GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Sağlık
27 Şubat 2022 Pazar 10:59

Eczacıların Başkanı Sayılkan: Ağustos’ta ilaç yok diye bağırmaya başlarız!

Devletin ilaçtaki kuru euro bazında yüzde 37,5 artırarak 6,29’a yükseltmesini değerlendiren İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, “Betona dünya kadar yatırım yapıldı. Oysa bizim önceliğimiz beton değil, sağlık olmalıydı. Tasarruf etmek amacıyla yapılan bu uygulama çok uzun sürmez. 6,29’luk kur bir yerde yetersiz kalır, Ağustos ayı itibariyle biz yine ‘ilaç yok’ diye bağırmaya başlarız” dedi

EGEDESONSÖZ – İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, SONSÖZ TV’ye konuk oldu. Gazeteci yazar Muhittin Akbel’in sorularını yanıtlayan Başkan Sayılkan, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye'de her yıl sonunda dövizdeki yükseliş ile başlayan 'ilaç' sıkıntısı, yeni yılın ikinci ayının sonlarında gerçekleştirilen kur düzenlemesi ile son bulmaya devam ediyor. İlaç alım ücretlerinde kur sabitlemesinin yıl başında yapılması ve sonrasında yaşanan döviz kurundaki artışa rağmen ilaç firmalarına sabitlemeden ötürü ek ücret ödenmemesi sonrası özellikle yurtdışından gelen ilaçlarda tedarik sıkıntıları yaşandığı haberleri her yıl çıkmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Ağustos ayından itibaren eczacılar 'ilaç bulamıyoruz' isyanı ortaya çıkarken geçtiğimiz hafta Sağlık Bakanlığı  euro kurunu 6,29'dan sabitlediğini duyurmuştu.

VATANDAŞA NEDEN İLAÇ OLMADIĞINI ANLATMAK BENİM İŞİM DEĞİL
Yaşanan süreç ve gelişmeleri değerlendiren İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, ilaç firmalarının bakanlığa yazı yazdığını belirtirken şu ifadeleri kullandı:

"İlacın en büyük alıcısı devlet olduğu için kuralları da devletin kurumları koyuyor. Aralık ayında her şey yapılanırken, ilaçta yaşanan tüm sıkıntıya rağmen Şubat'ın 19'u beklendi. Kararname bunu gerektiriyor. İlaca zam gelmesi, eczacının değil, ilaç firmalarını talebidir. Üreticinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar bizim ilaç bulamamamıza neden oluyor. Her şene bu tür olayları yaşıyoruz. Tarih tamamlansın diye, bizim feryatlarımız vatandaşın talebi dikkate alınmıyor. İlaç firmaları 1,5 ay önce Sağlık bakanlığımıza mektup yazdılar. Özünde 'uygun bir zam yapılmazsa biz bu işi sürdüremeyiz' diyorlardı. Süreç böyle işlerken ilaçta zam yapmamaya çalışmak, kriz yaratıyor. Biz bu işin içinde vatandaşlar ile yüz yüze olduğumuz için vatandaşa ve bize bunu yaşatmayın diyoruz. Vatandaşa neden ilaç olmadığını anlatmak benim işim değil. Benim onlara ilacı nasıl kullanacağını anlatmam lazım."

KANSER İLAÇLARI ÇOK ERKEN KAYBOLUYOR
Yeni kur ile sistemin uzun süre ayakta kalamayacağını vurgulayan Sayılkan sağlık sistemi ile ilgili bir sorun olduğunu belirtirken şunları söyledi;

"Biz işi gücü bıraktık, etraftan ilaç bulmaya çalışıyoruz, rica minnet. Buradan devletin kar ettiğini düşünün… Ancak burada vatandaş, eczacı, hastanene konusundaki mağduriyetleri görün. Topyekün sağlıkla ilgili bir sıkıntı var. 6.29'luk Euro kuru ile bu yılı götürülmez. Bu rakamları vatandaşlar algılayamıyor tabii. Bir ilacın bulunması, onun ARGE'si tamamlandığında ürünün en pahalı olduğu dönemdir. Eski ilaçlar ile ilgili 6,29 daha uzun süre geçerli olabilir. Ancak yeni ilaçlar bu kurla gelmeyecektir. Bu süreçte ilaçlar çıkıyor, yerli ilaçlar geliyor. Kanser ilaçları çok erken kayboluyor. Biz Ağustos ayı gibi ilaçlar yok diye bağırmaya başlarız. Yıl sonunda da herkes ilaç yok diyor ancak kimse de gelin bu nasıl aşılabilir diye bize gelmiyor. Yıllardır söylüyoruz ilaçtan tasarruf olmaz."

