GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
17 Mayıs 2019 Cuma 15:40

İGC Başkanı Dikmen: Konak'ın isminin değişmesinden yana değiliz

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen MHP’nin “Konak İlçesi’nin adı Gazeteci Hasan Tahsin” olsun teklifini değerlendirdi. Dikmen, “Polemiğe girmek istemem ama kişisel görüşüm Konak ismi basit bir isim değildir. Tarihten, geçmişten gelir. İsminin değiştirilmesinden yana değiliz” dedi.

EGEDESONSÖZ- Milliyetçi Hareket Partisi İzmir İl Başkanı Veysel Şahin’in “Konak İlçesi’nin adı Gazeteci Hasan Tahsin” olsun önerisinin yankıları sürüyor.

Şahin, konuyla ilgili açıklama yaptıktan sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye giderek Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olarak ilan edilen düşmana ilk kurşunu İzmir’de atan Hasan Tahsin’in (Osman Nevres) adının resmi kararla ilçe adı olmasını önermişti.  Konak Belediye Başkanı Abdül Batur’un, “kendilerini hiç Hasan Tahsin anmasında görmedik, nereden çıktı anlamadık” dediği teklif ayrıca İzmir’de tartışmalara da neden olmuştu.

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, Konak’ın adının değiştirilmesi önerisini yorumladı. SONSÖZ TV’de yayınlanan programa katılan Dikmen, “Konak ilçesi için kişisel görüşüm şudur. Konak ilçesi adını hükümet konağından alıyor. O hükümet konağı ki bağımsızlık mücadelesi için Türk bayrağının göndere çekildiği yerdir. Orada 3 yıl 3 ay 22 gün boyunca Türk bayrağı görülemeyen kente yokluk içindeki halkın kırmızı kumaş parçaları ile diktiği o al bayrağımız hükümet konağına çekilmiştir. O konak sıradan bir valilik konağı değildir.  Yüz yıllık bir gelenekten dolayı ilçenin adı da o konak nedeniyle Konak olmuştur. Oradaki meydanın adı da Konak Atatürk Meydanı’dır. Hasan Tahsin’in maneviyatına saygımız sonsuzdur. Fakat Konak İlçesi’nin adının değiştirilmesinden yana değiliz. Hasan Tahsin hepimiz için bir değerdir. Orada heykeli, anıtı vardır. Ayrıca bu tür konular üzerinden yapılan polemiği de doğru bulmuyoruz” dedi.

Başkan Dikmen, yayın sırasında gelen okuyucu yorumlarındaki “Konak’ın ismi değişmesin” sözlerinin hatırlatılması üzerine de, “Sayın Başkan’a da teşekkür edelim ama İzmirliler zaten bu konudaki görüşlerini net söylemişler” ifadelerini kullandı.

MÜCADELE DEVAM EDİYOR
Milli Mücadele’nin 100. Yılı’nın önemi hakkında değerlendirmelerde bulunan Başkan Misket Dikmen, “15 Mayıs sadece İzmir’in değil tüm Türkiye’nin en önemli günlerinden biri. İlk kurşunun ateşlendirdiği bir duygu var. Anıtın hikayesine gelene kadar belki de o ilk kurşunun nasıl bir öneme sahip olduğundan bahsetmek gerekiyor. İzmir bugün olduğu gibi yüzü batıya dönük, ticari ilişkileri gelişmiş bir kent. O ilk kurşunun ardından 3 yıl 3 ay 22 gün süren bir mücadeledir. Zaman bize gösterdi ki milli mücadele ruhunu kaybetmemeliyiz. Çünkü mücadele devam ediyor. Tıpkı Mustafa Kemal’in bize söylediği gibi, delalet içinde olabilirler, bedhahlar olabilirler. Bunun için milli mücadele yolunda, muasır medeniyet ve hukuk devleti olma yolunda mücadelemiz devam ediyor” dedi.

“GAZETECİ ÖZGÜR DEĞİLSE HALK ÖZGÜR DEĞİLDİR”
Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (RSF) her sene yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye’nin bu yıl 157. Sıraya gerilemesini değerlendiren Dikmen, “Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlamamız mümkün değil artık. İşsiz gazetecilerin sayısı o kadar çok ki, işsizliğin en yoğun yaşandığı meslek gruplarından biri, üstelik o kadar çok güvencesiz çalışan gazeteci var ki. Basın Özgürlüğü sıralamasındaki yerimiz kadar ayıp bir şey olamaz. Yargı ve hukuk bağımsız değilse, düşünce ve ifade özgürlüğü yok ise basın özgürlüğü ve diğer özgürlüklerden söz etmemiz mümkün değildir. 3 yıl kadar önce 130 civarındaydık sıralamada, bu yıl ise 157 sıradayız. Yasalar işlemiyor, üstelik öyle bir dönemdeyiz ki, gazetecilere çok hoyratça bir yaklaşım var. Çok yakın bir zamanda 2 gazeteci arkadaşımız saldırıya uğradı. Gazeteci özgür değilse, fikir özgür değilse, ifade özgür değilse halk özgür değildir” diye konuştu.

“GAZETECİLİK İÇİN KALICI ÇÖZÜM ÜRETİLMESİ GEREKİYOR”
Basın sektöründe yaşanan derin problemlerden bahseden Dikmen, “Dövizde bir günde yaşanan değişme, bizim 33 kuruşa mal ettiğimiz gazeteyi bir gecede 93 kuruşa çıkarmıştı. Bu çok büyük bir kaostu. Bizim İzmirli gazeteler olmamızın, İzmir’de olmamızın çok büyük bir avantajı var. Birlikte bir şeyler yapmak için elimizde imkanlar var, İzmirli 7 gazete bir araya gelerek ne yapabilirizi konuştuk. O günlerde çok daha fazla arkadaşımızın işsiz kalma riski yaşadık, ulusal bir gazetenin İzmir ofisinin kapattığını ve bir anda birçok arkadaşımızın daha işsiz kaldığına şahit olduk. Bu ortamda İzmir gazeteleri olarak bir araya gelerek Pazar günleri çıkmama kararı aldılar. Bu onlara bir soluk, belki 1-2 istihdamı bir süre daha korumayı sağladı. Bir zamanlar kağıdını kendi üreten Türkiye’nin tüm kağıt fabrikaları kapatılarak kağıtta dışarıya mahkum kalmak gibi kaynaktaki sorunların çözülmesi gerekiyor. Dışarıdan elde edilen tüm ürünler dövize endeksli olduğu için, döviz değişimleri anında etkiliyor. Elbette bu konuda kalıcı çözümlerin üretilmesi gerekiyor” dedi.