GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
21 Mart 2022 Pazartesi 09:57

FETÖ Borsası davasında yargılanıyordu: Savcı 97 yıl ceza istedi!

FETÖ Borsası Davası’nda yargılanan İzmir Emniyet Müdürlüğü eski İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen hakkında istenen cezanın ayrıntıları belli oldu. İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki son duruşmada mütalaasını açıklayan Savcı İsmail Lale, Dikmen hakkında 9 ayrı suçtan 97 yıla kadar hapis cezası istedi. 

EGEDESONSÖZ-  15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün en kritik birimlerinden olan İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün başında olan Emniyet Müdürü Kudret Dikmen’in de yargılandığı davada ayrıntılar netleşti. FETÖ Borsası davası da olarak bilinen İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki son duruşmada mahkeme heyeti birçok dosyayı birleştirirken isimler hakkında farklı cezalar istedi. Kamuoyunda “Serkan Kurtuluş” davası olarak bilinen Organize Suç Örgütü davasına da adı karışan Dikmen’in durumu mahkeme tarafından kayıtlara ayrıntılı olarak geçirildi.

Farklı olay ve soruşturma dosyalarının irdelendiği mahkemede “FETÖ şüphelisi şahısların yağmalanması” konusu başlığında detaylara yer verildi. Mahkeme Savcısı İsmail Lale’nin mütalaasında Dikmen’in İzmir Emniyet Müdürlüğü bünyesinde İstihbarat Şube Müdürü olarak çalıştığı daha sonra Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Yardımcılığı görevinde bulunduğu da yazıldı.  Dikmen için, “adli görevi bulunmaması nedeniyle eylemlerinin görev nedeniyle gerçekleştirilmediği, sadece makamını bir başka değişle ünvanını kullanarak suç örgütü hiyerarşisine girmeden örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçu işlediği vurgulandı. Gözaltı listesini göndererek ‘soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği’ ifade edilirken makamında görev gereği herhangi bir yetkisi olmamasına rağmen FETÖ şüpheli Tamer Kömürgöz ile görüşüp Suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş’un bu şahıstan haksız menfaat temin etmeye yönelik eylemine iştirak ettiği vurgulandı. Dikmen’in bu eylemi nedeniyle ‘nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs’ suçu işlediği, aynı zamanda hakkında gözaltı kararı bulunan Tamer Kömürgöz hakkında işlem yapmayarak ‘suçluyu kayırma’ yine İrfan Görkemli’nin kaçırılması olayına yardım eden sıfatıyla katkı sunduğu ve gerçekleşen ‘kişiyi nitelikli hürriyetinden yoksun kılma, nitelikle yağma” suçlarına iştirak ettiği dile getirildi. Savcılık mütalaasında Serkan Kurtuluş’un yurt dışına çıkarılması olayında ise üzerine atılı ‘suçluyu kayırma’ dosyada mevcut mali raporlardan anlaşılacağı üzere 3628 sayılı yasanını 13. Maddesinde tanımlanan ‘haksız mal edinme’ eylemlerini gerçekleştirdiği anlatıldı. Dikmen’in ev hapsindeyken öldürülen AK Parti İzmir eski İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’un talebiyle o dönem Sevda Camgöz isimli kişinin kimlik ve cep telefonu bilgilerinden adresinin tespitini yapması eylemi nedeniyle de ‘kişisel verilerin hukuka aykırı verilmesi’ en nihayetinde de tüm bu eylemeleri ile ‘görevini kötüye kullanma” suçlarını işlediğine kanaat getirildi.  Savcılık Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerini sıralarken Dikmen hakkında 36 yıldan 97 yıla kadar hapis cezası istedi.