SİZ OLSANIZ SATAR MISINIZ?
Yapılan yol ve bina yatırımları üzerinden, sağlık yatırımlarını eleştiren Sayılkan, sosyal devlet ibaresine dikkat çekerken şu ifadeleri kullandı:

"Milyonlarca dolar aktarılan yatırımlar yapıldı, yollar, havaalanları, tüneller açıldı. Devasa binalar yapıldı. Oysa bizim önceliğimiz bunlar değil, önceliğimiz sağlık olmalıydı. Önceliğimiz insanların sağlık hizmetlerini tam alabilmesidir. Bu paraları sağlığa aktarsaydık, insanlar ilaçlarını tam alabilirdi. Sosyal devletin bununla ilgili gereğini yapması lazım. Ucuza ilaç alıyoruz da, Türkiye'deki ilaçların yarısı ithal. Bunların zamanla temin konusunda sıkıntı yaşanacağını biliyorlar. Siz olsanız 15'e imal ettiğiniz ürünü 6,29'a başka bir ülkeye götürüp satar mısınız?"

BU HAFTA EKSİK İLAÇLARIN HEPSİ TAMAMLANIR
Zam kararı sonrasında ilaçların bir anda ortaya çıkmaya başladığını belirten Sayılkan, yapılan çalışmaların tedavi nitelikli olmadığını belirtirken; "Tamamen ithal kökenli acil ihtiyaç olan bazı ürünlerde ciddi bir kriz yaşandı ve onlara bir ara zam yaptılar. O ilaçlara kısmi zam yapıldı. Bu çözüm değil. Bu tedavi değil, pansuman. Bu kadar teknolojinin kullanıldığı, altyapısının bu kadar büyük olan sektörde garip şeylerde ısrar edilerek bu hale getirilmesini kabul edemiyorum. Sağlığa ayrılan bütçedeki hassasiyeti anlayabilmiş değilim. Ben Cuma günü zam gelecek demiştim. Bir baktık zamdan sonra sihirli bir şekilde ilaçlar bir anda ortaya çıktı. Bu hafta eksik ilaçların hepsi tamamlanır” dedi.

FİRMALAR GEREKÇELERİNİ SUNARSA…
Her yıl Şubat ayında yapılan sabitleme yerine aralıklarla zam olabileceğini dile getiren Sayılkan, kendilerinin bu tartışmalarda uzak durmak istediklerini ifade etti, “Şubat beklenecek diye bir karar var. Eskiden olduğu gibi belli bir süreç ortaya koymadan, gerekçeleri ile firmalar zam isteyebilir ve bu uygulanabilirdi. Biz bunun tekrar geri getirilmesini istiyoruz. Devletin daha az para harcayarak sağlık hizmeti vermesi güzel ancak çözüm için bu sorunların ortadan kaldırılması gerekiyor. Türkiye'ye gelmeye niyeti olmayan ilaçlar da bizim Eczacılar birliğimiz tarafından başvuruyu yapılıyor ve uzun bir süreci oluyor ve kargo ile ilaç geliyor. Biz kargo ile getirilen ilaca karşıyız. O ilacın eczanede olması lazım. Biz eczacılar olarak diyoruz ki zam konularından bizi uzak tutun ve vatandaşlara ilaçları sağlayın" diye konuştu.

CEP TELEFONU KURUNU SABİTLEYEBİLİR MİSİNİZ?
Yapılan zamlar sonrasında ilaç bulma konusunda hala sorun yaşayıp yaşamadıklarının sorulmasını da değerlendiren Sayılkan, "Bazı ilaçlar hala yok. Firma zarar etmediği sürece ilaçlar bize gelmeye devam edecektir. Umarım dolar düşer ancak hemen yanımızda bir savaş riski var ve bundan dolayı bizim kurlarımız da hareketli. Siz cep telefonu kurunu sabitleyebilir misiniz? Bunu hiçbir sektörde yapamazsınız. Ancak sağlıkta uygulanıyor. BU yanlış. Bunun sürdürülmemesi gerekiyor" dedi.

