GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İnşaat/Emlak
12 Eylül 2022 Pazartesi 11:09

İMO İzmir’den hayati uyarı: O evlerde sakın yaşamayın!

İzmir depremi sonrası geçtiğimiz günlerde kamuoyunda sıkça konuşulan az ve orta hasarlı yapıların kiraya verilmesi hakkında değerlendirmelerde bulunan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “Orta hasarlılarda kesinlikle yaşanmamalı. O yapı yapısal bir müdahale olmadan yani güçlendirilmesi gerçekleştirilmeden oturulamaz. Eğer basit onarım ile ilgili ise yani az hasarlı ise ve endişeleri varsa ona yönelik bir belge isteyebilir. Yani kiralayacağı kişiden nasıl bir denetim yaptırdığı yönünde belge istemesi ile orada oturabilir” dedi.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Türkiye'de yaşanan ekonomik krizden en fazla etkilenen kesim depremzedeler olmuştu. İzmir’de 30 Ekim 2020 yılında yaşanan 6,9 büyüklüğündeki deprem sonrası binlerce vatandaş mağdur olurken, bir mağduriyette deprem sonrası yaşanmıştı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre yaklaşık 80 bin konut için az, orta ve ağır olmak üzere çeşitli hasar grupları oluşurken, ağır hasarlılar için devlet proje alanları ve rezerv alan olmak üzere çalışmalarını başlatmıştı. Orta hasarlılar için ise kredi çalışmaları İzmir Depremzedeleri Derneği ile hükümet arasında gerçekleştirilirken, orta hasarlılar ve az hasarlılar konutlarında yaşamaya ya da kiraya verme yoluna gitme kararı almıştı.

İzmir Depremzedeleri Derneği Başkanı Haydar Özkan, Egedesonsöz’e yaptığı açıklamada 2 bine yakın az ve orta hasarlı yapının ev sahiplerinin oturmaktan korktuğu için bölgedeki emsal fiyatların yarı tutarına kiraya verildiğini belirtirken, maddi durumu zor olan vatandaşların ise sadece maliyetten kaynaklı bu evlerde yaşadığını vurgulamıştı. Özkan’ın açıklamaları İzmir ve Türkiye gündeminde geniş yankı uyandırırken, iddialar hakkında İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar da değerlendirmelerde bulundu.

ORTA HASARLILAR KESİNLİKLE KULLANILMAMALI
Orta ve az hasarlı yapıların kiraya verilmesini değerlendiren Ayatar, yapının hasarsız olmasının güvenli olduğu anlamına gelmeyeceğini belirtirken, “Tam sayıyı bilmiyoruz ancak bizim de duyumlarımız var. Yazılı basında da gördüğümüzü veriler var. Şu anda 30 Ekim depremi sonrası hasar oluşan yapılarda  hala oturulduğu yönünde yazılar var. Hasar durumunu açmak gerekir aslında. Deprem sonrası yapılan hasar tespitlerinde 4 bölüm yer alıyor.  Hasarsız, az hasarlı, orta hasarlı ve ağır hasarlı… Hasarsız denilen binalar o depremde herhangi bir hasar almamış anlamına geliyor. Ancak bu güvenli olduğu anlamına gelmez. Sadece depremde hasar alıp almadığını belirtir. Az hasarlı ise hafif onarım ile kullanılabilir hale geçen yapıdır. Orta hasarlı konular güçlendirilmeden kullanılmayacak yapıdır. Ve ağır hasarlı ise yıkılacak yapıdır. Dolayısıyla burada tehlike orta hasarlı yapılarda… Eğer orta hasarlılar oturanlar varsa ki olduğu iddia ediliyor, bu riskli bir durum. Güçlendirilmeden kullanılmaması gerekir. Hali hazırda o yapı hasar almış, onun analizlerini yapılıp güçlendirilmesi gerekiyor. Kesinlikle aksi durumda kullanılmaması gerekiyor” dedi.

