GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Sağlık
20 Eylül 2017 Çarşamba 08:38

Eczacı Odası’nda seçime doğru… Başkan Sayılkan’dan adaylık çıkışı: Önemli olan…

İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sayılkan gerçekleşecek seçimler için, “Hiçbir zaman görevden kaçmadım, kaçmam. Aday olurum sıkıntı değil ama önemli olan ekiple birlikte aday olmak. 15 yıl uzun bir süre. Ama süreden ziyade o insan verimli mi değil mi ona bakmak lazım” dedi.

EGEDESONSÖZ- Türk Eczacılar Birliğine bağlı 54 oda içinde yer alan ve üçüncü büyüklükte olan İzmir Eczacı Odası 24 Eylül Pazar Günü seçime gidiyor.

Mevcut Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Sayılkan 2 bin 150 üyenin sandık başına gideceği seçimde kendi adaylığıyla ilgili Egedesonsöz’e konuştu.

Görevde bulunduğu 15 yıllık süreyi verimli geçirdiğini ifade eden Sayılkan ayrıca sektöre ilişkin de önemli bilgiler verdi. Sayılkan, “Ben aday olurum sıkıntı değil ama önemli olan ekiple birlikte aday olmak. Görev süresi olarak 15 yıl uzun bir süre. Ama süreden ziyade o insan verimli mi değil mi ona bakmak lazım. Çok düzgün insanlarla çalıştım. Görev süremi verimli geçirdiğime inanıyorum” dedi.

İNSANLARA DOKUNMUŞSUN!
Sayılkan, “15 yıl ciddi bir süre. İnsanlara dokunmuşsun. Cenazesine gitmişsin, bebeği doğmuş ona gitmişsin, biriktirilmiş insan var. Bir de sana misyon yüklüyorlar. Tanıyan insanlar ben seni tanırım diyor. Ben yokum ama şuna oy verin dediğin zaman o öyle olmuyor” diye konuştu.  

‘NE YAPTINIZ?’ DERSENİZ…
Gerçekleştirilen icraatlar hakkında konuşan Sayılkan, “Buca’da bizden önce başlanan fakat yarım bırakılan bir sosyal tesisimiz var. 13 dönüm. Gölet’in sınır komşusu… Oranın açılışını yapıp eczacılara doğru hizmet vermesini sağladık. İçinde olimpik yüzme havuzu, kafeteryası, restoranı, kır düğünleri yapılan bölümleri var. Orayı işletmeye açtık. Orada kiracılar var. İşletmesini biz yapamayız. Üyelerden en az parasal destek alarak işleri sürdürmeye çalışıyoruz. Bununla övünüyoruz. Yüksek tutarlı reçeteler var. Organ nakli, kan ürünü, tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlarının içerdiği, kanser reçeteleri var. Bunların hepsini sıralı ve üst limit uygulamasıyla yapıyoruz. Eskiden bunları bir, iki eczane yapardı. Biz İzmir’deki bütün eczacıları o turnikenin içine alıp eşit dağıtmaya çalışıyoruz. Hastane içlerinde bürolarımız var. ‘Ne yaptınız?’ derseniz; en doğru yaptığımız işlerden biri budur. Kendi bölgesinde iş yapıyor zaten onun dışında hastanelerden çıkan reçeteleri ya eşit dağıttırıyoruz ya üst bir barem koyuyoruz. Örneğin, diyaliz ilaçlarının 5 bin lira limiti vardır. Eskiden İzmir’de 8-10 eczane, mutlu azınlık bu listeleri yaparken şimdi 400- 500 eczası o reçeteleri görmektedir” diye konuştu.

