GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tarım
25 Mart 2021 Perşembe 09:29

İlk adım Aydın’dan… Ege Bölgesi’ne ‘su kısıtlaması’ uyarısı!

Pandemi sürecinde bir yılın tamamlanmasının ardından süreçte arka planda kalarak sorunlarla boğuşan çiftçilerin bulunduğu zor koşulları değerlendiren Ziraat Yüksek Mühendisi Ferdan Çiftçi, son dönemde yaşanan su krizi ile ilgili yaptığı açıklamada “Bölgemizde Aydın Valiliği bir karar aldı, üreticiye suyun kısıtlı verileceği söylendi. İzmir için de Manisa için de benzeri durumlarla karşılaşacağız” dedi.

Menduha Ceylan/EGEDESONSÖZ- Koronavirüs pandemisinin Türkiye’de ilk kez görülmesinin ardından 1 yılın geçmesiyle birlikte tarımsal üretim koşulları giderek bir çıkmazın içerisine sürüklendi. Küresel iklim değişikliği, su sıkıntılarının artmasıyla beraber destek bulamayan üretici dar boğazda…

Pandemi koşullarında tarımsal üretimin boyutlarını değerlendiren Ziraat Yüksek Mühendisi ve Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Eski Başkanı Ferdan Çiftçi, salgın sürecinde tamamlanan 1 yılın aslında gıdaya olan büyük ihtiyacı gözler önüne serdiğini vurgulayarak gıda temini endişesinin ortaya çıktığını söyledi. Üreticilerin sürecin başlangıcında tarlalarına ulaşmakta dahi sıkıntı çektiğini ve üretilen politikalarla desteklenmediğini belirten Çiftçi,  koşulların zorluğunu şu sözlerle açıkladı:

“Hem pandemi koşulları hem de küresel iklim değişikliğinin getirdiği koşullar üreticiyi ciddi şekilde zorladı. Türkiye girdiler konusunda çok fazla dışa bağlı bir ülke bu nedenle girdilerdeki yükseliş de üreticiyi son derece olumsuz etkiledi. Ürünler bazında üreticiden çıkan fiyatlar ne yazık ki tüketiciye çok daha yüksek yansıdı. Bu durumda da hem üretici hem de tüketici süreçten olumsuz etkilendi. Bu süreçte çiftçiye yapılan destekler yetersiz olmakla birlikte vaktinde ödenmedi. Pandemi koşulları üreticiyle birlikte çiftçilere, mevsimlik işçilere çok sıkıntı yaşattı. Zaten olumsuz koşullarla savaşan kesim daha zor koşullara sürüklendi. Sağlıksız koşullarda barınma, ulaşım, beslenme ihtiyaçlarını karşılayan mevsimlik işçiler pandemiyle birlikte daha büyük bir risk altına girdi.”

ÖNLEM ALMAK İÇİN ÇOK GECİKTİK
Tarımsal üretimde önlem almak için çok gecikildiğini vurgulayan Çiftçi, “Önlem almak için çok geciktik. Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanı’nın bir açıklaması vardı, ‘Yeraltı suyu barajları yapacağız’ diye. Bunlar bizim yıllardır söylediğimiz ancak adım atılmamış bir konu. Şimdi başlasanız ne zaman yapacaksınız? Hangi bütçeyi ayırdınız soruları ortada duruyor. Bunların karşılıkları çok yok. Bunlar bir an önce planlanıp yapılması gerekiyor. Sadece ithalata dayalı politikalarla bu işin yürütülmesi mümkün değil. Halktan ve üreticiden yana, doğayla dost genel bir tarım politikasına ihtiyacımız var” dedi.

EGE BÖLGESİNE SU KISITLAMASI GELECEK!
Çiftçi, pandemi ve küresel iklim değişikliğine bağlı kuraklığın ciddi sorunları beraberinde getirdiğini açıklayarak, “Bölgemizde Aydın Valiliği bir karar aldı, üreticiye suyun kısıtlı verileceği söylendi. İzmir için de Manisa için de benzeri durumlarla karşılaşacağız. Çünkü Menemen Bölgemiz, Bakırçay Ovası Manisa’dan gelen suyla sulanıyor. Yeraltı sularında da azalmalar söz konusu. Üreticimizi ilerleyen dönemde ciddi bir sıkıntı bekliyor. Hem verimin hem de kalitenin düşük olmasından kaynaklı hiç iç açıcı bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Üreticilerin suyu tasarruflu ve verimli kullanması gerekiyor ama bu planlamaların daha önceden yapılmış olması gerekiyordu. Suyu daha verimli kullanan sulama yöntemlerine yönelmemiz gerekiyor. Temel olarak da suyu tasarruflu ve verimli kullanmamız gerekiyor. Bunun için de damlama sulama sistemlerinin desteklemelerinin arttırılması ve su desteklemelerinin artık ücretsiz olarak yapılması gerekiyor ki gıda güvenliğimizi sağlayarak üreticimizi ve tüketicimizi koruyalım” dedi.

KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ARTIK YENİ NORMAL
Küresel iklim değişikliğiyle yaşanan üretimde yaşanan sıkıntıların artık yeni normal haline dönüştüğüne dikkat çeken Çiftçi, “Temel sıkıntımız küresel iklim değişikliği. Bunu durdurmak için elimizden geleni yapmak zorundayız. Kısa vadede bunun etkilerini çok sık görmeye başladık. Eskiden daha seyrek aralıklarla kuraklık görürdük, yine olurdu yüksek sıcaklıklar ve düşük sıcaklıklardan kaynaklı. Sadece kuraklık değil, kısa süreli aşırı yağışlar, fırtınalar, dolu ve don olayları; bunların artık normal olmaya başlaması söz konusu. Şu nedenle, tekrarları artmaya başladı. Bu da yeni normallerimiz oldu. Bu yeni normallere uyum sağlamakta ne yazık ki yapılan çalışmalar olsa da yetersiz. Özellikle de politika olarak alınan kararlar yetersiz ve uygulamaya dönük olmadığı ortada” ifadelerini kullandı.

PANDEMİDE MEVSİMLİK GÖÇ KAPIDA!
Pandeminin en önemli başlıklarından birisi olan virüsün şehirlerarası taşınması konusuna dikkat çekerek İzmir bölgesinde mevsimlik tarım işçilerinin özellikle mayıs ayının gelmesiyle birlikte sayılarında büyük bir artış olduğunu belirten Çiftçi, “İzmir’e mevsimlik işçiler Doğu’dan, Güney Doğu’dan ve şimdilerde sayılarındaki artışla Suriye’den geliyorlar. Yoğun olarak da Bergama ve Torbalı bölgesinde çalışıyorlar. Özellikle mısır ve domates hasadında yer alıyorlar. Mayıs ayının yaklaşmasıyla beraber mevsimlik işçiler İzmir’e gelmeye başlayacaktır, mayıs ayından sonra ile sayılarında ciddi artışlar görülecektir” dedi.

ÜRÜNLER ÜRETİCİNİN ELİNDE KALDI!
Pandemi koşullarının turizmi etkilemesi ve üretimin alıcı payında büyük bir payı olan yeme-içme yerlerinin kapalı olmasından kaynaklı talep olmadığını söyleyen Çiftçi, “Turizmin süreçten oldukça fazla etkilenmesi ve restoranların uzunca bir süre kapalı olması, tam kapasite çalışmaması arz talep dengesinde talep olmamasından kaynaklı üretilen ürünlerin üreticinin elinde kalmasına sebep oldu. Özellikle domates ve patates üreticinin elinde kaldı ve üretici fiyatları çok düşük kaldı. Buğday fiyatları raflarda yükselirken üreticinin elinden yine ucuza çıktı. Genel bir değerlendirme yaptığımızda üreticinin ciddi problemlerle savaşarak, olumsuz bir süreçten geçtiğini söylemek mümkün” diye konuştu.

ÜRETİCİNİN GİRDİ MALİYETLERİ ÇOK YÜKSEK!
Üreticilerin temel sorunlarına dikkat çeken Çiftçi, konuyla ilgili şu sözleri söyledi: “Çiftçinin temel sorunu kazanamaması. Girdi maliyetleri çok yüksek. Minimum fiyatları düşük, bundan sıkıntı çekiyorlar. Temel dertleri sulama. İthalatın fazla, ihracatın yeterli olmaması ve kalenin daralmamasından kaynaklı üretici fiyatlarının düşmesine sebep oldu. Tohum, bitki koruma ilaçları, gübre, mazot 4 ana kalemde temel girdisi oluyor üreticinin. Bu kalemlerdeki fiyat artışları oldukça olumsuz etkiliyor üreticiyi. Örneğin gübrede bir yılda yüzde 60 65 oranında fiyat artışı meydana geldi, mazotta ona keza artışlar oldu. Özellikle gübrede kullanılmadığı dönemde fiyatlar düşüyor, çiftçinin kullandığı dönemde yükseliyor. Ama yıllık ortalamaya baktığınızda fiyat o kadar da yüksek gözükmeye biliyor. Ancak temel sorun çiftçinin ihtiyacı olduğu dönemdeki fiyatlar. Bu fiyatlara bakmak gerekiyor. Bunun için verilerde de güvenilirlik sorununun olduğunu da not etmek gerekiyor.”

İTHALAT BİR KISIR DÖNGÜ
Tarımsal üreticilerin masraflarından kaynaklı yaptığı fiyat artışı dolayısıyla ithalata dayalı politikalarla ürünlerin daha ucuza ithal edildiğini ve bununla birlikte bir kısır döngü ortaya çıktığını söyleyen Çiftçi, “İthalata dayalı politikalarla devam ederseniz, böyle de devam edecek. Bunu buğdayda yaşamaya başladık, Ayçiçek yağında da yaşıyoruz. Daha önceden daha ucuza ithal ettiğimiz ürünü artık o fiyatlardan almamız da mümkün değil. aynı fiyattan satmıyor diğer ülkeler de. Ve oraya bağımlı kalmanıza sebep oluyor. İthalat politikalarıyla içerideki üreticileri düzene sokamadık ve daha çok kendi üreticimizi desteklemek yerine yapancı ülke üreticilerini destekledik.