EGEDESONSÖZ- Türkiye’de elektrikli yerli otomobil üretimine ilişkin yaşanan gelişmeler Ege Bölgesi’ni işaret ederken dün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun çağrısı üzerine İzmirli işadamları ve sanayiciler bir araya geldi. Projeye ev sahipliği yapmak istediklerini, başta İzmir olmak üzere Ege bölgesinin uygun bir yer olduğunu kamuoyuna açıkladı. Sermaye ve bölge açısından yeterli olduğu ancak teknik altyapı açısında da mümkün olup olamayacağı konusunu Ege Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Otomotiv Teknolojisi Bölümü Öğretim Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Bülent Demir’e sorduk.
“EGE BÖLGESİ BİÇİLMEZ KAFTAN”
Ege Bölgesi ve İzmir’in elektrikli otomobil üretiminde sermaye açısından yeterli olduğunu değerlendiren Ege Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Otomotiv Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Bülent Demir, bölgenin söz konusu proje için biçilmiş kaftan olduğunu ifade etti. Bülent Demir “İzmir başta olmak üzere Ege bölgesi yerli elektrikli otomotiv üretimi açısından biçilmiş kaftandır. Hem teknik altyapısı, konumu, lojistik imkanları, eleman, gerekli yetişmiş teknik elemanı, bölge iş adamalarının istekliliği, hem de yazılım açısından oldukça uygun bir yerdir” dedi.
“EGE’DE HER ŞEY VAR”
İzmir’de BMC’nin olması, elektrikli araçlarda akünün önemli olduğu ve İnci Akü’nün de bölgede olması, dünyanın pek çok firmasına otomotiv parçası üreten Tirsan, Sarıgözoğlu, Norm Cıvata, Sarıgözoğlu, Beşer balata vb. gibi tüm otomobil için gerekli tüm aksanları üretecek çok değerleri firmaların ve tedarikçilerin bölgede bulunduğunu kaydetti.
Bunların ciddi avantajlar sağladığına dikkat çeken Demir “Günümüzde elektrikli araçlarda en büyük sıkıntı menzil, akü, şarj süresi ve yazılımdır. Günümüzde TESLA dışında mezil 250-300 km civarındadır. TESLA’da menzil 900 km civarındadır. Şarj süreleri Yüksek Voltajda % 80 şarj doluluk oranında 30 dakikalara düşmüş durumdadır. Bölgemizde İnci Akü gibi gerekli aküyü üretebilecek firmalar bulunuyor. Bu büyük bir avantajdır. BMC’nin geçmiş tecrübesi ve tedarikçi ağı, çok büyük bir tecrübedir. Türkiye kullandığı petrolün yaklaşık % 93’ü ithal ediyor. Bu kadar dışa bağımlı bir ülkede elektrikli otomobil üretimi kaçınılmazdır. Elektrik ülkemizde yenilenebilir enerji kaynakları ile (Güneş, Rüzgar, Biokütle HES vs) üretilebilecek yüksek potansiyeli bulunmaktadır. Hem elektrikli araçlar daha hafif, daha az bakım, daha az ARGE (Araştırma Geliştirme) (özellikle motor açısından) gerektiriyor, çevreye duyarlı, hem daha hafif bir araç elde ediyorsunuz. Tork avantajından dolayı Şanzıman ihtiyacı en az düzeyde oluyor, çok sayıda avantajı var. Bugün elektrikli otomobilin tüm parçaları ege bölgesinde üretilebilecek düzeydedir. İzmir ve Ege Bölgesi en ideal bölgedir” şeklinde konuştu.
BENZİN-MOTORİN YERİNE GÜNEŞ ENERJİSİ
Ege Bölgesi’nin elektrikli otomobil üretimine büyük ihtiyacı olduğuna hatırlatan akademisyen Demir, yakıtta dışa bağımlılığın sürdürülebilir olmadığını, buna karşın elektrikli araçların yakıt açısından da oldukça ekonomik olduğunu kaydetti.
Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Demir “Yakıt olarak benzin ve Motorin ile çalışan motorlara göre elektrikli araçlar oldukça ekonomik. Şehir içi - şehir dışı yakıt/enerji farkını göz önünde bulundurduğumuzda, dizel araçlar 100 kilometrede ortalama 4-5 litre yakıyor. Bugün 5 TL’nin üzerinde, benzin litresi de 5,5 TL civarı olarak düşündüğümüzde, elektrikli otomobiller 100 km’de yaklaşık 15 kW/h enerji tüketimi ile en az % 50 oranında daha tasarrufludur. Bunların yanı sıra oldukça önemli bir konu da dışa bağımlılıktır. Elektrikli otomobil üretimi ile dışa bağımlılığı da azaltmış oluyorsunuz. Türkiye elektrik konusunda dışa bağımlı bir ülke değil, elektrik enerjisini farklı yolardan elde edebileceğiniz gibi güneşten de kolaylıkla elde edebilirsiniz” biçiminde ifade etti. Ayrıca “Türkiye’de satılan otomobillerin yaklaşık % 80’i ithal araçlardır. Devletin de vereceği teşviklerle ve fiyat avantajı ile yerli otomobile talep artacağı gibi ithali de azalacaktır” dedi.