İŞTE O DEĞERLENDİRME!
Savcılık eski İstihbarat Müdürü Dikmen’in adının karıştığı olaylar zincirini tek tek anlatırken bağlantıları ve sürecin içinde nasıl aktif bir rol aldığını da mütalaasında irdeledi. Konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“İzmir Eski İstihbarat Müdürü olan ve işi gereği suç örgütleri ile sürekli muhatap bulunan, daha önceden bu görev nedeniyle sahip olduğu yetkilerini kişisel çıkarları için kullanıp kullanmadığına ilişkin dosyada bir delil bulunmayan bu sebeple terfi de ederek Ankara İstihbarat Daire Başkan Yardımcılığına kadar da yükselen, ardından hakkındaki şikayetlerde konum ve görevini kişisel çıkarları için kullandığı, suç örgütlerine hizmet ettiği iddiaları yer alan ve bu sebeple de hakkında hem adli ve hem de idari soruşturmalar ve tahkikatlar başlatılarak Aralık 2020 sonlarında tüm yetkileri elinden alınarak görevden açığa alınan Sanık Kudret Dikmen’in özellikle 15 Temmuz 2016 yılında meydana gelen ihtilal teşebbüsü sonucunda ihtilal ile adı karışanlar hakkında tüm ülkede başlayan soruşturma ve gözaltılar sırasında sanığın bildiği, adliyeden bildirilen ve hatta muhtemelen bizzat oluşturduğu gözaltına alınacaklar listesini, o dönemde ailevi düzeyde samimiyetleri bulunan ve soy adları tesadüfen benzer Ahmet Kurtuluş vasıtası ile zaten maddi çıkarlar için süregelen şekilde suç işlemekte olan Örgüt lideri sanık Serkan Kurtuluş'a ulaştırdığı sanık Serkan Kurtuluş'un da gelen bu listeden, paralı iş adamı veya zengin olarak tanınanları, örgütün korkutucu ve şedit yönünden faydalanmak suretiyle arayarak, adı listede olan müştekilerden tehdit şantaj yahut dosyamıza yansıdığı şekliyle yağmalamak suretiyle menfaat temini yoluna gittikleri tespit edilmiştir.

Bu kapsamdaki fiillere örnek olarak: Müşteki Tamer Kömürgöz'ün kısmen sanıklar tarafından doğrulanan beyanlarında kendisinin Serkan Kurtuluş tarafından aranarak adının listede olduğunu 100.000 dolar karşılığında halledebileceklerini ve bunun üzerine birlikte Emniyet Müdürlüğü'ne gittiklerini ve Serkan'ın aşağıda beklediği sırada sanık Kudret Dikmen ile görüştüğünü, sonrasında kendisinden istenen parayı vermeyince gözaltına alındığını beyan ettiği. Müştekinin sanık Kudret ile görüşmeye gittiği tarihte hakkında arama/yakalama olmasına rağmen göz altına alınmayarak emniyetten elini kolunu sallayarak çıkıp gittiği, sanıkların savunduğu şekilde "Yine Tamer Kömürgöz şubeye geldiğinde yakalama ya da arama olup olmadığını o dönem itibari ile bilemiyorduk" şeklinde sehven veya bilgisizlik sebebiyle hakkında yakalaması olup olmadığını bilmedikerine ilişkin ve genel bilgi toplama veya yakalama evrakı sorgulamasının yapılmamış olduğuna ilişkin savunmaların suçtan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilmektedir. İşlem yapılmamasının menfaat ve çıkar amaçlı olduğunda delil, Müşteki Tamer beyanlarının birbirlerini tanımadıkları kesin olan sanık Ilgın ile tamamen örtüştüğünün dosya içerisindeki evraklardan anlaşılmasıdır.

Gizli tanık Spil tüm beyan içeriği incelendiğinde olaylara vakıf olacak şekilde sanıklarla ilişkisinin olduğu anlaşılmakla, tanık Spil'in ifadesinde maktül Ahmet Kurtuluş tarafından, örgüt lideri Serkan'ın bu işlerde kullandığı anlaşılan sanık Kudret'e para gönderildiğini ve bu paraların kendisi tarafından birden fazla defa götürüldüğünü yine maktül Ahmet tarafından sanık Kudret'e araç devri yapıldığı, böylece sanık Kudret’in örgüte para için ve çıkar sağlayarak hizmet ettiği belirlenmiştir.

