GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
20 Haziran 2021 Pazar 09:02

Dr. Soysal'dan müsilaj yorumu: Herkes suyunu İzmir gibi arıtırsa...

İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Başkanı, Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal, müsilajın toplumsal sağlığı ilgilendiren çok önemli bir sorun olduğuna vurgu yaparak, "İzmir'de şu anda, İzmir kaynaklı bir müsilaj tehlikesi görmüyorum. Denize kıyısı olan kentler,  suyu İzmir gibi arıtırsa, Ege kıyılarında müsilaj olmaz" dedi

Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ - Marmara Denizi'ni etkisi altına alan müsilajın yarattığı çevre kirliliğinin yankıları devam ediyor. İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Başkanı, Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal, Marmara'daki müsilajın oluşumun sebeplerini irdeledikten sonra, "İzmir'de şu anda öyle bir tehlike söz konusu değil" dedi ve müsilajdan kurtulmanın, aynı zamanda bir daha hiç yaşanmamasının formülünü verdi: "Herkes suyunu İzmir kadar arıtırsa, müsilaj diye bir şey olmaz."

MARMARA DENİZİ'NE YILLARDAN BERİ FOSSEPTİK GÖZÜYLE BAKMIŞIZ
Müsilajdan korkmak, onu ciddiye almak gerektiğinin altını çizen Dr. Soysal, "Türkiye'deki nüfusun 25 milyonu, yani yaklaşık yüzde 30'u bu bölgede yaşıyor. Türkiye'nin endüstrisinin yarısından fazlası da bu bölgede kurulu. Bu kadar büyük nüfus ve endüstriyel dengesizliğe rağmen oradaki kentsel ve endüstriyel tüm atıkları, arıtılmadan, Marmara Denizi'ne boşaltılıyor. Marmara Denizi'ne yıllardan beri bir fosseptik gözüyle bakmışız" dedi. Bu işin başının, Haliç'i temizleme dönemine kadar uzandığına vurgu yapan Dr. Ahmet Soysal, şu değerlendirmelerde bulundu:

HALİÇ'İN PİSLİĞİNİ BİLE DENİZE DEŞARJ ETMİŞLER
"Haliç'in biriken pisliklerini derin kollektörlerle Marmara Denizi'ne basmışlar. Derin deşarjla ne kadar kentsel, endüstriyel atık varsa, 3-4 kilometre öteden denize boşaltmak moda olmuş. Marmara'da dip akıntılar var, akıntılarla Karadeniz'e gidiyor, diye düşünülmüş. Marmara kapalı bir deniz, Karadeniz de öyle. Bilimsel çalışmalar, bastığımız atıkların ancak yüzde 10'unun akıntıyla gittiğini, yüzde 90'ının Marmara Denizi'nde kaldığını gösteriyor. Marmara'da büyük bir kirlilik ve bunun sonucunda tek hücreli canlıların sayısında aşırı artma, deniz suyunda ısınma ve kirlilik söz konusu. Bunun küresel iklim değişikliğiyle ilgisi yok, atılan atıklarla ilgisi var. Müsilaj, karbonhidratlardan, proteinlerden ve yağdan zengin bir maddedir. Sonuç olarak burada mikroorganizmalar ürüyor. Dolayısıyla çok ciddi düzeyde sağlık riski ortaya çıkıyor."

MARMARA'DAKİ BALIK POPÜLASYONU YOK OLUYO
Marmara'da denize girmenin çok büyük risk taşıdığına dikkat çeken Dr. Ahmet Soysal, "Eğer denize girerseniz, sudan geçen tüm virüs ve bakterilere açık hale gelirsiniz, ishalli hastalıklara yakalanırsınız, cilt sorunları yaşarsınız" uyarısında bulundu ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu bölgedeki balık popülasyonu yok oluyor. Dolayısıyla o bölgede balıkçılıkla geçinen insanlar işlerini kaybedecekler. Balık endüstrisi, işini kaybedecek. O bölgeden avlanan balıklarla beslenen insanlar, bu şanslarını kaybedecek, balıktan yoksun kalacak. Enfeksiyon hastalıkları artacaktır. Dışarıdan balık gelecek. Bu durumda, müsilajın o bölgede toplum sağlığı yaratacağı ortadadır. Enfeksiyon hastalıklar artacaktır. Bakanlık, balıkçılık genel müdürlüğü balıkta risk yok diyor ama o risk, bugün yoksa, yarın mutlaka ortaya çıkacaktır."

