Yiğit, Türkiye ile AB arasında yapılan anlaşma gereği mülteci kabul merkezi olarak seçilen Dikili ve Çeşme’nin hem barış ve huzur hem de turizm açısından marka ilçeler olduğunu ve bu yükü kaldıramayacağını belirtti.
Her iki ilçenin de altyapı olarak mülteciler için hazır olmadığını vurgulayan Yiğit, hastane, okul, yaşam alanları düşünülmeden başlatılan mülteci kabullerinin bölgenin ve ülkenin turizm gelirlerine darbe vuracağını ifade etti. Avrupa ülkelerinin de bu konuda izlediği politikaların samimiyetten uzak olduğunu belirten Yiğit, yazılı açıklamasında şunlara değindi: “Mülteciler sorunu maalesef 21. yüzyılda büyük bir insanlık ayıbına dönüşmüş durumdadır. Yaşanan drama seyirci kalmak ve her gün yeni ölümlere şahit olmak insan olarak canımızı acıtmakta, vicdanlarımız yaralamaktadır. Bu konuda İzmir ve İzmirliler gereken konukseverliği göstermiş, insani duyarlılıkla her türlü yardımı yapmıştır. Ancak mülteciler konusunda ne yazık ki, özellikle Avrupa ülkeleri samimiyetsiz bir politika izlemektedir. Hükümet de bu politikanın bir parçası olarak ülkemizi Avrupa’nın “Kapı Bekçisi” konumuna düşürmüştür. Kapı bekçiliğinin faturasını ise Dikili ve Çeşme başta olmak üzere bütün İzmirlilere çıkartmaya çalışmaktadır. Her iki ilçemizde de yaşayanların görüş ve düşünceleri dikkate alınmamıştır. Yakın zamanda her iki ilçemizde asayiş açısından da çeşitli sorunlar yaşanacaktır. Tarihi, doğası, havası ve kültürel zenginlikleriyle turizme marka şehirler olan Dikili ve Çeşme’nin bu değerler yerine mültecilerle anılır olması kabul edilemez. Karar vicdani değil, siyasidir.”