GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Sağlık
15 Aralık 2022 Perşembe 13:19

Hasta bakmayı reddeden doktora mahkemeden kötü haber!

İzmir 3. İdare Mahkemesi Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini yürütürken “günlük asgari 2 hasta bakma” zorunluluğu kararını mahkemeye taşıyan Prof. Dr. Fatih Demirkan’ın talebini ret etti. Mahkeme, “Davacının yaptığı görev dikkate alındığında poliklinik hastası bakmanın uygulamalı çalışma kapsamında olduğu ve davacıya verilebilecek görevlerden olduğu görülmüş olup, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır” ifadelerine yer verdi.

EGEDESONSÖZ- Dokuz Eylül Üniversitesi’nde İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini yürütürken “günlük asgari 2 hasta bakma” zorunluluğu kararını mahkemeye taşıyan ve dava açan Prof. Dr. Fatih Demirkan’a mahkemeden kötü haber geldi. İzmir 3. İdare Mahkemesi, öğretim üyesinin açtığı davanın reddine karar verirken idari ve akademik bir görevi olsa da hasta bakma işleminin görevleri arasında olduğunu vurguladı.

Üniversite yönetimi ile akademisyeni karşı karşıya getiren olay şu şekilde gerçekleşti; Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapan Prof. Dr. Fatih Demirkan, mevcut mesaisine ilave olarak günlük asgari beş poliklinik hastası kabul etme zorunluluğu getirilmesine ilişkin Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü Tıp Fakültesi Dekanlığı’nın 28 Ocak 2022 tarihli kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkemeye gitti.

Kararın yetkili makam tarafından tesis edilmediği, mezuniyet sonrası eğitim faaliyetleri ile muayenehane açma arasında herhangi bir ilişki bulunmadığı, hastaların kendisi ile iletişim halinde olmasını gerektiren Hematoloji dalında görev yaptığı için mesai sonrası da telefonla kendisine sürekli ulaşılmakta olunduğu ve bundan hiçbir rahatsızlık duymadığını, dava konusu işlemde bahsedilen hastaların randevu şekli "mesai dışı özel" olarak geçen ve MDÖ olarak tanımlanan hastalar olduğu, fiilen yaratılan durumun asgari beş hastanın mesai saatleri içerisinde muayene ettirilmesi olduğu ancak bu hastaların hastane girişlerinin mesai saatleri dışında yapılması şeklinde olduğunu sıraladı.  

İdare tarafından alınan kararla birlikte; mesai saatleri içinde ücretsiz olarak bakılabilecek hastalara bakılmasının önüne geçildiğini, asıl ihtiyacı olan hastaların tedavisine engel olunacağını, sağlık sisteminin basamaklı yapısına aykırı ve hastalar arasında eşitsizlik yaratan bir sürece sebep olacağını vurgulayan Demirkan savunmasında, “Bir aydan kısa bir süre içerisinde adıma açılmış 570 poliklinik ve 454 yatan hastasının tedavi sürecinden sorumluyum. Tüm bu hastaların tedavi süreçlerini tıpta uzmanlık öğrencileri ile birlikte yürütüyoruz, İşlemin amacının kamu yararı olmadığı açıktır. 2547 sayılı kanuna tabi bir öğretim üyesi olarak ve asli görevim bilimsel çalışmalar yapmaktır. Anabilim Dalı Başkanlığı yanında birçok idari ve akademik görevler bulunuyor. Kararın iptal edilmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.

ÜNİVERSİTE SAVUNMA YAPTI
Dokuz Eylül Üniversitesi de öğretim üyesinin açtığı davaya ilişkin yaptığı savunmada; Dava konusu işlemin kesin ve yürütülebilir nitelikte olmadığı, dava dilekçesinde, davacının poliklinik hizmeti verdiğinin ifade edildiği, dava konuşu işlemin ekinde tebliğ edilen duyuruda alınan karar uyarınca günlük asgari 5 hasta bakma zorunluluğuna yönelik kararın Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde hasta bakmayı reddeden öğretim üyeleri yönünden alınmış bir karar olduğu, davacı, şayet gerçekten poliklinik hizmeti vermekte ise, kendisine söz konusu karar uyarınca ayrıca 5 hasta randevusu tanımlanmayacağından, söz konusu işlemin iptalini talep etme noktasında menfaati bulunmadığını dile getirdi.