YIKILAN BİNA AZ GİBİ GÖRÜNSE DE ÇOK HASAR VERDİ
Depremin İzmir’e büyük hasar verdiğini belirten Ayatar, “Son derece büyük bir mağduriyet var ortada. Büyük bir risk altında yapılar. Deprem olduktan sonra çok büyük bir mağduriyet yaşandı. Çünkü hasarlı bina sayısı çok fazlaydı. Yıkılan bina az gibi görünse de çok hasar verdi. Yani bu deprem aslında İzmir’e ciddi derecede hasar vermiş oldu. Bir şeyi de açığa çıkardı. Yapılarımızın depreme hazırlıklı olmadığı yönündeki veriyi bize sundu. Bunun maliyetini  bu insanlar yaşıyor. Maliyet açısından insanlar başka yeri tercih edemiyor, kiralar zaten çok yüksek, dolayısıyla orada mağduriyet ve çaresizlik var. Özellikle depremde mağdur olan kesime el atılması, destek olunmasına devam edilmesi gerekiyor. Esas olan bu konuda adım atmak ve çalışmaları birleştirmek gerekiyor. Söz sahibi olan ve karar alabilecek alanların bir araya gelmesi ile ancak çözüm yoluna girebiliriz” ifadelerini kullandı.

BELGE İSTEYEBİLİR
Vatandaşların evlerinde otururken endişe yaşamaması için nelere dikkat etmeleri gerektiği yönündeki sorulara yanıt veren Ayatar, “Bir kere orta hasarlılarda kesinlikle yaşanmamalı. O yapı yapısal bir müdahale olmadan yani güçlendirilmesi gerçekleştirilmeden oturulmaz. Eğer basit onarım ile ilgi ise yani az hasarlı ise ve endişeleri varsa kiralayacağı kişiden nasıl bir denetim yaptırdığı yönünde belge istemesi ile orada oturabilir. Yapı mühendisleri ile bir mühendislik ofisi oraya gidip gözlemsel bakar ve ona göre bir rapor sunar. Bayraklı’da mesela bir envanter çalışması yapıldı ve her binanın bir durum raporu çıkarıldı. Yani bu binaya dair kimlik kartı” diye konuştu.

EN ACİLLER NERELER ÖNCE ONLARI BULMAK GEREKİYOR
Mevcut deprem riskinin İzmir gibi bir kentte her zaman yüksek olmasına rağmen çalışmalarda geç kalınıp kalınmadığının sorulmasına da yanıt veren Ayatar, “Biz bunu çoktan bitirmiş olmamız gerekiyordu. Ulusal deprem stratejisi eylem planında ifade edilen ve 2017 yılına kadar tamamlanması gereken başta kamu yapıları (okullar, hastaneler) ve tüm binaların incelemesi yapılmalıydı.  Bunda geç kalındı, bu bir gerçek. Ancak başladık mı başladık. İlk etapta Bayraklı’yı tamamladık ve şimdi Büyükşehir Belediye Meclisi’nden de geçtiği için rahatlıkla söyleyebiliyorum sırada Bornova var ve bununla ilgili protokolümüzü yapacağız. Sonrasında başka ilçelerde düşünülüyor. Böyle bir çalışma yürüyor. Zemine dair de yer bilimcilerin yaptığı bir çalışma var. Ancak bir gerçek var. Bizim yaptığımız önceliklendirme… En aciller nereler önce onları bulmak önemli olan. Bizim tespitimizin ardından ne yapılacak tabii ki önemli olan kısım da orası. Tabii ki burada da devreye kaynak konusu giriyor. Bunu tek başına bir belediyenin yapabilmesi mümkün değil. Bu nedenle iş birliği olunması gerektiğini belirtiyoruz. Ne zaman dönüştürmeye başlayacağız, yapının güçlendirmesine başlarsak o zaman çözüme başlamış olacağız. Ancak tabii ki şu anki ilk adım oldukça önemli. Kaynaklarımız sınırlı olmadığı için yapılan da ilk olarak öncelikli kısımların ortaya çıkarılması” ifadelerini kullandı.