Kendilerinin ilaç konusunda sorun yaşadığını belirttiklerinde bakanlığın kendilerinden savunma istediğini dile getiren Sayılkan; "Biz ilaç yok dediğimizde bakanlık bizden savunma istiyor hangi ilaçlarlar yok diye. Sonrasında bir açıklama yapılıyor ve 'ilaç sıkıntısı yok' deniliyor. Bizle vatandaşı karşı karşıya bırakıyorlar. Sonra da 'stokçuluk var' diyorlar. İzmir'de 1800 eczanenin 100’ünde o ilacın olduğunu gördünüz diyelim, bu durum, ilaç var anlamına gelmez. Çünkü diğerlerinde yok. Burada zaman kazanamaya dönük bir hareket yapılıyor."

BAKANLIĞIN YAPTIRIMI OLMASI LAZIM
İnternet üzerinden gerçekleştirilen 'takviye gıda', 'vitamin' adı altındaki ürünlere tepki gösteren ve bunların eczanelerden satılması gerektiğini vurgulayan Sayılkan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye'de sağlık okuryazarlığı gerçekten çok düşük. Siz insanlara ilaç olan ürünleri ilaç değilmiş gibi gıda takviyesi gibi isimlerle daha kulağa hoş gelen bir şey gibi sunarsanız, insanlar o ürünleri kullandığında zarar görüyorlar. Sağlık Bakanlığının belli aralıklarla sosyal medya hesabından döndürdüğü bir reklam var 'İnternetten aldığınız ilaçların yüzde 100'ü sahtedir' diye. Bakanlığın bunu söylemesi güzel ancak bir yaptırımı olması lazım. Biz bununla çok mücadele ettik. Bugün kapanıyor yarın farklı isimle açılıyor. Çok cüzi bir para cezası var. İlaç, internet alışverişinin dışında olması lazım. Bize genç girişimciler geldi.  Motokurye ile ilaç dağıtacaklarmış arayanlara. Biz ilaçların nasıl verileceğini anlattık ve vazgeçmişlerdi. Şimdi baktık yine çıkmış bu tür şeyler. İnternetten bazı ilaçları ilaç değilmiş gibi sunup takviye ürün diyerek internetten satıyorlar. Biz bunla ilgili dava açtık.”

İZMİR'İN HİÇBİR YERİNE ECZANE AÇILAMAZ
Üniversitelerde eczacılık fakültelerinin 52’ye çıktığını hatırlattığımız Başkan Tuncay Sayılkan, bu artışa tepki gösterdi:

"Bu sadece bizim sorunumuz sanıyordum ancak şunu fark ettim, geçen yıl birçok fakülte açarak meslekleri değersizleştirmişiz. İleri gelişmiş ülkeler ihtiyaca göre açmışlar eczacılık fakültelerini. Herkes fakülte bitirmek zorunda değil. Siz herkesi üniversite mezunu yapmaya çalışıyorsunuz. Üniversitelilerin içini boşaltıp, yüksek lise konumuna getirmişsiniz. Mezun olunca iş bulabiliyorlar mı? Hayır.  Bir fakülte açtıysanız, bizim sağlıkla belli anabilim dallarımız var. Bunların hocaları bulunmalı. Ancak tek bir hoca ile fakülte açılıyor. Akademisyen kadronuz yok ancak kağıt üzerinde 52 tane fakülte var. Ege Üniversitesi mezunuyum ben. Oralara girmek çok büyük zorluktu. Bugün geldiğimiz noktada akademisyenler de rahatsız, okuyanlar da rahatsız.  Kadroları tam olan ve eğitimini alan kişiler ile tek bir hoca ile fakülte kurulan yerden mezun olanla biz nasıl bir olacağız? Yardımcı eczacılık diye bir sistem çıkardılar eczane açımı için. İlk olarak 1 yıl eczacının yanında çalışma zorunluluğu getirilmişti. Bunu yerine getirseniz bile şŞu an İzmir'in hiçbir yerinde eczane açılamaz. Çünkü nüfusa orantılı bir şekilde yeterli eczane açılmış durumda. Bir yandan bir çok fakülte açıyorsunuz, diğer yandan eczane açmasını engelliyorsunuz. Bu da işsizliğe neden oluyor. Birkaç yıl sonra, son açılan fakülteler de mezun verir hale geldiğinde bizler çok büyük sıkıntı yaşayacağız. Yardımcı eczacılık sisteminde hadi aldık 1 yıl çalıştırdık sonra ne olacak? Devlet tarafından da kadrolar açılmıyor. Çocuklar ileride işsiz kalacaklar, ona yanıyorum.”