İZMİR ECZACILIK ADINA ZOR BİR YER
“İzmir eczacılık adına zor bir yer” diyerek sözlerine devam eden Sayılkan, “Sayımız çok yüksek. Odamıza bağlı bin 750 tane eczane var. Bu yüksek sayı. İzmir’de işletme giderleri de yüksek. Pastanın dilimlerine bakıldığında kişi başı ciro en düşük olduğu illerden biridir İzmir… Giderler yüksek gelirler düşük. Ne yapıyoruz? İşte bu eşit dağılımla o arkadaşlara bir şekilde can suyu vererek meslek yaşantılarını sürdürmelerine yardımcı oluyoruz. Doğru yaptığımızı düşündüğümüz işlerden biridir bu. Her eczaneye 6 bin lira gelecek şekilde eşit tutuyoruz. Sistem şifrelidir. Eczacı arkadaşlar girerek diğer eczaneleri ve kim hangi sırada hepsini görebilirler. Bu da tabi şeffaflık ilkesi gereğidir. En çok speküle edilen konular para işleridir. SSK ile tanıştığımız 2005’ten sonra eczacı arkadaşlarımızda çok kesintiler oluyordu. İtiraz ettiğimiz noktalar oluyordu. Mağduriyetlerin gidermek noktasında çok doğru işler yaptığımızı düşünüyorum. Ben başkan olduğumda kurumlarla ilişkiler biraz dökülmüştü. Yeniden inşa ettik. Bizim sorunlu olduğumuz bir kurum yok. Hastanelerde büro yeri almak zordur. Hepsinde büromuz var. Bahsettiğim sıralı dağıtım sistemi oralardan, birinci elden yönetiliyor. Hastane irtibat büroları… Anlaşmalı kurumlar yaptık. Arkadaşlarımız İzmir Eczacı Odası kimliklerini gösterdiklerinde 200’e yakın kurumdan indirimli yararlanıyor. Türkiye’nin en genç yönetim kuruluna sahibiz. Deneyimlileri tamamen dışarıda bırakmadık. Danışmanlık anlamında onları da işin içine kattık. Harmanlama yaptık. Gençlerin dinamizmi diğerlerinin tecrübelerinden yararlanarak büyük bir aile olduk. Yönetimi katılımcılık ilkesine göre gerçekleştirmişseniz doğru iş yapmışsınızdır” açıklamasını yaptı.

DENİZ ALTINDAN TÜP GEÇİTLER YAPIYORSAN AMA İLAÇ BULUNMUYORSA…
Geçmiş yıllarda ilaç bulunamama durumuna ilişkin konuşan Sayılkan, “İlaç bulunamama olayı minimuma inmiştir. Geçmiş dönemde İzmir’in yerel medyasının bize sahip çıkması da çok önemlidir. Eğer ilaçlar bulunamıyorsa sıkıntı vardır. Guatr ilaçlarıyla ilgili haber çıktı bir hafta sonra çözüm bulundu. Sağlık Bakanı firmayı çağırdı. Adamlar hatta bana senin yüzünden Ankara’ya çağrıldık demişlerdi. Sağlık Bakanı bu işi çözün bununla mı uğraşacağım, 5 liralık ilaç bulunmuyor demişti. En çok feryat ettiğimiz olay sağlıkta tasarruf politikalardır. Her alan yatırımla ilgili gerekli bütçeyi sağlayacaksınız sağlığa geldiğine her sene biraz daha tasarruf ederek bu işi götüreceksiniz. Sağlık böyle bir alan değil ki. Her gün yeni ilaçlar çıkıyor. Siz onları görmezden gelirseniz kısıtlı bütçeyle döndürürsünüz. Ama ülke insanına da çok iyi bir şey yapmış olmazsınız. Avrupa’nın tüm ülkeleri o ilaçları kullanarak sağlığına kavuşurken sizin vatandaşınız o ilaçların kutusunu bile görmeden yaşamlarını kaybedecekler. Tabi ki bu ülkenin kaynakları doğru kullanılsın ama denizin altından tüp geçitler yapıyorsan ama hala 10 liralık ilaç bulunmuyorsa burada bir yerde sakatlık var demektir” dedi.