Örneğin; Maktül Ahmet Kurtuluş'un ek ifadesinde Parti İl Başkan yardımcısı olduğu dönemde Serkan Kurtuluş ile tanıştığını ve arkadaşlıklarının başladığını, darbe teşebbüsünden sonra Serkan'ın elinde bir liste olduğunu ve bu listeyi Emniyet Müdürü Kudret Dikmen’den aldığını, tanıdığı olup olmadığını, olması halinde fazla ayyuka çıkmadan para kopartalım şeklinde sözler söylediğini, Serkan'ı başını iş alırsın diye uyardığını, daha sonra Kudret Dikmen ile görüştüğünde listeyi sorduğunu bu listenin Kudret tarafından Serkan'a gönderildiğini söylediğini, Kudret Dikmen'e ev alması için çek verdiğini, vergi mahkemelerinde olan problemlerini çözeceğini söylediği için karşılıksız olarak bu çeki verdiğini, eşine ait Volvo S60 model araç ile Kudret’e ait Ford Focus Marka aracı takas ettiklerini, Serkan'ın o dönem üzerine çok gelmesi nedeniyle karşılığında bir şey istemediğini” beyan ettiği anlaşılmıştır.

Başka bir örnek olarak, müşteki İrfan'ın da bahsi geçen listede adı olduğunun anlaşıldığı Müşteki İrfan Görkemli'nin yağmalanması eyleminde müştekinin ve Ilgın Şentürk beyanları ve cep telefonunda bulunan görüntülerle sabit olduğu, adı geçen örgüt tarafından para koparmak niyetiyle gerçekleştiği, İrfan Görkemli’nin çıplak fotoğraflarının çekilerek serbest bırakıldığı tespit edilmiştir.

Sanık Kudret'in örgüt lideri ile görüşmelerinin olduğu ve bu durumun sanık beyanlarında da doğrulandığı öyle ki sanık Kudret'in tüm il genelinde suç örgütü lideri olduğu bilinen ve kendisinden de görevi gereği bu durumu bilmesi gerektiği halde eylem geçmişi 2000’li yılların başına dayanan örgütü ve liderini tanımaması beklenmez. Bu nedenledir ki sanık Kudret'in örgüt liderini gizli soruşturma yapmak üzere kendisine ses kayıt cihazı bilgileri dahi verdiğinin "(söyleyince bende şube envanterinde olan ses kayıtları cihazlarından bir tanesinin resmini ona gönderdim)" yine örgüt lideri dışında örgüt liderinin kız arkadaşı sanık Ilgın ile de telefonla görüşecek mesajlaşacak seviyede sosyal ilişki kurmuş olmasının sanık Kudret'in görevde yetkisini suistimal ederek örgüt lideri arasındaki parasal çıkara dayalı ilişkisini ortaya koymaktadır.

Yine sanık beyanı ile doğrulandığı üzere sanık Kudret tarafından Maktül Ahmet'in talebi üzerine Sevda Camgöz isimli bir şahsın baz bilgileri de maktül Ahmet Kurtuluş’a verilmiştir  Yine bir başka delil olarak, Ahmet Kurtuluş'un İsmet Ş. isimli kişinin kişisel bilgilerini sanık Kudret'ten istediği ve sanık beyanına göre bilgilerin Ahmet Kurtuluş'a sinyal ve adres bilgilerini attığı maktül Ahmet'inde bunu Mustafa K. isimli kişi ile paylaştığı 26/04/2018 günü müşteki İsmet Şensoy'un zorla kaçırılıp yağma olayına maruz kaldığı  belirlenmiştir.

Son olarak sanık Kudret Dikmen'e ait MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) inceleme raporunda geliri ile orantısız bir nakit hareketinin olduğunun tespit edildiği, böylece sırf parasal menfaat ve kanun dışı kazanç için tüm ülkelerde görüldüğü üzere kamu görevinde yozlaşmak suretiyle örgüte yardım ettiği, para ve menfaat aracılığını maktül Ahmet'in yaptığı anlaşılmıştır.

Yine benzer şekilde Fatih A. isimli Sakarya’da vagon işi yapan müştekinin ifadesinin alındığı, bu olayda da Müştekinin Ankara İstihbarat Daire Başkanlığı’nda Kudret Dikmen ile Ahmet Kurtuluş’un daveti ve referansıyla görüştüğünü, kendisi hakkında FETÖ havuz sorgusunun Kudret Dikmen tarafından yapıldığının ve karşılığında Ahmet Kurtuluş’a peyder pey bir memur için kıyak bir emeklilik ikramiyesi anlamına gelecek yaklaşık 800.000 TL’ye yakın bir miktar para gönderdiğini belirttiği anlaşılmıştır. Sanığın savunmasında eylemleri kabul etmediği, tüm ilişkilerinin sosyal ilişki çerçevesinde olduğunu beyan ettiği görülmüştür”