa’da kişi başına 90 metrekare yeşil alan düşen Stockholm, 60 metrekare yeşil alan düşen Viyana, 45 metrekare yeşil alan düşen Amsterdam göz önüne alındığında, ülkemizdeki durumun ne kadar acı verici olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Rant ekonomisi kıza vadede kazanç sağlıyor gibi gözükse de, uzun vadede ülkemize zarar verecek ve geleceğimizi ellerimizden alacaktır” dedi.

İZMİR TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ 12 MERKEZDEN BİRİDİR!
Rapora ilişkin açıklamasına devam eden Akgerman, “Değerlendirmelerime tekrar yerel ölçekte devam etmem gerekirse; raporda Türkiye için önemli 12 merkezden birisi olarak İzmir’in gösterilmesi de tabii ki tesadüf değildir. Tarih boyunca ticaretin önemli merkezlerinden birisi olarak medeniyetlere ev sahipliği yapan İzmir, potansiyelinin çok altında olsa da bugün de önemini korumaktadır. İzmir’in gerçek potansiyeline ulaşmasının yolu ise, az önce değindiğim yerel avantajların kullanılmasından geçmektedir. İzmir, diğer 11 ile kıyasla, Gayrisafi Milli Gelir açısından Türkiye üçüncüsü konumdadır. Fakat bu gelir yüksekliği, diğer bölgelerde olduğu gibi rekabet eşitsizliği yaratmamaktadır. İzmir’in rekabet eşitsizliği kıyasında Ankara’nın ardından ikinci olması, buranın yatırım için ne kadar doğru bir bölge olduğunu gözler önüne sermektedir. Raporda yer alan “İzmir’in 2008-2014 yılları arasında Avrupa’da Marsilya ve Barselona’nın deneyimlediği türden bir ekonomik dönüşüm geçirip ikinci derecede bir küresel kent olma potansiyelinin devam ettiği” tespiti büyük önem arz etmekte ve İzmir’in sahip olduğu gerçek potansiyeli de gözler önüne sermektedir. Potansiyeline tam ulaşamamış olmasına rağmen, İzmir bugün Ege Bölgesi ihracatının yüzde 50’den fazlasını, ülke ihracatının ise yüzde 6’ya yakınını gerçekleştirmektedir. Bu tablo doğru adımlar atıldığında İzmir’in ulaşabileceği noktaya dair bir görüntüyü gözler önüne sermektedir” diye konuştu.

HEM MERKEZİ HÜKÜMET HEM YEREL YÖNETİMDEN BEKLENTİMİZ…
Ayrıca, “Peki İzmir’in önünde duran en büyük engel nedir?” diyen Akgerman, iş dünyası olarak beklentilerini dile getirdi. Akgerman, “Bunu da raporda yer alan çok doğru şu tespitle açıklamak isterim, ‘En net örneğini İzmir’de gördüğümüz üzere, yerel gelişme koalisyonu ile hükümet ve bürokrasi arasındaki siyasal çatışmanın düzeyi, üretim altyapısı, eğitimli işgücü, teknoloji düzeyi gibi bir dizi kıstas açısından ülkenin en önemli kentlerinden biri olan İzmir’i belli bir gelişkinlik seviyesinin üzerine sıçratacak atılımlardan alıkoymaktadır’. Bizim iş dünyası olarak temennimiz, her şeyi bir kenara bırakarak İzmir’in potansiyeline ulaşması için gerekli adımların hem merkezi hükümet hem de yerel yönetim tarafından hızla atılmasıdır” açıklamasını yaptı.

İZMİR’DE KİŞİ BAŞI GELİR 14 BİN DOLARDIR!
Günümüzde küreselleşmenin yerini kentleşmenin aldığına dikkat çeken TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu, “Kentler marka ve rekabetçilik güçleriyle bölgelerinin ve ülkelerin kalkınma dinamiklerini harekete geçiren ana unsurlar olarak ön plana çıkıyor. Ulusal kalkınma programlarının, bölgesel bakış yerine kentler temelinde bir yaklaşımla hazırlanması daha doğru sonuçlar yaratacaktır. İşte bu noktada İzmir, Türkiye’nin en rekabetçi 3’üncü ili olmasının yanı sıra gayri safi milli hasılaya yüzde 6’lık katkısıyla da önemli bir marka kentimizdir. Kişi başı gelirin 14 bin doların üzerinde olduğu İzmir’in potansiyeli düşünüldüğünde tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde gerçekleştirilecek dönüşüm ve strateji eylem planları önemli bir ekonomik rol model yaratabilir. İzmir’de yerelden başlayacak kalkınma hamlesi, yakın çevresindeki kentleri, bölgeyi ve ülkeyi doğrudan etkileyecek dinamizmi ortaya çıkaracaktır” dedi.

İZMİR’İN YOL HARİTASINA İHTİYACI VAR
Özellikle tarım sektöründeki kooperatifleşme çalışmalarının kısa sürede işsizliğin azaltılmasında, istihdam ve verimlilik artışında, ekonomik katma değer yaratılmasında etkili olduğunu vurgulayan Kadooğlu, “Zengin turizm olanaklarının yanı sıra tarım ve yüksek teknoloji altyapısına da sahip olan İzmir’in bütüncül bir yerel ve bölgesel kalkınma planı ile potansiyellerini, güçlü yanlarını harekete geçirecek bir yol haritasına ihtiyacı var. Bu noktada yapılması gereken kent koalisyonunun kurulmasıdır; yani o kentte yaşayanların, iş dünyasının, üniversitelerin, STK’ların, meslek örgütü ve odaların birlikte hareket etme kararlılığının ve iradesinin ortaya konmasıdır. Diğer yandan, ülkemizin sürdürülebilir ekonomik büyümesinin önündeki temel engel olan “orta gelir tuzağı” sorununun aşılmasında Bölgesel Kalkınma Ajanslarının yanı sıra Bölgesel Yatırım Bankalarının kurulması, yerel ekonomik dinamiklerin yaratılmasına katkıda bulunacaktır” ifadelerini kullandı.