BİR BEDELİ OLMALI!
İnsan sağlığıyla ilgili ürünlerin dışarıdan alınamayacağını vurgulayan Sayılkan, “Bir kadın zayıflama ilacı almış internetten. Üçüncü günde hayatını kaybetmiş. Sayın bakan diyor ki; eczane dışından almasınlar… Bu almasınlar demekle olmaz. Bununla ilgili caydırıcı cezalar olmalı. İnternetten ne olduğu belli olmayan ürün satıyorsanız illa ki birileri tuzağa düşüyor. Sloganlar çok cazip. Hafta 5 kilo verdiriyor diyor. İnsanlar da internetten alıyor sonra muhatap bulamıyor. İnternette kontrol yok ki. Kredi kartı bilgileriyle alışveriş yapıyorsunuz, size kargoyla yolluyorlar. Siz onu ilaç ve iyi bir şey zannediyorsunuz. Çok tehlikeli. İnsan sağlığıyla oynamanın ağır bir bedeli olmalı. Bir de biz sadece ölenleri biliyoruz. Sakat kalanları falan bilmiyoruz. Onların bedeli para cezası ya da sitelerinin kapanması olmamalıdır. 1 Temmuz’dan itibaren medikal ürünler de eczanelerden satılmaya başlandı. Eskiden medikalden aldığınız bir ürünün parasını size veriyorlardı. Fakat ne belirlendiyse o kadar yatıyordu. Bin 200 liralık bir ürün aldığınızda 600 lira yatırılabiliyordu. Şimdi öyle değil. Vatandaş reçeteyi yazdırıyor, gidiyor alıyor. Eczacı arkadaşlar temkinli yaklaşıyor ama tam tersi sahip çıkmak lazım. Şimdi medikalcilerle de rekabet içindeyiz.  Oda binamızı daha şık hale getirmek yerine Ege Üniversitesi’nde eczacıların yetiştiği fakültede bir dersliği yeniledik. Bizim de mezun olduğumuz yerler oralar. Hepimizin oraya gönül borcu var. Önümüzdeki dönem bir tane daha derslik yenilemek istiyoruz. Bizim meslekte bilgi tazelemek ve yeni bilgilere ulaşmak gibi bir çaba olmalı. Biz de onun karşılığında Türkiye’nin en çok eğitim semineri yapan odası olduk. İki yılda 15 tane meslek semineri gerçekleştirdik. Bu da ciddi bir iş. Meslektaşlarımızın çok hoşuna gidiyor. Konunun uzmanları geliyor. Medikal anlaşması yapmadan önce seminer yaptık” diye konuştu.

İKİ PROJEYİ BİTİRMEYİ HEDEFLİYORUZ!

Sayılkan ayrıca, “Önümüzdeki dönemde öncelikli olarak iki projeyi sonuçlandırmayı hedefliyoruz. Bir tanesi eczacılarımızın ekonomik sorunlarını çözebileceğine inandığımız, reçete başına meslek hakkı. Diğeri ise emekli olmaya hak kazanan meslektaşlarımıza ikinci defa emekli olma şansı getirecek bir yapıyı planlıyoruz. Böylece emekli olan meslektaşlarımızın hayatlarının kalitesini yükseltecek bir finansman desteği kurmayı hedefliyoruz” dedi.

BİZE AĞABEYLİK YAP DERLERSE KAÇMAM!
Sayılkan, “Ben hiçbir zaman görevden kaçmadım. Benim bir bırakma niyetim var ama bunun kararını ekiple birlikte alırım. Bireysel karar hareket eden biri olmadım meslek örgütümde. Bu yapı bana nerede görev verirse o görevi yaparım. Derlerse ki; bu yarışta sana bir dönem daha ihtiyacımız var. Bize bir ağabeylik yap derlerse kaçmam. Ama onun dışında sen denetleme kurulunda ol ya da nerede isterlerse orada olurum. Benim öyle takıntılarım yoktur. Çoktan aştım. İlle de başkan olacağım diye takıntım yok. Biz büyük bir ekibiz. Bu ekip ne isterse onların dediğini yaparım. Görevden kaçmadım kaçmam da… Bizde gönüllülük esasıyla yapılır. Bizim iş tamamen fedakarlık isteyen bir iş” ifadelerini kullandı.