DENİZE KIYISI OLAN KENTLER, ARITMADA İZMİR'İ ÖRNEK ALMALI
Ege'nin müsilaj belasından kurtulmak için ciddi çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizen Dr. Ahmet Soysal, şu ifadeleri kullandı:

"Yunanistan'ın denizcilikle ilgili bakanlığı, Türkiye ile bu konuda ortak çalışmamız lazım, dedi. Doğru bir yaklaşım. Karadeniz'de ve Ege'de kıyısı olan ortak çalışma yapması lazım, bu

tehlikenin tamamen ortadan kalkması için. Marmara'nın üç senede toparlanacağını söylüyorlar. Kesinlikle bu kadar sürede toparlanmaz. Müsilaj, Ege'de de Karadeniz'de de ortaya çıkabilir. Bunun ortaya çıkmaması için yapılması gereken şudur: Bugünden itibaren Marmara Denizi'ne de, Karadeniz'e de, Ege Denizi'ne de kentsel ve endüstriyel atık boşaltmayı bitirmek gerekiyor. Geçen yıl bir toplantıya katıldım, biyologlar, Marmara'ya öldürücü darbeyi, Ergene derin deşarj sisteminin vurduğu ifade edildi. Marmara'yı yeniden kazanmak istiyorsak, Ege'ye veya Karadeniz'e sıçramasını istemiyorsak, atıkları denize bırakmaktan vazgeçmeliyiz. Ayvalık'ta, Çanakkale'de de görüldü. Bu bölgeyi incelemek lazım, denize atık boşaltılıyor mu, ne kadar boşaltılıyor? Arıtma, gerektiği gibi yapılıyor mu? Gerektiği gibi arıtma yapılıyorsa, o suyu rekreasyon alanlarında, hatta tarımda kullanabilirsiniz. Biz ne yapıyoruz, arıtılan suyu denize boşaltıyoruz. Demek ki doğru arıtma yapmıyoruz.  Bizim atık yönetimini baştan sona yeniden ele almamız gerekiyor. Ege Bölgesi'nde İzmir dışında biyolojik arıtmaya sahip çok az yer var. İzmir, biyolojik arıtmada en başarılı kent olduğu halde, burada bile arıtılan su rekreasyon alanlarında, tarımda kullanılamıyor, denize dökülüyor. Denize kıyısı olan tüm iller, herkes, suyunu İzmir kadar arıtmalı. Arıtmalı ki, bu sorundan kurtulalım. Vakumla çekmek, çözüm değildir. Müsilajın görünen yüzü, gerçek müsilajın sadece yüzde 10'udur. Toplanan müsilaj nereye götürülüyor, o da bir soru."

İZMİR’DE TEHLİKE GÖRÜNMÜYOR
Marmara'daki müsilajın Ege kıyılarına ulaşma tehlikesi olup olmadığına dair sorumuza, Dr. Ahmet Soysal, şu yanıtı verdi:

"İzmir, arıtmada çok başarılı. Arıtma tesislerine defalarca gittim, inceledim. Herkes, İzmir gibi arıtma yapsaydı, bu müsilaj belası başımıza gelmezdi. İzmir'de bir riskin olduğunu açıkçası düşünmüyorum. Ancak İzmir'de endüstriyel atık sular, maalesef kaçak deşarjla denize de kanalizasyona da veriliyor. Şu an için İzmir'de herhangi bir İzmir kaynaklı bir müsilaj tehlikesi görmüyorum. Körfez dışındaki sahilleri için aynı şeyi söyleyemem. Termik santrallar genellikle deniz kenarına kuruluyor. Çünkü denizden soğutma suyu çekiyorlar, işlerini gördükten sonra tekrar denize boşaltarak ısıl kirlilik üretiyorlar. Bu da denizin ısı durumunu bozarak müsilaja etki yapabiliyor. Bu konuda da gerekli önlemleri almak lazım."