UNICEF Türkiye İletişim Bölüm Başkanı Sema Hosta, çocuk haklarının çiğnenmesini önlemek amacıyla bugüne kadar yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. UNİCEF’in bir sivil toplum kuruluşu değil, Birleşmiş Milletler’e bağlı, çocuk hakları savunucularının öncüsü bir kurum olduğuna dikkat çeken Hosta, “Eşitlikten öte, hakkaniyet peşindeyiz. Kız çocuğu, erkek çocuğunun arkasında kalıyor hala. Engelliler, arka plana itiliyor.Bu sorunları artık aşmalıyız. Çocuğun mültecisi yoktur, çocuk çocuktur. Çocuğun rengi, bu gerçeği değiştirmez. Çocuğa yapılan yatırım, en güzel yatırımdır. Şu unutulmamalı ki, bir çocuğun ihmalinin bile bedeli çok ağırdır”ifadesini kullandı.
Akademisyenler ise çocukları ruhsal olarak sıkıntıya sokacak haber ve fotoğrafların, çok büyük bir hassasiyetle yazılması ve seçilmesi gerektiğini bildirdi. Çocuk hakları konusunda iyi ve kötü haber örneklerini gösteren akademisyenler, empati yapmanın şart olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
“Basın, çocuklarla ilgili haberlerde hercümleden, her kelimeden sorumludur. Tacize uğrayan, yaşam hakkı kısıtlanan, eğitim gibi ihtiyaçları karşılanmamış, şiddet görmüş çocuklarla ilgili yapılacak her haberde kendimizi o çocuğun anne ve babasının yerine koymalıyız.Gerekirse bazı haberleri kullanmamak da bir yöntem olabilir. Eğer haber mutlaka kullanılacaksa, çocuğun şahsiyeti bilinmeyecek şekilde hazırlanmalı.”
Akademisyenler sokakta yaşayan, çeşitli suçlara karışmış çocuklara “tehlikeli” damgası vurmanın, çocuk haklarına saygısızlık olduğuna işaret etti. Akademisyenler, “Çocuklar tehlikeli değil, çocklar tehlikededir. Çünkü arkalarında yetişkinler var” açıklamasında bulundu. Mülteci, şiddet görmüş, çeşitli ihtiyaçları giderilememiş çocuklarla ilgili yazılan 2 bin haber içinde yapılan değerlendirmeleri yorumlayan akademisyenler, şu çarpıcı ifadelere dikkat çekti:
“Sevindirici olan taraf, haberlerin yüzde 65’inin olumlu bakış açısı içeriyor olması. Bu kapsamdaki haberler, çocukların mağduriyetini ortaya koyuyor. Haberlerin yüzde 46’sı, çocukların zor şartlar altında yaşamlarını anlatıyor.Deniz yoluyla geçişlerde yaşanan faciaları içeren haber oranı yüzde 45. Aylan bebek haberi, yüzde 43’lük orana sahip. Çocuk işçilerle ilgili haberlerin oranı da yüzde 36... Burada en dikkat çekici durum, haberlerin yüzde 88’inde çocukların haberde görüşünün yer almamasıdır. Bu vahim bir gerçektir. Oysa çocuk bir bireydir, onun da görüşüne ihtiyaç duyulmalıdır.”
Konuşmacılar, çocukların mahremine girilmesinin sakıncalarını dile getirdi. Taciz konulu haberlerde çockların tanınmasına yol açacak bilgilerin haberde yer almaması gerektiğine de vurgu yapıldı.,”Taciz haberleri, toplumu taciz etmeden yazılmalı. Haberlerde şiddet ve ayrımcılık özendirilmemeli” denildi.
Çalıştaya katılan gazeteciler, bölgelerinde yaşanan çocuk istismarına yönelik olaylar ve bu olayların gazeteye yansımalarından örnekler verdi. Gazeteciler, medya olarak çocuk haklarını koruyan bir habercilik kültürünü tüm birimleriyle geliştirmek zorunda olunduğuna işaret ederek, “Tacize uğramış bir çocukla ilgili haberde, çocuk özneyi oluştururken, tacizciler unutulup gidiyor. Oysa bu tür toplumsal kanayan yaraları saracak haberler yapmak daha doğru bir davranış olur” görüşünde birleşti.