GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
29 Kasım 2021 Pazartesi 14:56

DP İzmir'in Başkanı Faralyalı: Babamın gittiği yoldayım!

Dokuz yıldır siyaset yaptığı Demokrat Parti’ye Eylül ayında İzmir İl Başkanı olarak atanan, dün de seçimle o koltuğa oturan Serdar Faralyalı, “DP, benim için baba ocağıdır. Benim DP’de siyaset yapma gerekçem, bu ülkede bakanlık da yapan babam Ersin Faralyalı’nın gerekçeleriyle aynıdır; benim çok özel rol modelim olan babamın yolunda gidiyorum” dedi ve siyasetle ilgili tespitlerde bulundu

Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ - Demokrat Parti İzmir İl Başkanlığı’na 9 Eylül’de atanan Serdar Faralyalı, bu kez o koltuğa seçilerek oturdu. İzmir’in saygın işadamı ve siyasetçilerinden, Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı merhum Ersin Faralyalı’nın oğlu olan Serdar Faralyalı, Egedesonsöz’e önemli açıklamalarda bulundu. 12 Nisan 2012’de yakasına taktığı Demokrat Parti rozetiyle bugün “İl Başkanı” sıfatıyla siyaset yapan oğul Faralyalı, “Demokrat Parti, sizin için ne ifade ediyor?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Demokrat Parti; benim için, hukuku ön planda tutan, rasyonel ve bilime dayalı, akıl paydasında Cumhuriyetin kendisini her geçen gün çağdaş dünyaya yakınlaştırmaya, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya  koyduğu muasır medeniyet seviyesini yakalayıp geçme hedefine doğru çalışan; bunu yaparken, kendi kimliğimizle ama evrensel ve bilimsel yöntemlerle bunu yapmayı tercih eden bir siyasi çizgiyi ifade ediyor. En önemlisi, Demokrat Parti, benim için bir baba mirasıdır, baba ocağıdır. Rahmetli babam da bu davada mücadele vermiş birçok insan gibi, az önce tarif ettiğim değerleri benimsediği ve içselleştirdiği için siyaset yapmayı tercih etmişti.  Benim Demokrat Parti’de siyaset yapma gerekçem de, babamın gerekçeleriyle aynıdır. Babamın gittiği yoldayım. Babam hakikaten Türkiye’nin kendine has geleneksel özellikleriyle dünyanın evrensel ve çağdaş özelliklerini aynı vücutta birleştirmiş bir insandı. Bizim için de, benim için de çok özel bir rol modeldi."

SİYASETTE HAKSIZ REKABET SÖZ KONUSU
Demokrat Parti’nin bugünkü Türkiye siyasetinde arka sıralarda yer almasını değerlendiren İl Başkanı Serdar Faralyalı, “Bu devirde siyaset yapmak çok zor. Çünkü karşınıza bir çok engel çıkarıyorlar” dedi ve şunları söyledi:

“Partimizin ön planda olmamasının sebeplerini çok iyi teşhis etmek lazım. Bana göre Türkiye’de siyasette haksız rekabet var. Bugün bu durum, hem Demokrat Parti için geçerli, hem de siyasete yeni giren, rekabete yeni başlayan tüm siyasi partiler için de geçerli. Rekabet, artık adil olmaktan çıkmış, haksız rekabete dönüşmüştür. Engellerden ilki, yüzde 10’luk seçim barajıdır. Bu o kadar haksız bir rekabet yaratıyor ki. Seçmen, bu durumdaki partilere oy vermekten kaçınıyor. Çünkü ben sana oyumu verirsen, sen baraj altında kalırsan, benim oyun çöpe gidecek, diyor. Seçmen de haklı olarak kendi iradesinin Meclis dışında kalmasını istemiyor. Böylece ortaya yumurta-tavuk açmazı çıkıyor. Seçmen diyor ki, sen önce barajı geç, sonra ben sana oy vereceğim. Seçmen oy vermeyince, parti barajı aşamıyor! Tam bir çıkmaz! Bir dezavantajı daha var; siyaset yapmak isteyen temiz insanlar da, yarışa girsem, yapısal sorunlar yüzünden başarıya ulaşmam mümkün değil, diyor. Morali bozuluyor, hevesi kaçıyor. Bir de siyasetin finansmanı meselesi var. Bir legal, bir de illegal ayağı var. İllegal, hukuki bir konu. Legal tarafına bakalım. Hazine yardımı var partilerin aldığı… 2021’de partilerin aldığı 500 milyon liralık yardım söz konusu. Barajı geçen partiler bunu paylaşıyor. Öyle ki, rakibimiz devletten ciddi bir maddi destek alıyor. Bizler ise kendi cebimizden, ailemizin kaynaklarından karşılıyoruz o harcamaları. Kendi yağımızla kavrulmaya çalışıyoruz. Bu da rekabeti imkansız hale getiriyor.”

