GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
7 Temmuz 2021 Çarşamba 11:08

Deniz Patlıcanı üreticileri konuştu: Yunanistan’dan alıyoruz!

Ege Denizi’nde ağırlıklı olarak hasat edilen deniz patlıcanını yurt dışına ihraç eden Silo Tarım’ın Sahibi Serdar Kösel, “Marmara’da ortaya çıkan müsilaj ile bizim bir alakamız yok. Tamamı ilgili bakanlığın kontrolünde hasat edilen deniz patlıcanının toplanmasından satışına kadar her şey kayıt altına alınıyor. Biz Yunanistan’dan bile deniz patlıcanı alıyoruz” dedi. Kösel, patlıcanın Çin mutfağında rağbet gördüğünü söyledi. 

EGEDESONSÖZ- Marmara Denizi'nde ortaya çıkan deniz salyası (müsilaj) tehlikesine karşı önlemler arttırıldı. Bakanlık ve ilgili belediyelerin başlattığı temizlik çalışmaları sürerken deniz patlıcanı denilen ve dipte yaşayan canlıların toplatılmasının durdurulması istendi.  Denizi, tıpkı midyede olduğu gibi temizlediği için patlıcan hasadının devam etmesinin müsilajın artışına neden olduğu iddia edildi. 

Ege Denizi’nde yetişen deniz patlıcanı başta olmak üzere farklı deniz ürünlerinin ihracatını yapan şirketler arasında yer alan İzmir Merkezli Silo Tarım’ın Sahibi Serdar Kösel son günlerin tartışmalı konusu müsilaj ile bir alakalarının olmadığını söyledi. Kösel, “Müsilaj, Marmara Denizi’nde çeşitli nedenlerle ortaya çıkan bir durum. Deniz patlıcanı ise Ege Denizi’nin bir ürünüdür. Patlıcan zaten Marmara’da da yetişiyor ancak ekonomik bir düzeyi olmadığı için orada hasat edilmiyor. Bu alanda 2005 yılından bu yana çalışan ve patlıcanı Çin mutfağına tanıdan şirketlerden birisiyiz” dedi. 

HER ŞEY KAYIT ALTINA ALINIYOR
Deniz patlıcanının Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün kontrolünde hasat edildiğini belirten Kösel, “Bu ürün için belirlenen bir kota var. Yıllık 2 bin 500 tonluk bu kota şirketlerin kapasitesine göre dağıtılmış durumda. Şirket olarak 900 ton kota hakkımız var. Zaten yurt dışına göndereceğiniz bir paket ürünü denizden çıkartıp nakil belgesini oluşturmadıktan sonra işleyip ne satabilirsiniz ne de bir yere gönderebilirsiniz. Gümrük beyannamesinin altında topladığınız deniz patlıcanının miktarı yazmak zorundadır” dedi.  Bir kilo deniz patlıcanından kurutulmuş ya da dondurulmuş halde kaç gram kalacağının bile resmi olarak belirlendiğini anlatan Kösel, “Kaçak avcılık yaparak kotayı aşmak ya da fazla toplamak gibi bir durum söz konusu olamaz” diye konuştu. 

EGE DENİZİ İKİ PARÇA
Deniz patlıcanının endüstriyel bir ürün olmadığını, büyük tekneler ya da balıkçılık faaliyetinde bulunan yerler gibi fabrikasyona dönüşmediğini anlatan Kösel, “Bu ürün denizin dibinde bir dalgıç tarafından sadece elle toplanıyor. Sonuçta insan olan dalgıcın deniz dibinde kalabileceği ve toplayabileceği miktar bile bellidir. Bunun bir makinası,  toplama cihazı yok. Biz istesek de kontrol dışı avlanamaz bunu gümrük sistemine bu ürünü sokup satamayız.  Bakanlığın ilgili birimleriyle sürekli temas halindeyiz. Kota uygulaması ve denetimler periyodik olarak yapılıyor. Ege Denizi ikiye ayrılmış durumdadır. Balıkesir Edremit’ten Çeşme’ye kadar bir bölge, Çeşme’den Didim’e kadar da ikinci bölgedir. Dört yılda bir nadasa bırakılan bu alanda kesinlikle avlanma yapamazsınız” dedi. 

YUNANİSTAN ALGISI YANLIŞ
Kösel, bu alanda Türkiye gibi çalışma yapan bir diğer ülkenin Yunanistan olduğunu ifade ederken aynı denizi kullanan iki ülkeyle ortak çalışmalar yaptıklarını söyledi. Kösel, “Yunanistan’da bu işi yapan 7-8 şirket var. Onların da yıllık kotaları 3 bin ton civarında. Bizde olduğu gibi nadasa bırakma uygulaması da yok. Bizim ortak olduğumuz Yunanistan’da faaliyet gösteren bir şirketimiz var. Yunanistan’dan deniz patlıcanı alıp işledikten sonra katma değer yaratıp Çin’e satıyoruz. Bu arada ülkemize de döviz girdisi oluyor. Yunanistan’dan şirket olarak yıllık 150 ton deniz patlıcanı alıyoruz” diye konuştu. Kösel, deniz patlıcanının denizi temizlediği ve hiç toplanmadığı şeklinde oluşturulan bir algının yanlış olduğunu söyledi. Kösel, “Türkiye’de kontrolsüz bir avcılık varmış gibi lanse edildi. Yunanistan’a bizim toplayıp sattığımız iddia edildi. Böyle bir şey yok. Yunanistan’da bu konuda bir ticaret faaliyeti var. Bizim Yunanlı ortaklarımız da bu işi yapıyorlar” açıklamasında bulundu.

20 BİN KİŞİYE İSTİHDAM
Kösel, Türkiye’de bu alanda çalışan 23 kayıtlı firmanın olduğunu fakat 15-16’sının aktif olduğunu söyledi. Kösel, “Bizim çalışma alanımızda faaliyet gösteren birçok kesim var. Gelir doğrudan tabana yayılıyor. Mesela avcılık yapan bin dalgıç var. Yaklaşık 400 tekne çalışıyor.  Sadece bizim işletmemizde 400 kişi çalışıyor. Bu çalışanların büyük bölümü kadın çalışanlar. Şirketlerin bünyesinde çalışan sayısı toplamda 3 binin üzerinde. Rakamları bir aile olarak düşündüğünüzde ve dört ile çarptığınızda genel istihdamın yaklaşık 20 bin kişiyi bulduğunu görüyoruz” dedi. 

ÇİN’DEN YOĞUN TALEP
Deniz patlıcanının Çinliler tarafından yoğun tüketildiğini söyleyen Kösel, “Türkiye’deki üretim Çin’in yüzde 1 ihtiyacını karşılamıyor. Çin ülke olarak Dünya’nın her yerinden bunu alıyor. Bizim deniz patlıcanımızın kilosu en iyi olduğu zamanlarda 150 dolara alıcı buluyor. Ama Japonya’da çıkartılan deniz patlıcanının kilosu bin doların üzerinde fiyata satılıyor. Biz, bu alanda faaliyet gösteren İzmir merkezli şirket olarak yanlış algının mağduru olduk” ifadelerini kullandı.