Üniversite  ayrıca; Anabilim Dalı Başkanlığı/Bilim Dalı Başkanlığı gibi idari görevleri bulunan öğretim üyeleri açısından, dava konusu uygulamaya geçildiği ilk günden itibaren, günlük bakılacak asgari hasta sayısının 2 olarak belirlendiği, davacının Anabilim Dalı Başkanı olduğu ve sadece günde 2 hastaya bakmamak için bu davayı açtığını, klinisyen hekimin hasta bakması için karar almaya dahi gerek olmadığı, işlemin yetkili makamca tesis edildiği, dava konusu işlem ile hastaların alanında uzman hekimlere-öğretim üyelerine ulaşmasının sağlanmasına çalışıldığı, davacı dahil öğretim üyelerinin, makul düzeyde belirlenen sayıda hasta bakmayı reddetmesinin, idare tarafından vatandaşlara verilen sağlık hizmetlerinin aksamasına veya kalitesinin istenilen seviyelere ulaşamamasına yol açacağı, görev yapan öğretim üyelerinin eğitim, öğretim, araştırma faaliyetleri dışında hasta hizmetlerini de yine eğitim öğretim faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası olarak yürütmekle mükellef oldukları, vatandaşların öğretim üyelerinden randevu alamadıkları ve bazı özellikli rahatsızlıklara dair tedavilerde aksamalar yaşandığına dair çok sayıda şikayet alındığı, uzmanlık eğitim alan öğrencilerin daha iyi bir eğitim almalarını amaçlandığı, hastaların mesai saatleri içinde mi yoksa mesai saatleri dışında mı hasta bakacakları hususunun kendi takdirlerine bırakıldığı hususlarının altını çizdi.

MAHKEME: HUKUKA AYKIRILIK YOK
İzmir 3. İdare Mahkemesi Başkanı Ekrem Atıcı, Üyeler  Şükrü Bilgen ve  Miraç Üzüm’ün oy birliğiyle verdiği ret kararında şu ifadelere yer verildi:

“Olayda; davacının dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte davalı idare bünyesinde öğretim üyesi olarak görev yaptığı, 2547 sayılı Yasada öğretim üyelerinin görevleri arasında yükseköğretim kurumlarında ve bu kanundaki amaç ve ilkelere uygun biçimde önlisans, lisans ve lisansüstü düzeylerde eğitim-öğretim ve uygulamalı çalışmalar yapmak ve yaptırmak ve yetkili organlarca verilecek görevleri yerine getirmenin sayıldığı, davacının yaptığı görev dikkate alındığında poliklinik hastası bakmanın uygulamalı çalışma kapsamında olduğu ve davacıya verilebilecek görevlerden olduğu görülmüş olup, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan; dava dilekçesinde Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Yönetim Kurulunun dava konusu işlemi tesis etme konusunda yetkisi bulunmadığı ileri sürülmüş ise de Merkezin faaliyette bulunan polikliniklerinin, kliniklerinin ve laboratuar birimlerinin, idari ünitelerin, ortak kullanım sahalarının ve yeni kurulan ünitelerin etkin çalışması için yerleşim planlarını yapmak ye koordinasyonu sağlamanın Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Uygulama Ve Araştırma Merkezi Yönetmeliği'nde Uygulama ve Araştırma Hastanesi Yönetim Kurulu’nun görevleri arasında sayıldığı anlaşıldığından anılan mevzuat hükmü uyarınca tesis edilen işlemde yetki unsuru yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı görüldüğünden davacının anılan iddiasının dava kusurlandırmayacağı sonucuna varılmıştır”