BİR PARTİNİN İÇİNDEN YÜKSELİP YÖNETİME GELMEK MÜMKÜN DEĞİL
Seçim yasasını da eleştiren Serdar Faralyalı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi pek çok kişinin, siyaset yaptığı partide yönetime gelemediği için yeni parti kurduğunu hatırlattı:

“Ola ki siz bir fikir ortaya koyduğunuz, yüzde 5-6  oy alacak durumdasınız, onu alamamamız için bir seçim barajı var. Yüzde 10 oy alacak bir durumunuz varsa, bu sefer, onu finanse edemeyiz, diye konmuş bir yapısal engel olarak çıkıyor karşınıza. Ayrıca bugünün medya ortamı da sizin fikirlerinizi güçlü bir şekilde ortaya koymanıza da izin vermiyor. Bu engelleri aşmak için meclisteki grubu olan partilerden birine gireyim, baraj sorunu, finansman sorunu olmasın gibi düşünceniz olursa, bu sefer orada kendi düşüncelerinizle parti içinde iktidar olmanızın önüne geçen bir siyasi partiler kanunu karşınıza çıkıyor. Bu kanun dolayısıyla bir partinin içinden yükselip o partinin yönetimine gelmek mümkün değil. Bunun örneklerini verelim. En güçlü örneği, Recep Tayyip Erdoğan’in siyasi kariyeridir. Erdoğan, seçim sonuçları itibariyle değerlendirirsek, Türkiye Cumhuriyeti’nin en başarılı lideridir. Fakat unutmayalım ki, Erdoğan, Refah Partisi’nde 30 yıl siyaset yaptı, genel başkan olamadı. Çareyi, parti kurmakta buldu. CHP’de de örnekleri var, Muharrem İnce mesela. Meral Akşener, MHP’de yasal kongre şartlarını yerine getirdiği halde, genel başkan olması engellendiği için kendi partisini kurdu, öyle genel başkan oldu. Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu da öyle. Demokrat Parti, işte bu engeller yüzünden ön planda değil. Hem Genel Başkanımız Gültekin Uysal, hem de tüm partideki arkadaşlarımız, bu engelleri nasıl, sistemin içine seçmenin desteğini alıp nasıl gireriz, kendimizi nasıl duyururuz, bu işi temiz bir şeklide nasıl finanse ederiz, bunun çalışmalarını yapıyoruz.”

DEMOKRAT PARTİ, ELİNDEKİ İMKANLARLA SEÇİME HAZIRDIR
Olası bir erken seçime hazır olup olmadıkları yönündeki soruya “Demokrat Parti, elindeki imkanlarla erken seçime hazırdık” yanıtını veren Başkan Faralyalı, büyük bir seçmen kitlesinin önceliğinin, o ya da bu partinin değil, muhalefetteki partilerin demokrasi ve parlamenter sistem ortak paydasında mevcut iktidarı göndermek olduğuna vurgu yaptı. Faralyalı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Demokrat Parti, elindeki imkanlarla olası bir erken seçime girer. Ne kadar hazırdır? Yüzde 100 hazır olduğumuzu söylemem mümkün değil. Elimizdeki imkanlarla en iyisini yapmaya çalışacağız. Şu anda Millet İttifakı içerisindeyiz. Türkiye’nin şu anda özellikle bu iktidardan kurtulmak isteyen çok büyük bir seçmen kitlesi var. Bu seçmen kitlesinin birinci önceliği; bu ya da o partinin değil, muhalefette bulunan  partilerin demokrasi ve parlamenter sistem ortak paydasında bu iktidarı göndermesini bekliyor oluşudur. Bunu da mevcut muhalefet partilerinin tek başına yapamayacağını bildiği için burada bir ittifak zorunluluğu vardır. Seçmenin talebidir bu. Millet İttifakının iki büyük partisi CHP ve İYİ Parti, birbirlerini çok sevdikleri için, tüm fikirlerini benimsedikleri için bir arada değiller. Ortak bir tehdit var, bugün Türkiye’de ekonominin durumu ortada. İnsanlar her gün fakirleşiyor. Dolayısıyla çok hızlı bir şekilde her geçen gün bu ülkeye büyük maliyet çıkartan iktidardan kurtulmak, birinci önceliktir. Bu ittifak, bu amaçla kuruldu. Biz de kendi fikirlerimizle, üzerimize düşen görevi yerine geçirmek için çalışıyoruz.”