EGEDESONSÖZ - İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, Sonsöz TV’nin konuğu oldu. Gazeteci Yazar Muhittin Akbel’in sorularını yanıtlayan Sayılkan gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Ankara’da gerçekleştirilen eylem süreci ile ilgili bilgi veren Sayılkan, “Bizi bugünlere getiren bir çok eylemin devamında Haziran ayındaki bir toplantıda tüm oda başkanları tek ses olarak bir şey yapmak lazım dediler. Bu noktada yasalara göre belli demokratik haklarla yapılacak işler var ve onlardan biri de miting. Mitinge gelene kadar da tabii ki belli demokratik yollarla çalışmalar yapıldı. İlk önce afişler, sonra broşür ve açıklamalar ile sesimizi duyurmaya çalıştık. Geçen hafta nöbetçiydim, ilaçların bir çoğu yok. Vatandaşlara sattığınız ilaçları yerine koymakta zorluk geçiyorsunuz. İlaç fiyat kararnamesi var. Bununla birlikte sorunlar öyle bir noktaya geldi ki, bir şey yapmak lazımdı. Bugün sorumluluk anlamında yönetici konumunda olan bizler de eylem yapma kararı aldık. Bizler bu sürecin sürdürülebilir olmasını istiyoruz. Ara sıra yapılan gösteriler ile bu iş sürdürülemez. Bu işin sürdürülebilir olmasını istiyoruz. Vatandaşın ilaca ulaşması konusunda sıkıntı var. İnsanın sağlık hakkı almasını eczanelerde tıkanıyor. Bunlar bir ülkenin birinci sırada çözmesi gereken sorunlar. Sağlıklı bireyler yetiştiremedikten sonra geri kalanın anlamı yok. Toplum sağlık konusunda mutsuzsa sizin diğer çalışmarınızın anlamı kalmaz” dedi
BU İŞİN ÇÖZÜLMESİ LAZIM
Kronik hastaların daha fazla ücret ödemeye başladığını dile getiren Sayılkan, “Kronik hastaların her yıl cebinden daha fazla para çıkan bir konuma geldik. Bir ilacın Türkiye’de iki fiyatı var. Bir ilacın satış fiyatı bir de SGK'nın belirlediği fiyat var. Bu rakam ne kadar aşağıda kalırsa, kronik hastalara ek paralar ödenmeye başladı. Bunlar keyfe keder tüketilen ilaçlar değil, bunları almak zorunda vatandaş. Bir çok hastanede çalışan ve ciddi emek veren eczacılar yok sayılıyorlar. Eczacıyı sağlık çalışanı değilmiş gibi yok sayıyorlar. Unlu mamüllerde olan dostumuz ile sohbet ettik durumumuzu anlattık, kendisine sorduğumda da maliyete bakıyorum kurtarmıyorsa zam yapıyoruz diyor. Bu şu demek; özel sektördeki fiyatları arttırırsınız, ancak bu ücreti ödeyen kişi ya eleman azaltacak ya ürettiği ürüne zam yapacak. Bizim zam yapma şansımız da yok, devletimiz ne zaman uygun görürse o zaman güncelleme yapıyoruz. Bugün olmazsa bile yarın birçok arkadaşımız bu işi yapamaz hale geldi. Bugün eczacıların yarısından çoğu kredi kullanıyor. Bi eczacı meslek grubunu sokağa dökmeden bu işin çözülmesi lazımdı” İfadelerin kullandı.
BÖYLE OLMAMALI
Eczacı vekillerin olmasının sorunun çözülmesinde etken olmadığına vurgu yapan Sayılkan, “Mecliste eczacı vekiller var, onlar çözer sanıyorlar ancak mevcut sistemimizde farklı bir sistem var. Cumhurbaşkanlığı sisteminde mecliste değil, hızlı çözümünü istiyorsanız Sayın Cumhurbaşkanına ulaşmanız lazım. Bu ülkenin Sağlık Bakanı, oda başkanları ile bir araya geldiğinde ‘Haklısınız ancak benim yapabileceğim bir şey yok’ dedi. Yani ‘Haklısınız sesinizi yükseltin, hakkınız arayın’ dedi.Bence böyle olmamalı. Sağlık ile ilgili bir meslek grubu sıkıntı var dediğinde sorunun daha hızlı çözülmesi gerekir” diye konuştu.
