GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Yaşam
17 Nisan 2020 Cuma 14:50

Hemşire korona oldu, komşuları ona hemşire!

İzmir’de yoğun bakım hemşiresi olarak görev yapan Ebru Melek Benligül, koronavirüs teşhisiyle bir süredir evinde ilaç tedavisi görüyor. Karantinadaki hemşire ile dayanışma içinde olan komşuları ise kendi yaptıkları yemekleri her gün onun kapısının önüne bırakıyor, telefonla arayıp moral veriyor.
İlkses Gazetesi’nden Emine Çağla Geniş’in haberine göre; Geçtiğimiz günlerde Sakarya’da bir apartmanın girişine asılan koronavirüs uyarısı ile binada oturan bir sağlık çalışanı hedef gösterilmiş, hiçbir yere dokunmaması istenmişti. Bina sakinlerinin bu tutumu sosyal medyada tepkilere neden olurken, yine virüse yakalanan bir sağlıkçının karantinada olduğu İzmir'deki apartmanda ise dayanışma örneği yaşandı. Bir hastanede yoğun bakım hemşiresi olarak görev yapan Türk Hemşireler Derneği İzmir Şubesi Başkanı Ebru Melek Benligül, koronavirüs tedavisinde görev aldığı sırada bir hastadan virüs kaptı. Hastalığı ağır semptomlarla geçirmediği için evinde kendini karantinaya alan ve ilaç tedavisi gören Benligül’ün bu süreçteki en büyük destekçisi ise komşuları oldu. Yaptıkları yemekleri her gün Benligül’ün kapısının önüne bırakan apartman sakinleri, telefonla da sık sık arayarak durumunu kontrol ediyor. Hastalığını ilk öğrendiğinde, ‘Komşular tedirgin olur mu?’ diye düşünen Benligül, “Çünkü haberlerde ve sosyal medyada; aynı apartmanda oturan sağlık çalışanlarına bulaştırıcı, taşıyıcı gözüyle yaklaşanları gördük. Ama şu anda üç öğün yemeğimi komşularım getiriyor. Sürekli arıyorlar, ‘Sen bize lazımsınız, bir şeye ihtiyacınız var mı?’ diye soruyorlar. Bir dayanışma örneği oldu. İstediğiniz kadar profesyonel olun, hazırlıklı olun ve güçlü olun. Tanıyı duyunca bir ölüm korkusu oluyor. Sosyal destekler bu açıdan kıymetli” dedi.

DAYANIŞMA ÖRNEĞİ OLDU
Hastalığını ilk öğrendiğinde, ‘Komşular tedirgin olur mu?’ diyerek kaygılandığını anlatan Benligül, “Çünkü haberlerde sosyal medyada; aynı apartmanda oturan sağlık çalışanlarını bulaştırıcı, taşıyıcı gözüyle gören vatandaşlarımız olduğunu gördük. Oysa ki sağlık çalışanları fakülteye başladıklarında ilk öğrendikleri hijyen ve bulaşıcı hastalıklardan nasıl korunacağıdır… Ondan dolayı biz normal vatandaştan daha iyi biliyoruz bu hastalığı nasıl çevremize taşımayacağımızı… Bu konuda biraz tedirginliğim olmuştu açıkçası ama sosyal medyada geçmiş olsun dileklerini ileten arkadaşlarımın mesajlarını komşularım da gördü. Şu anda üç öğün yemeğimi komşularım getiriyor. Bir dayanışma örneği oldu. Sürekli arıyorlar, siz bize lazımsınız bir şeye ihtiyacınız var mı diye soruyorlar. Ben iyiyim her şeyi yapabiliyorum diyorum ama emin olmak istiyoruz diyorlar. İstediğiniz kadar profesyonel olun, hazırlıklı olun ve güçlü olun. Tanıyı duyunca bir ölüm korkusu oluyor. Sosyal destekler bu açıdan kıymetli. Birlikte çalıştığım meslektaşlarımın, Türk Hemşireler Derneği’nin, ailemin desteğini de iletmek, bu manada sosyal desteklerin önemini, sürecin daha büyük moralle aşılması açısından gerekli” ifadelerini kullandı.

İÇİMDEN GELEN BİR DUYGU
Sağlık çalışanlarının bugünlerde büyük bir savaş verdiğini ve bu yüzden desteğe çok ihtiyaç duyduklarını belirten apartman sakinlerinden İlknur Engindeniz, “Asla ‘Virüs bulaşmış kesinlikle yanaşmayalım, bindiği asansöre binmemeliyim, dış kapıya dokunmuş olabilir ne yapalım’ gibi bir zihniyette olmadık... Kendimizi ve ailemizi düşünerek elbette tedbirlerimizi almalıyız ama hasta olan insanları da kendi hallerine bırakmak doğru değil. Ben de bu anlamda Ebru Hanım’a destek olmak istedim. Kapısına yemek bırakmak, markette bir ihtiyacını almak içimden gelen insanı bir duyguydu. Bu hastalıkta en önemli şeylerden biri de moral ve destek. Ben de insanı bir duygu ile hiçbir beklenti içinde olmadan bunu yaptım, yapmaya da devam edeceğim. Moral ve motivasyona en çok onların ihtiyacı var” dedi.

YALNIZ OLMADIĞINI HİSSETTİRMEK İSTEDİM
Diğer bir apartman sakini Esra Mansuroğlu ise şunları söyledi: “Çocuğumu sitenin parkına çıkardığımda komşum Ebru Hanım’ın koronavirüse yakalandığını öğrendim. O an tek düşündüğüm şey iyi olup olmadığı ve ne hissettiğiydi. Yanında olamamak beni çok üzse de ufak tefek şeylerle hayatına dokunmak ve yalnız olmadığını hissettirmek istedim. Bu sabah kalktım ve kendimi onun yerine koyarak ne isterdim acaba diye düşündüm. Gerekli önlemleri alarak dışarı çıktım, simit boyoz gibi şeyler aldım. Yumurta haşladım, portakal suyu sıktım ve onun kapısının önüne bıraktım. O nasıl davranmamız gerektiği konusunda bizi yönlendiren kişi oldu bu süreçte. Apartmanımızdaki yaşlı sakinlerimizin alışverişini de yapıyorum. Biz toplum olarak duyarsız insanlar değiliz sadece farkındalığımız çok gelişmemiş. Bunlar beni ya da bir başkasını yıpratmaz” şeklinde konuştu.