PANSUMAN YAPILIYOR
Yapılan çalışmaların kalıcı çözüm getirmediğini vurgulayan Sayılkan, “Yapılan dokunuşlar yüzde 1-1,5 puanlık bir iyileştirme. Ya biz derdimizi anlatamıyoruz ya onlar anlamak istemiyorlar. Bugün 19,23 olan Euro ilaç belirlerken 7,86 ise burada bir sıkıntı var. İlacın bulunamama nedeni bu. Biz diyoruz ki bugün yapılan iyileştirmeler kalıcı hale getirin. Denilsin ki yapılan zam oranında bunlarda arttırılır. O zaman sorun çözülür kendi içinde. İzmir'de bir çay, bir parça peynir ve gevrek 15 TL ise siz bin 500 TL hastane eczacısına zam yapıyorsanız bu olacak iş değil. Kalıcı iş yapmıyoruz, pansuman yapılıyor. Bu doğru değil. Kalıcı hamleler yapılması gerekir. Depocu arkadaşlarla da konuşuyorum ilaç temininde ciddi sıkıntılar var.Siz sağlık alışanlarının şartlarını iyileştirdiğiniz ancak eczanelerdeki sorun çözemezseniz bunun bir anlamı kalmaz” dedi.
İHANET EDİYORSUNUZ DİYEMEZSİNİZ
Bir ilaç üreticisinin açıklamalarını ifade eden Sayılkan, “Antalya'da bir toplantıda Türkiye’nin en büyük yerli ilaç üreticinin patronu konuşmacıydı ve söyledi. Hammadde, yardımcı madde ve şişe bulamıyorum. Piyasada yok, bulunca da rakamlar çok yüksek dedi. Bunların hepsi 1 günde çözülebilir. Bu 7,86'nın da anlatılanların da duymazdan gelinmemesi lazım. İlaç üreticisi her kalemde zarar ediyorsa üretmez ve haklıdır. Buna da Türkiye'ye ihanet ediyorsunuz diyemezsiniz. Kendisi bize 'yurt dışında da iş yapıyoruz ve orda buranın 5 katı kazanıyorum' dedi. Çünkü orada destek veriyorlar, bizde de tam tersi sağlık hizmetine para ayırmaya gerek yok yeni betonlara para harcayalım diyorlar. Kanser hastası, tüp bebek tedavisi olan insanların ne zorluk çektiğini ben görüyorum. Ateş düştüğü yeri yakıyor” diye konuştu.
KAPATMAYA GİDİLEBİLİR
Eylemlerin sonuç vermemesi sonrası nasıl bir yol izleneceğini açıklayan Sayılkan, “Demokratik koşullar içinde yapılacak işler var. Miting kararı dahil tüm kararları ortak alıyoruz. Miting ile ilgili çözüm bulunamazsa oda başkanları ile yine toplanırız Ankara'da vatandaşı da mağdur etmeyecek, derdimizi anlatacak çalışmalar yaparız. Mesele yarım gün, tam gün kapatmalar yapılabilir. Bunlar dışında yapılacak bir şey yok. Ondan sonra ya insaflarına bırakacaksınız ya da bu anlayışın değişmesini bekleyeceksiniz” dedi.
TANIDIĞINIZ VARSA…
İlaç fiyatlarıyla ilgili Euro kuru olduğunu ve bunun bir yıl boyunca sabit kaldığını söyleyen Sayılkan, “Paran kadar sağlık noktasına geldik. Yurt dışında tanıdığın varsa ilaçları getirebiliyorsun. Ancak ülkemizde vatandaşlar eczane eczane ilacı aramayı tercih ediyor. Şu an euro 19,60 TL... Siz kuru 7,89 TL’ye kilitlerseniz ilaçlar gelmez. Siyasetin sağlığa ve ilaca bakışını değişmesi lazım. Bu işin bileşenlerinin bir araya getirilmesi ve beyin fırtınası yapılması lazım. Bugüne kadar bu yöntem hiç değinilmedi.Sayısını bilmediğimiz kadar Suriyelinin, mültecinin ilaç aldığı ülkemizde biz sayısını bilmediğimiz vatandaşın özel tedavilerde yardımcı olamamanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Maşa başında biri karar alıyor ve bunu açıklamak zorunda olan biz oluyoruz” ifadelerini kullandı.